Prof. Dr. Yasin ÇİÇEK

Prof. Dr. Yasin ÇİÇEK

Risale-i Nur Külliyatında Esma Kavramı ve Terkipleri

Hadis-i şeriflerde Allah'ın 99 ismi olduğu rivayet edilir. Bunu alimlerimiz Esma-i hüsna olarak adlandırır. Allah’ın isimlerinin çok sayıda olduğunu da ayrıca belirtiler. Cevşenil Kebir de 1001 isimden bahis edilir.

"Allah’ın 99 ismi vardır. Yüzden bir eksik. Bu isimleri bir kimse ezberlerse (hıfz) Cennet’e girer. O tektir, teki sever.” (Buhârî, De’avât, 68, VII, 169)

"Allah’ın 99 ismi vardır. Kim bunları sayarsa (ihsâ) Cennet’e girer.” (Tirmizî, De’avât, 83

Kuran-ı Kerimde de bu isimlerin ekserisi geçmektedir.

اِسْم kelimesi"İsim ve sıfat ve hâsiyet gibi eşyayı birbirinden ayırıp temyiz ve tayin eden alâmet ve nişanlardır; yahut insanlar arasında münkasım olan lügatlardır." (İşarat-ül İ'caz – 211)

Yukarda tarif edildiği gibi isim eşyayı temyiz ve tayin etmede kullanılan işaretlerdir. Ahmet, Ayşe, ağaç, taş gibi isimlendirmeler temyiz ve tefrik içindir.

Müminler Cenâb-ı Hakkı eser, fiil, esma, sıfat ve şuunlarıyla tanımaya çalışır ve iman eder.

"Zira, eserin kemali bilmüşahede fiilin kemaline, fiilin kemali bilbedahe ismin kemaline, ismin kemali bizzarure sıfatın kemaline, sıfatın kemali hads-i yakînle şuunatın kemaline delalet eder. Şe'nin kemali ise, hakkalyakîn bir suretle Zâtın kemalini gösterir." (Mesnevi-i Nuriye – 20)

Eşyanın hakikatı Allah'ın esmasının cilveleridir. İsimleri okudukça ve bu isimlerin tecellilerine mazhariyet arttıkça insanın imanı inkişaf eder.

"Hattâ muhakkikîn-i evliyanın bir kısmı demişler: "Hakiki hakaik-i eşya, esma-i İlahiyedir. Mahiyet-i eşya ise o hakaikin gölgeleridir." (Sözler – 698)

"İşte hakaik-i eşyanın esma-i İlahiyeye dayandığını ve istinad ettiğini, belki hakikî hakaik, o esmanın cilveleri olduğunu ve herşeyin çok cihetlerle, çok dillerle Sâni'ini zikir ve tesbih ettiğini anla." (Sözler – 631)

"Cenab-ı Hakk'ın bütün esmasıyla hakikî bir surette tecelliyatı var. Bütün eşyanın, Onun icadıyla bir vücud-u ârızîsi vardır. Ve o vücud çendan Vâcibü'l-Vücud'un vücuduna nisbeten gayet zaîf ve kararsız bir zıll, bir gölgedir; fakat hayal değil, vehim değildir. Cenab-ı Hak, Hallak ismiyle vücud veriyor ve o vücudu idame ediyor." (Mektubat – 85)

Bazı tasavvuf ehlinin dediği gibi eşya yok değildir. Allah’ın varlığına bağlı bir vücutları vardır. Gölge gibi bir arizi vücutları vardır. Her şey Cenâb-ı Hakka birer ayinedir. Bunlara bakarak Allah'ın fiil, isim, sıfat, şuununu görürüz. İsim, sıfat ve şuun ondandır fakat O değildir. Bu tecellilerin her bir varlıkta farklı tezahürleri vardır.

"İnsan çendan bütün esmaya mazhar ve bütün kemalâta müstaiddir." (Sözler – 336)

"Hem külliyet ve cüz'iyet ve zılliyet ve asliyet itibariyle cilve-i esma, başka başka suret alıyor." (Sözler – 336)

Peygamberimizin(asm) büyüklüğü Cenâb-ı Hakk'ın bütün isimlerine asliyette azami derecede mazhariyetten kaynaklanır. Diğer peygamberlerin büyüklüğü de mazhar olduğu isimlerin sayısıyla ve dereceleriyle alakalıdır. Peygamberler Allah'ın isimlerine azami derecede asliyette mazhar iken evliyalar da bu isimlere zıllde azami derecede mazharlardır. Allah'ın veli kullarının büyüklüğü de mazhar olduğu esma sayısına göre değişir.

İmanı billah, marifetullah ve muhabbetullah da terakki etmenin yolu Cenâb-ı Hakk'ın esmasını doğru okumaktan geçmektedir.

"Hazret-i Âdem'in melaikelere karşı kabiliyet-i hilafet için bir mu'cizesi olan talim-i esmadır ki, bir hâdise-i cüz'iyedir. Şöyle bir düstur-u küllînin ucudur ki: Nev'-i beşere câmiiyet-i istidad cihetiyle talim olunan hadsiz ulûm ve kâinatın enva'ına muhit pek çok fünun ve Hâlıkın şuunat ve evsafına şâmil kesretli maarifin talimidir ki; nev'-i beşere değil yalnız melaikelere, belki semavat ve arz ve dağlara karşı emanet-i kübrayı haml davasında bir rüçhaniyet vermiş." (Sözler – 246)

Marifetullah ve muhabbetullah da terakki insana verilen istitad ve kabiliyetlerinden dolayıdır. Diğer mahlukata rüçhaniyeti Esma-i ilahiyeye mazhariyetinden kaynaklanır.

"Hattâ hakiki fenn-i hikmet, "Hakîm" ismine ve hakikatli fenn-i tıp "Şâfî" ismine ve fenn-i hendese "Mukaddir" ismine ve hâkeza her bir fen, bir isme dayandığı ve onda nihayet bulduğu gibi bütün fünun ve kemalât-ı beşeriye ve tabakat-ı kümmelîn-i insaniyenin hakikatleri, esma-i İlahiyeye istinad eder." (Sözler – 698)

Bütün bilim dalları Cenâb-ı Hakk'ın bir veya iki ismine dayanmaktadır. Gerek kesbi gerekse vehbi olarak bu isimlere mazhar olanlar bu alanlarda terakki eder. Tüm maharetler bilsin veya bilmesin Allah'tan gelir. İş konusunda biz insanların öncelikle maharetine bakarız. Bir de salahatı da olursa tam olur. Örneğin bir tabibin Hakîm ve Şâfî-i ismine mazhariyeti onu mesleğinde ilerletiyor.

"Herbir kemalin, herbir ilmin, herbir terakkiyatın, herbir fennin bir hakikat-i âliyesi var ki; o hakikat, bir ism-i İlahîye dayanıyor." (Sözler – 262)

Kâinat bizimle konuşuyor. Her bir nev, her bir mahluk bizlere bir şeyler anlatmakta. Her bir eşya da Cenâb-ı Hakk'ın isimlerinin derece derece tecellisi vardır. Okumasını öğrenir ve bilirsek her bir eşya bize bir şeyler anlatır. Aşağıdaki parağraf buna bir misaldir.

