Said Nursi: Süleyman Efendi ve talebeleri sevap ortaklarımdır
Sen gençmişsin. Kimde okudun?' dedi. Ben: "Süleyman Efendi hazretlerinde" cevabını verdim. Bunun üzerine; Üstad...
Risale Haber-Haber Merkezi
Süleyman Hilmi Tunahan Efendi'nin yakın talebelerinden merhum Mehmed Emre Hocaefendi anlatıyor:
BEDİÜZZAMAN'IN ORDA KALDIĞINI ÖĞRENDİM
'Sivrihisar'da vazifeye başladığım sırada ziyaretime gelen Emirdağ Müftüsü Mehmet Oral'a iade-i ziyarette bulunmak üzere Emirdağ'a gitmiştim. Bahsi geçen zat beni birkaç gün misafir etti. Bediüzzaman Said Nursi Hazretlerinin bu ilçede bulunduğunu öğrenince Kur'an Kursu öğreticisi Hafız İbrahim ile birlikte üstadı ziyarete gittik. Bu muhterem zatın ikamet ettiği ev, Kur'an Kursu'nun tam karşısındaydı. Sokak kapısından içeri girince elle yazılmış bir kâğıdın kapısının arkasına raptedildiğini gördüm. Ve merak saikasıyla yaklaşıp okudum. Üstadın ifadesiyle kaleme alınmış bulunan yazıda şöyle deniyordu: 'Ben yaşlı ve hasta bir Said'im. Beni ziyaret etmek isteyenler kitaplarımı okusunlar. Böylece daha çok istifade ederler.'
Üstad Hazretlerinin hizmetinde bulunan Zübeyir, bizi görünce aşağı indi ve maksadımızı öğrenince kapının arasındaki kâğıdı gösterdi. Ben 'O yazıyı siz gelmeden önce okudum. Buna rağmen ziyaret etmek istiyorum. Kabul etmezlerse geri gideriz' dedim. Yukarıya gidip geldi ve üstadın huzuruna kabul edileceğimizi haber verdi, sevindim.
SÜLEYMAN EFENDİ VE TALEBELERİ SEVABIMA ORTAKTIR
Odadan içeri girdiğimizde Üstad, oturmakta bulunduğu karyolanın üzerinde iki dizi üzerine gelerek boynuma sarıldı. Ben de elini öpüp oturdum. Said Nursi hazretleri kendine mahsus şivesiyle; 'Müftü deyince yaşlı, ihtiyar bir kimse tasavvur ediyordum. Sen gençmişsin. Kimde okudun?' dedi. Ben: "Süleyman Efendi hazretlerinde" cevabını verdim. Bunun üzerine; Üstad, "Ben kendini görmemişem. Fakat manen tanırım. Ulema-is sû İslam dininin şerefini ayak altına düşürdüler. Fakat Süleyman Efendi bunu minarenin şerefesi gibi yükseltti. Onu ve talebelerini okuduğum evradın sevabına ortak kılıyorum." dedi.
Pırıl pırıl parlayan gözleri, zekâsındaki fevkaladeliği yansıtmaktaydı. Bakışlarındaki maveralara uzanan bir ruh hasleti müşahede olunuyordu. Kemalatını aynelyakin müşahede ederek yarım saat kadar huzurunda bulunduktan sonra duasını ve müsaadesini talep ederek ayrıldım.'
Kaynak: Cevaplar (Mehmed Emre-Hatıralarım. s:55-56-Erhan yay.)
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.