Abdurrahman İRAZ
Sungur Ağabey'in Ramazan halleri
Önceki akşam artık gelenekselleşmiş Arif Önemli'nin iftarına katıldım. 68 kuşağı ve 75 kuşağının Nurcu versiyonunun buluşmasıdır bu iftar. Her sene sağ olsun Arif Önemli ağabey tertip eder ve 60-70 kişiyi davet eder. Bu iftarın detaylarını inşaallah başka bir yazıya bırakıp topluca Hz. Yuşa (a.s) tepesinde kılınan teravihten sonraki bölümü aktarayım.
Üsküdar’daki Bedii apartmanının büyük ders salonuna girdiğimde saat 12'yi çoktan geçmişti, zaten kapıyı bana açan vakıf kardeş “şanslısın ağabey, Sungur ağabey aşağıda” demişti. Ben de onu bilerek salona girdim amma girer girmezde bir sürprizle karşılaştım zira başta Sungur ağabey olmak üzere beni gören diğer bütün vakıf kardeşler yüzüme bakarak tebessüm ediyorlardı.
Şaşkınlığımı üstadımızın akrabası olan Sabri Okur giderdi. “Biz de senden ve Risale Haber'den bahsediyorduk sen geldin. ‘İyi insan sözünün üstüne gelirmiş’ gel otur” diyerek yer gösterince rahatladım. Sungur ağabeyin önünde ne kadar rahat olunabiliniyorsa...?
Cevşen okumasını bitirmiş, sohbet ediyorlardı. Sungur ağabey mutad olduğu üzere bana ilk sorusunu tevcih etti “ Abdurrahman efendi Risale Haber'de yeni ne haber var?” Son haberleri Sungur ağabeye aktardıktan ve kısa bir sesizlikten sonra, Sungur ağabey Sabri Okur'a, “Nasıl olmuştu?” diye bir soru sordu ve Sabri Okur geçmişte benim ve Üstadın bazı talebeleri arasında geçen, çok aziz hatıraları aktarınca Sungur ağabeyin hepimizi memnun eden güzel tebessümü belirdi.
Daha sonra Sungur ağabey Üstadımızla aralarında geçen latif hatıraları anlatmaya başladı. İlk defa duyduğum hatıralardı. Sungur ağabeyin hep yanında olan Sabri Okur dahi itiraf etti, “bu hatıraları ben ilk defa duyuyorum” dedi. Sungur ağabey coşmuştu. Bir hatıradan başka bir hatıraya atlıyor, sonra da Risale-i Nur’u ilk tanıdığı zamana geçiyordu. Sungur Ağabey her gece teravih, ders ve Cevşen okumasından sonra yukarıya istirahate çıkar. O akşam çıkmadı. Oradaki arkadaşlar bana kısmetli olduğumu söylediler.
Önceki sene Sungur Ağabey ani bir felç hastalığı geçirip hastahaneye kaldırılınca doktorlarıyla konuşmuştum. Artık Sungur Ağabey’in eskisi gibi olamayacağını, sağ tarafının tamamen felç olacağını, hatta herşeye hazırlıklı olmamız gerektiğini, söylemişlerdi. 30-40 yaşlarında biraz şekeri var diye oruç tutamayan nice mütedeyyin insan var. Halbuki Sungur Ağabey’in şekeri tavanda, 83 yaşında, sağ tarafı felç… Ancak Ramazanın başından beri Sungur Ağabey gündüzlerini oruç, gecelerini de sabahlara kadar evrad, ezkar ve ibadetle geçiriyor. Ben ve benim gibi birçok kişi bu genç halimize rağmen hatta yanında kalan gençler bile Sungur Ağabey’e ayak uyduramıyoruz, uyduramıyorlar.
Üstadımızın Sungur Ağabe’e söylediği bir söz var. Yıllarca onu anlamamış ve manalandıramamıştım. Ama artık çok iyi anlıyorum. O söz de şu idi: “Sungur sen hasta olmayacaksın!"
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.