"Semayı dinle. Nasıl "Yâ Celil-i Zülcemal" diyor. Ve arza kulak ver. Nasıl "Yâ Cemil-i Zülcelal" diyor. Ve hayvanlara dikkat et. Nasıl "Yâ Rahman, yâ Rezzak" diyorlar. Bahardan sor. Bak nasıl "Yâ Hannan, yâ Rahman, yâ Rahîm, yâ Kerim, yâ Latîf, yâ Atûf, yâ Musavvir, yâ Münevvir, yâ Muhsin, yâ Müzeyyin" gibi çok esmayı işiteceksin. Ve insan olan bir insandan sor. Bak nasıl bütün esma-i hüsnayı okuyor ve cebhesinde yazılı. Sen de dikkat etsen okuyabilirsin. Güya kâinat, azîm bir musika-i zikriyedir. En küçük nağme, en gür nağamata karışmakla, haşmetli bir letafet veriyor. Ve hâkeza kıyas et. Fakat çendan insan bütün esmaya mazhardır, fakat kâinatın tenevvüünü ve melaikenin ihtilaf-ı ibadatını intac eden tenevvü-ü esma,insanların dahi bir derece tenevvüüne sebeb olmuştur. Enbiyanın ayrı ayrı şeriatları, evliyanın başka başka tarîkatları, asfiyanın çeşit çeşit meşrebleri şu sırdan neş'et etmiştir. Meselâ: İsa Aleyhisselâm, sair esma ile beraber Kadîr ismi onda daha galibdir. Ehl-i aşkta Vedud ismi ve ehl-i tefekkürde Hakîm ismi daha ziyade hâkimdir." (Sözler – 334)

"Bütün esma-i hüsnanın ifade ettiği manalar ile bütün sıfât-ı kemaliyeye Lafza-i Celal olan "Allah" bil'iltizam delalet eder. Sair ism-i haslar yalnız müsemmalarına delalet eder. Sıfatlara delaletleri yoktur. Çünki sıfatlar, müsemmalarına cüz olmadığı gibi aralarında lüzum-u beyyin de yoktur. Bu itibarla ne tazammunen ve ne iltizamen sıfatlara delaletleri yoktur. Amma Lafza-i Celal bil-mutabakat Zât-ı Akdes'e delalet eder. Zât-ı Akdes ile sıfât-ı kemaliye arasında lüzum-u beyyin olduğundan

sıfatlara da bil-iltizam delalet eder. Ve keza uluhiyet unvanı sıfât-ı kemaliyeyi istilzam etmesi, ism-i has olan "Allah"ın da o sıfâtı istilzam ettiğini istilzam ediyor. Ve keza "Allah" kelimesi de nefiyden sonra sıfatlar ile beraber düşünülür. Binaenaleyh "Lâ ilahe illallah" kelâmı, esma-i hüsnanın adedince kelâmları tazammun ediyor. Bu itibarla, şu kelime-i tevhid kelâmı, delalet ettiği sıfatlar itibariyle bir kelâm iken bin kelâm oluyor. "Lâ Hâlıka illallah", "Lâ Fâtıra, Lâ Râzıka, Lâ Kayyume illallah" gibi... Binaenaleyh terakki etmiş olan zâkir bir zât, bu kelâmı söylerken içindeki binlerce kelâmları söylemiş oluyor." (Mesnevi-i Nuriye – 236)

Yukarda da belirtildiği gibi Allah lafzı ve Lâ İlahe İllallah tevhid kelamı tüm isimleri içine almaktadır. Bu yüzdendir ki bütün evliya Allah lafzını ve tevhid kelimesini çok zikreder. Arifler ve asfiyalar da bu kelamın hem manasını hem de lafzını çokça zikrederler.

"Amma اِسْم kelimesi ise: Biliniz ki, Zât-ı Vâcibü'l-Vücud'un binbir esmasından bir kısmına "Esma-i Zâtiye" denilir ki, her cihetle Zât-ı Akdes'i gösterir. Onun adı ve onun unvanıdır. "Allah, Ehad, Samed, Vâcibü'l-Vücud" gibi çok esma var. Bir kısmına da "Esma-i Fiiliye" tabir edilir ki, çok nevileri var. Meselâ: "Gaffar, Rezzak, Muhyî, Mümit, Mün'im, Muhsin." (Emirdağ-2 – 97)

Cenâb-ı Hakk'ın zâtı isimleri ve fiili isimleri olduğu gibi sübuti sıfâtları da vardır. Yedi sıfât-ı sübutiye olan Hayat, İlim, Kudret, İrade, Sem', Basar ve Kelâm sıfatlarının celalli ve cemalli tecellileriyle kendini tanıttırır, bildirir.

"Sübhanallah ve Elhamdülillah cümleleri, Cenab-ı Hakk'ı Celal ve Cemal sıfatlarıyla zımnen tavsif ediyorlar. "Celal" sıfatını tazammun eden "Sübhanallah", abdin ve mahlukun Allah'tan baîd olduklarına nâzırdır.Cemal sıfatını içine alan "Elhamdülillah", Cenab-ı Hakk'ın rahmetiyle abde ve mahlukata karib olduğuna işarettir." (Mesnevi-i Nuriye – 124)

Cenâb-ı Hakk'ın esması celali ve cemali diye sınıflandırıldığı gibi bunlara bir de kemali isimleri eklenir. Namaz tesbihatında Celaline karşı Sübhânallah, Cemaline karşı Elhamdülillâh ve Kemaline karşı Allahü Ekber deriz.

"Cenab-ı Hakk'ın "A'lem, Ekber, Erham, Ahsen" gibi esma ve sıfât ve ef'alinde kullanılan ism-i tafdil tevhide naks değildir. Çünki maksad, bizzât ve hakikî bir mevsufu gayr-ı hakikî veya aklî bir imkânla veya vehmî bir mevsufa tafdil etmektir." (Mesnevi-i Nuriye – 235)

Cenâb-ı Hakkı isimleriyle tavsif ederken tafdil de kullanılır. Ahsenü'l-Hâlıkîn, Erhamürrâhimîn, Allahü Ekber gibi eşyadaki tecellileri anlatmak için kullanılır. Hâlık ismi, taşta, bitkide, hayvanda ve insanda tecelli eder. Taştaki tecelli ile insandaki tecellisi farklıdır. İnsanda Hâlık isminin tecellisi daha barizdir ve tam bir ayinelik yapar ama taş Hâlık ismine tam ayine olamaz. Aşağıdaki parağrafta da ifade edildiği gibi eşyanın tenevvü esmanın tecellisinin tenevvünü iktiza eder. Aşk sıfatı fazla olan insanların Cenâb-ı Hakk'ın Vedud ismine mazhariyeti de fazladır. Hayvani ve insani validelerde şefkat sıfatı öne çıkar. Bu durum Rahîm isminin tecellisine mazhariyeti artırır. Her insanda tecelli eden esma dereceleri farklıdır. Bu da her insanın farklılığına neden olur. En fazla mazhar olduğu isim o insan için ismi azamdır. Her insan için ismi azamın farklı olması bu sırdan kaynaklanır.

