Abdurrahman İRAZ
Sungur ve Fırıncı ağabeylerle muhabbet
Mustafa Sungur ağabeyin çarşamba günü Üsküdar'daki Bedi dersanesinde İstanbul'daki vakıflara özel, Perşembe günleri de herkese açık genel dersleri olur. Ben de mümkün olduğunca katılmaya çalışırım.
Çarşamba günü öğle namazından sonra yapılan vakıf dersine katıldım. Ders sonrası Sungur ağabey, "Bursa'daki Bediüzzaman Haftası'na giden varmı?" diye sordu
"Ben gittim ağabey" dedim.
"Gel o zaman" dedi ve mikrofonu bana uzattı.
Sungur ağabey derslerden sonra etrafında kim varsa ve kim neyle ilgileniyorsa çağırır, dünyanın ahvalinden sorar, bilgilenir. Ara ara da beni çağırır "Risale Haber'in gündeminde ne gibi haberler var, anlat" der. Ben de Bediüzzaman, Risale-i Nur ve hizmetlerle ilgili yayınlanan haberleri özetle anlatmaya çalışırım.
O gün de Bursa'daki kalbi inşirahları, manevi inkişafları ve Esma-ül hüsnanın cemaat üzerindeki tecelliyatını anlattıktan sonra, kendisinin yokluğunun cemaat tarafından hissi bir şekilde algılandığını anlattıktan sonra, "Ağabey ben sizinle ilgili haberleri verdiğim için, sanki Sungur ağabeyden sorumlu devlet bakanıymışım gibi herkes bana sizi soruyordu. Bundan sonra böyle yerlere sizi götürmeden gitmeyeceğim" deyince, "Ben gelemem ki kardeş bu halimle" dedi.
Ben de, "ne varmış ki ağabey sizin halinizde. Siz hepimizden iyisiniz inşaallah. Bundan sonra beraber gidelim. Sizin gölgeniz bile Nur talebelerine aşk ve şevk vermeye yeter" deyince tebessümü bütün cemaati fazlası ile mutlu etmişti.
Sohbet nasıl olduysa Sözler Yayınevine geldi ve Sungur Ağabey, "Sözler Yayınevi benim adıma olduğu halde daha oradan bir gün tek bir ekmek evime götürmedim. Gelen paraları tayinat dağıtıyorum" dedi. "Sizin hiç hakkınız yok mu?" diye sorunca, "ben de her vakıf gibi sadece tayinat alıyorum" dedi.
Ertesi gün, yani perşembe günü akşam yine aynı dersanedeydim. Sungur ağabeyin yanında Mehmet Fırıncı ağabey de vardı. Sungur ağabey ders bittikten sonra geçen hafta yeğeninin vefatından dolayı Van'a giden Sabri Okur'u yanına çağırdı mikrofonu ona uzattı. "Şarktaki hizmetleri cemaata anlat" dedi. Sabri Okur'u herkes tanır. Sadece nurlarla meşgul olduğu için hafızası da nurludur. 10-15 dakika kadar Van'daki hizmetleri anlattı. Sungur ağabey çok mesrur olmuştu.
Sonra beni çağırdı. "Sende neler var" sende diye sorunca ben de kulağına Üstadın Isparta'daki evinin yanındaki inşaatin durumunu anlatıp yerime geçtim. Tekrar beni çağırdı. Sonra mikrofonu eline alarak, "kardeşler, Abdurrahman kardeşin size anlatacakları var" dedi. Ben de Üstadın eviyle ilgili Risale Haber'de yayınlanan haberleri ve daha evveliyatını bildiğim için bitamamiha anlattım.
Bunun uzerine Fırıncı ağabey Sungur ağabeye dönerek; "Ağabey bugün beni Avrupadan kardeşler aradı. Üstadın evinin yanındaki inşaatın durdurulması haberiyle ilgili beni haberdar ettiler. Onlar da Risale Haber'de okumuşlar. Elhamdulillah bu çok mutlu bir gelişme" dedi.
Ben de, "maşaallah ağabey, artık Risale Haber sayesinde Avrupadaki kardeşler bizden önce haberdar oluyorlar" dedim gülüştük…
Hem çarşamba günü dersten sonra hemde perşembe günü dersten çıkınca Sungur ağabey çok mutluydu. Ama daha önemlisi, Sungur ağabeyin bu mutluluğunu gören cemaatin mutluluğunu anlatmaya kelimeler kafi gelmez.
Saadet ve muhabbetle kalınız.
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.