
Misafir Kalem
Sekeratta imanını kurtaran kırkta bir mi yoksa yüzde doksan dokuz mu?-4
Nail Yılmaz
İmam-ı Gazalî ve Bediüzzaman’a göre son nefeste imanını kaybedenler binde bir olması
1-’İmam-ı Gazalî’nin: “Hüsn-ü hatime” ve “sû-i hatime” meselesine verdiği “kibrit-i ahmer’’ misali: ‘’İmam Gazalî’ye göre, hayatı boyunca İslam dininin emir ve yasaklarına riayet etmiş bir kimsenin imansız kabre girmesi “kibrit-i ahmer/ madenler arasında kırmızı kibrit madeni kadar az ve enderdir.
Bu da Allah’ın o kişide gördüğü samimiyetsizliği yüzünden olsa gerektir. Çünkü pek çok âyette “Allah’ın kimseye haksızlık etmeyeceğine” dair Allah’ın vaadi vardır. Haşa, sözünde durmamak Allah’a asla yakışmaz ve buna hiç ihtiyacı da yoktur. ’’[1]
İmam-ı Gazalî’nin “kibrit-i ahmer’’ kavramıyla teşbih ettiği ’hüsn-ü hatime’ ve “sû-i hatimeyle’’ ile ilgili teşbihi ve içtihadı, yukarıda isimleri zikredilen itikat imamlarımızın ve büyük İslam âlimlerimizin içtihat ve görüşlerine göre, çok az bir fark olduğu görülmektedir.
Çünkü yukarıda içtihatlarını ve görüşlerini naklettiğimiz amelde ve itikattakî mezhep imamlarımız, ehl-i kıble ve ehl-i salatın, ’hüsn-ü hatimesinde’ , ehl-i isyan ve tuğyanın da ‘’sû-i hatimesinde ittifak ve icma etmişlerdi..
İmam-ı Gazalî’ ise “kibrit-i ahmer’’ örneğiyle itikat imamlarımızın ittifak ve icma ettikleri ’hüsn-ü hatime’ ve “sû-i hatime’ ile ilgili görüşlerine ihtiyaten bir istisna getirmiştir.
Fakat son nefesteki imanı kaybedenlerin nisbetini ve orantısını vermeden çok az olduğunu,“kibrit-i ahmer’’ örneğiyle ifade etmiştir. Ehl-i iman, ehl-i kıble ve ehl-i salat olduğu halde bazı kişilerin kaybettiklerini ve kaybedebilecekleri ihtimalini nazara vermiştir.
Buraya kadar, temel akaid kaynaklarından yapılan tesbitlere ve daha genel ilmî verilere göre Hz. Üstadın R.N. Külliyatında ’hüsn-ü hatime’ ve “sû-i hatimeyle’ ilgili verdiği rakamların orantısına ve ekseriyetine baktığımız zaman, birkaç yerde icmanın görüşlerine yer verirken, ekseriyetle İmam Gazalî çizgisinde yer aldığını görüyoruz.
Çünkü Bediüzzaman da aynen İmam-ı Gazalî gibi kaybetme ihtimali yüzde bir, belki binde bir gibi çok zayıfta da olsa, bazılarının sekaratta kaybedebileceği ihtimalini nazara vermiştir.
R. Nur Külliyatının birçok yerinde İmam-ı Gazalî’nin “kibrit-i ahmer’’ örneğiyle aynen bire bir örtüşen, fakat daha net bir şekilde ’hüsn-ü hatime’ ve “sû-i hatimenin’’, sayısal değerler üzerinden kazanma veya kaybetme imkânı ve ihtimalleri üzerinde durulur.
Bediüzzaman’ın yaptığı bu mukayese ve muvazenelere göre, ehl-i iman, ehl-i kıble ve ehl-i salatın son nefeste ebedî hayatı kazanma ve kaybetme ihtimallerini, tespit edebildiğimiz kadarıyla sayısal değerleri şöyledir:
Bediüzzaman’a ve Risale-i Nur. Külliyatındaki metinlere göre vefat eden her bin veya yüz ehl-i imandan yüzde kaçı kurtuluyor, yüzde kaçı kaybediyor?
