Sanatta, marifette ve ittifakta kalkınma

“Kalkınmanın temeli insan,  hedefi  özgürlüktür"

21. yüzyılda kalkınma olgusu çok boyutlu bir kavramdır.

Kalkınmayı bugün artık küreselleşme ile beraber çok değişik problemlerin  ele alındığı, çok yönlü, çok düzlemli, çok aktörlü bir süreç olarak algılamamız gerekmektedir. Kalkınmada, temel amaç insanın topyekun refaha ulaştırılmasının sağlanması olmalıdır.

Bugün kalkınma sadece ekonomik göstergeler göz önünde bulundurularak açıklanan bir kavram olmaktan çıkmış, sosyal göstergelerdeki iyileşmelere paralel olarak açıklanmaya başlamıştır

Sosyal kalkınmayı gerçekleştirememiş bir toplumun gerçek manada kalkındığını söylemek hatalı olur.

Sosyal kalkınma, kapsamlı ve kapsayıcı alternatiflerle insanların tercihlerinin artırılmasını amaçlamaktadır. Sosyal politikalar devletin bu sürece katkıda bulunduğu araçlardır. Sosyal politikalar kadının, gencin, dezavantajlının, engellinin, yaşlının, şiddet görenin, kendini ifade etmekte zorlananın dezavantaj ve engellerinin ortadan kaldırılması, her türlü yoksullukla ve yoksunlukla, yapamazlıkla mücadele aracı olarak görülmektedir.

Ekonomik kalkınma, bireylerin en yüksek ve en ileri hedeflerine ulaşabilmeleri için, yani sosyal kalkınmayı gerçekleştirebilmek için bir araç niteliğindedir. Sosyal kalkınmanın temelinde, bireyi mutlu etmek yatar ve kalkınma bireyin eylem kapasitesine bağlıdır.

Kalkınmanın faydaya dayalı refah artışı yerine bireyin teşebbüs  kapasitesine bağlanması refah iktisadı teorilerinde de bir dönüşümü zorunlu kılmaktadır. Bireyi odağa alan ve özgürlüklere dayalı sosyal kalkınma önem kazanmaktadır.

Kalkınma, özgürlükleri kısıtlayan engelleri ortadan kaldırma sürecidir. Elbette maddi zenginlik özgürlüklerin genişletilmesi için çok önemlidir; ancak özgürlük kavramı, siyasi ve medeni haklardan, eğitim ve sağlık imkanlarına kadar çok daha geniş bir alanı kapsamaktadır. “Özgürlüksüzlük, politik özgürlüklerin (oy verme hakkı ve diğer yurttaşlık hakları) kısıtlanması kadar, iktisadi yoksulluk ve sosyal hak ve fırsatların yoksunluğu gibi nedenlerle de ortaya çıkar”(Sen, 2000, Social Exclusion: Concept, Application, And Scrutiny, Social Development Papers No. 13-17).

***

Bireylerin yeteneklerini ve kalkınma sürecini açıklayabilmek için eşitlik, mutluluk, fakirlik, demokrasi, politik katılım gibi normatif değerlendirmeler de hesaba katılmalıdır

İnsani gelişmeye odaklanan sosyal kalkınmanın alanı;

-Klasik kalkınma kavram veya politika kurma kapsamında daha önce öne çıkmayan insani merkezli alanların önceliği,

-Temel yapabilirlikler: ekonomik ve sosyal

-İnsani refah ve iyi olmanın kalkınmanın hedefi olması

-Onurlu hayat/saygı görmek

-Şiddetten uzak  olmak ve yaşamak

-Sivil ve siyasi özgürlükler, kapsayıcı toplum, etkin katılım ve sosyal entegrasyon alanlarının önceliği.

Günümüzde kalkınma kavramı tek başına iktisadi performans ile değil, daha çok insanların iyi bir hayat sürdürebilmeleri ile açıklanmaktadır. Buna göre iktisadi büyüme tek başına bir amaç değil, insanların hayatlarını geliştiren bir araçtır. İktisadi büyümenin oluşturduğu  fayda insanın hayat  kalitesine dönüştürülebilmelidir.

