Said Nursi 'seçim sandığını bana getirin' dedi
Demokrasi Platformu Dergisi'nde "Said Nursi’den Menderes’e mesajlar" başlıklı bir yazı kaleme alındı
Risale Haber-Haber Merkezi
Demokrasi Platformu Dergisi, 14 Mayıs 1950 seçimlerinin 60. yılında özel sayı ile okuyucuların karşısına çıktı. İki cilt halinde yayınlanan derginin Bahar 2010 sayısında yer alan yazılardan biri de "Said Nursi’den Menderes’e mesajlar" başlığını taşıyor. Dr. İsmail Benek tarafından kaleme alınan yazıda ilginç bilgiler yer alıyor. İşte o yazının ilk bölümü:
Dr. İsmail Benek'in yazısı:
Said Nursi’den Menderes’e mesajlar
1. BÖLÜM
TOPLUMUN TAHRİP EDİLEN MANEVİ HAYATINI İNŞA ETMEYE ÇALIŞAN SAİD NURSİ
1960 yılının ilk aylarında, Afyon Emirdağı’nda ikamet eden(1) en yakınlarıyla bile görüşmesi engellenen, 80 yaşını devirmiş yaşlı bir zat var. Mutlakıyet, meşrutiyet ve cumhuriyet dönemlerini yaşamış, birinci dünya savaşında gönüllü milis komutanı olarak Bitlis’te Ruslarla çarpışmış,(2) yaralanmış, esir düşmüş bir insan.(3)
İstanbul’un işgalinde, İngilizlere karşı bir bildiri yayınlamış(4) ve direnişe manevi güç katmış bir âlim.
Cumhuriyetin kurulduğu yıllarda, İstanbul’dan Ankara’ya yeni meclise davet edilmiş, “hoşamedi”(5) ile karşılanmıştı. Dönemin mebuslarına hitaben yayınladığı on maddelik makalesi(6) ile yeni devletin kritik süreçlerini ve siyaset ile devletin sorumlulukları konusunda uyarıcı ifadeler kullanmıştı.
1920’li yıllar endişelerini haklı çıkarmıştı. Ankara’dan Van’a inzivaya çekilmiş(7) ve imparatorluk bakiyesi ülkenin sıkıntılı hali O’nu tamamen dünyadan koparmıştı.
Buna rağmen doğudan sürgün edilen nüfuzlu şahsiyetler arasında O da nasibini alır. Burdur’da altı ay bir cami hücresinde göz hapsine alınır, sonra Isparta’nın Eğirdir ilçesine bağlı Barla(8) köyüne bir kayık ile mecburi ikamete tabi tutulur.
Eğirdir müftüsü Hüseyin Hüsnü Tığlı ile Barla’da Nahiye Müdürü olan oğlu Tevfik Tığlı, birinci derecede bu zatı tecrit etmekle, köylülerle bile diyalogunu engellemekle görevlendirilen devlet memurlarıdır.
Yeni rejim tarafından köye yayılan ismi “Kürt Hoca”dır. Çevre, O’na karşı her türlü önyargıya hazırlanmıştır. 1926 yılında başlayan yeni şartlar, bu ağır sürgün ve tecritten sonra, yeni bir dönemin kapısını açmış, bu zatın sadece kitap yazmaya, dağları ve yüksek ağaçların başlarını kendine menzil yapıp, ibadet ve tefekküre yönelmesine vesile olmuştur. Kendisine hizmet eden bir elin parmakları kadar köylü talebeleri/arkadaşları ile iman ilmi üzerine bütün zamanını teksif etmiştir. Sürekli eser yazmış, yazılı nüshalar elle çoğaltılıp dağıtılmıştır.
Bu ağır, çetin dönem, daha sonra Isparta(9) , Eskişehir(10) , Kastamonu(11) ve Afyon(12) sürgünlerini ve hapislerini beraberinde getiren bunaltıcı işkenceler, kartopu gibi çoğalan talebelerine reva görülen terörist muamelelerle devam edip gidecekti. Ama O, yazmaktan, okumaktan ve ibadetle, başta Anadolu olmak üzere bütün zamanların ruhuna hitap etmekten geri durmayacaktı.
