Salahattin ALTUNDAĞ

Salahattin ALTUNDAĞ

Bilim, Akıl ve Vicdan: Sandalyeden Yaratıcıya Felsefi Bir Yolculuk–26

"Soru Yağıyor, Ateş Alevleniyor: Hakikat Savaşı Başlıyor!"

(TÜRKÇE VE İNGİLİZCE)

“Eğer bu gücü reddetmek için bir sebep varsa, bunu söyleyin. Ama bu kadar açık bir düzen ve süreklilik varken, gözlerimizi bu gerçeğe kapatmak, hakikate olan borcumuzu reddetmek olmaz mı?”

İnançlı Kişi'nin bu son sözleri, odanın duvarlarında yankılanırken, derin bir sessizlik bıraktı. Bu cümle, yalnızca zihinlere değil, aynı zamanda kalplere de meydan okuyan bir çağrı gibiydi. Herkesin zihni, bu sözlerin etkisiyle çalkalanıyordu. Deist, derin bir düşünceye dalmış, kaşlarını hafifçe çatmıştı. İnançlı Kişi’nin mantığını sorgularken, yeni bir karşılık hazırlıyor ve bu ifadelerin ardındaki olası zayıflıkları dikkatle inceliyordu.

Sessizlik, yaklaşan bir fırtınanın habercisiydi. Odaya yayılan gerilim, düşünce dünyasında bir kapının aralanmak üzere olduğuna işaret ediyordu. Herkes, bir sonraki kelimenin taşıdığı anlamı ve tartışmanın seyrini değiştirme potansiyelini bekliyordu.

Tam bu anda, İnançlı Kişi yeniden konuştu:

Hakikat, yalnızca bilimsel verilere dayanmaz. O, doğruyu görmeye cesaret edenlerin samimi sorgulamalarında kendini açığa çıkarır.”

Bu sözler, odada yankılanıp tekrar sessizliğe karıştı. Fakat bu sessizlik, sıradan bir durgunluk değildi; kelimeler, dinleyenlerin yüreğinde derin izler bırakıyordu. Deist’in dudaklarının kenarındaki belli belirsiz bir tebessüm, zihninde bir planın oluştuğunu gösteriyordu. O, İnançlı Kişi'nin ifadelerindeki olası tutarsızlıkları bilimsel bir zeminde açığa çıkarmak ve “yaratıcı müdahale” fikrini mantık süzgecinden geçirmek için hazırlık yapıyordu.

Karşılıklı hamleler, zihinsel bir satranç oyununu andırıyordu. İnançlı Kişi’nin huzurlu ve sarsılmaz duruşu ise tartışmanın gidişatını belirlemeye başlamıştı. Bu mücadele yalnızca fikirlerin çarpışması değildi; her düşünce, sınırlarının ötesine itilmek üzereydi.

Ve şimdi, hakikatin en zorlu aşamasına geçiliyordu. Sorular büyüyordu; “inanç”, “bilim” ve “akıl” arasındaki dalgalanmalar yeni bir boyut kazanıyordu. Herkesin içinde bir umut vardı: Gerçek, kendini açık edecek mi?

Hakikat” sabırla bekliyor; peki ya siz, onu karşılamaya hazır mısınız?

Deist: Sizin söylediğinize göre şu an evrenin düzenli bir şekilde devam etmesi, bir yaratıcının sürekli müdahalesine mi bağlı?

İnançlı Kişi: Evet, tam olarak öyle. Esas itibariyle, eğer kâinat yalnızca başlangıçtaki bir düzenle kendi haline bırakılmış olsaydı, entropi yasasının etkisiyle çoktan sona ermiş olması gerekirdi.[1]

Agnostik: Bunu bize daha açık ve bilimsel ifadelerle anlatır mısınız lütfen?

