Nuran ŞAHİN
Tebessümle hayata bakabilme
"Sevincin veya psikolojik açıdan rahatlamanın bir ifadesi olarak dişler görünecek biçimde yüzün gerilmesi" şeklinde tarif edilen gülmenin derecelerine göre tebessüm, yüksek sesle olanına kahkaha denildiği belirtilir (Râgıb el-lsfahânî, el-Müfredât, "dhk" md.)Gülmek bir çeşit dışa vuruş gibidir. Gülerken kalp atışı hızlanır derin nefes alınır beyin tarafından ‘endorfın’ denilen kimyasallar salgılanır. Endorfin ise vücudumuzda gerginliği, ağrıyı azaltır.
Çocukluğumda, gülme çeşitleri taklitleri yaptığımız arkadaş gruplarında hissesi olanları güldürmek, eğlendirmek masumane çocuk oyunlarıydı. Gülümsemek, güler yüzlü olmak, az gülmek, gülünç olmak, gülmek, çok gülmek, kahkahayla gülmek, yapmacık gülmek, boş yere gülmek, alay edici, incitici ve küçümseyici gülmek, güldürmek, boş yere güldürmek fiilleri arasında farklar vardır. Bunların hiçbirisi diğeriyle aynı fiil değildir.
Tebessüm, gülümsemek hayattır. Yaşamaktır. Pozitiflik/ olumluluktur. Canlılıktır. Cennet havuzundan beslenmektir. An-ı seyyalde nefes almaktır. Tebessüm eden mütebessimdir.
Gülümsemek, güler yüzlü olmak ve az gülmek sünnettir. Bunlarda sadaka sevabı vardır. Bunlar kalbe hayat verir. Ruha huzur verir. İnsanları kaynaştırır, insanlar arasında güven, sıcaklık ve yakınlaşma meydana getirir. Dostlukları arttırır. Düşmanlıkları öldürür, husûmeti kırar. Kırgınlıkları önler. Şeytandan gelen kini, nefreti, öfkeyi, kızgınlığı, küskünlüğü söndürür ve yok eder.
Her duygunun ifrat, tefrit, vasat boyutu varken peygamber efendimiz gülmenin vasatını tebessümle belirlemiştir. “Verecek bir şeyimiz yok Ya Rasülallah” diyenlere de “İnsanlara tebessüm etmeniz de bir sadakadır” buyurmuşlardır Peygamberimiz kahkaha ile gülmezdi. Herkese güler yüz gösterir, tebessüm ederdi. Kahkaha ile gülmek mekruhtur.
“Doğrusu güldüren ve ağlatan O’dur.”(Necm 43) “(alayla) Gülüyorsunuz ve ağlamıyorsunuz”(Necm 60) “Güler ve sevinç içindedir.” (Abese 39)
Gülmek bir nimetse şükür, ziyadeleştirir. Zıttı ağlamak, kalbi karartır. “Narın da hoş, nurun da hoş” diyebilmek masumane hüznün tebessümüdür.
Hakikate yönelmeden, eşyanın mahiyetindeki inceliklere nüfuz etmeden, “hüsn-ü mücerred” yani saf güzelliği keşfetmeden, insan sanatkâr olamaz.İsm-i Cemal ve ism-i cemil’ le kainat okumalarını, tefekkürlerini manay-ı harfle Zat-ı Akdes-i zikretmektir. Risale-i Nur’un şehit kahramanı merhum Hafız Ali için, “…. Hem o melekleri, hem hazır ruhları, hem o vakıayı müşahede eden orada bulunan bir keşful kubur velisini güldürdü ve rahmeti ilahiyyeyi tebessüme getirdi. İnşallah bizler de rabbimizi tebessüme getiren kullardan oluruz.
Tebessüm yalnızca insanlara has olmadığını Risale-i Nur metinlerinde görüyoruz.
