Sarı Zarflı Mektuplar

Günümüz medeniyet anlayışı kadının hayatın birçok alanında görünmesini veya görünür kılınmasını mecbur kıldığı için kadınların daha çok yıprandığı, insaniyetin derununa, ruhun künhüne ulaşma noktasında sorunlar yaşadığı bir gerçek. Bu hal çocuk yetiştirmekten okur yetiştirmeye kadar bir çok alanda kendini gösteriyor.   Böyle bir durumda hayatın geniş dairesindeki savrulmalardan ve kırılmalardan  ancak gemisi sağlam olanlar veya kendini sağlama alanlar kurtulabiliyor. Kurtulabildiği müddetçede başkalarını kurtarabiliyor.

Son yıllarda edebiyat dünyasında, bilhassa öykü dünyasında Fatma Karabıyık Barbarosoğlu’ndan, Cihan Aktaş’a, Yıldız Ramazanoğlu’ndan Melek Paşalı’ya uzanan periyodda bir çok kadın yazarın “gemisini kurtaran kaptan” rolünü yüklendikleri görülüyor. Meral Afacan Bayrak bu yazarlardan birisi. 

Meral Afacan Bayrak’ın denemeleri, kitap yazıları, şiirleri ve öyküleri 1992`den bu yana Sağduyu ve Milat gibi gazetelerde, Kadın ve Aile, Yedi İklim, Kökler, Eylül Öykü, Ay Vakti, İstanbul Bir Nokta, Aşkar gibidergilerde, Dergibi, Gökekin, Edebistan, e-edebiyatgibi internet sitelerinde yayınlanıyor.Bayrak, kısa süre önce Mühür Yayınları tarafından yayımlanan Tarçın Çıkmazı isimli öykü kitabı ile okurunun karşısına çıktı.

Tarçın Çıkmazı, yazarın ilk kitabı. İlk kitaplar hemen her yazarın ilk ve en etkili kurşunlarıdır. Yıllardır o kurşunları içinde taşımaktadır. Hedef görüldüğünde kurşunlar atılacaktır. Eğer hedef vurulmuş, karşıdan (okuyucudan) ses gelmişse, yani okur yaralanmışsa, yazar yazmaya, içinde kurşunlar biriktirmeye ve bileylemeye devam edecektir. Okurdan “tık” yoksa bir zaman sonra o kurşunlar gelip yazarı vuracaktır.

Tarçın Çıkmazı,150 sayfa. Yazar kırkı çıkmadan kırk öykü kaleme almış. Kitapta değişik zaman dilimlerinde yayımlandığını hissettiren öykü türünden kırk kurşun var. Edindiğimiz bilgilere göre kitap okur nezdinde hayli ilgi görmüş. Hedefini bulmuş. Yeni baskı için hazırlıklar başlamış.

Tarçın Çıkmazı’ndakronolojik veya tematik olarak herhangi bir bölümlendirilme yapılmamış. Öyküler kısa, sade, akıcı. İç konuşmalarla şiirsel ve arkaik bir atmosfer oluşturulmuş. Öyküler bir solukta yazılmış gibi. Bundan olacak, birçok öykü bir solukta okunacak cinsten.

Sanat ve zanaat ikiz kız kardeşlerdir. Sanatta kalp kaleme, zanaatta kalem kalbe hükmeder. Eser, sözler suretinde karelere düşer.  Meral Afacan Bayrak, Çan  İ.H.L.’ni bitirdikten sonra 18 Mart Ünviversitesi Seramik Bölümü’nden mezun olmuş. 5 yıl boyunca seramik zanaati icra etmiş.  Bizde sanatkar da, zanaatkar da ağır işçi sınıfındandır.  Hele bir de kadınsanız işiniz daha zordur. İnce eleyip sık dokumak zorundasınızdır. Yüksek düzeyde kalp ve el işçiliği gerektiği gibi dil işçiliği de gerekir. Bunların  insanlarla da, maaşlarıyla da “geçim”leri zordur. 

Meral Afacan Bayrak, kitabında özgeçmişini yansıtır şekilde sanatkar olmakla, zanaatkar olmayı bir potada eritmiş. Öykülerde  “ağır bir dil işçiliği” söz konusu. Çamuru yoğurarak seramik yapmaya eli alışkın olan yazarın kalbini yoğurarak ağacı kağıt, kağıdı söz, sözü öykü yapmaya dili yatkın. Kitap, yazarın elinde bir seramik parçası gibi. Her kareye kale gibi harfler, her satıra sütün gibi sözler yerleştirilmiş. Harfler harpte gibi göğüs göğüse, sözler cephede gibi omuz omuza. Harfler ve sözler Ayasofya’nın kubbeleri gibi. Harflerden biri çekilse kale düşecek, satırlardan birine dokunulsa sütunlar dökülecek. 

Meral Afacan Bayrak, bir kadın, bir anne. Hayata kah aşkın ve sevdanın penceresinden, kah şefkatin ve  rikkatin balkondan bakıyor. Hüzün, sahabisi ve sahibesi. İçinde kah  asr-ı saadet, kah asl-ı saadet, kah yaslı saadet yaşıyor. Kadınların, çocukların, yalnızların, gariplerin  yüzlerinde yansıyan aşkları, kırgınlıkları, küskünlükleri, kırılmaları, ayrışmaları öykü öykü sayfalara taşıyor.

Yazar, “Bilsen nasıl yalnızlıklar taşıyoruz” diyor. ve ekliyor: Bir mütevazi  dostun vedası gibidir  yalnızlık…Her kırdığın kalbin sende bıraktığı izdir…

Mezarlığı şu dünya gurbetinden ve yalnızlığından kurutulmanın yolu,  huzurun vatanı olarak tanımlıyor. Acıdan hicret etmenin üzerinde duruyor “Anne, bak! Denizde ışıklar yandı” diyen çocuğun gözlerindeki yaşama sevincine tutunuyor.

Zeyl: Her öykü bir mektuptur bilinmeyen adreslere gönderilen. Mektupların içine konulduğu zarflar rengarenktir.  Kiminin rengi huzur beyazı, kiminin umut mavisi, kiminin aşk pembesi, kiminin hüzün sarısı, kiminin kan kırmızıdır.  Her duyguya göre zarf, her kalbe göre mektup vardır. Meral Afacan Bayrak mektuplar yazıyor geleceğe.  “Dünya dua ile dururmuş” diyor, öyküde harfler gibi saf saf, sayfa sayfa dualara duruyor.Okurundan, dualarına “amin”, mektuplarına “cevap” bekliyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.