Muhammed Numan ÖZEL

Muhammed Numan ÖZEL

Sürgündeki Ayasofya

“Ve bir namaz vakti, Ayasofya Câmii’nden çıkılıp "çayhane"ye oturulduğunda.. [1]

“Ayasofya Câmii, ehl-i fazl u kemalden mübarek ve muhterem zâtlarla dolu.. [2]

“Ayasofya gibi gayet muazzam bir câmie, Cuma gününde dâhil olur." [3]

Ayasofya tarihi sürecine bakıldığında bir hususu arz etmek isterim ki bir çok Müslümanın ve Ayasofya fanlarının bilmediği bir husustur.

Evliya Çelebi'nin "Seyahatnamesi"nde; Ayasofya'nın Resulullah (A.S.V.) Efendimiz'in doğum tarihi olan 571 miladi yılında geçirdiği bir depremden bahsedilirken, kubbesinin onarılışı ile ilgili şu ilginç rivayet göze çarpar:

"Peygamberimiz Aleyhissalatü Vesselam'ın doğduğu gece vuku bulan zelzeleden; Kisra sarayı, Kızıl elma ve Ayasofya'nın kubbesi yıkılmış idi. Bir müddet zaman geçtikten sonra Hızır Aleyhisselam'ın hatırlatması ile Bursa'da ikamet eden üç yüz keşiş, Rahib Bahira'nın öncülüğünde Mekke'ye geldiler. O zaman küçük yaşta olan Hazreti Peygamberimiz Muhammed Aleyhisselam'ın ağzından bir miktar tükürük ile, mübarek ellerinin suretini aldılar. Ebu Talib'in el yazısı ile ceylan derisi üzerine resmedilen bu suret, halen bir kutuda saklıdır.

Elhasıl: Peygamber -sallAllâhu aleyhi ve sellem- in ağız suyundan ve Mekke'nin pak toprağından bir miktar alan papazlar İstanbul'a geldiler. Ayasofya'nın yıkık olan kısmını bununla tamir ettiler.

Peygambermiz Aleyhisselam'ın Tükürüğü ile yapılan yer, kubbenin kıble cihetinde, otuz iki nakışlı olarak halen bellidir. Bunu bilenler o yere nazar ettiklerinde: "Allâhümme salli ala Muhammed!" derler. Zira bu kısım, kubbenin diğer yerlerinden daha parlaktır. Fetihden sonra Fatih: "Bu kubbe Hazret-i Peygambermizin (A.S.V.) ağız suyu ile ayakta tutuldu!" diye, ta kubbenin ortasına zincir ile altın bir top asmıştır ki, bunun içi elli Rum kilesi buğday alır.

Bu top altında Hızır'ın ara sıra salih müslümanlar ile buluştuğunu söylerler." [4] Ayasofyanın Rasulü Ekremle (A.S.V.) böyle bir alakası da bulunmaktadır.

“Ayasofya gibi kubbeli bir câmiin kubbesindeki taşların muallakta durmaları ve o vaziyeti teşkil etmeleri taşlardan istenilse, nihayet derecede suubetli olduğunu…" [5] bu mehazde taşların kendisi duramayacağını izah edilmesinde ki onca sebeplerden birisi de Rasulü Ekrem’in ağzını sürdüğü bir taşı Herakliyus’a verip ayasofyanın kubbesine koydurmasıdır. O taşları bir arada tutan bir tılsım da budur.

Hayatımızda bir çok şey vardır manevi değeri olan. Yani sembol olan.

Türkiye Müslümanları için de Ayasofya bir simgedir. Eğer Cami ise Türkiyede Müslümanlar hakimdir. Camiden başka bir şey ise Türkiyede hakim olan ve güç sahibi Müslümn değildir manasına gelir.

Mesela Kur’an-ı Kerimde geçen kıssa ve isimler bizim için birer semboldür. Yoksa onlar simge olmazsa bizlere bu zamanda hitab edemez. “İhtiyarlandıkça zaman, Kur'an da gençleşiyor. Rumuzu hem tavazzuh eder, tabiat ve esbabın perdesini de yırtar o hitab-ı Yezdanî.”[6] bu hitap ve kavlin tahakkuku elbette her asırda ve efkar sahibinde ve mütefekkirlerde muhtelif his ve efkarın uyanmasına sebep olmaktadır.

Her asırda sayısı bilinmez tefsirler yazılmaktadır. Ve her bir eser birer saykal, cila vurmaktadır. Aslında bu tefsirler Kur’an’a şaşa değil Kur’an’ın esrarını izhar etmesi sebebi ile eserler kıymetli olmaktadır.