"Fakat çendan insan bütün esmaya mazhardır fakat kâinatın tenevvüünü ve melâikenin ihtilaf-ı ibadatını intac eden tenevvü‑ü esma, insanların dahi bir derece tenevvüüne sebep olmuştur. Enbiyanın ayrı ayrı şeriatları, evliyanın başka başka tarîkatları, asfiyanın çeşit çeşit meşrepleri şu sırdan neş'et etmiştir. Mesela İsa aleyhisselâm, sair esma ile beraber Kadîr ismi onda daha galiptir. Ehl-i aşkta Vedud ismi ve ehl-i tefekkürde Hakîm ismi daha ziyade hâkimdir." (Sözler/359)

Bediüzzaman da ve Risale-i Nur Kulliyatın da Nur isminin tecellisine mazhariyet ön plandadır. Kendisi ve talebeleri bunu külliyatın çeşitli yerlerinde dile getirmişlerdir.

"Üstadım -kendisi- Nur ism-i celiline mazhardır. Bu ism-i şerif, kendileri hakkında bir ism-i a'zamdır." (Barla – 147)

"Resailin mecmuuna Risale-i Nur tesmiyesi, Nur ismi onun hakkında ism-i a'zam olduğunu teyid etmektedir." (Barla – 147)

“Eserlerin Nur ism-i azîminin tecellisi olduğuna, ihtiyaca ve hal-i âleme göre yazdırıldığına bence asla şübhe kalmamıştır.” (Barla - 29 Hulusi)

"Mektubunda ism-i a'zamı sual ediyorsun. İsm-i a'zam gizlidir. Ömürde ecel, ramazanda leyle-i kadir gibi, esmada ism-i a'zamın istitarı mühim hikmeti var. Kendi nokta-i nazarımda hakikî ism-i a'zam gizlidir, havassa bildirilir. Fakat her ismin de a'zamî bir mertebesi var ki, o mertebe ism-i a'zam hükmüne geçiyor." (Barla – 331)

فَرْدٌ ٭ حَىٌّ ٭ قَيُّومٌ ٭ حَكَمٌ ٭ عَدْلٌ ٭ قُدُّوسٌ

Hz. Ali(ra) göre bu altı isim ismi azamdır. Cenâb-ı Hak bu güzel isimlerin hürmetine dualarımızı kabul etsin.

Latin harflerine göre basılan Risale-i Nur Külliyatında geçen esma ve terkiblerini tesbit edebildiğim kadar çıkarmaya çalıştım. 29.lema ve 4.Şuanın sonunda geçen arabi kısımlarda bunlara dahil edildi. Hem sıfat hem isim gibi kullanılan isim terkibler de dahil edildi. İsim olarak geçmeyen fakat Cenâb-ı Hakkı tavsif eden bazı güzel tavsiflerde çalışmaya dahil edildi (padişah, kumandan vs gibi). Hem Cenâb-ı Hak hem Kur’an hem de peygamberimiz için kullanılan isimlere ve terkiblere de yer verildi. Zü'l-Minen ve Deymûm gibi önceden kendimin fark etmediğim isimleri öğrenmiş oldum. Hayy u Kayyum u Bâki u Daim ve Biyedihi'l-Hayr, Mâlikü'l-Mülk-i Zü'l-Celâli ve'l-Cemâli ve'l-İkram ve Hâkim-i Hakem-i Hakîm-i Zülcelali Velcemal gibi terkibler en uzun terkiplerdendi. Cenâb-ı Hak ve Allah lafzı külliyatta en çok geçen isimlerdi. Bu isim ve terkipleri okuyarak dua etmenizi ve dualarınızda bulunmayı istirham eylerim.

Okuyuculara bir araştırma yazısı olarak arz olunur. Katkı ve güzel eleştirilerinizi beklerim.

Yâ Adl(El Adl); Adl-i Âdil, Adl-i Hakem, Adlü'l Hakem

Yâ Âdil; Âdil-i Bilhak, Âdil-i Hakîm, Âdil-i Hâkim-i Zülcelâl, Âdil-i Mutlak, Âdil-i Rahîm

Yâ Afüvv; Afuvkarene

Yâ Âhir

El-Ahsen; Ahsenü'l-Hâlıkîn

Yâ Akdes; Kelâm-ı Akdes, Fâtır-ı Akdes, Kumandan-ı Akdes, Müsemma-yı Akdes, Zât-ı Akdes

El-A'la; Rabb-i A'la

Yâ Allah; Allahu A'lem, Allahu Ekber, Allahü Ehad, Allah-u Azimü'ş-Şan, Allah-ı Kerim, Allah-ı Zülkemal, Allah-ı Zülcelal, Allahü Zülcelâl ve'l-Kemâl, Allah-u Zülcelâl, Allah-ı Zülkemal, Allahü Zülkerim, Allahü Zü'l-Kerem, Allah-u Zülkerim Teâlâ ve Takaddes Hazretleri

Allâm; Allâmü'l-Guyub

Yâ Âlim; Âlim-i Külli Şey, Âlim-i Muhakkik, Âlim-i Mutlak, Âlim-i Mürşid ,Âlim-i Sâlih

Yâ Alîm; Âlim-i Bâki, Alîm-i Ezelî, Alîm-i Hafîz, Alîm-i Hakîm, Alîm-i İnayetkâr, Alîm-i Kadîr, Alîm-i Kerîm, Alîm-i Külli Şey, Alîm-i Mukaddir, Alîm-i Mutlak, Alîm-i Rahîm, Alîmi Zülcelâl

Yâ Alî; Aliyyü'l Kavî

Âliye; Zât-ı Âliye

Yâ Âmir; Âmir-i Alîm, Âmir-i Mutlak, Âmir-i Müstakil

Arş; Arş-ı A'lâ, Arş-ı A'zam ,Arş-ı Azamet, Arş-ı Azîm, Arş-ı Azim-i Muhit, Arş-ı Ehadiyet, Arş-ı Hakikat, Arş-ı Hayat, Arş-ı Kemalât, Arş-ı Marifet-i Rabbaniye, Arş-ı Marifetullah, Arş-ı Rahman, Arşü'r-Rahman ,Arş-ı Rahmet, Arş-ı Rububiyet

Yâ Âtuf; Atûf-u Bâki

El Azâm; Azamet-i Kibriyâ, Kumandan-ı Âzam, Ferman-ı Azam

Yâ Azîm; Azîm-i Hakîm, Furkan-ı Azîm

Yâ Azîz; Azîz-i Cebbâr, Azizü'l Cebbar, Azizü'l Hakîm

Yâ Bâis; Bâis-i Bâki

Yâ Bâki; Bâki-i Dâim ve Biyedihi'l-Hayr, Bâk-i Hakk, Bâki-i Hakikî, Yâ Bâki Ente'l-Bâki, Bâki'l Emced, Bâki-i Zülkemâl, Bâk-i Rabb, Bâki-i Lâyezal, Bâkî-i Lâyezâlin, Arş-ı Azameti, Bâki-i Sermedi, Bâki-i Zülcelâl, Elbâki Hüvelbâki, Bâki'l Vâris

Yâ Bâni; Bâni-i Zülcemâl

Yâ Bâri; Zât-ı Bâri, Bâriü'l Musavvir, Bâri-i Teâlâ, Bâri' Teâlâ ve Tekaddes

Yâ Basîr

Yâ Bâtın

Yâ Bedi'

Bîmisal

Bismillah; Bismillâhi'l-Fettâh

Bismillahirrahman

Yâ Berr

Yâ Beşir

El-Beyan; Kur'an-ı Mu'cizü'l-Beyan, İlm-i Beyan

Ey Biyedihi'l-Hayr

Yâ Bîzeval

Yâ Bürhan; Bürhan-ı A'zam, Bürhan-ı Azîm, Bürhan-ı Ehadiyet, Bürhan-ı İlahi, Bürhan-ı

