Cıziri
Sungur Ağabey
Bu nurlarda fena olmuş, bir fani.
Düsturudur, bu hizmette ‘’tefani’’
Köy Enstitüsü’nden mezun muallim.
Nur ile bu dini eylemiş talim.
Heyecan dolu Muallim Mustafa
Ümit ve şevk verir daim etrafa.
Eline geçince Ayet-ül Kübra.
Ruhunda hisseder, çok büyük büşra.
Tam haslar içinde Mustafa Osman.
Sungur’a yardımcı, ihlaslı ihvan.
Nuru tanıyınca Mustafa Sungur,
Âlemini kaplar, kuşatır bu nur.
Aklı Emirdağ’da, gönlünde hasret.
Yola düşer, gerçekleşir ziyaret.
Ruhunu sarınca vuslat ateşi,
Emirdağ’da kucaklar bu güneşi.
Tam bir muhabbetle kucaklar Ceylan.
Şakird kabul eder Bediüzzaman.
Büyük heyecanla huzura varır.
Üstad’ından tatlı iltifat alır:
‘’Sungur bir Ceylan’dır’’ nurlu hizmette.
‘’Ceylan da bir Sungur’’ daim gayrette.
Zübeyr, Ziya, Sungur, bu üç kahraman.
‘’Üç bedende bir ruh’’ gibi üç ihvan.
Bu milletin imanına hizmetkâr.
Bunlar ile edilmeli iftihar.
Afyon zindanında çektiği çile.
Üstad’la birlikteliğe vesile.
Bu zindanda büyük zulümler görür.
Ehemmiyet vermez hizmet düşünür.
Mahkemede ondan edilir sual:
‘Genç bir muallimsin, bu ne biçim hal’’
‘’Said Nursi’yi sen nasıl bilirsin,’’
‘’Anlat bize sen ne feyiz alırsın?’’
Hiç bir korkuduymadan cevap verir.
‘’O baştanbaşa nur, nurlar devşirir. ‘’
‘’Zirve-i balada, O kemalatın’’
Kumandanı, bu nurani halatın.
Bir ömür nurların peşinden koşar.
Mecnun gibi, nurun aşkıyla coşar.
Diyar diyar gezer, nuru anlatır.
Hep müşfik davranır, hiç kırmaz hatır.
Birinci gayesi yalnız nur olur.
Bütün benliğiyle nurda kaybolur.
Defalarca girer hapishaneye
Buralar dönüşür hep dershaneye.
Yıllar önce Üstad vermiş bir haber.
Günü gelir, hükmünü verir kader.
Üstad’ın müjdesi tahakkuk eder.
Tiflis’e dershane açmaya gider.
Tiflis’te bir nur hizmeti başlıyor.
Tiflis, Bitlis sonra kardeş oluyor.
Tiflis’le sınırlı kalmaz bu hizmet
Yayılır çığ gibi, bu nurlu davet.
Nurun sevdasıyla düşer yollara.
Meydan okur, bu aşk ile yıllara.
‘’Fena fin nur’’ olmuş, kendi yok gibi.
Bütün varlığıyla nurlara tabi.
Hayatı boyunca nuru anlatır.
Gönüllerde tatlı bir iz bırakır.
Adım adım tüm ülkeyi dolaşır.
Hep büyük bir gayret bile çalışır.
Bakmadan hastalık ile yaşına.
Bir genç gibi dolaştı bir başına.
Ulaştı dünyada birçok diyara.
Şevk ile hizmet eyledi bu nura.
O’nun hayatıyla yaşadı Üstad.
Gönüllerde bıraktı ulvi bir yad.
Hep Nur’u düşündü, Nur’u yaşadı.
Bu sıfatı şeref ile taşıdı.
İki bin on iki; gün, bir aralık.
Berzah yolculuğu başlıyor artık.
Külfet diyarından azad oluyor.
Sanki Azrail’le ülfet buluyor.
‘’Ve aleyküm selam’’ en son sözleri.
Cennet-ül Ala’ya dalar gözleri.
On binlerce mümin teşyi’ ediyor.
Berzah’a bu şehadetle gidiyor.
Rabbim rahmetini eylesin yoldaş.
Bizi de onlara etsin arkadaş.
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.