Seyahat zamanı

“Seyahatname”de kayıtlara geçmiş bu destansı rüyayı hepimiz biliriz.

Ne büyük nasip, ne kutlu armağan!

Evliya Çelebi rüyasında Peygamber Efendimizi (asm) görmüş.

Heyecanlanmış ve telaşa kapılmış.

“Şefaat ya Resulullah!” diyeceğine,

“Seyahat ya Resulullah!” demiş.

Allah duasını kabul etmiş. Ömrü boyunca gezmiş ve yazmış.

İyi ki gezmiş ve iyi ki yazmış.

Elinde kalem, yüreğiyle yola çıkabilenlere canlı bir örnek olmuş.

Evlerimizde onun bal-şerbet şivesiyle kaleme aldığı “Seyahatname”sini okuyor ve onu daima rahmetle ve şükranla anıyoruz.

Hakikate ve Tefekküre Seyahat

Aynı ülke içinde doğup yaşadığı bir yerden başka bir şehre gitmeye seyahat diyoruz. Bir ülkeden başka bir ülkeye veya kıtaya herhangi bir maksatla gitmeye de seyahat diyoruz.

Seyahatlerle; farklı kültür dünyalarına girer, yeni insan ve coğrafi ortamla tanışırız.

Değişik kavim ve dillerle tanıştıkça ufkumuz genişler, görgümüz artar. Bilgi ve tecrübemiz artar, mensup olduğumuz yerli kültürümüze yeni motifler ve renkler katılır.

Gezen mi, okuyan mı çok bilir vurgusunu hatırlayın.

Allah birbirimizi tanıyıp sevelim diye kavim ve kabilelere ayırmış. Değişik kültüre mensup fert ve topluluklarla tanışmak, ilişki ve iletişim kurmak bizim için zenginliktir, kazançtır.

Farklı coğrafyalarda tabiatın müstesna güzelliğini ve tarihin arka planını ancak gezip görerek tanır-öğreniriz.

Seyahat, bir bakıma tarihe, kültüre ve sanata yolculuktur.

Farklı tabiat güzellikleriyle tanışmak Kâinat Kitabını satır satır okumaktır seyahat.

Seyahat insanda hayret ve tefekkürü arttırır.

İlk defa gördüğümüz manzaralar bize Allah’ın nimeti, ihsanı ve ikramıdır.

Ziyaret için, ticaret veya ilim tahsil etmek için uzaklara seyahat edilir.

“Hikmet Mü’minin yitiğidir.”

“Utlubul ilme valev kenes-Sın!”

“İlim Çin’de de olsa talep edin, isteyin arayın gidip alın.” Hadis-i Şerifi bize soylu sebeplerle çok uzaklara da olsa seyahate teşvik eder.

Kültür tarihimizde okuduğumuz gibi, ilim adamlarının genelde çok gezdiklerini görürüz.

Endülüslü bilgin Muhyiddin İbni Arabi, İbni Batuta, Mevlana, Yunus Emre, İbni Haldun, Farabi, Gazali, İbni Sina ve Biruni, Mehmet Akif, Abdurreşit İbrahim ve Bediüzzaman değişik nedenlerle farklı şehirlere veya ülkelere seyahat etmişlerdir.

Seyahat, mimari, sanat ve teknolojik gelişmeyi de sağlar.

Haçlı Seferleriyle Ortadoğu Müslümanlarının üzerine kalabalık ordularla gelenler, gördükleri yenilikleri Avrupa’ya taşıyarak Ortaçağın bitmesini sağladılar.

Aydınlanma çağı ve Rönesans Haçlı seferlerinden sonra başladı.

Mimar Sinan gezip gördüğü ülkelerin eserlerini inceledi, bir senteze ulaşarak kendini geliştirdi ve ölümsüz eserler verdi.

Seyahat, hayata kolaylık veren değişiklikleri ülkemize transfer etmemizi de sağlar.

Seyahat bedeni yorgunluğa rağmen insanı ruhen dinlendirir. Ferahlık verir.

Şüphesiz seyahat bedensel olarak yapılır. Televizyon ve İnternetteki görüntüler yetmez, insan ve çevreyi tanıma beş duyu ile keşfetmektir.

Peygamber efendimizin Hadis-i Şerifini tekrar hatırlayalım:

“Tesiru Fasıhhu.”

“Seyahat edin sağlık bulursunuz!”

Seyahat psiko-rejenerasyon sebebidir. Modern tıp ilminde depresyon ilaçla değil, en kolay seyahatle tedavi edilir.   

Seyahatle ilgili sözümüzü yine Tabib-i Kulüp olan Resulü Ekrem’in tespitiyle tamamlayalım:

“Seyahati Ümmeti Cihed-i fi Sebililleh!”

“Müslümanın seyahati cihaddır!”

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
3 Yorum