Hak, Bürhan-ı Muazzam, Bürhan-ı Münevver, Bürhan-ı Rububiyet, Bürhan-ı Tevhid,

Bürhan-ı Vahdet, Bürhan-ı Vahdaniyet, Bürhan-ı Vahidiyet, Bürhan-ı Vücub-u Vücud, Bürhan-ı Zât

Yâ Cebbâr; Cebbâr-ı Zîkıdem

Yâ Celâl; Zülcelâl

Yâ Celîl; Celil-i Bâki, Celîl-i Cemil, Celîl-i Lâyezal, Celîl-i Pür Kemal, Celil-i Zülcemal

Yâ Cemal; Cemal-i Bâki, Cemal-i Bimisal, Cemal-i Ezeli, Cemal-i İlâhi, Cemal-i Kemal, Cemal-i Kudsi, Cemal-i Lâyezâli, Cemal-i Mutlak, Cemal-i Mücerred, Cemal-i Rahmet, Cemal-i Samedanî, Cemal-i Sermedi, Zülcemal, Zülcemâl Hâlık-ı Zîşan

Yâ Cemil; Cemil-i Alel-ıtlak, Cemil-i Bâki, Cemil-i Bimisal, Cemil-i Lemyezel, Cemil-i Mutlak, Cemîl-i Zülcelâl, Cemîl-i Zülkemâl

Cenâb-ı Hak; Cenâb-ı Allah, Cenâb-ı Erhamürrahimin, Cenâb-ı Erhamü'r-Râhimîn, Cenâb-ı Feyyâz-ı Hakikî, Cenâb-ı Feyyâz-ı Mutlak, Cenâb-ı Hakîm-i Mutlak, Cenâb-ı Hâlık, Cenâb-ı Hallak-ı Âlem, Cenâb-ı Lemyezel, Cenâb-ı Hâlık-ı Lemyezel, Cenâb-ı Hallak-ı Rahîm, Cenâb-ı Hâlık-ı Rahîm, Cenâb-ı Halık-ı Âzam, Cenâb-ı Hâlık-ı Zülcelal, Cenâb-ı Hayy-ı Lâyemut, Cenâb-ı Kàdir-i Kayyum, Cenâb-ı Kadir-i Mutlak, Cenâb-ı Kibriyâ, Cenâb-ı Kerim-i Mutlak, Cenâb-ı Lemyezel, Cenâb-ı Mevlâ, Cenâb-ı Mün'im-i Hakiki, Cenâb-ı Mün'im, Cenâb-ı Mün'im-i Hakiki, Cenâb-ı Mün'im-i Rahman, Cenâb-ı Mün'im-i Muhyî, Cenâb-ı Rabbü'l-İzzet, Cenâb-ı Rezzak-ı Kerim, Cenâb-ı Takaddes, Cenâb-ı Uluhiyet, Cenâb-ı Vâcibü'l-Vücud, Cenâb-ı Zülcelal ve'l-Kemal

Yâ Cevvad; Cevvad-ı Kerim, Cevâdü'l Kerîm, Cevvad-ı Melik, Cevvad-ı Mutlak

Yâ Cûd; Cûd-u Kerem, Cûd-u Sehavet

Yâ Daim; Daim-i Bâki

Yâ Dellâl; Dellâl-ı Âlişân, Dellâl-ı A'zam, Dellâl-ı Kitab-ı Mübin, Dellâl-ı Kur'an, Dellâl-ı Muhterem, Dellâl-ı Saltanat, Dellâl-ı Vahdaniyet

Yâ Delil

Yâ Deymûm

Yâ Deyyan; Sultanü'd-Deyyan

Yâ Ebed; Ebed Sultanı

Yâ Ebrar

Yâ Ehad; Ehad-i Samed

Ehadiyet; Ehadiyet-i Zâtıye, Ehadiyet-i Zât-ı İlahiye

Eman

Emced; Bâki'l Emced

Yâ Emin; Ey Sâdıku'l-Va'di'l-Emîn

Yâ Enîs

Yâ Evvel; Ya İlahe'l-Evvelîne Ve'l-Âhirîn

Yâ Ezel; Yâ Ezelliyü'l Ebadî, Ezeli Güneş, İrade-i Ezel, Padişah-ı Ezel, Ezel ve Ebed Sultanı

Yâ Fa'al; Fa'al-i Hallak, Fa'alün Limâ Yürîd

El-Fahr; Fahr-i Âlem,Fahr-i Beşer,Fahr-i Cihan,Fahr-i Kâinat,Fahr-i Rusül

Yâ Fâil; Fâil-i Alîm, Fâil-i Kadîr, Fâil-i Muhtar, Fâil-i Zülcelâl, Fâil-i Ferd-i Samed, Fâil-i Hakîm-i Rahîm, Fâil-i Hakîm

Ey Fâliku'l-Habbi Ve'n-Neva

Yâ Fâtır; Fâtır-ı Alîm, Fâtır-ı Akdes, Fâtır-ı Bâki, Fâtır-ı Bimisal, Fâtır-ı Hakîm, Fâtır-ı Hakîm-i Zülcemal, Fâtır-ı Kadîr, Fâtır-ı Kerîm, Fâtır-ı Rahîm, Fâtır-ı Rahman, Fâtır-ı Zülcelal, Fâtır-ı Zülcemâl

Yâ Ferd; Ferd-i Samed, Ferd-i Vâhid, Kumandan-ı Ferd

Yâ Feyyâz; Feyyaz-ı Mutlak, Feyyaz-ı Müteâl, Feyyazü'l-Hayr-u Ve'l-Cûd

Yâ Fettâh; Fettâh-ı Allâm, Fettahü'l Alîm

Furkan; Furkan-ı Ahkem, Furkan-ı A'zam, Furkan-ı Azîm, Furkan-ı Cismani, Furkan-ı Ezeli,Furkan-ı İlahi, Furkan-ı Hakîm, Furkan-ı Celilüşşan, Furkan-ı Mübin, Nur-u Furkan-i

Yâ Gaffâr

Yâ Gâfir

Yâ Gafûr; Gafûrü'r-Rahîm, Gafurü'ş-Şekûr

Gâni; Ganiyy-i Mutlak, Ganiyy-i Alelıtlak, Ganiyy-i Kerim, Ganiyy-i Kerim-i Rahîm, Ganiyy-i Muğni, Ganiyy-i Rahîm

Yâ Habib; Habib-i Kuddüs, Habib-i Hakiki, Habib-i Huda, Habib-i Rabbü'l-Âlemîn, Habib-i Kuddüs, Habib-i Kibriya, Habib-i Rahman, Habib-i Rahmanî, Habib-i Şefik, Habib-i Zülcelal

El-Habîr; Habîr-i Basîr

Yâ Hâdî

Yâ Hafîz; Hafîz-i Alîm, Hafîzane, Hafîz-i Hakiki, Hafîz-i Rahîm, Hafîz-i Bizevâl, Hafîz-i Hakîm, Hafîz-i Zülcelâl, Hafîz-i Zülcelâl-i ve'l-İkram