İnançlı Kişi: Başlangıçtaki enerji, kâinatın yaratılış anında düşük entropili, yani son derece düzenli ve yoğun bir enerji durumundaydı. Bu başlangıç koşulları, yaratıcı bir iradenin hassas bir planının göstergesidir. Kâinatın ilk hali, düzensizliğe yol açacak fiziksel yasaların işlemesine rağmen bir düzen içinde varlık bulmuştur.

whatsapp-image-2025-01-03-at-19-12-08.jpeg

Termodinamiğin İkinci Yasası gereği, entropi zamanla artar; bu da enerjinin daha düzensiz hale gelmesine ve sonunda etkisiz hale gelmesine yol açar.[2] Bu süreç, kâinatın enerjisinin nihai olarak bir "ısı ölümü" durumuna ulaşabileceğini göstermektedir.[3] Ancak, kâinattaki bu düzenin “hemen” kaybolmaması ve entropi artışının “yavaş bir süreçte olması”, fiziksel yasaların ötesinde bir düzenleyici iradenin varlığına işaret etmektedir.

Kâinatın düzenini ve işleyişini sürdüren bir dizi unsur, entropi artışını yavaşlatmaktadır. Bu unsurlar, bilimsel açıdan aşağıdaki şekilde açıklanabilir:

  1. Kâinatın genişlemesi: Kâinatın genişlemesi, enerjinin yoğunluğunu azaltarak entropi artışını yavaşlatmaktadır. Genişleme oranı, Hubble sabiti ile tanımlanmış olup, bu oran kâinatın dengeli bir şekilde genişlemesine imkân tanır.[4] Yaratıcının kâinatı her an genişletmekte olması, kâinatın dengesinin uzun süre korunmasını sağlamaktadır.
  2. Yerçekimi ve yapı oluşumu: Galaksilerin, yıldızların ve gezegenlerin yaratılması, kâinattaki düzenin sürmesine katkıda bulunur. Bu yapılar, kütle çekiminin etkisiyle enerji yoğunluklarını koruyarak tamamen düzensiz hale gelmelerini önler.[5]
  3. Kozmik arka plan radyasyonu: Büyük Patlama sonrası yaratılan kozmik arka plan radyasyonu, kâinatın erken dönemindeki enerjiyi temsil eder ve genişleme süreci boyunca enerjinin daha düşük yoğunluklu bir forma dönüşmesini sağlar.[6]

Eğer bu mekanizmalar olmasaydı, yani kâinat başlangıçtaki "kendi haline bırakılmış" olsaydı, entropi çok daha hızlı artar ve kâinat kısa sürede tamamen düzensiz hale gelirdi.[7] Ancak, bilimsel gerçekler bu sürecin oldukça yavaş işlediğini ve kâinatın hâlâ düzenli yapılara ve enerjik bir işleyişe sahip olduğunu göstermektedir. Bu hassas denge, kâinatın fiziksel yasalarının ötesinde bir yaratıcının devamlı bir müdahalesinin sonucudur.

Ateist: Bu açıklamalarınızda bilimsel gözlemlerle inanç temelli bir yorumu birleştiriyorsunuz. Ancak “yaratıcı müdahalesi” gibi bir kavram, bilimsel yöntemle test edilemeyen bir varsayımı içeriyor. Bu durum, ifadelerinizin bilimsel olarak geçerliliğini ve mantıksal tutarlılığını sorgulattırmıyor mu? Bilimsel bir açıklamada, test edilemeyen bir yaratıcı faktörü dahil etmek, bilim ve mantık açısından çelişki oluşturmaz mı?

İnançlı Kişi: Bu ifadelerim benim gibi inançlı bir bilim insanının bakış açısıdır ve bilime ters düşmemekle birlikte, bilimsel gerçekler ile yaratıcı iradenin varlığına dair bir gerçeği birleştirmektedir.