Yüzde yüz ihtimal
1-On üçüncü sözde: ‘’Yüzbinler sadık ve musaddak muhbirlerin yüzde yüz ihtimal ile dalalet ve sefahet göz önündeki kabir darağacına ve ebedî haps-i münferidine kat'î sebeb olduğunu ve iman, ubudiyet yüzde yüz ihtimal ile o darağacını kaldırıp, o haps-i münferidi kapatıp, şu göz önündeki kabri, bir hazine-i ebediyeye, bir saray-ı saadete açılan bir kapıya çeviriyor. ’’[2]
2- On birinci Şuada: ‘’İşte bu temsil gibi, her vakit gördüğümüz ecel darağacının arkasında mukadderat-ı nev'-i beşer piyangosundan ehl-i iman ve taat için -hüsn-ü hatime şartıyla- ebedî ve tükenmez bir hazinenin bileti çıkacağını; yüzde yüz ihtimal ile..’’[3]
3- On birinci Şuada: ‘’İki yolun -hadsiz muhbirlerin kat'î ihbarları ile- en kısa ve kolayı ve yüzde yüz Cennet ve saadet-i ebediyeyi kazandıranı bırakıp… ‘’[4]
Sözlerden ve Şualardan iktibas ettiğimiz bu metinlere göre; iman ve ubudiyet üzere olanlar ‘’yüzde yüz ihtimal’’ ile ‘’Cenneti ve saadet-i ebediyeyi kazandıklarını’’ belirten Hz. Üstad, burada itikat imamlarımızın ittifak ve icma ile beyan ettikleri içtihad ve görüşlerini teyiden tekrar ettiğini görüyoruz.
Ondan dokuz ihtimal ile
1-‘’Hâlbuki mes'elemiz olan ubudiyet yolu, zararsız olmakla beraber ondan dokuz ihtimal ile bir saadet-i ebediye hazinesi vardır.’’[5]
2-‘’Her bir insan için hayat seferinde iki yol vardır. Bu iki yolun uzunluğu kısalığı birdir. Amma birisinde ehl-i şuhud ve ehl-i vukufun şehadet ve tasdikleriyle onda dokuz menfaat ihtimali var.’’[6]
3-‘’Evet ehl-i şuhudun, ehl-i vukufun tasdik ve şehadetleriyle sabittir ki, iman yümnüyle yürüyen emn ü eman içindedir. Ve bilâhere merkez-i hükûmete ulaştığında onda dokuzu büyük mükâfatlara mazhar olacaklardır.’’[7]
4-‘’Herkesin iman mukabilinde bu zemin yüzü kadar bağlar ve kasırlar ile müzeyyen ve bâki ve daimî bir tarla ve mülkü kazanmak veya kaybetmek davası başına açılmış….. …yüzde doksanı o davayı kaybetmez…’’[8]
Yüzde doksandokuz ihtimal ile …
1-‘’Sonra yirmidörtten bir malını, yüzde doksandokuz ihtimal ile kazancı musaddak bir hazine-i ebediyeye vermemek; ne kadar hilaf-ı akıl ve hikmet hareket ettiğini, ne kadar akıldan uzak düştüğünü, kendini âkıl zanneden adam anlamaz mı?’’[9]
2-’’Bir yolda dokuz ihtimal-i helâket, tek bir ihtimal-i necat varsa; hayatından vazgeçmiş mecnun bir cesur lâzım ki, o yola sülûk etsin. Şimdi, yirmidört saatten bir saati işgal eden namaz gibi zaruriyat-ı diniyenin imtisalinde yüzde doksan dokuz ihtimal-i necat var;’’[10]
3-‘’Enbiyaların haber verdikleri aynı haberleri, keşf ve zevk ve şuhud ile tasdik eden ve imza basan yüzyirmidört milyon evliyanın aynı hakikate şehadetleri ve hadd ü hesaba gelmeyen muhakkiklerin, kat'î delilleriyle -o enbiya ve evliyanın verdikleri aynı haberleri- aklen ilmelyakîn derecesinde
{(*): Onlardan birisi Risale-i Nur'dur. Meydandadır.}
isbat ettikleri ve yüzde doksandokuz ihtimal-i kat'î ile "i'dam ve zindan-ı ebedîden kurtulmak ve o yolu saadet-i ebediyeye çevirmek, yalnız iman ve itaat iledir." diye ittifaken haber veriyorlar.’’[11]
Binden dokuzyüz doksandokuz ihtimal ile..