Yâ Hâfiz; Hayrü'l Hâfizîn

Yâ Hak

Yâ Hakem; Hakem-i Zülcelâl, Hâkim-i Hakem-i Hakîm-i Zülcelali Velcemal

Yâ Hâkim; Ahkemü'l-Hâkimîn, Ahkemülhâkimîn, Hâkim-i Âdil,Hâkim-i Alîm, Hâkim-i A'zam, Hâkim-i Bilhak, Hâkim-i Bimisal, Hâkim-i Ezel, Hâkim-i Ebed, Hâkim-i Hafîz, Hâkim-i Hakîm, Hâkim-i Hakem-i Hakîm-i Zülcelali, Hâkim-i Hakem-i Hakîm-i Zülcelali Velcemal, Hâkim-i Kadir, Hâkim-i Mu'cizekâr, Hâkim-i Mutlak, Hâkim-i Müdebbir, Hâkim-i Namdar, Hâkim-i Zîşan, Hâkim-i Zülcelâl, Hâkim-i Zülkemâl

Yâ Hakîm; Hakîm-i Alîm, Hakîm-i Bîmisal, Hakîm-i Ezelî, Hakîmü'l Gaffar, Hakîm-i İlahî, Hakîm-i Kadîr, Hakîm-i Kalbân, Hâkim-i Kerîm, Hakîm-i Lâyezal, Hakîm-i Mutlak, Hâkim-i Müdebbir, Hakîm-i Pür-Kemal, Hakîm-i Rahîm, Hakîm-i Hâkîm-i Rahîm, Hakîm-i Hâkim-i, Hakîm-i Zîşan, Hakîm-i Zülcelâl, Hakîm-i Zülcemal, Hakîm-i Zülkemâl

Yâ Hâlık; Ahsenü'l-Hâlıkîn, Lâ Hâlıka illallah, Hâlık-ı Adl ü Hakîm, Hâlık-ı Azîm, Hâlık-ı A'zam, Hâlık-ı Ferd, Hâlık-ı Hakiki, Hâlık-ı Hakîm, Hâlık-ı Hakîm-i Alîm, Hâlık-ı Hakîm-i Rahîm ,Hâlık-ı Hayır, Hâlık-ı Kadîm-i Kadîr, Hâlık-ı Kadir, Hâlık-ı Kerîm, Hâlık-ı Külli Şey, Hâlık-ı Lemyezel, Hâlık-ı Mennân ,Hâlıku'n-Nur, Hâlık-ı Mutlak, Hâlık-ı Rahîm, Hâlık-ı Rahman, Hâlık-ı Rahman-ı Rahîm, Hâlık-ı Rahmanu'r-Rahîm, Hâlık-ı Teâla, Hâlık-ı Vâcibü'l-Vücud, Hâlık-ı Vâhid, Hâlık-ı Zülcemâl, Hâlık-ı Zülcelâl, Hâlık-ı Zülkemal, Hâlık-ı Zülcelal'i Kayyum, Hâlık-ı Zîşan, Hâlık-ı Zülcelali Vel'ikram, Hâlık-ı Arz, Hâlık-ı Âlem, Hâlık-ı Hayat, Hâlık-ı Kâinat ,Hâlık-ı Mevt, Hâlık-ı Semâvât

Yâ Hallâk; Hallâk-ı Âlem, Hallâk-ı Alîm, Hallâk-ı Alîm-i Mürîd, Hallâk-ı Azîm, Hallâk-ı Bâki, Hallâk-ı Bimisal, Hallâk-ı Hakîm, Hallâku'l Kadîr, Hallâk-ı Kerim, Hallâk-ı Lemyezel, Hallâk-ı Rahîm, Hallakiyet-i İlahiye

Yâ Halim

Yâ Hamid; Mehamid

Yâ Hannan; Hannan-ı Mennan

Yâ Hasîb; Hasîb-i Kâfî

Yâ Hatib; Hatib-i Kudsî

Yâ Hüdâ

Yâ Hayy; Hayy-ı Bâki, Hayy-ı Ezelî, Hayy-ı Kayyum, Hayy-ı Ezeli, Hayy-ı Kayyum-u Ezelî', Hayy-ı Lâyemut, Hayy u Kayyum-u Bâki-u Daim ve Biyedihi'l-Hayr

Yâ Hu; Hu Hu,Lâ ilahe illâ Hû

El-Huda; Huda-yı Müteâl, Huda-i Müsteân

Hüve; Lâ Hüve illâ Hu, Hüve'l-Bâki, Hüve'l-Ezeliyyü'l-Ebedî, Hüve Hakkun ,Hüvel Hakku, Hüvel Hasen, Hüvel Ahsen, Hüve's-Sermedî, Hüve'd-Daim, Hüve'l-Matlub, Hüve'l-Mahbub, Hüve'l-Maksud, Hüve'l-Mabud, Hüve'l-Âhir, Hüve'l-Bâtın, Hüverrahmanürrahîm, Hüve'z-Zâhir

El-İhsan; İhsan-ı Âzime, İhsan-ı Ekber, İhsan-ı Hâlık, İhsan-ı İlahî, İhsan-ı Rabbani, İhsan-ı Rahmani, İhsan-ı Şahane

Yâ İlâhi; Yâ İlâhe'l-Evvelîne ve'l-Âhirin, Yâ İlâhane, Dergâh-ı İlâhi

Yâ Kadîr; Kadîr-i Alîm-i Mutlak, Kadîr-i Alîm ,Kadîr-i Mutlak, Kadîr-i Cebbâr, Kadîr-i Ezelî, Kadîr-i Ezelî-i Zülcelal, Kadîr-i Kerim, Kadîr-i Rahîm, Kadîr-i Hakîm ,Kadîr-i Kayyûm, Kadîr-i Külli Şey, Kadîr-i Mutlak, Kadîr-i Mürîd, Kadîr-i Zülcelâl, Kâdir-i Zülkemâl, Kadîr-i Zülcelâli ve'l-Cemâl, Kadîr-i Ezelî-i Zülcelal, Kadîr-i Lâyezal

Yâ Kadîm; Kadîm-i Bâki, Kadîm-iEzeli, Kadîm-i Kadîr, Kadîm-i Lemyezel

Yâ Kahhâr; Kahhâr-ı Zülcelâl

Yâ Kâhir

Yâ Kâmil; Kâmil-i Zülcemal, Kâmil-i Mutlak, Kâmil-i Zülcelâl

Yâ Kâfi

Yâ Karîb; Karîbü'l Mucîb

Yâ Kâtib; Kâtib-i Mu'ciznüma, Kâtib-i Umumi, Kâtib-i Zülkemâl

Yâ Kavî; Kaviyy-i Mutlak, Kavi-i Mutlak

Yâ Kayyum; Kayyum-u Bâki, Kayyum-u Ezeli, Lâ Kayyume illâ Hû ,Lâ Kayyume illallah, Kayyum-u Sermedî

Yâ Kebir; Kebir-i Kâmil

Yâ Kefil; Kefîl-i Vâfî

Yâ Kelâm; Kelâmullah, Kelâm-ı Akdes, Kelam-ı Âli, Kelam-ı Beliğ, Kelâm-ı Ezeli, Kelâm-ı İlahî, Kelâm-ı Kadîm, Kelâm-ı Kudsi, Kelâm-ı Lâyezal, Kelâm-ı Rahmanî

