Türk milletinin saadeti Ermenilerle ittifak ve dost olmaya bağlıdır
Günlük Risale-i Nur dersi...
Bismillahirrahmanirrahim
Suâl: "Ermeniler bize düşmanlık edip, hile ve hıyânet ediyorlar. Nasıl dostluk üzerinde ittifak edeceğiz?"
Cevap: Düşmanlığın sebebi olan istibdat öldü. İstibdâdın zevâliyle dostluk hayat bulacak. Size bunu katiyen söylüyorum ki, şu milletin saadeti ve selâmeti Ermenilerle ittifak ve dost olmaya vâbestedir. Fakat mütezellilâne dost olmak değil, belki izzet-i milliyeyi muhâfaza ederek, musâlaha elini uzatmaktır.
Birşey söyleyeceğim: Eğer mümkündür, Ermeniler birden sahîfe-i vücuttan silinsin. Olabilir. Yalnız, size husumetin bir faydası olsun. Yoksa, mutlaka husumet zarardır. Halbuki, Adem zamanından yolda arkadaşlık eden bizimle gelmiş büyük bir unsurun zevâli değil, belki küçük bir kavmin mahvı dahi 'dır (Önünde, dikenli bir ağacın kabuğunu soymak kadar güç engeller var. (Arap atasözü). Ömer Dilân Kabîlesi bin senedir yine Ömer Dilândır.
Hem de, onlar uyanmışlar; siz uykudasınız, rüyâ görüyorsunuz. Hem de, fikr-i milliyette müttefik ve kavîdirler; siz, ihtilâfla şimdilik boşsunuz, hem de galebe etmek istiyorsunuz. Onlar sizi mağlup ettiği silah ile, yani akıl ile, fikr-i milliyetle, meyl-i terakkî ile, temâyül-ü adâlet ile mağlup edebilirsiniz. Bence şimdi kılıç vuran, o kılıncın aksi döner, yetimlerine dokunur. Şimdi galebe kılıç ile değildir. Kılıç olmalı, lâkin aklın elinde. Hem de dostluğun sebebi vardır. Zîrâ komşudurlar. Komşuluk, dostluğun komşusudur. Hem de onlar uyandılar, dünyaya yayıldılar, terakkiyât tohumlarını topladılar; vatanımızda ekecekler. Bizi medeniyete mecbur, terakkîye îkaz, bizdeki fikr-i milliyeti hüşyâr ediyorlar.
İşte şu noktalara binâen, onlarla ittifak etmek lâzımdır. Hem de bizim düşmanımız ve bizi mahveden, cehâlet ağa, oğlu zaruret efendi ve hafîdi husumet beydir. Ermeniler bize düşmanlık etmişlerse, şu üç müfsidin kumandası altında yapmışlar. (Münazarat 67-69)
Bediüzzaman Said Nursi
SÖZLÜK:
İSTİBDAT : Kanuna ve nizâma tâbî olmayan, keyfî, baskıcı yönetim; zulüm ve tahakküm.
ZEVAL : Zâil olma, sona erme.
VABESTE : f. Bağlı, mütevakkıf, olması bir şeye bağlı olan.
MÜTEZELLİLÂNE : Zelîl olarak, kendi hiçliğini bilir sûrette kusur ve aczini anlamakla.
MUSÂLÂHA : Barışma, kırgınlığı ortadan kaldırma, karşılıklı anlaşma.
HUSÛMET : Düşmanlık. Kin beslemek.
MÜTTEFİK : Birbirleriyle aynı fikirde olan, birleşmiş, anlaşmış olan.
KAVÎ : Kuvvetli, sağlam, metin, zorlu.
İHTİLÂF : Anlaşmazlık, uyuşmazlık, karışıklık, ikilik.
MEYL-İ TERAKKİ: İlerleme, gelişme meyli.
TEMÂYÜL-Ü ADALET: Adalet meyli.
TERAKKİYÂT : Yükselişler, ilerlemeler.
HÜŞYAR : Uyanık, akıllı, zekî.
HAFÎD : Evlâd. Oğul. Torun.
MÜFSİD : Karıştırıcı, bozucu.
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.