DEMOKRASİNİN NAİF ADIMLARI: MENDERES
Takvimler 14 Mayıs 1950’yi gösterdiğinde, çok partili dönemin ikinci seçimi vardı.(13) 1946 seçimlerine hile karışmış, oylar açık kullanılırken sayımı gizli yapılmış ve CHP’nin ömrü 4 yıl daha uzamıştı. 7 Ocak 1945 yılında, dörtlü takrirle CHP’den ayrılan Celal Bayar, Adnan Menderes, Fuat Köprülü ve Tevfik Koraltan Demokrat Parti’yi kurmuş(14) ve mücadelelerine devam etmişlerdi. Beş yıllık bir siyasi muhalefetin bütün ağır şartlarına ve milli şef İnönü gibi bir siyasi rakibin baskılarına rağmen ayakta kalmış, toplumu harekete geçirmiş ve hile şansını azaltan bir seçim sürecinin oylama gününe gelmişlerdi.
Menderes, bu vesileyle toplumun keşfettiği yeni liderdi.(15) Milli mücadele’ye katılmış, İstiklal madalyası almış, Aydın’da çiftlik sahibi bir ailenin zekâsı parlak Anadolu evladıydı. Serbest Fırkaya girmiş(16) , burası kapanınca CHP’ye iltihak etmiş bir genç iken 1930 yılında Mustafa Kemal ile bir Aydın ziyaretinde parti görevlisi olarak tanışmış, “şayan-ı dikkat”(17) bu hali O’nu 1931 seçimlerine Ankara’ya Aydın mebusu olarak taşımıştır.
Türkiye’nin ve ileride kendisinin de en çok ihtiyaç duyacağı hukuk için, Hukuk Fakültesine kaydolur. Hem öğrenci, hem parlamenter hem de parti müfettişi olarak Türkiye’nin siyasi potansiyelini, halkın taleplerini ve gidişatın demokratik zeminini oluşturan ufuk ve cesarete sahip olma yönünde bu dönemi iyi değerlendirir.
İşte 14 Mayıs 1950 demokrasi(18) devrimi; beyaz ihtilali(19) , katılımcı demokrasiyi sonuç verecek seçim günü, Türkiye’nin Milli Mücadele zaferi üzerinden 30 yılın geçtiği ama toplumun tek parti diktası altında değerlerinin kıskaca alındığı ve baskı altında tutulduğu, adeta burnundan soluduğu bir kıvılcım ateşinin yakılacağı gün ve andır.
O gün sandıklar kurulmuş, vatandaşlar oylarını kullanmaktadır. Said Nursi 72 yaşında, hastadır. Öğrencisini gönderir, sandık kuruluna rica eder, oyunu kullanmak için sandığı ister. Bu mümkün olmayınca bizzat gelir, “Demokrat Parti’nin pusulası hangisidir” der, açıkça oyunu ve desteğini ibraz ederek kullanır.
SÖZÜN MİLLETLE BULUŞTUĞU SEÇİMLER
Türkiye’nin şaibesiz ilk demokratik seçimlerinde, Demokrat Parti’nin “Yeter söz milletindir” sloganı kabul görür(20) , halk nezdinde yankı bulur ve açılan sandıklar milletin yüzünü güldürür, “Yeter” denilen CHP muhalefetteki yerini alır .(21)
DP’nin bakanlarından Tevfik ileri, Yassıada yıllarından sonra yakın çevresine -kızına- şunu diyecekti : “Bu memleket için Halk Partisinin muhalefette olmasındansa iktidarda olması daha iyidir. ”(22)
Kural tanımaz CHP muhalefeti, arkasına aldığı ordu ve aydınlar desteği, Ulus gazetesi ve çevresinin kışkırtıcı yayınları yanı sıra, devleti kurarken 30 yıl boyunca kümelendikleri bürokrasi egemenliği; siyaseti, hükümeti ve meclisi sürekli baskılamış ve siyasi literatüre geçen ifadeyle “iktidar iken muktedir olamamak” için bütün sistem, tek parti anlayışına göre kurgulanmıştı. İstenmeyen ve beklenmeyen bir iktidar ile karşılaşmak, halkın telaffuz edildiği bir süreçte taban hareketinin ayak seslerini ve iktidarını Ankara’da hissetmek, fark etmek, CHP ve yandaşlarına ve devlet elitine ağır gelmişti.