Yâ Kemâl; Kemâl-i Bizeval, Kemâl-i Cemal, Kemâl-i Cemâl-i Samedâni, Kemâl-i Kerem, Kemâl-i Etemm, Kemâl-i Evsaf, Kemâl-i Fahir, Kemâl-i Gurur, Kemâl-i Haşmet ,Kemâl-i Hüsn, Kemâl-i İlâhi, Kemâl-i İlim, Kemâl-i İnayet, Kemâl-i İzzet, Kemâl-i Kerem, Kemâl-i Kibriya ,Kemâl-i Kudret, Kemâl-i Kudret-i İlahiye ,Kemâl-i Kudsi, Kemâl-i Mutlak, Kemâl-i Rabbâni, Kemâl-i Rahmaniyet, Kemâl-i Rahmet, Kemâl-i Rububiyet, Kemâl-i Sabır, Kelâm-ı Saltanat, Kelâm-ı Sermedi, Kemâl-i Sermediyet, Kemâl-i Sıdk, Kemâl-i Sıfat, Kemâl-i Şefkat, Kemâl-i Şuun, Kemâl-i Tefahur, Kelâm-ı Uluhiyet, Kemâl-i Ulviyet, Kemâl-i Vahdaniyet ,Kemâl-i Zât

Yâ Kerîm; Kerîm-i Mutlak,Kerîm-i Müteâl,Kerim-i Pür-neval,Kerîm-i Rahîm,Kerîm-i Zülcemal

Yâ Kuddüs; Kuddüs-ü A'zam

Kudret; Kudret-i Bâsire, Kudret-i Ehad-i Samed, Kudret-i Ezeliye, Kudret-i Fâtıra, Kudret-i Hâlık, Kudret-i İlahiye, Kudret-i Kâmile, Kudret-i Kudsiye, Kudret-i Muhita, Kudret-i Mutlaka, Kudret-i Nuraniye-i Ezeliye, Kudret-i Rabbâniye, Kudret-i Samedaniye, Kudret-i Sâni, Kudret-i Sermediye, Kudret-i Sübhâniye, Kudret-i Vâhid-i Ehad, Kudret-i Zâtıye, Kudret-i Zâtiye-i Ezel, Kudret-i Zülcelal

Lâ ilâhe illâ Hû; Lâ İlâhe illâ hüve'l-Bâki'd-Deyyûm, Lâ İlâhe illâ hüve'l-Hayyu'l-Kayyûm, Lâ Hâlıka illallah, "Lâ Fâtıra, Lâ Râzıka, Lâ Kayyume illallah

Yâ Lâtif; Latîfane, Lâtifü'l Habîr, Lâtifü'l Müdebbir, Latîfe-i Rabbaniye, Lütf-u Yezdan

Ey Lâyezal

Ve Lehülhamd

Elhamdülillâh

Ey Felillahi'l-hamd; Felillahi'l-hamdü ve'l-minnetü

Ve Lillahi'l-hamd

Ey Lemyezel

Yâ Mâbud; Mabud-u Bâki, Mâbud-u Bilhak, Mâbûd-u Cemîl-i Zülcelâl, Mabûd-u Ezelî, Mabud-u Hakiki, Lâ Mabuda İllâ Hu, Hüve'l Mabud, Mabud-u Lâyezal, Mabud-u Lemyezel, Mabud-u Mahmud, Mâbud-u Mukaddes, Mâbûd-u Mutlak, Mâbud-u Zülcelâl

Yâ Mahbub; Mahbub-u Âlem, Mahbub-u Bâki, Mahbub-u Bilhak, Mahbub-u Ezelî, Mahbûb-u Hakikî,Mahbub-u Zülkemal, Mahbub-u Lâyezel, Mahbub-u Lizâtihi, Mahbub-u Mutlak, Mahbub-u Müebbed, Mahbub-u Müsteân, Mahbub-u Sermedi, Mahbub-u Zîşan, Mahbub-u Zülkemal

Yâ Mahfuz; Levh-i Mahfuz, Levh-i Mahfuz‑u A'zam

Yâ Mahmud; Mahmud-u Bil'ıtlak

Yâ Maksud; Maksud-u Asli, Maksud-u Bizzat, Maksud-u Hakiki, Lâ Maksuda illâ Hu

Yâ Mâli

Yâ Mâlik; Mâlik-i Bâki, Mâlik-i Ebedi, Mâlikü'l-Bihar, Mâlik-i Hakikî, Mâlik-i Kerîm, Mâlikü'l-Mülk, Mâlikü'l-Mülk ve'l-Melekût, Mâlik-i Rahîm, Mâlik-i Rahîm-i Kerim, Mâlik-i Yevmiddîn, Mâlik-i Zülkemal, Mâlik-i Hüve'l Mahbub, Mâlik-i Zülcelâl, Mâlikü'l-Mülk-i Zülcelal, Mâlikü'l-Mülk-i Zülcelali Vel-İkram, Mâlikü'l-Mülk-i Zü'l-Celâli ve'l-Cemâli ve'l-İkram, Mâlik-i Zîşan

Yâ Ma'rûf

Yâ Maşuk; Maşuk-u Lâyezal

Yâ Matlub; Hüve'l Matlub

Yâ Mecid; Mecid-i Said, Kur'an'ı Mecid, Vedûdü'l Mecîd

Yâ Melik; Melik-i Kadîr, Melik-i Kerim, Melikü'l Hakku'l Mübin, Melikü'l Vâris, Melik-i Zîşan

Yâ Mennân

Yâ Mergub

Yâ Meşkûr

Meşiet; Meşiet-i İlahiye, Meşiet-i Rahman

Yâ Metin; Habl-i Metin-i İlahî, Rezzaku Zülkuvvet'l Metin

Yâ Mevsuf

Yâ Mezkûr

Yâ Mevlâ; Mevlâ-yı Azîm, Mevlâ-yı Kerim

Yâ Mevcud; Mevcud-u Bâki, Mevcud-u Hakiki, Mevcud-u Lemyezel, Mevcud-u Meçhul, Mevcud-u Müzeyyen, Lâ Mevcuda illâ Hu

El-Mihmandar; Mihmandar-ı Kerîm, Mihmandar-ı Kerîm-i Zülcelal

Yâ Muâfi

Yâ Muvaffık

Yâ Muazzam; Zât-ı Muazzam

Yâ Mûcid

Yâ Mufaddıl

El-Muhbir; Muhbir-i Gaybî, Muhbir-i Sadık

Yâ Mugîs

Yâ Muğni; Muğnî'l Kerîm

Yâ Mûhit

Yâ Muhyi; Muhyi'l Alîm

Yâ Muîn

Yâ Muhsin; Muhsin-i Kerîm

El-Muhtar; Muhtar-ı Hakîm

El-Muhteşem; Sâni-i Muhteşem

Yâ Muktedir; Muktedirü'l Mütekellim

Yâ Musannif

Yâ Mutasarrıf; Mutasarrıf-ı Alîm, Mutasarrıf-ı Fa'al, Mutasarrıf-ı Hakîm, Mutasarrıf-ı Hakiki, Mutasarrıf-ı Kadir, Lâ Mutasarrıfe Fil-Hakikati İllâ Hu, Mutasarrıf-ı Rahîm, Mutasarrıf-ı Kadîr-i Rahîm, Mutasarrıf-ı Zîşan

