Şeriatın yüzde biri siyasetle ilgilidir
Günün Risale-i Nur dersi
Bismillahirrahmanirrahim
İşittim: İttihad-ı Muhammedî (a.s.m.) namıyla bir cemiyet teşekkül etmiş. Nihayet derecede korktum ki, bu ism-i mübarekin altında bazılarının bir yanlış hareketi meydana gelsin. Sonra işittim: Bu ism-i mübareki bazı mübarek zevât, (Süheyl Paşa ve Şeyh Sâdık gibi zâtlar) daha basit ve sırf ibadete ve Sünnet-i Seniyyeye tebaiyete nakletmişler. Ve o siyasî cemiyetten kat-ı alâka ettiler, siyasete karışmayacaklar. Lâkin tekrar korktum, dedim: Bu isim umumun hakkıdır, tahsis ve tahdit kabul etmez. Ben nasıl ki dindar müteaddit cemiyete bir cihetle mensubum. Zira maksatlarını bir gördüm. Kezâlik, o ism-i mübareke intisap ettim. Lâkin tarif ettiğim ve dahil olduğum ittihad-ı Muhammedînin (a.s.m.) tarifi budur ki:
Şarktan garba, cenuptan şimale uzanan bir silsile-i nuranî ile merbut bir dairedir. Dahil olanlar da bu zamanda üç yüz milyondan ziyadedir. Bu ittihadın cihetü’l-vahdeti ve irtibatı, tevhid-i İlâhîdir. Peyman ve yemini, imandır. Müntesipleri, kàlû belâdan dahil olan umum mü’minlerdir. Defter-i esmâları da Levh-i Mahfuzdur. Bu ittihadın nâşir-i efkârı, umum kütüb-ü İslâmiyedir. Günlük gazeteleri de, i’lâ-i kelimetullahı hedef-i maksat eden umum dinî gazetelerdir. Kulüp ve encümenleri, câmi ve mescidler ve dinî medreseler ve zikirhanelerdir. Merkezi de Haremeyn-i Şerifeyndir. Böyle cemiyetin reisi, Fahr-i Âlemdir. Ve mesleği, herkes kendi nefsiyle mücahede, yani ahlâk-ı Ahmediye (a.s.m.) ile tahallûk ve sünnet-i Nebeviyeyi ihyâ ve başkalara da muhabbet ve—eğer zarar etmezse—nasihat etmektir.
Bu ittihadın nizamnâmesi sünnet-i Nebeviye ve kanunnamesi evamir ve nevâhî-i şer’iyedir. Ve kılıçları da berâhin-i katıadır. Zira, medenîlere galebe çalmak ikna iledir, icbar ile değildir. Taharrî-i hakikat, muhabbet iledir. Husumet ise, vahşet ve taassuba karşı idi. Hedef ve maksatları da, ilâ-yı kelimetullahtır. Şeriat da, yüzde doksan dokuz ahlâk, ibadet, âhiret ve fazilete aittir. Yüzde bir nispetinde siyasete mütealliktir; onu da ulü’l-emirlerimiz düşünsünler.
Şimdiki maksadımız, o silsile-i nurânîyi ihtizaza getirmekle, herkesi bir şevk ve hâhiş-i vicdaniye ile tarik-i terakkîde kâbe-i kemâlâta sevk etmektir. Zira, ilâ-yı kelimetullahın bu zamanda bir büyük sebebi, maddeten terakki etmektir.
İşte ben bu ittihadın efradındanım. Ve bu ittihadın tezahürüne teşebbüs edenlerdenim. Yoksa, sebeb-i iftirak olan fırkalardan, partilerden değilim. (Divan-ı Harb-i Örfî, İki Mekteb-i Musibetin Şehadetnamesi)
Bediüzzaman Said Nursî
SÖZLÜK:
ahlâk-ı Ahmediye : Peygamberimizin (a.s.m. ) eşsiz ahlâkı
bedevî : köylü, şehir hayatını bilmeyen
cemiyet : örgüt, parti, dernek
cenup : güney
cihetü’l-vahdet : birlik yönü, birleşme yönü
defter-i esmâ : isimlerin defteri
encümen : meclis, cemiyet
entrika : dalavere
Fahr-i Âlem : bütün âlemin kendisiyle övündüğü Peygamberimiz (a.s.m)
garb : batı
Haremeyn-i Şerifeyn : Mekke ve Medine
hedef-i maksad : asıl gaye, kastedilen hedef
i’lâ-yı kelimetullah : Allah’ın kelâmını, Kur’ân ve iman hakikatlerini yüceltme, bildirme ve duyurma
ihyâ : diriltme, hayat verme, canlı tutma
intisap : bağlanma, mensup olma
irtibat : bağ, ilişki
ism-i mübarek : bereketli, hayırlı isim; “Muhammedî” ismi
ittihad : birlik, birleşme
İttihad-ı Muhammedî Cemiyeti :
ittihad-ı Muhammedî : Resul-i Ekrem Efendimizin (a.s.m.) sünnetine bağlı olan Müslümanların oluşturduğu birlik
kàlû belâ : ruhların yaratıldıktan sonra Allah’ın “Ben sizin Rabbiniz değil miyim?” sorusuna verdikleri “Evet, Rabbimizsin” cevabı
kat-ı alâka : ilişkiyi kesme
kezâlik : bunun gibi
kütüb-ü İslâmiye : İslâmiyeti anlatan kitaplar, İslâmî eserler
Levh-i Mahfuz : herşeyin bütün ayrıntılarıyla yazıldığı kader levhası
merbut : bağlı
meslek : tarz, yol, metot
muhabbet : sevgi
mücahede : cihad etme, mücadele
müntesip : mensubu olan kişi
müteaddit : birçok, çeşitli
müteallik : alâkalı, ilgili
nâşir-i efkâr : fikirleri neşreden, yayan
nefis : insanı daima kötülüğe, hazır zevk ve isteklere sevk eden duygu
nihayet derece : son derece
peyman : yemin
reis : baş, başkan
silsile-i nuranî : nurlu silsile, zincir
siyasî cemiyet : siyasî topluluk, örgüt, parti
sünnet-i Nebeviye/Sünnet-i Seniyye : Peygamberimizin söz, fiil ve hareketlerine dayanan yüce prensipler
şark : doğu
şimal : kuzey
tahallûk : ahlâklanma
tahdit : sınırlama
tahsis : birşeye ait kılma, özel kılma
tebaiyete nakletme : “tâbi olup bağlanma, uyma” şekline çevirme; İttihad-ı Muhammedî Cemiyeti ismini siyasî bir anlam olmaktan çıkarıp, Hz. Peygamberin sünnetine uyma anlamına çevirme
teşekkül : ortaya çıkma, şekillenme
tevhid-i İlâhî : birleme; herşeyin bir olan Allah’a ait olduğunu bilme ve inanma
umum : bütün; herkes
zevât : kişiler
zikirhane : Allah’ın anıldığı, Allah’ın zikrinin yapıldığı yer