“Kudret kelimelerinden olanbu çiçeğe bak ki; kısa bir zamanda o çiçek tebessüm edip bize bakar.S.76”
“İşte o saray bu alemdir ki; tavanı tebessüm eden yıldızlarla tenvir edilip gök yüzüdür.S.123”
“Hem bütün mahlukatın yüzüne tebessüm eden bütün ziinetli nebatat ve hayvanattaki tezyinat ve göstermeler, bilbedahe perdeyi gayb arkasında bu süslü ve güzel sanatlar ile kendinitanıttırmak vesevdirmek ve bildirmek isteyen bir…S.680”
“Muvakkat lezzetten ziyade, muvakkat eleme tebessüm etmeli; hoş geldin demeli”M.476
“Mesela nasıl ki bir katre su, bir zerrecik cam parçası zatında ziyasız,ehemmiyetsiz iken safi kalbiyle güneşe yüzünü çevirse o vakit o ehemmiyetsiz, ziyasız katre ve cam parçası güneşin bir nevi arşı olup senin yüzüne de tebessüm eder.” L 123
“baktım ki meyvedar ağaçların başlarındaki meyveleri tebessüm eder bir tarzda bana bakıyorlar bize de dikkat et” L 249
“Fakat iman gözüyle baksa; yetmiş güzel hulleleri giymiş bir cennet hurisi gibi, rahmetler ve hayırlar ve hikmetlerden dikilmiş yetmiş binler güzel libasları birbiri üstüne giymiş, daima güler, rahmetle tebessüm eder bir insan-ı ekber ve ondaki insan nev’ini bir kâinat-ı suğra ve herbir insanı bir âlem-i asgar müşahede eder." (Ş: 611)
“Demek denizin gazabı arasında ve onun ekşi, heybetli, abûs çehresi arkasında rahmet tebessüm etmektedir." (BMs: 231)
“Üst taraf ise, ab-ı hayatı üstümüze ifaza eden rahmet bulutları ve onların arasında envar-ı hidayet ve saadet ile tebessüm eden şems-i Kur’an görünmektedir." (BMs: 350)
“Amma bülbülün maaş-ı cüz’îsi ise, tebessüm eden çiçeklerin müşahedesiyle aldığı zevk ve onlarla yaptığı muhavereden aldığı telezzüzdür." (BMs: 610)
“Evet nebatat, çiçeklerinin cilve ve cünbüşleri içinde tebessümkârane vaziyet göstermeleriyle; Fatırlarına yaptıkları zâhir bir hamd olduğunu ona bakanlara kanaat verir." (BMs: 591)
“Zira bu abus çehresi altında merhametli sahibinin tebessümlü yüzü." (S: 739)
“Zira nur-u mütecessim gibi dimağdan erimiş sakaldan mecra bulup kendini gösteren fikir ve edebin tebessümüdür." (Mu: 95)
Her kavramın, kelimenin evvel ahir zahir ve batını vardır. Bulunduğun yerden bakışına göre değişir. Tebessümünün evveli niyettir. Ahiri şükürdür. Zahiri bedendeki tezahürüdür. Batını mana-i harfiyle bakabilmektir.
İşte tebessümle oluşan söz demetleri:
“Güzel gören güzel düşünür. Güzel düşünen hayatından lezzet alır. Bediüzzaman Said Nursi”
“Geçmiş acılarımıza gülümseyerek bakmayı öğrendiğimiz zaman, büyürüz. Khien”
“Tebessüm, her kapıyı açan sihirli bir anahtardır. Daniel Amiel”
“Çok gülenin heybeti azalır. Hz. Ali”
“Kişi kendine gülmeyi bilmezse gülmeyi unutur. S.JeanetteDuncan”
“Gülmek, fırtınalı gökten doğan gökkuşağına benzer. A. Grün”
“İnsan bir ev ise, yüz penceresi tebessümde o penceredeki ışıktır. Boccaccio”
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.