Yâ Mukaddir; Mukaddiru'n-Nur

El-Mukaddes; Zât-ı Mukaddes

El-Mukîm; Mukîmis-Sünne

El-Musahhir; Musahhirü'ş-Şemsi Vel-Kamer

Yâ Musavvir; Musavvirü'l Basîr

Yâ Munazzım

Yâ Muvaffık

Yâ Mübin; İmam-ı Mübin,Kitab-ı Mübin,Din-i Mübin,Furkan-ı Mübin

Yâ Mücîb; Mücîb-i Bizzat, Mucîb-i Fahir, Mucîb-i Muğîs

Yâ Mücemmil

Yâ Müdebbir; Müdebbir-i Galib, Müdebbir-i Hakîm, Müdebbirü'l Hakîm, Müdebbiru'n-Nur, Müdebbir-i Rahîm-i Zülcelal, Lâ Müdebbire İllâ Hu

Yâ Müessir

Yâ Mümît

Yâ Müncî

Yâ Münevvir; Münevviru'n-Nur,

Yâ Mün'im; Mün'im-i Hakiki, Mün'im-i Hakîm, Mün'im-i Kerîm, Mün'im-i Muhyi, Mün'im-i Rahîm

Yâ Münşi

Yâ Müntakim

Yâ Müsebbib; Müsebbebü'l esbab

El-Müsemma; Müsemma-yı Akdes, Müsemma-i Vâhid-i Ehad, Müsemma-i Zülcelal, Müsemma-yı Zülcelal, Müsemma-i Zülcemal

Yâ Müstağni; Müstağni-i Alel-ıtlak, Müstağni-i Mutlak

Ya Müsteân

Yâ Mürebbî; Mürebbi-i Hakîm-i Zülcelal, Mürebbi-i Kerîm, Mürebbi'r Rahîm, Mürebbi-i Rahîm, Lâ Mürebbiye İllâ Hu

Yâ Mürettib

Yâ Müsahhirü'ş-Şemsi ve'l-Kamer

Yâ Mürid; Mürîd-istişare Külli Şey

Yâ Mürşid; Mürşid-i Âlem, Mürşid-i Âlim, Mürşid-i A'zam, Mürşid-i Ekber, Mürşid-i Ekmel, Mürşid-i Hakiki, Mürşid-i Kâmil, Mürşid-i Mutlak, Mürşid-i Mucîb, Mürşid-i Rabbani, Mürşid-i Umumî

Yâ Müteâl; Feyyaz-ı Müteâl, Kerîm-i Müteâl, Huda-yı Müteâl

Yâ Mütekellim; Mütekellim-i Alîm, Mütekellim-i A'zam, Mütekellim-i Ezelî

Yâ Mütearrif

Yâ Mütehannin

Yâ Müzeyyin

Yâ Nâfî

Yâ Nakkâş; Nakkaş-ı Alîm, Nakkaş-ı Ezelî, Nakkaş-ı Hakîm, Nakkaş-ı Zülcelâl

Yâ Nâsır

Yâ Nâzım; Lâ Nâzıme İllâ Hu

Yâ Nezîr

Yâ Nur; Nur-u A'zam, Nur-u Azîm, Nur-u Bâki, Nur-u Bedi, Nur-u Ehad, Nur-u Ehadiyet, Nur-u Ezel, Nur-u Cemal, Nuru'l Envâr, Nur-u Furkani, Nurü'l Hâdi, Nur-u Hak, Nur-u Hakikat, Nur-u Hakikat-Eda, Nur-u Hakikat-Feşan, Nur-u Hidayet, Nur-u Hikmet ,Nur-u Huda, Nur-u Hüda, Nur-u İ'caz, Nur-u İlahi, Nur-u İlim, Nur-u İlmi Ezeli, Nur-u İman ,Nur-u İrfan, Nur-u İslam, Nur-u Kemal, Nur-u Kerem, Nur-u Lâyezali, Nur-u Marifet, Nur-u Mevla, Nur-u Müebbed, Nur-u Müferrih, Nur-u Münbasit, Nur-u Münevver, Nur-u Nevvar, Nuru'n Nur, Nur-u Rabbani, Nur-u Rahîm, Nur-u Rahmani, Nur-u Rahmet-i Alem, Nur-u Samedani, Nur-u Semavi, Nur-u Şerif, Nur-u Tevhid, Nur-u Vahdaniyet, Nur-u Vahdet, Nur-u Vahiy, Nur-u Vücud, Nur-u Yezdan

Padişah; Padişah-ı Bimisal, Padişah-ı Bîzeval, Padişah-ı Ezel ve Ebed, Padişah-ı Zülcelâl

Yâ Raûf

Yâ Rab; Yâ Rabbena, Rabb-i A'la, Rabb-i Azim, Rabbü'l-Âlemîn, Rabbe'l-Âlemîn, Rabbü'l-Arz, Rabbü'l Ard, Rabb-i Basîr, Rabbü'l-Berri Ve'l-Bahr, Rabb-i Hakîm, Rabb-i İzzet, Rabb-i Kerim, Rabb-i Muhtar-ı Hakîm, Rabb-i Nâs, Rabb-i Rahîm, Rabb-i Semî, Rabbe's-Semâvâti ve'l-Aradîn, Rabbü's-Semâvâti ve'l-Ard, Rabb-i Vâcibü'l-Vücûd, Rabb-i Zülcelâl-i ve'l-İkram, Rabb-i Vâhid, Rabb-i Zülcelâl, Lâ Rabbe İllâ Hu

Rabbânî,

Rabbâniye; Hikmet-i Rabbaniye, İzzet-i Rabbâniye, Kudret-i Rabbâniye ,Tesbihat-ı Rabbâniyeye, Rahmet-i Rabbaniye

Yâ Rahmân; Rahman-ı Bil-Hakk, Rahman-ı Bilhakk, Rahman-ı Lemyezel, Rahman-ı Rahîm, Rahman-ı Rahîm-i Zülcelâli ve'l-İkram, Rahman-ı Rezzâk, Rahman-ı Zülcemâl ,Rahman-ı Zülcelal, Rahmân-ı Zülcelâli ve'l-İkram, Rahman-ı Zülkemal, Rahmâniyet, Rahmanurrahîm

Yâ Rahîm; Erhamürrâhimîn, Rahîm-i Alel-ıtlak, Rahîm-i Hakîm, Rahîm-i Kerim, Rahîm-i Mutlak, Rahîm-i Rahman, Rahîm-i Sermedi, Rahîm-i Zât-ı Zülcelal, Rahîm-i Zülcemal, Rahîm-i Zülkemal

Yâ Rakib

Yâ Râzık

Yâ Rauf; Rauf-u Bâki

Yâ Rezzâk; Rezzak-ı Alîm-i Rahîm, Rezzak-ı Hakiki, Rezzâk-ı Hakîm, Rezzâk-ı Kerîm, Rezzâk-ı Rahîm, Rezzâk-ı Zülcelâl, Rezzaku Zülkuvvet'l Metin

El-Rıza; Rıza-yı Bari, Rıza-yı İlahi

Yâ Sâdık; Sâdıku'l-Vâ'di'l-Emîn, Sâdıku'l-Va'di'l-Kerîm

Yâ Sâbur

Es-Sahib; Sahib-i Âlem, Sahib-i Celâl, Sahib-i Cemâl, Sahib-i Dünya, Sahib-i Hakiki, Sahib-i Kemal, Sahib-i Kemâlat, Sahib-i Kudret, Sahib-i Kâinat, Sahib-i Kur'an, Sahib-i Rabbü'l-Alemin, Sahib-i Şeriat, Sahib-i Zülcelâl, Sahib-i Zîşan