İşte bu semboller ( mesela: Kıssa-i Enbiya (a.s) gibi) bize birer ibrettir.

Risale-i Nur’da ise lahikalar ve orada anlatılan meseleler bize birer kıssadır. Lahikadaki isim semboldür. Orada anlatılan biziz.

“Hem bu kahraman milletin ebedî bir medar-ı şerefi ve Kur’an ve cihad hizmetinde dünyada pırlanta gibi pek büyük bir nişanı ve kılınçlarının pek büyük ve antika bir yadigârı olan Ayasofya Câmii’ni "..[7]  böyle muazzam bir mirasın bugün ibadete kapalı olması ise üzücü bir hadise olup Müslümanlara hüzün vermektedir. Tabir-i caizse Ayasofya ruhu bugün halen sürgün yaşamaktadır. Biz ceddimizin mirasına sahip çıkamadık. Bu sebeple ruhumuz ve vicdanımız muazzeb olmaktadır azap çekmektedir.

Ayasofya gibi büyük yerler tarihte bildiri ve nutukların da merkezi olmuştur. “Ayasofya Câmiinde elli bin adama takdir ile nutkunu dinlettiren bir adam.. " [8]

“Lâkin yine korktum ki, başka bir istibdad tekrar o zannı tasdik eder diye, ne kadar kuvvetim varsa Ayasofya Câmiinde meb’usana hitaben feryad ettim." [9]

Ayasofyanın açılması ise açan kimseye manevi kuvvet vereceğine dair haddinin fevkinde iş göreceğine dair ise; “Nasıl Ezan-ı Muhammediye’nin (A.S.M.) neşriyle Demokratlar on derece kuvvet bulduğu gibi, öyle de Ayasofya’yı da 500 sene devam eden vaziyet-i kudsiyesine çevirmektir." [10]

Ayasofya, islam beldelerinin kilit noktalarından birisidir. Burası cami olması ile alem-i islamca bir nevi ittiba edilmeye ve lider kabul edilmeye vesile olacaktır. “Ayasofya’yı, 500 sene devam eden vaziyet-i kudsiyesine çevirmek ve halen İslâm’da çok hüsn-ü tesir yapan ve bu vatan ahalisine âlem-i İslâm’ın hüsn-ü teveccühünü kazandıran…" [11]

Ayasofyanın, putlardan arındırılıp camiye çevirilmesi Dindar Hristiyanları da memnun edecektir. “Hem Demokrat’a ezan-ı Muhammedî gibi çok kuvvet vermek ve Risale-i Nur’un neşrine müsaadesi gibi çok taraftar olmak ve âlem-i İslâm’ı, hattâ bir kısım Hristiyan Devletlerini de memnun etmek için, Ayasofya’yı müzahrafattan temizleyip ibadet mahalli yapmaktır." [12]

Cumhurbaşkanımızın “önce Sultan Ahmed’i dolduralım” ifadesi ise zımni, gizli bir manadır. Yani bana destek olun ve bu talebinizi daha samimi ve Ayasofya ruhu ile isteyin ki, şu anda elimden gelmiyor manasını anlamaktayım.

Deseler ki Ayasofya yerine size 5 Ayasofya yapalım. Bunun cevabı illa Ayasofya olmalıdır. Çünkü Ayasofya Türkiyede islami bir sembol bir şeairdir. Bizler de bunların bilincinde olarak Ayasofyanın asli vazifesine dönüp bir nevi iade-i itibar edilmesini umera-i Türkiyeden beklemek hakkımızdır. Bu arzumuzun yerine gelmesi için doğacak güneşi bekler gibi beklemekteyiz. İnşallah o güneş doğacak ve alem-i islamı ittihad ile güldürüp vahdet-i kalbiyeye vesile vesile olup Birleşik islam ülkelerinin tezahürüne sebep olacaktır. Ayasofya bir poligon taşıdır. Bunun farkedilmesi temennisiyle

Selam ve dua ile

[1] Sözler ( 753 )

[2] Mektubat ( 413 )

[3] Lem’alar ( 185 )

[4] Evliya Çelebi Seyahatnamesi: c.1  ( 89 )

[5] Lem’alar ( 435 )

[6] Sözler ( 734 )

[7] Şualar ( 385 )

[8] Şualar ( 450 )

[9] D. H. Örfi ( 16 )

[10] Emirdağ L. 2  ( 164 )

[11] Emirdağ L. 2  ( 176 )

[12] Emirdağ L. 2  ( 236 )

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
4 Yorum