Bilim, doğal olayları gözlemleyerek ve ölçerek kâinatın işleyişini anlamayı amaçlar. İnanç ise daha çok varlıkların anlamı ve amacı üzerinde yoğunlaşır. İfadelerim, bilimsel gerçeklere (örneğin Termodinamiğin İkinci Yasası, entropi artışı, kâinatın genişlemesi) dayanır ve bu gerçeklerin bilimsel çıkarımları ve mantıksal yorumlanmasında bir yaratıcı iradenin varlığını öne çıkarır.[8]

Tarihte Isaac Newton, Max Planck gibi bilim insanları, “bilimin kâinatı anlamak için bir araç olduğunu, yaratıcı bir gücün düzenini keşfetme çabasını desteklediğini” savunmuşlardır.[9]

İfadem, genel bilimsel anlayışla uyumlu bilimsel verileri içerir:

  • Entropi Artışı: Termodinamiğin İkinci Yasası, evrensel bir fizik yasasıdır ve entropi artışını tanımlar. Bu yasa, enerjinin daha düzensiz hale geldiğini gösterir ve kâinatın uzun vadeli düzeninin azalmasını öngörür.[10]
  • Kâinatın Genişlemesi: Edwin Hubble'ın gözlemleri, kâinatın genişlediğini doğrulamış ve bu bulgular, Büyük Patlama teorisinin temelini oluşturmuştur.[11]
  • Kozmik Arka Plan Radyasyonu: Büyük Patlama sonrası kâinatta kalan enerji, kozmik mikrodalga arka plan radyasyonu olarak gözlemlenmiştir. Bu fenomen, enerji yoğunluğunun azalması ve kâinatın genişlemesiyle ilişkilidir.[12]

Mevcut bilimsel gerçeklere dayanan bu tür bir bilimsel ve mantıksal çıkarımları, tarihte de birçok bilim insanının savunduğu bir yaklaşımdır.[13]

  • Mantıksal Uyumluluk: İfadem, kâinattaki düzen ve entropi artışı gibi bilimsel gerçeklerin yaratıcı bir tasarımın sonucu olduğunu ileri sürer. Bilimsel gerçeklere alternatif bir açıklama getirmek yerine, bu gerçeklere ek bir anlam katmayı hedefler. Bu nedenle, mantık dışı bir argüman içermez.[14]
  • Bilimsel Uyumluluk: İfadem, fizik yasalarının işleyişine dair doğru açıklamalar sunar. "Yaratıcı müdahalesi" yorumum, bilimsel açıklamaların üzerine inşa edilen bir yaklaşımdır ve bilimsel gerçeklerle çelişmez.[15]

Deist: Bizim düşüncemize göre yaratıcı “doğal mekanizmaları” bu bozulmayı telafi edecek şekilde düzenledi. İnsan vücudunu düşünelim. Hücrelerimiz sürekli yenileniyor, vücudumuz kendini onarıyor. Bu da yaratıcı tarafından başlangıçta yerleştirilen mekanizmaların bir sonucu değil mi?

İnançlı Kişi: İnsan vücudu gerçekten de sürekli bir yenilenme ve onarım süreci içinde çalışır, ancak bu sürecin sınırlı olduğunu unutmamalıyız. Yaşlandıkça vücudun kendini yenileme kapasitesi azalır ve sonunda ölüm kaçınılmaz olur. Bu biyolojik gerçeklik, yıpranma ve bozulmanın sistemlerin bir parçası olduğunu gösteriyor. Dolayısıyla, insan vücudunun yaşam boyu dengeyi koruyabilmesi için başlangıçtaki tasarım yeterli değildir; sürekli bir düzenleyici müdahaleye ihtiyaç vardır. İnsanın yaşamını sürdürebilmesi için gerekli olan enerji, metabolik süreçlerle üretilir ve sürekli olarak tüketilir. Ancak bu enerji üretim ve tüketim süreçleri, “başlangıçtaki” tasarımın yeterliliği ile sınırlı değildir. Hücrelerin yenilenmesi, vücudun kendini onarma kapasitesi ve yaşamın devamlılığı, yalnızca ilk yaratılışta verilen enerjiyle mümkün olamaz. Eğer bu süreçler sürekli bir şekilde düzenlenmeseydi, enerji kaynakları hızla tükenir ve yaşam çok daha kısa sürede sona ererdi. İnsan yaşamının belirli bir süre devam etmesi ve yaşlanma ile sona ermesi hem metabolik süreçlerin sınırlı olduğunu hem de yaşamın sürdürülebilirliği için düzenleyici bir müdahalenin gerekliliğini gösterir.

