Said Nursi ve arkadaşları İngiliz planını Yeşilay'la bozdu

Said Nursi ve arkadaşları İngiliz planını Yeşilay'la bozdu

İstanbul'un işgal edilmesi İslam Dünyasında bir şok etkisi yaptı. Bu işgalin ardından İşgal Kuvvetleri Osmanlı üzerinde bir batılılaştırma oyununa başladılar. Bu oyunun ilk ayağı...

Risale Haber-Haber Merkezi

Tarihte Bugün köşemizde 5 mart 1920'de kurulmuş Yeşilay var. İlk kurulduğunda ismi Hilal-i Ahdar olan bu cemiyetin kurulmasına neden olan en önemli olay; Birinci dünya savaşı sonrasında limanlarımıza gelen düşman gemilerinin beraberlerinde tonlarca içki getirmeleri ve kısa zamanda içki ve uyuşturucu madde alışkanlığı bir salgın halini almaya başlamasıdır.

Neden Kuruldu?

İstanbul'un işgal edilmesi İslam Dünyasında bir şok etkisi yaptı. Bu işgalin ardından İşgal Kuvvetleri Osmanlı üzerinde bir batılılaştırma oyununa başladılar. Bu oyunun ilk ayağı İçki ile oldu. İngilizler işgal ettikleri İstanbul'da yanında getirdikleri İçkileri ve uyuşturucuları gecelere ya bedava, ya da çok ucuzdan gençlere vermeye başlamıştı.

Bu ortam içinde, Şeyhülİslam Haydarizade İbrahim Efendi'nin teşviki ile, başlarını Bediüzzaman Said Nursi'nin çektiği 21 kişi ile bu oyunu bozmak için 5 Mart 1920'de yeşil hilal anlamına gelen Hilal-i Ahdar kuruldu.

Bediüzzaman'ın cemiyet ile olan ilişkisi

Bu  cemiyetin üyeleri arasında dönemin tanınmış ünlü simaları bulunuyordu. 1966'da ortaya çıkan belge ve söylemler ile Bediüzzaman Said Nursi Hazretlerinin bu cemiyetin kurucuları arasında olduğu anlaşıldı. Daha sonra 2012 yılında Muharrem Balcı'nın talimatıyla Türkiye Yeşilay Cemiyeti arşivinde yapılan çalışmada, cemiyetin ilk kuruluş defteri ortaya çıkarıldı. Zaman zaman tartışmalara neden olan “cemiyet kurucularının kimler olduğu” sorusu, böylece ortadan kalkmış oldu.

122 kişi tarafından kurulan cemiyetin kurucuları arasında her görüşten insanlar mevcut. Ortak noktaları İngiliz işgaline karşı olan kurucular arasında Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi’nin kurucusu da olan Mazhar Osman Efendi (Uzman), o dönemde İstanbul’da Dar-ül Hikmet-il İslamiye azası olan Bediüzzaman Said Nursi (Said El Kürdi), Şeyhülislam Haydarizade İbrahim Efendi, Eşref Edip, Ahmet Emin (Yalman), Hakkı Tarık (Us), İsmail Hakkı (İzmirli), Selim Sırrı (Tarcan), Tevfik Rüştü (Aras), Fahreddin Kerim (Gökay), Safiye Elbi gibi isimler mevcut.

Yeşilay Kayıt defteri Bediüzzaman Said Nursi (Kürdi)
Bediüzzaman Said Nursi’nin kaydı 50. sırada
"Said El Kürdi Hazretleri, Darül Hikmet'il İslamiye Azasından" diye yazıyor.

(Yeşilay'ın ilk toplantı günlerine ait imza ve hüviyet defterinden birinde Bediüzzaman'ın imza ve hüviyeti.)
Yeşilay'ın ilk toplantı günlerine ait imza ve hüviyet defterinden birinde
Bediüzzaman'ın imza ve hüviyeti

Bediüzzaman'ın Hilal-i Ahdar  ile ilişkisini Fahrettin Kerim Göktay'ın hatıralarından bulabiliyoruz;

Bir Ordinaryüs Profesör olan Kerim Göktay, hatıralarından Üstad'ın yeşilay ile olan ilişkisinden şöyle bahseder;

- 18 Mart 1920 gününde YEŞİLAY Cemiyeti'nin kuruluş günüydü. Genel Kurul'da zamanın Şeyh-ül İslâmı Hayderîzade İbrahim Efendi ve Darül Hikmet-il İslâmiye azasından o zamanki ismiyle Said-i Nursi de vardı. Said-i Nursi Efendi, dikkati çeken üyelerden biri idi. İlk gün toplantıda fazla bir konuşma olmadı. Yeni seçilenler oldu... O günki buhranlar içinde memleketin çok seçkin şahsiyetleri vardı. Sonra Said-i Nursi Efendi genel merkeze seçildi. Orada kendisini daha yakından tanımakla bahtiyar oldum...Yeşilay'da ise, eserleriyle uzaktan tanıdığım Said-i Nursi Efendi'yi yakînen tanıdım. Said Efendi'nin kendine mahsus bir kıyafeti vardı. Arkasında cepken gibi bir elbise, başında bir sarık, kenardan sarkıtırdı. Benim tanıdığım bu zat, gayet ağır başlı, çevresine etki yapan bir insandı...

