Atilla YARGICI
Sağduyu çağrısı
Son günlerde Ülkemizin belirli bölgelerinde Türk-Kürk çatışmasını körüklemek isteyenlerin bir yerlerden organize olmuş gibi harekete geçtikleri görülüyor. Kışkırtmalar karşısında soğukkanlılıkla hareket etmek, sağduyulu davranmak huzur ve mutluluğumuz için elzemdir.
Olayların güvenlik güçlerini ilgilendiren yönleri var. Savcıları ilgilendiren boyutları var.onlar görevlerini en güzel şekilde yapmaya çalışıyor. birilerinin kışkırtmasıyla bu tür olayların içine girmek, ülkede tıpkı 80 öncesinde olduğu gibi anarşi ve terörün körüklenmesine, alevlenmesine hizmet eder. Birileri de durumdan vazife çıkarır. Akıllı insan, bir defa bir delikten ısırılmışsa, ikinci defa oradan ısırılmamak için elinden geleni yapar.
Siyasi, ekonomik, sosyal, toplumsal bir çok hedefleri olan böyle kışkırtıcı hareketlerin seline kapılarak hadiseyi çıkaran kişinin, zarara sebep olan kişinin cezalandırılmasından yana olmaktan çok, aynı kökenden olan vatandaşlara, Müslümanlara, din kardeşlerimize zarar verici hareketlerde bulunmak çok büyük bir zulümdür.
Cenab-ı Hak bir ayet-i kerimesinde Hiçbir günahkar başkasının günahını yüklenmez. (İsra,17/15) buyurmaktadır. Bu ayet bize konumuzla ilgili önemli mesajlar vermektedir. Risale-i Nur eserlerinden 22. Mektupta konu mükemmel bir şekilde ele alınır. Buna göre, sevgi nur gibi sirayet eder. Yani biz, sevdiğimiz kişiler vasıtasıyla onların akrabalarını, arkadaşlarını, annelerini, babalarını, kardeşlerini severiz. Sevginin böyle yayılmacı bir karekteri vardır. Ama düşmanlık toprak gibi kesiftir, başkasına sirayet etmez.
Yani biz, bir kimsenin suçundan, hatasından dolayı, o kişinin akrabalarını, arkadaşlarını, kadeşlerini, hemşehrilerini cezalandıramayız. Suçluları cezalandırmak da zaten normal olarak hayatını devam ettiren vatandaşların işi değildir. Suçluları cezalandırmak yargının işidir. Emniyet suçluları yakalar, mahkemeler de gerekeni yapar. Bizim hem suçluları cezalandırmaya hakkımız yok, hem de suçluların yakınlarını, akrabalarını, hemşehrilerini, arkadaşlarını vs. cezalandırmaya, onlara maddi manevi zarar vermeye hakkımız yoktur. Bu dinimizin nezdinde büyük bir zulüm ve haksızlıktır.
80 öncesi, Müslüman olan toplumuzda anarşiyi, terörü, kargaşayı önleyici bu prensip uygulanmadı. Ya bilinmiyordu, ya da birilerinin işine öyle geliyordu. Kanaatimde anarşi ve terörün yaygınlaşmasında genelde duyguları galeyanda olan gençler kullanıldığı için, gençler bu ölçüye bilmediklerinden böyle şahıslara, ailelere, toplumumuza ve ülkemize büyük zararları olan hadiselerin içine balıklamasına daldılar. Aynı hatanın bir daha işlenmesine izin vermemeliyiz.
Aklı başında insanlar, bu prensibi her yerde dile getirmeli. Bilhassa gençlerimiz bu konuda bilgilendirilmeli. Dün anarşi ve terör olaylarına karışan insanların bir çoğu yıllarca hapislerde yattı, büyük bir kısmı öldü. Kimisi sakat kaldı. Ülke de ergenekonların oyununa getirilen sağdan, soldan insanların taşkınlıkları yüzünden yüzlerce yıl telafi edilemeyecek zararların içine sokuldu. Bu kayıpları telafi etmek mümkün olmamıştır.
Kısaca söylemek gerekirse, bazı insanlar bir yerden düğmeye basılınca şu cennet vatanımızın doğusunda, batısında kargaşa çıkarmak, olaylar meydana getirmek isteyebilir. Bunlar amacı gençlerimizi bu hadiselerin içine çekmektir. Duygularına hakim olamayanlar, hadise çıkarmak isteyen anarşist ruhlu kişiden daha fazla zulüm ve haksızlık edebilir. Çünkü o bir kişiye zarar vermişse, galeyana gelen kimse yüzlerce insana maddi, manevi zararlar verme tehlikesiyle karşı karşıyadır.
Altınovada provokasyona katılanların böyle bir yanlışlığın içine girdiğini hepimiz gördük.Suçsuz insanların canlarına mallarına zarar vermenin bir zulüm olduğunu, bunun hem toplumumuz için huzur bozucu, hem de Allah katında büyük bir zulüm olduğunu hatırlayıp hatırlatmalıyız diye düşünüyorum.
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.