Benzer bir durum kâinat için de geçerlidir. Entropi yasası, tüm sistemlerin düzensizliğe doğru eğilim gösterdiğini ve sonunda “ısı ölümü” olarak adlandırılan bir duruma ulaşacağını söyler. Bu durum, kâinattaki enerji kaynaklarının tükenmesi ve tüm sistemlerin işlevsiz hale gelmesi anlamına gelir.

Başlangıçta ne kadar mükemmel tasarlanmış olursa olsun, kâinatın bu süreçlerden tamamen etkilenmeden kendini sonsuza kadar sürdürebilmesi mümkün değildir. Kâinatın düzenini korumak ve entropinin kaçınılmaz etkilerini dengelemek için yaratıcı bir gücün sürekli müdahalesi gereklidir.

Deist: Belki de bu süreçlerin arkasında bizim henüz tam olarak anlayamadığımız doğal mekanizmalar vardır…

İnançlı Kişi: Entropi yasası, tüm sistemlerin bir müdahale olmaksızın düzenini koruyamayacağını kesin bir şekilde ortaya koyuyor. Ancak siz, bu gerçeği kabul ettiğiniz hâlde sürekli belirsizlik ifadeleriyle meseleyi uzatıyorsunuz. “Belki”, “acaba”, “bekleyelim”… Bu tür ifadeler, sorunun özünden uzaklaşmanın bir yolu olmaktan öteye gitmiyor.

Bu kesin ifadelerle odanın sessizliği bir kez daha yoğunlaştı. Deist, bir süre İnançlı Kişi’nin sözlerini tartar gibi yüzüne baktı ve derin bir nefes aldı. Ancak henüz yeni bir şey söylemedi. İnançlı Kişi, masanın üzerindeki bir kalemi eline alıp döndürmeye başladı. Bu küçük hareket, onun içindeki iradeyi ve tartışmanın devamı için hazırlığını yansıtır gibiydi.

İnançlı Kişi:Gerçeği arıyorsanız, sorgulamaya devam edin,” diye ekledi yavaşça, gözlerini masadan kaldırıp odadakilere baktı. “Ama hakikat,” diye düşündü, “arayışta gizlidir; ve arayış, samimi olanları hakikate ulaştırır.”

İnançlı Kişi’nin, “ve arayış, samimi olanları hakikate ulaştırır,” sözü salona bir yankı gibi düştü. Bu cümle, bir hakikati fısıldar gibi görünse de Deist’in zihninde dalgalanan bir meydan okuma olarak çınladı. Yüzünde hafif bir gerginlik belirdi. Bu sözcükler, bir kapıyı daha önce fark etmediği şekilde aralıyor gibiydi; ancak bu kapının ardında, kendi inanç sistemine yönelik bir tehdit de hissediyordu.

Deist, zihnindeki planı son aşamasına taşıma kararlılığıyla gözlerini hafifçe kıstı. Sessizliği bozmadı, ama bakışlarındaki değişim odadakilere çok şey söylüyordu. Kendi doğrularını savunmak için bir sonraki hamlesini hazırlıyordu ve bunun etkili bir şekilde sunulması gerektiğini biliyordu. Ancak yüzünde ince bir gülümseme belirdi; bu, yalnızca kendisine güvenen birinin taşıyabileceği türden bir ifadeydi.

Deist, düşüncelerinin oluşturduğu sessizliğin yeterince uzun sürdüğüne karar vererek, sandalyede daha rahat bir pozisyona geçti. İçten içe, kendi planının adım adım ilerlediğini biliyordu. Fakat bu aşamada bunu belli etmek istemedi; acele etmeden, sakin bir güvenle hareket ediyordu.

Ve nihayet kararını verdi. Bir sonraki bölümde, İnançlı Kişi’nin argümanlarının üzerine gitmek ve onun yanlış noktalarını bir bir ortaya koymak için planını uygulayacaktı. Artık hakikat arayışındaki samimiyetin, yalnızca inançla değil, sorgulayıcı akıl ve bilimin ışığında gerçek bir sınava tabi tutulduğunu göstermek istiyordu.