Hususiyeti bu: Âheste konuşur, ağır tonla konuşur ve konuştuğu zamanda, düşünen bir adamın konuşmasıdır.

Bakınız, elimdeki Yeşilay'ın elli beş yıl evvelki zabıt defterinde onun bazı sözlerini okuyayım: Said Efendi: "Şeriatta ahkâm var. Tabiblerin beyan ettiği, hikmettir. Hamr, kumar, bunlar nehy-i anil münkerdir ve bunlar kebairdendirler."

O zaman ben yirmi yaşında bir genç idim. Kendisiyle fazla bir sohbetim olmadı. Yalnız hayata biraz erken atılmış bir kimse olarak ona karşı ayrı bir ilgi duyardım. Nitekim bir konuşmada, kendisinin bir nokta-i nazarını söyleyeyim:

Reis Mazhar Osman: "Biz kitap hazırlıyor, halka meccanî risaleler, kolleksiyonlar tevdi etmek istiyor, içtimaî, fennî, edebî makaleler, kolleksiyonlar tevdi etmek istiyoruz. Bundan şayan-ı şükran neticeler aldık, yazanlara teşekkür ederim. Bütün muharrirlerden mücadelemize iştirak etmelerini rica ederim.”

Said Efendi cevaben: "En ziyade matbuât meselesine ehemmiyet verelim" demişti.”..Böylece Said-i Nursi'yi çok yakından tanıdım. Bu herkese nasib olmaz. Düşününüz ki, bende onun altmış senelik silinmemiş yazıları ve imzası var.

Said Nursi ve Risale-i Nur üzerine araştırmalarıyla tanınan Necmettin Şahiner'in tespitine göre Yeşilay'ın toplantı tutanaklarının bazılarında Bediüzzaman'ın da yer yer cümlelerine rastlanmıştır.

İşte Yeşilay tutanaklarındaki Bediüzzaman'ın sözlerinden bazı örnekler:

Reis: Yirmi yaşından genç olanlara içki verilmemesi Dahiliye Nezaretine (İçişleri Bakanlığına) müracaat edelim.

Bediüzzaman Said Efendi: “İyi… İyi..

Reis: (Gayr-i Müslimlerin) onbeş yaşından aşağı çocuklarına da satış yasaktır.

Bediüzzaman Said Efendi: “Bunlara dahil olarak Polis Nizamnamesini isteyelim.”

Tutanakların bir yerinde “medreseleri üye kabul edelim” teklifine karşı:

Bediüzzaman Said Efendi: “Zaten talebeleri nehy-i münkerat (Allah’ın yasak kıldıklarını duyurmak) ile mükelleftirler. Din namına talebe vazife ile mükelleftir.”

İçkinin içilmesini önlemek amacıyla alınan kararlar hakkında konuşulurken konuşmaların bir yerinde;

Bediüzzaman Said Efendi: “İstanbul’un yüzde onu muhakemesine malik (kendi iradesi ile hareket edebilir ve kendini koruyabilir) Yüzde doksanı avamdır. Avam nasihatten ziyade kuvvetten korkar. Alaküllihal (ister istemez) kuvvete ihtiyaç vardır. Darül Hikmet’i-İslamiye çalışıyor, tevkif edemedi (yasaklayamadı veya durduramadı) Anadolu’da birden men edildi.”

Yine bir başka tutanakta:

Bediüzzaman Said Efendi: “En ziyade neşriyata ve matbuata ehemmiyet vermemiz lazımdır.”

Bediüzzaman Said Efendi: “Şeriatta hüküm var. Tabiplerin beyan ettiği hikmettir. (Doktorların bu husustaki açıklamalarını delil gösterilmesini istemektedir) Hamr, kumar bunlar kebairdendir.” Diyerek alınan kararlarda görüşlerini açıklama hususunda aktif rol aldığı anlaşılmaktadır.

Bu tutanakların gösterdiği önemli bir husus daha var o da; Bediüzzaman Hazretleri Yeşilay Cemiyetinin ilik yılında gayretle çalışmış ve toplantılarına katılmıştır. Daha sonra zaten Ankara’ya davet edilmiş ve oradan Van’a geçmiştir.

Kaynak: Risalehaber.com

HABERE YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.