Ali HAKKOYMAZ
Seçim: Her Nefes (Bir Seçmenin Günlüğü)
Bugün seçim olsa; önce her nefes bir seçimle karşı karşıya olduğumu -kalbimin sandığına (şöyle bir dürer büker) eğip bükmeden koymak isterdim.
***
Bugün seçim olsa; "Üslub-ı beyan; aynıyla insan." sözünü duymamış; duysa da uymamışlara üslub-ı ayan olacak bir ayna tutmak isterdim.
***
Bugün seçim olsa; kendini bile seçemeyen/ayıramayan/göremeyenlerin neyi seçtiğini/gördüğünü sormak isterdim.
***
... zarfa iğde çiçeklerinin baygın kokusunu, unutulan haziranı/hazır anları itina ile yerleştirir... öyle atardım zarfı.
***
... o kelimeleri seçer; onlarla mevsimin resmini çizerdim; zarfı açanların istemekten bıkmayacağını tahmin ettiğim halleri/dilleri/neleri görmelerine yardımcı olabileceğim bir emeğim olsun isterdim.
***
... seçimin "ayırmak" olduğunu; "kayırmak" olmadını ilgililere -ilgisizlere olacaktı- duyurmak isterdim.
***
... aynı cümleleri "defalarca" tekrarlayan konuşmacıların sandığına "yeni diller" atardım.
***
... çok konuşan fakat hemen hiçbir şey söylemeyenlere: "Sözün güzelliği kısalığındadır." derdim.
***
... fikirleri değil, olayları bile değil; hep kişileri hedef tahtasına oturtanları tahtaya kaldırır: "Basitlik nedir?" diye sorardım.
***
... şu ana kadar seçtiklerimin beni ne kadar seçtiğini/gördüğünü, seçmek/ayırmak isterdim.
***
... biraz tebessüm kordum zarflara; mikrofanların sertliğini/tekniğini/tenekeliğini biraz yumuşatırdım.
***
... Nasreddin Hocalardan, İncili Çavuşlardan... asık suratların yorucu/boğucu hallerini kovucu fıkraları, zarfın bir kenarcığına iliştiriverirdim. İhtiyaç anında nasıl da "havasız hava"ya "hava" üflendiğini görürdü dünya... ve biraz tebessüm olurdu.
***
... bu işin ölüm kalım savaşı değil; her şeyin olacağına vardığını hazmetmiş, kırılan kalplerin tamirinin zorluğunu "bilen bilir"cilerle oturur bir yerde çay içip kitap okurduk.
***
... Cehalet Ağa'ya, Fukara Baba'ya, Kavgacı Dayı'ya diş göstereceklere oyumu vermezden önce en son aldığı nefesinin farkında olup olmadığını sorardım.
***
... oy pusulasına "pusula" olacak kaç sayfa okuyup yazdım ki "pusula" tutuyorum diye sorardım kendime.
***
... ara sokaklardan geçerek, kendi derdine derman olamamış okullarda kurulmuş sandıklara geldiğimde duvarlara bakardım; çocukluğumdan beri değişmeyen "duvar yazıları"nı, aforizmatik resim ve yazılarla değiştirebileceklere bir "teşekkür mektubu" bırakırdım.
***
... -ah, ne zamandır unuttuğum- kalbimin elinden tutar, mevsimlerin diliyle bana gönderilen "pussuz pusulayı" okurdum.
***
... adımlarıma yeni bir adım; can kulağıma yeni bir beste; gözlerime hep yeni bir hevesteki çiçekleri; kelebeklerin ürkekliğini; alnıma değen rüzgârın yumuşaklığını seçerdim.
***
... şiirden, denemeden, üsluptan uzaklara uzak kalmayı seçerdim.
***
... "sesini değil; sözünü yükseltenleri" seçerdim.
***
... bütün insanları aynı zannedenleri, kişiliği hiçe sayanları ben de "aynı" sayardım!
***
..."olduğu gibi görünenleri ya da göründüğü gibi olanları" seçerdim.
***
...sesinde elli bin ton "ton" olduğu halde, ses tonlarını hep aynı tonda/n seçenlere her kelimeye karşılık yeni tonlar seçerdim.
***
... "Her şey dünde kaldı cancağızım; bugün yeni şeyler söylemek lazım." sözünü hazmetmişleri seçerdim.
***
... hızdan değil; hazdan yana, hazımdan yana, kolaydan yana, şefkattan yana, aklını kalbine değdirmekten yana olanların yanında olurdum.
***
... "Üç derdim var; birbirinden seçilmez: "Bir ayrılık bir yoksulluk bir ölüm." diyen Karac'oğlan'ın yürek yangınını seçerdim.
***
...seçimi bile geçimsizliğe götürenlere bir çift laf seçerdim sözlüklerden:"Geçim iki başlı! diye...
***
... insanı asgarî ücretle, betonların soğuk bakışlarıyla karşı karşıya getirenlere Firavun'u, Haman'ı, piramitleri, özelikle ve önemle Deccal'ı hatırlatmak isterim.
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.