Deist: Şimdi sıra bende…

Bir sonraki bölümde görüşmek üzere, inşallah…

[1] Hascoding. (2023, Nisan 5). Termodinamiğin İkinci Yasası: Entropi ve Evrenin Isı Ölümü. Hascoding. https://hascoding.com/makale/fizik/termodinamin-ikinci-yasasi-entropi-ve-evrenin-isi-olumu-6514

Madlen. (2023). Termodinamiğin İkinci Yasası: Entropi, Enerji ve Evrenin Kaderi. Madlen. https://blog.madlen.io/9-physics/termodinamin-ikinci-yasasi-entropi-enerji-ve-evreninatin-kaderi/

[2] Penrose, R. (2016). Fashion, Faith, and Fantasy in the New Physics of the Universe. Princeton University Press.

[3] Carroll, S. M. (2010). From Eternity to Here: The Quest for the Ultimate Theory of Time. Dutton.

[4] Peebles, P. J. E., & Ratra, B. (2003). The cosmological constant and dark energy. Reviews of Modern Physics, 75(2), 559–606. https://doi.org/10.1103/RevModPhys.75.559

[5] Hawking, S. W., & Ellis, G. F. R. (1973). The Large Scale Structure of Space-Time. Cambridge University Press.

[6] Smoot, G. F., & Scott, D. (2007). Cosmic Microwave Background. Annual Review of Astronomy and Astrophysics, 45, 19–45. https://doi.org/10.1146/annurev.astro.45.051806.110505

[7] Penrose, R. (2004). The road to reality: A complete guide to the laws of the universe. Jonathan Cape.

[8] Behe, M. J. (1996). Darwin's Black Box: The Biochemical Challenge to Evolution. Free Press.

Dembski, W. A. (1998). The Design Inference: Eliminating Chance through Small Probabilities. Cambridge University Press.

Barrow, J. D., & Tipler, F. J. (1986). The Anthropic Cosmological Principle. Oxford University Press.

Rees, M. J. (1999). Just Six Numbers: The Deep Forces That Shape the Universe. Basic Books.

Plantinga, A. (2011). Where the Conflict Really Lies: Science, Religion, and Naturalism. Oxford University Press.

Swinburne, R. (2004). The Existence of God. Oxford University Press.

Polkinghorne, J. C. (2005). Science and Creation: The Search for Understanding. Templeton Foundation Press.

Collins, F. S. (2006). The Language of God: A Scientist Presents Evidence for Belief. Free Press.

[9] Barrow, J. D. (2007). Cosmic Imagery: Key Images in the History of Science. W.W. Norton & Company.

Russell, R. J. (2000). Cosmology, Physics, and Philosophy of Science: Interdisciplinary Explorations. Vatican Observatory Publications.

[10] Penrose, R. (2016). Fashion, Faith, and Fantasy in the New Physics of the Universe. Princeton University Press.

[11] Peebles, P. J. E., & Ratra, B. (2003). The cosmological constant and dark energy. Reviews of Modern Physics, 75(2), 559–606. https://doi.org/10.1103/RevModPhys.75.559

[12] Smoot, G. F., & Scott, D. (2007). Cosmic Microwave Background. Annual Review of Astronomy and Astrophysics, 45, 19–45. https://doi.org/10.1146/annurev.astro.45.051806.110505

[13] Russell, R. J. (2000). Cosmology, Physics, and Philosophy of Science: Interdisciplinary Explorations. Vatican Observatory Publications.

Einstein, A. (1949). The World As I See It. Philosophical Library.

Newton, I. (1687). Philosophiæ Naturalis Principia Mathematica. Royal Society.

[14] Polkinghorne, J. (1998). Belief in God in an Age of Science. Yale University Press.

McGrath, A. (2016). Science and Religion: A New Introduction. Wiley-Blackwell.

Penrose, R. (2016). Fashion, Faith, and Fantasy in the New Physics of the Universe. Princeton University Press.

[15] Barbour, I. G. (1997). Religion and Science: Historical and Contemporary Issues. HarperOne.

Collins, F. S. (2006). The Language of God: A Scientist Presents Evidence for Belief. Free Press.

Hawking, S., & Mlodinow, L. (2010). The Grand Design. Bantam Books.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.