***

nursi_b.jpg

Birlik niyeti ve zekası, ancak iman ve özgürlükle  zeminini bulur. Katılımcılık, paydaşların hukuku, eşitler arasında eşitlik, müzakere ve ortak paydalar ve amaçlar etrafında kenetlenme  vb.  insani beraberlik süreçleri buna bağlıdır.

Şiddetin olmadığı, hür düşüncenin iklimlendiği, eşitliğin imtiyazlı sınıfların baskısından kurtulduğu, bilimin objektif  verilerle sunulduğu, tecdit ruhunun yenilik ve inovasyonla günlük hayatımızın yeni ihtiyaçlarına cevap verdiği  bir zeminde maddi ve manevi kalkınma hamleleri  başlar.

Tüm faaliyetlerin nihai amacı insanlardır ve kalkınma insanların başarıları, özgürlükleri ve yapabilirlikleri üzerine temellendirilmelidir. “Asıl önemli olan, bireylerin yaşadığı hayattır, edindikleri mallar ya da gelirleri değil”(Anand S.Ve Sen A.,1994,. Human Development Index: Methodology And Measurement. Human Development Report Office Occasional Paper 12. UNDP, New York.)

Sosyal kalkınma, varlıkların sosyal dilini ve birlik taleplerini ve bir arada tutan dinamiklerin maddi ve manevi dokusunu birlikte inşa edecek sistemler bütünüdür.
Sosyal kalkınma dinamik, değişken, sabiteleri kadim medeniyet kotlarımızdan ilham alan bir feraset ve öngörü ile toplumu doğru okuma ve aileyi doğru inşa etme ile sürdürülebilir ve kalıcı etkiler oluşturabilir.

Sosyal kalkınma, kültür, sanat, sağlık, eğitim, kariyer ile birlikte dezavantajlı grupların sosyal dinamizmle sosyal psikolojilerinin ve sosyal değerlerinin onları hayata bağladığı  sosyal politikalar ve uygulamalarla mümkündür.

Sosyal projeksiyonların ömrü, çağın ruhunu ve gelecek algısını doğrudan yönetmekle olur.

***

Türkiye, ekonomik gelişmişlik düzeyi ile paralel giden bir insani gelişme sergilemek durumundadır. Geleceğe dönük politikalar oluşturulurken bu nokta dikkate alınmalı, demokratik ve katılımcı bir kültürel ortamı güçlendirerek eğitim, sağlık, çevreyi koruma alanlarına yapılan yatırımlar artırılarak, bireylerin hayat kalitesini yükseltmeye ve gelişmenin insani boyutuna öncelik vermeye özen gösterilmelidir(Gürses, Didem, 2009, İnsani Gelişme ve Türkiye, Balıkesir Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi Cilt 12 Sayı 21)

Bu nedenle “Özgürleşmeden doğan bir üretkenlik ve bunun insanlığa getireceği ayrıcalıksız mutluluk için cehalet, zaruret ve ihtilafın üstesinden gelecek sosyal politikaları tartışmaya açmalıyız…”

Bediüzzaman, Hutbe-i Şamiye’de “İmandan gelen hürriyet-i şer’iye iki esası emreder”(Hutbe-i Şamiye, 35) diyerek, imani hürriyetin iki unsuruna vurgu  yapar:

Yani, iman bunu iktiza ediyor ki,

Tahakküm ve istibdat ile başkasını tezlil etmemek ve zillete düşürmemek ve zâlimlere tezellül etmemek...”(Hutbe-i Şamiye, 36)

Sosyal kalkınmanın da “hürriyet” üzerinde yükselmesi gerekmektedir.

Bizim düşmanımız cehalet, zaruret, ihtilâftır. Bu üç düşmana karşı san’at, marifet, ittifak silâhıyla cihad edeceğiz”(Divan-ı Harbi Örfi, 398).

Yani cehalet, zaruret, ihtilaf yerine;

Tesanüd, teavün, tearüf, taksim-ül amal, teşrik-i mesai prensipleriyle fikr-i hürriyet, teşebbüs-ü şahsi, fikr-i icat ile bunun üzerinde yükselecek sanat, marifet, ittifak”.

İşte sosyal kalkınmanın formülü.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
1 Yorum