Risale-i Nur'da modern sanat...

Risale-i Nur'da modern sanat...

Said Nursî’nin vefatının 50. yılı münasebetiyle düzenlenen “1. Risale-i Nur ve Sanat Çalıştayı” başladı

İbrahim Mert’in haberi:
 
Bediüzzaman Said Nursî’nin vefatının 50. yılı münasebetiyle düzenlenen “1. Risale-i Nur ve Sanat Çalıştayı” başladı. Risale Akademi tarafından organize edilen ve davetlilerin katılımıyla sınırlı olan çalıştayın açış konuşmasını Risale Akademi Koordinatörü A.Kadir Aytar yaptı.

Risale-i Nur Külliyatı'nın Kur’an’ın çağımıza bir mesajı olduğunu belirten Aytar, "Çağımız insanlarının yaşadığı birçok problemlerin de ilacıdır. Bu nedenle Risale-i Nur Külliyatı ’nın akademik çevrelerce hak ettiği bir şekilde değerlendirildiği kanaatinde değiliz. AB, demokratikleşme ve açılım rüzgârlarının estiği şu günlerde konferanslar, seminerler ve çalıştaylar düzenleyerek bilim adamlarımızı harekete geçirmek ve böylece sürece katkıda bulunmak istiyoruz. Risale-i Nur Külliyatı’nın; edebiyat, estetik ve sinema gibi sanat dallarına çok orijinal kaynaklar sağlayacağından ve bu sanat dalları ile muhtaç olanlara mesajını ulaştıracağından eminiz" dedi.

taha_caglaroglu.jpgTaha Çağlaroğlu da konuşmasında Bediüzzaman’ın vefatının 50. yılında böyle bir çalıştay düzenlenmesinin memnuniyet verici olduğunu ancak geç kalmışlığın getirdiği bir hüznü de yaşadıklarını söyledi.

Çağlaroğlu, "Elbette ki bugüne kadar Risale-i Nur-sanat-estetik-edebiyat dolayımında düşünüldü, tartışıldı, yazıldı, çizildi. Ancak böyle bir çalıştay elli yıldır düzenlenmedi. Bu konuya münhasıran sempozyum düzenlenmedi. Edebiyat ve sanat dünyasında, Risale-i Nur’un sanat ve estetik ciheti derinlemesine ele alınmadı. Risale-i Nur bir sanat, edebiyat, estetik hazinesi olmasına rağmen ondan yeterince istifade edilemedi. Ben bu durumu Risale-i Nur Estetiği kitabını hazırlarken bizzat yaşadım. Soruşturmama birçok ünlü sanatçıdan, edebiyatçıdan cevap alamadım" dedi.

Çağlaroğlu, dar kapsamlı düzenlenen çalıştayın öncü bir toplantı olduğunu belirterek, "Önümüzdeki çalıştayları daha geniş kapsamlı, daha fazla sanat ve edebiyat ehlinin katkıda bulunacağı bir platform olarak tasarlamaktayız" şeklinde konuştu.

Açış konuşmalarının ardından 1. Oturum'a geçildi. Oturum başkanlığını Caner Kutlu'nun yaptığı oturumda ilk sunumu "Risale-i Nur ve Modern Sanat" başlığı ile Suad Alkan yaptı,

Alkan konuşmasında şunları söyledi:

suad_alkan.jpg"Eski “modern” tartışmalar, bilimin dini “tasvip” edip etmediğini göstermeğe çalıştığı halde, yeni (erken “post modern”) çaba, bilim ile din arasındaki irtibat noktalarını göstermekte, “bilim” ile “dinlerin her ikisine dilin cüzleri olarak bakmaktaydı. Risale-i Nur’un en önemli veçhelerinden biri, dönemindeki Muhammed Abduh, Cemaleddin Afgani, Mevdûdi gibi diğer Müslüman büyüklerinin yapamadığı, bilimin iman hakikatleriyle bağını kurması ve Kur’an ışığında bilimin imanı genişletip, güçlendirebileceğini göstermesidir.

calistay2.jpgBöylece o, aynı zamanda bilimi kutsallaştırıyordu. Sözlerinin, din ile bilim arasında çatışma tezini esas alan eski argümanların (tez, kanıt) bir tekrarı olmaktan ziyade, 1950’lerde zuhur eden, güçlü post modern biçimin bir cüz’ü olduğu görülür. Bediüzzaman, “hitabat-ı Kur’aniyenin vüs’ati” ve “lisan-ı şer’î” açısından zaman, mekân ve sosyal ortama bağlı, farklı anlamlar yönünde konuşmaktadır. Bu yaklaşımla Bediüzzaman, “modern düşünce ve kültür içerisindeki metafizik aleyhtarı temayüllere karşılık veren, “metaforik (mecazlı) post modern” dinî düşünüşün erken bir tarzını yansıtan bir mütefekkir olarak görülebilir. Bediüzzaman, modernleşmeye karşı çıkmaya devam eden “artçı reaksiyoner” kuvvetin ve “liberal modernistler” olarak tarif edilen reformist entelektüel seçkinler zümresinin değil, toplumun bir parçasıydı. Yazdıklarında daima, İslam imanı için, modernin ötesine uzanan ve onu aşan post modern bir “orta yol”un ifadeleri görülür. Anlaşılacağı gibi bu, sekülerizm (dünyacı) yanlıları ve reaksiyoner gelenekçiler arasındaki daha eski “modern aydınlanma” paradigması (değerler dizisi) üzerindeki tartışmaların bir parçası değildir; aksine yeni, “post modern bir İslamî paradigma”yı tanımlamanın başlangıç noktasını oluşturmaktadır."

"Bediüzzaman ve Sinema"

himmet_uc.20100522122247.jpg"Bediüzzaman ve Sinema" başlıklı tebliğinde Prof. Dr. Himmet Uç, Bediüzzaman'ın en büyük özelliklerinden birinin görsellik olduğunu söyledi. Prof Uç, "Müşahadeye dayanıyor. Bediüzzaman dünya fikir hayatına çıkınca dünya laboratuvar ile tanışmıştı. Üstad, görmediğimi yazmadım diyor. Son derece realist ve orijinal biri. Bilineni tekrarlamaz. Tekrarlasaydı zaten Bediüzzaman olmazdı. Bediüzzaman dinde sanat dilini kullanmıştır. Eserinde seyir, tenezzüh ve ziyafetgah kavramlarını kullanmıştır" dedi.

Birinci oturum kartılımcıları tebliğlerini sunmaya devam ediyor.

www.RisaleHaber.com

İLGİLİ HABER:

1. Risale-i Nur ve Sanat Çalıştayı