Türkiye Cumhuriyeti'ni kurduk ama kökümüz Osmanlı
Diriliş dizisinin Ertuğrul karakterini canlandıran Engin Altan Düzyatan, dizinin başarısının sırrından bahsetti...
Risale Haber - Haber Merkezi
Diriliş dizisinin başrol oyuncularından Engin Altan Düzyatan Sabah'tan Sonat Bahar'a röportaj verdi. Röportajda baba olduktan sonra önceliklerinin değiştiğini ifade eden Engin Altan Düzyatan,. “Eğlence ve hayattan zevk alma biçimim değişti” diyor. Oğlu Emir Aras’tan söz açıldığında ise gözlerinin içi parlıyor ve anlatıyor: “Gezmeyi çok severdim ama ondan da vazgeçtim. Şu an en mutlu olduğum yer oğlumun odası. Eve gittiğimde merdivenleri üçer beşer çıkıp onun yanına koşuyorum.” Diriliş Ertuğrul dizisinin bu kadar başarılı olmasının nedeni sorulduğunda ise insanların tarihlerini merak ettiklerini belirterek Türkiye Cumhuriyeti'ni kurduk ama "Köklerimiz Osmanlı" diyor.
İşte o röportajdan bazı kısımlar...
İNSAN GÜZEL BİR ÖRNEKLE BÜYÜMÜŞSE
- Babalık ağır bir sorumluluk yükler insana. Önce kendi babanızla ilişkinizi soracağım...
- Evin en küçük oğluyum. Benden büyük bir abim ve ablam var. Abimle aramda 17 yaş var. En küçük olduğum için şanslıydım. Babamın da tatlı zamanlarına denk geldim çünkü o da yaş almıştı ben doğduğumda. Çok güzel bir ilişkimiz oldu. Entelektüel bir adamdır. Sürekli kitap okurdu, pipo içerdi. Bir vakfın başındaydı ve ilkokul sondan itibaren her ay bir sergiye giderdik. Resmin içinde, kitabın içinde büyüdüm.
- Keyifli bir aile ortamı canlandı gözümde...
- Belki de bu yüzden sanatçı oldum. Aile adamıdır babam. Bizde yemekler aynı saatte yenirdi. Üniversitede okuyordum, akşam yemeğini evde yer öyle çıkardım dışarı. Çocukluğumuzda çiftliğe gidilir, büyükannelerle birlikte olunurdu. Benim daha iyi bir baba olmam gerekiyor. Her evlat babayı geçmelidir ki, sistem ilerlesin, daha iyi bir yere gitsin. Oğlum daha aydınlık, daha vizyoner olsun isterim.
- Kendi aileniz çok önemli bir örnek olabilir mi sizin için?
- 50. evlilik yıldönümlerini kutluyorlar bu yıl. İnsan güzel bir örnekle büyümüşse onu arıyor.
İSİMLER İNSANLARI TAŞIYOR
- Emir Aras bebeğinizin ismi. Nasıl seçtiniz?
- İsim seçerken harflerin enerjisine inanırım, sipiritüel şeyler de okumuştum... Benim de iki ismim var. Altan dışardan sizin gördüğünüz ismimdir, Engin de kendi başına olmayı sevdiğim, kitap okumayı sevdiğim gizli tarafımdır aslında. İsimlerin insanları taşıdıklarını düşünürüm. Bununla ilgili birine de danıştık. Ebced hesapları da vardır bilirsiniz... Emir'e alternatif olarak Aras'ı bulduk. Oğlum da benim gibi EAD oldu. Ama Emir diye hitap ediyoruz.
- Yüzyıllar öncesine gidip çok güçlü bir karakteri canlandırıyorsunuz. Erkeğin evrimini de gözlemleme şansınız oldu mu?
- İnsanoğlu şehirleştikçe erkeğin evrimi de ona göre şekilleniyor. Fiziksel bir koruyup kollama halinden uzaklaşıyor erkek. Ekstrem bir durum olmadıkça hiç birimiz sokakta bir kavgaya girmiyoruz. Girsek de çok az oluyor. O zamanlar öldürmek çok doğal bir şey. Yemek yemek kadar doğal. Sadece öldürmenin sınırları var. Öldürmek ahlak çerçevesi sınırlarında. Düşmanınız olması gerekiyor ve canınıza kast etmiş olmalı. Hatta bu bir haysiyet meselesi. Konumlandırma açısından daha savaşçılar ve vahşi bir his içlerinde duruyor. Bu kıyafeti giyip sete geldiğimde benim de içime bu his giriyor. Onun damarlarımda olduğunu hissediyorum. Savaş sahneleri çekerken hepimizin gözleri bambaşka bakmaya başlıyor. Bir kere insanoğlunun birini öldürebilir olduğunu gördüm. Şehir, toplum bunu duygu olarak çok bastırmış. O dönemde güç; öldürebilme gücü. Bunun dışında erkek hâlâ aynı evriminde. Evimizi, ailemizi, alanımızı başka türlü korumaya çalışıyoruz.
CUMHURİYET KURDUK AMA KÖKÜMÜZ OSMANLI
- Reytingleri çok iyi Diriliş Ertuğrul'un... Neden sevildi bu dizi?
- Öğrenmek istiyor insanlar tarihlerini. Hikaye de güzel. Sunduğumuz hikayede Osmanlı'nın köklerini anlatıyoruz. Hiç bilmediğimiz bir tarih, 1200'lü yıllar. Düşünün tarih kitaplarında Ertuğrul Gazi ile ilgili bilgi sadece 10 sayfa. İşin toprakta geçmesi seyirciyi çekti. Köklerimiz topraktan geliyor. Eskiden Türklerin nasıl yaşadığını merak ediyoruz. Gençliğimizde böyle filmler vardı, Cüneyt Arkın'dan, Kartal Tibet'ten izliyorduk bu hikayeleri.
- Toplum bu tür hikayelere özlem mi duyuyordu yani?
- Toplum olarak merak ediyorduk. Güzel, milliyetçi bir tarafımızı da gıdıklıyor bu dizi. Amerikalı kendi tarihini dizi, film yapıyor ve bayrağını herkese izlettiriyor. İngiliz'in, Fransız'ın tarihini biliyoruz. Bu da bizim köklerimiz ve kültürümüz. Biz 1923'te Osmanlı'yı geride bırakıp bir Cumhuriyet kurduk. Türkiye Cumhuriyeti olarak devam ediyoruz ama köklerimiz Osmanlı. Baktığınız zaman 600 yıllık bir imparatorluktan bahsediyoruz. Dünyayı ayakları altına almış ama bunu ezerek ya da gittiği toplumları sömürerek yapmamış. Yani utanılacak bir tarihimiz yok. Neden hatırlamayı bırakmışız? Övünülecek tarihi olmayan toplumlar bile kendileriyle övünürken üstelik... Kimse tarihini unutamaz. Ne olursa olsun DNA'da kayıtlı bir şeyler var.
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.