Yâ Samed; Samedânî, Samedaniye

Yâ Sâni; Sâni-i Âdil, Sâni-i Adl, Sâni'-i Adl ü Hakîm, Sâni-i Âlem, Sâni-i Alîm, Sâni-i Alîm-i Zülcemâl, Sâni-i Bâsir, Sâni-i Bâsir, Sâni-i Bizeval, Sâni-i Ebedi, Sâni-i Ehad, Sâni-i Ezeli, Sâni'-i Fâil, Sâni'-i Hakem-i Hakîm, Sâni-i Hakîm, Sâni'-i Hayy-ı Kayyum, Sâni'-i Hakîm-i Zülcelal, Sâni-i Kadîm, Sâni-i Kadîm-i Ezeli, Sâni-i Kadîr, Sâni-i Kadir-i Zülcelal, Sâni-i Kerîm, Sâni-i Kâinat, Sâni'-i Küll-i Şey, Sâni-i Mevcudat, Sâni'-i Mu'ciznüma, Sâni-i Mukaddes, Sâni-i Muhteşem, Sâni-i Musavvir, Sâni-i Rahîm, Sâni-i Semî, Sâni-i Sermedî, Sâni-i Vâhid, Sâni-i Vâhid-i Ehad, Sâni-i Zîşan, Sâni-i Zişuur, Sâni-i Zülcelâl, Sâni-i Zülcemal, Sâni-i Zülkemal

Yâ Saik; Saik-i Hakîm

Es-Selâm; Dârü's-Selâm, Sâlat-u Selâm, Selâm-i İlahi

Yâ Sermedi; Sermedi-i Zülkemâl

Yâ Semî; Sem-i Bâsir, Semîü'l Basîr, Semî-i Mücîb, Semî-i Mutlak

Yâ Serî

Yâ Settar; Settaru'l-Uyûb

Yâ Seyyid; Seyyidü'd Deyyan, Seyyid-i Kerim

Yâ Sultan; Sultan-ı Âdil, Sultan-ı Azîm, Sultan-ı Cihan, Sultanü'd-Deyyân, Sultan-ı Ebedi, Sultan-ı Ezelî, Sultan-ı Kâinat, Sultan-ı Mutlak, Sultan-ı Sermedî, Sultan-ı Zişan, Sultan-ı Zülcelâl

Yâ Sübhan;

Fe Sübhânallah

Ey Sübbûhü'l-Kuddüs

Yâ Şâfî; Şâfî-i Hakiki, Şâfî-i Hakîm-i Zülcelal, Şâfî-i Zülcelal

Yâ Şâhid; Şâhid-i Âdil, Şâhid-i Adl, Şâhid-i Âlim, Şâhid-i Ezeli, Şâhid-i Sadık, Şâhid-i Vahdaniyet

Yâ Şâri'

Yâ Şefi; Şefiim

Yâ Şefik; Şefik-i Habib

Yâ Şehîd; Şehîdü'r Rakîb

Eş-Şems; Şems-i Cemal, Şems-i Ehadiyet, Şems-i Envâr, Şems-i Ezeli, Şems-i Ebedi, Şems-i Hakikat, Şems-i Mu'cizbeyan, Şems-i Sermedî, Şems-i Sermed, Şems-i Tâbân-ı Zülcemal, Şems-i Vâhid

Yâ Vâcibu'l Vücud; Mevsuf-u Vâcibü'l-Vücud

Yâ Vâcid

Yâ Vâhib; Vâhib-i Hayat, Vâhibü'l-A'mal Vel-âmâl, Cenab-ı Vâhibü'l-Atâyâ

Yâ Vâfî

Vahdehu; Vahdehu lâ şerike leh

Vahdet; Vahdet-i Bâri

Yâ Vâhid; Vâhid-i Ehad, Vâhid-i Kadîr, Müsemma-i Vâhidi Ehad, Vâhid-i Zülcelâl

Vahdaniyet

Vahidiyet

Yâ Vâris

Ya Vehhab; Vehhab-ı Rezzak

Yâ Vedud

Yâ Vekil

Yâ Veli; Veliyyü'l Ganî, Veliyy-i Kâmil

Yâ Yuhyi

Yâ Zâhir

Zât; Zât-ı Adl, Zât-ı Akdes, Zât-ı A'zam, Zât-ı Akdes-i İlahi, Zât-ı Azamet-i Kibriya, Zât-ı Adl ü Rahîm, Zât-ı Alîm, Zât-ı Bâki, Zât-ı Bâki-i Hayy-ı Kayyum, Zât-ı Bâri', Zât-ı Celîl, Zât-ı Cemil-i Zülkemal ,Zât-ı Celîl-i Zülcemâl, Zât-ı Cemil-i Zülcelal, Zât-ı Ehad, Zât-ı Ehadiyet, Zât-ı Ehad-i Samed, Zât-ı Ezeli, Zât-ı Ferd, Zât-ı Ferd-i Vahid, Zât-ı Ferd-i Ehad, Zât-ı Ferd-i Ehad-i Samed, Zât-ı Ferd-i Zülcelal, Zât-ı Ferd-i Zülcemâl, Zât-ı Ganiyy-i Ale'l-Itlak, Zât-ı Hafîz, Zât-ı Hafîz-i Bîzeval, Zât-ı Hakîm, Zât-ı Hakîm-i Hafîz, Zât-ı Hakîm-i Zülcelal, Zât-ı Hayy, Zât-ı Hayy-ı Kayyûm ,Zât-ı Hayy-ı Kayyum-u Zülcelal, Zât-ı Kadîr, Zât-ı Kadîr-i Alîm, Zât-ı Kadîr-i Hakîm, Zât-ı Kadîr-i Zülcelâl, Zât-ı Kayyûm ,Zât-ı Kayyum-u Ezeli, Zât-ı Kayyum-u Zülcelal, Zât-ı Kerîm, Zât-ı Kerim-i Zülcemal, Zât-ı Kibriyâ, Zât-ı Kudsi, Zât-ı Muallâ, Zât-ı Muazzam, Zât-ı Muhakkik, Zât-ı Muhyi, Zât-ı Muhterem, Zât-ı Mukaddes, Zât-ı Mukaddes-i İlahiye, Zât-ı Müsemma-yı Akdes, Zât-ı Mürşid, Zât-ı Müşahhas, Zât-ı Nuranî ,Zât-ı Nuru'l-Envâr, Zât-ı Rahîm, Zât-ı Rahîm-i Kerim, Zât-ı Rahmân, Zât-ı Rahman-ı Rahîm, Zât-ı Rahmanurrahîm, Zât-ı Rezzâk-ı Şâfî-i, Zât-ı Samed ,Zât-ı Vâcibü'l-Vücud, Zât-ı Vâhid, Zât-ı Vâhid-i Ehad, Zât-ı Zülcelâl, Zât-ı Zülcelâli Velcemali Velikram, Zât-ı Zülcemâl, Zât-ı Zülkemal, Zât-ı Zülcemal ve'l-Kemâl

Yâ Zişan

Yâ Zü'l-Minen

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
8 Yorum