Said Nursi'nin tasarrufu devam ediyor
Prof. Dr. Ümit Meriç, Bediüzzaman Said Nursi'yi anlatıyor...
Ekrem Altıntepe'nin haberi
Yazar, gazeteci, sanatçı ve ilim adamlarımıza vefatının 50. yıldönümünde Bediüzzaman Said Nursî’yi ve Risale-i Nur Külliyatı hakkındaki düşüncelerini sorduk.
Prof. Dr. Ümit Meriç:
"O konuştukça, laikliğin kartondan setleri yıkıldı birer birer. Nurculuk, bir tepkidir. Kısır ve yapma bir üniversiteye karşı medresenin, küfre karşı imanın, Batı'ya karşı Doğu'nun isyanı. Said Nursî, bir kavga adamı. Yalçın bir irade, taviz vermeyen bir mizaç, tefekkürden çok iman’ diyordu Cemil Meriç. (Bu Ülke, 33. Baskı, sayfa 248)
Haddim olmayarak Hazret'in tasarrufu devam eden velilerden biri olduğu kanaatindeyim. Başörtüsü davasının Türkiye'nin başını ağrıttığı demlerdeydi. Basın dünyamızın en zeki ve sevimli hatun kişilerinden olan Nuriye Akman'ın Üsküdar'daki evindeydik. Bir başka kıymetli arkadaşım Nurcan Özkaplan'la Nuriye Hanım Allah'ın kulu olmak hasebiyle Müslüman kadının başında taşımakta olduğu nurdan halenin nasıl olup da böylesine alev alan bir konu olduğunu tartışıyorlardı. Ben başörtülüydüm ve teneşire kadar da başörtülü kalmaya kararlıydım. Tartışmaya girmiyordum, neyi tartışacaktım ki! Sadece izliyordum. Birden sıkıldığımı hissettim. Batıl üzerinde bu kadar konuşmaya gerek var mıydı Allah'ın emri açık değil miydi? Bin yıllardan beri anneanne ve babaannelerimiz Allah'ın bu emrini bu topraklarda hiç tartışmışlar mıydı?
Birden gözüm sehpanın üzerindeki Risale-i Nurlara kaydı. Kırmızı renkli iki kocaman cilt. Elimi uzattım, üstte duran cildi aldım ve uzayıp giden konuşmanın başka bir mecraya akması ümidiyle rastgele bir sayfa açtım. Sağ sayfanın ortasında yeni bir bölüm başlıyordu. Baktım ama gözlerime inanamadım. Bölümün başlığı Tesettür Risalesi idi. “Tesettür, kadınlar için fıtrîdir ve fıtratları iktiza ediyor. Çünkü kadınlar hilkaten zayıf ve nazik olduklarından, kendilerini ve hayatından ziyade sevdiği yavrularını himaye edecek bir erkeğin himaye ve yardımına muhtaç bulunduğundan, kendini sevdirmek ve nefret ettirmemek ve istiskale maruz kalmamak için fıtrî bir meyli var...”
İsminde ve cisminde nur olan iki arkadaşımın, Nurcan ile Nuriye Hanımların tartışmalarına ya da hakikati arayışlarına Said Nursî Hazretleri’nden gelen nur son noktayı koymuştu. Hazretin manevî tasarrufu ve fikrî istimdadı beni derinden sarstı. Ondan sonraki konuşmalarımda Hazret ibaresini kullanmadan Said Nursî Hazretlerinin mübarek ismini ağzıma almadım. Allah indinde malûm olan kabirlerine kıyamete kadar her dem nur insin inşaallah.