1-‘’Uhrevî mukadderat-ı beşer piyangosunda, hüsn-ü hâtimeye mazhar ehl-i iman için kazanç ihtimali binden dokuzyüz doksandokuz olduğuna yüzyirmidört bin enbiyanın ona dair ihbarını keşf ile tasdik eden evliyadan ve asfiyadan hadd ü hesaba gelmez sadık muhbirler haber verdikleri halde; evvelki piyangoya koşmak, ikincisinden kaçmak ne derece maslahata muhalif düşer, mukayese edilsin.’’[12]
2-‘’Hem nasıl oluyor ki, şu menfaat-perest aklın sana fetva vermiyor ki; yirmidört parça malından tek bir cüz'ünü verirsen, binde dokuzyüz doksandokuz ihtimal ile, tükenmez hazinelere zafer bulacağın, milyonlar ehl-i hibre ve ehl-i ihtisasın şehadatıyla kat'iyyet kesbetmiştir? ‘’[13]
Berzaha göçmüş yüzde doksandokuz ahbaba kavuşma imkânı üzerinden Saadet-i Ebediyeyi kazanma ihtimali
1-‘’Başka bir menzilde duran bir sevdiğini ziyaret etmek için o menzilin kapısını açmaya muhtaç olduğu gibi; berzaha göçmüş yüzde doksandokuz ahbabını ziyaret etmek ve firak-ı ebedîden kurtulmak için koca dünyanın kapısını kapayacak ve bir mahşer-i acaib olan âhiret kapısını açacak, dünyayı kaldırıp âhireti yerine kuracak ve koyacak bir Kadîr-i Mutlak'ın dergâhına ilticaya muhtaçtır.’’[14]
2-‘’Meselâ; şu karyede (yani Barla'da) iki adam bulunur. Birisinin yüzde doksandokuz ahbabı İstanbul'a gitmişler. Güzelce yaşıyorlar. Yalnız birtek burada kalmış. O dahi oraya gidecek. Bunun için şu adam İstanbul'a müştaktır, orayı düşünür. Ahbaba kavuşmak ister. Ne vakit ona denilse "Oraya git", sevinip gülerek gider.’’[15]
3-‘’Sizlere müjde! Mevt i'dam değil, hiçlik değil, fena değil, inkıraz değil, sönmek değil, firak-ı ebedî değil, adem değil, tesadüf değil, fâilsiz bir in'idam değil. Belki bir Fâil-i Hakîm-i Rahîm tarafından bir terhistir, bir tebdil-i mekândır. Saadet-i Ebediye tarafına, vatan-ı aslîlerine bir sevkiyattır. Yüzde doksandokuz ahbabın mecma'ı olan âlem-i berzaha bir visal kapısıdır.’’[16]
4-‘’Birincisi: Ağırlaşmış olan vazife-i hayattan ve tekâlif-i hayatiyeden âzad edip, yüzde doksandokuz ahbabına kavuşmak için, Âlem-i Berzah'ta bir visal kapısı olduğundan, en büyük bir nimettir.’’[17]
5- ‘’Ehl-i iman için ölüm, vazife-i hayat külfetinden bir terhistir; hem dünya meydanındaki imtihanda, talim ve talimat olan ubudiyetten bir paydostur; hem öteki âleme gitmiş yüzde doksandokuz ahbab ve akrabasına kavuşmak için bir vesiledir; hem hakikî vatanına ve ebedî makam-ı saadetine girmeye bir vasıtadır; hem zindan-ı dünyadan bostan-ı cinana bir davettir; hem Hâlık-ı Rahîm'inin fazlından, kendi hizmetine mukabil ahz-ı ücret etmeye bir nöbettir.’’[18]
Bu açıklamalara göre: Hz. Üstadın ehl-i imanı müjdelediği mevt ile kavuşulan Yüzde doksandokuz ahbab kimlerdir? Yukarıda sayısal değerler üzerinden verilen tespitlere göre de ehl-i imandan yüz vefiyattan ancak biri kaybediyor. Ölen kişi daha önce ölmüş yüzde doksan dokuz ahbabına kavuştuğu anlaşılmıyor mu?.
Bu yüzde doksan dokuz ahbabın eğer akıbetleri kötü ise niçin onlara kavuşmak ‘müjde’ kelimesiyle ifade edilmiştir. Hiç cehennem ehline kavuşmak müjdelenir mi?
Diğer taraftan külliyatın muhtelif yerlerinde ehl-i iman ve taatin “Hüsn-ü hatimesiyle” ilgili olarak ‘yüzde doksan dokuz’, binden dokuzyüz doksandokuz’, ve ‘yüzde yüze varan’ ve neredeyse kesinlik arz eden ifadelerinden hareketle, Hz. Üstadın bu konuda bir çok yerde Matüridî içtihadını nazara verdiğini görüyoruz.
Fakat son tahlilde ihtiyaten belki bu zamanın şartlarını nazara alaraki İmam-ı Gazalî’nin “kibrit-i ahmer’’ misalini ve İmam-ı Rabbaninin, ‘imanın sureti ve hakikati’ örneklerini refans kaynağı yapmasından hareketle İ.Gazali ve İ. Rabbani çizgisinde karar kıldığı anlaşılmaktadır. Çünkü risale metinlerinde verilen rakamlar bunu gösteriyor.
Devam edecek
- https://sorularlaislamiyet.com/gazalinin-bazi-gunahlarin-imansiz-olmeye-neden-olacagini-soylemesi-nasil-aciklanabilir
- Sözler(143)
- Şualar (196)
- Şualar (197)
- Sözler (19)
- Mesnevi-i Nuriye (222)
- Mesnevi-i Nuriye (223)
- Şualar (203)
- Sözler (21)
- Tarihçe-i Hayat (141)
- Sözler (143)
- Şualar (194)
- Nur'un İlk Kapısı (41)
- Sözler (319)
- Sözler (169)
- Mektubat (226)
- Mektubat (8)
- Lem'alar (210)
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.