DİPNOTLAR:
1-Badıllı Abdulkadir, Bediüzzaman Said Nursi: Mufassal Tarihçe-i Hayatı, , İttihad Yayınları, 1990.
2-Weld, Mary F. , Bediüzzaman Said Nursi Entelektüel Biyografisi, Sf. 163, Etkileşim Yayınları, 2006, İstanbul.
3-Sönmez Selim, Bediüzzaman Said Nursi'nin Birinci Dünya Savaşı'nda Ermeniler ve Ruslarla Çatışmaları ve Esaretine Dair Bazı Vesikalar, Köprü, Güz 2006, 96. Sayı
4-Nursi Bediüzzaman Said, Hutuvat-ı Sitte Risalesi, Bediüzzaman Said Nursi
5-Said Nursi'nin TBMM belgeleri, risalehaber.com Erişim:16.04.2010
6-Edip Eşref, Risale-i Nur Müellifi Bediüzzâman Said Nursi, Hayatı, Eserleri, Mesleği, İstanbul 1952, s. 44-45
7-Nursi Bediüzzaman Said, Emirdağ Lahikası, Bediüzzaman, Said Nursi, 457
8-Özer Ahmet, Barla Dostları, Işık Yayınları.
9-Bediüzzaman Said Nursi, Tarihçe-i Hayat, Yeni Asya Neşriyat İstanbul, 1998.
10-Şahiner Necmettin, Bilinmeyen Taraflarıyla Bediüzzaman Said Nursi, Nesil Yayıncılık, s. 298
11-Nursi Bediüzzaman Said, Kastamonu Lahikası, Yeni Asya Neşriyat.
12-Nursi Bediüzzaman Said, Risale-i Nur Külliyati, Yirmialtinci Lema, s.258
13-Yücel, M. Serhan, Menderes Dönemi (1950-1960), Demokrasinin Gelişimi / Ekonomik Büyüme / Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Politikalar, https://serhanyucel.com Erişim 15.04.2010
14-Ve sıra demokraside, Hürriyet, 29 Ekim 1998.
15-O gün koca İstanbul’da tek suç bile işlenmedi!, Bugün, 01.06.2008. Erişim: 15.04.2010
16-Aydemir Şevket Süreyya, Menderes'in Dramı, Remzi Kitabevi, 2000.
17-Adnan Menderes (1899 - 1961), kimkimdir.gen.tr Erişim: 07.04.2010
18-İnan Süleyman, Muhalefet Yıllarında Adnan Menderes, Liberte Yayınları, Şubat 2006.
19-Dursun Davut, 14 Mayıs bir "Beyaz Devrim"dir, 17.05.2005, Yeni Şafak. Erişim: 09.04.2010
20-İşler Esra Keloğlu, Demokrat Partı'nin Halkla İlişkiler Yönetimi, TASAM Siyasi İletişim Enstitüsü, 2008.
21-Kemikleri Sızlayan İki Lider: Menderes ve Özal, Adnan Küçük, https://www.stratejikboyut.comErişim: 15.04.2010
22-Demirkırat ve "Yaslıada" Arasında Demokrasi, Cahide İleri Aksoy, Röp: Cemil Yüzer, 30.05.2008, Yeni Asya. Erişim: 08.04.2010
(Devam edecek)
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.