Törenlerden fırsat bulup kitap okuyamadık

Kaliteli eğitimin önündeki engellerden biri de ‘tören’lerdir. Eğitim yılının başından sonuna kadar serpiştirilmiş törenler dolayısıyla eğitim kalitesinde ciddî kayıplar yaşanıyor. Her sabah düzenlenen ‘and içme’nin yanı sıra, 23 Nisan ve 19 Mayıs başta olmak üzere belki de onlarca defa ‘bayram’ hazırlığı yapılıyor ve bu hazırlıklar öğrencilerin derslerden geri kalmasına sebep oluyor.

Hiç kimse “Ne var bunda? Her ülkenin ‘özel günler’i olur. Bizimkiler de bunlardır” demesin. Daha doğrusu desin de, itirazları da bir dinlesin. Abartılı anma ve özel günler için gerek öğrenciler ve gerekse veliler ne düşünüyor, hiç merak eden oldu mu? Bu günleri bir korku aracı olarak sunmak da çok yanlış. Biz de öğrencilik yıllarında benzer ‘korku’lar yaşadık. İsteyenlerin katılması ayrıdır, herkesi bu törenlere katılmaya zorlamak, katılmayanları ‘disiplin cezası’ ile tehdit etmek ayrıdır. Zorla ‘bayram’lara katılan öğrencilerin bu bayramlardan memnun kalması mümkün müdür?

Hadisenin bir başka yönü de bu ‘bayram’ların ailelere pahalıya mal olmasıdır. Her yıl hazırlanan özel kıyafetler baştan aşağı bir israf abidesi olmuyor mu? Bir an için bu şatafatlı ve bol nutuklu törenlerin yapılmadığını farz edelim. Türkiye ve özellikle de eğitim sistemimiz bir şey kaybeder mi?

Geçmiş yıllara nisbetle eğitim sisteminde maddî anlamda yatırımlar yapıldı, ama hadisenin bu ciheti hiç düşünülmüyor. Okul binalarını depreme karşı dayanıklı hale getirmek, sınıflara ‘akıllı tahta’lar koymak ya da öğrencileri bilgisayarlarla buluşturmak iyi de, temeldeki bu yanlış hiç görülmeyecek mi?

Demokrat Eğitimciler Sendikası 1.151 genç üzerinde bir araştırma yapmış ve hazırladığı raporu kamuoyu ile paylaşmış. Gençler, eğitim sisteminin en büyük üç problemini “ezberci eğitim”, “sınıfların kalabalıklığı” ile “okulların temiz ve güvenli olmaması” olarak görüyormuş. Anket sonuçlarına göre, gençliğin yüzde 45.7’si ilk ve ortaöğretimde verilen eğitimi “yetersiz”, yüzde 28.5’i “ezbere dayalı”, yüzde 19.5’i “basmakalıp” buluyor. “Okullarda verilen eğitim günlük hayatta işinize yarıyor mu?” sorusuna ise gençlerin yüzde 75.1’i “Hayır” cevabı vermiş. Gençlerin yüzde 81.2’si okullarda toplanan paraların gerekli yerlerde kullanılmadığını da ifade etmiş.
Aynı ankete göre gençlerin yüzde 82.8’i öğretmenini ve okulunu kendisi seçmek istiyor.
Gençlerin yüzde 79.9’u resmî tören ve bayramlarda tören kıtası olarak kullanılmalarından sıkıldıklarını ifade etmişler ki bu araştırmanın belki de en can alıcı noktası burasıdır. Öğrencilerin ‘asker’ gibi davranmaya zorlanması eğitimin “e”sine yakışır mı? Bu uygulamalarda hiçbir yanlışlık görmeyen, yanlışların devam etmesi karşısında sessiz kalan yöneticilere ne demeli?

Bırakalım öğrenciler öğrenciliklerini bilsin, askerler de askerliklerini... “Eş tut, hazır ol! Sağa dön, sola dön! Uygun adım marş!” komutuyla “bayram”lara hazırlanan öğrenciler, gerçekte “öğrenci” olabilir mi?

Öğrencilerin büyük çoğunluğu bu yanlışa itiraz ediyorsa mutlak surette dikkate alınmalı. “Bayram” kutlamaları “isteğe bağlı” hale gelmeli ve öğrenciler bu noktada zorlanmamalı. Aksi halde kutlamalardan, törenlerden ve gösterişlerden fırsat bulup “ders” çalışma imkânı kalmıyor.
Ders çalışamayan, kitap okuyamayan öğrenciler geleceğimizin teminatı olabilir mi?

Yeni Asya
 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.