Türkiye cuntaya karşı ayakta
Millete komplo belgesinin orjinalinin ortaya çıkması Türkiye'yi ayağa kaldırdı. Toplumun her kesiminden yükselen ses ortak. Sorumluların derhal ortaya çıkarılması ve cezalandırılması.
BAŞBUĞ GEREĞİNİ YAPMAZSA SUÇ İŞLER
Mehmet Emin Aktar (Diyarbakır Baro Başkanı): TSK içerisinde böyle bir belgenin hazırlanmış olması, böyle bir çalışmanın yapılmış olması, demokrasiye karşı bir darbe girişimidir.
Genelkurmay Başkanı, gereğini yapmazsa suç işlemiş olur. Albay'ın belgeyi hazırladığı ve üzerinde imzası olduğu biliniyor. Onun dışında karargahta bir ekip olduğu belirtiliyor. Hepsinin görevden el çektirilmesi gerekir.
SİVİL YARGIYA HESAP VERECEKLER
Ali Aydın (Kayseri Baro Başkanı): Türkiye şu anda hukuk ve demokrasi ülkesi olup olmadığı yönünde testten geçiyor. Belgeyi hazırlayanlar sivil yargıya hesap vermeli. Türkiye hukuk ve demokrasi ülkesi olup olmadığını bu olayla gösterecektir.
DARBE, SİVİL BİR SUÇTUR
Celal Mümtaz Akıncı (Afyonkarahisar Baro Başkanı): Maalesef ordumuz içinde cunta heveslilerinin, darbe heveslilerinin olduğu ortaya çıktı. Darbe, sivil bir suçtur. Bir an önce bu suçu işleyenler, bu noktada örgütlenenler hakkında sivil savcılık tarafından yasal işlem yapılmalı. Sorumluları adalet önüne çıkarıp, cezalandırmalıdır.
KAÇACAK BİR YER KALMADI
İsmail Kahveci (Kahramanmaraş Baro Başkanı): Belge ortaya çıktığına göre, cezai müeyyidenin uygulanması gerekir. Kaçacak bir yer kalmamıştır. Atfedilen suçlardan dolayı yargılama gerekir. Belgenin gizlenmesi de ayrı bir suç. Yargılama acilen neticelenmeli.
DEMOKRASİ KİMSEYE FEDA EDİLEMEZ
İhsan Darende (Kastamonu Baro Başkanı): Yapılan yanlış. Bunların kesinlikle soruşturulması lazım. Demokrasinin korunması adına hukuk devletinde bunlara gerekli refleksin gösterilmesi şart. Hukuk devleti gerçekleri ortaya çıkarır. Demokrasi kimseye feda edilemez. Gerekli işlemler ve soruşturmalar yetkili makamlarca yürütülecektir. Yargı gerekeni yapacaktır.
PLAN AÇIKÇA DARBEYİ HEDEFLİYOR
Süleyman Gürkök (Anadolu Hukuk Derneği Başkanı): Planda açıkça, millet tarafından seçimle işbaşına gelen hükümeti yıkma ve toplumun farklı kesimlerini birbirine düşürme hedefleniyor. Ortada büyük bir komplo planı vardır. Hükümet, Genelkurmay Başkanlığı'nı beklemeden harekete geçmeli, sorumluları görevden almalıdır.
SAVCILIK GEREKENİ YAPACAK
Yusuf Başer (Yozgat Baro Başkanı): Türkiye hukuk devleti. Hukuk devletinin ilkelerine uygun olarak herkes makamı ne olursa olsun yargı önünde hesap verebilmeli. Örtbas edilmemeli. Bu belgeyle ilgili olarak da yargı gerekeni yapacaktır.
AYRIK OTLARI TEMİZLENMELİ
Ateş Hatinoğlu (Rize Baro Başkanı): Yargının belgeyle ilgili sorumlu kişiler için gereğini yapacağına inanıyoruz. Sorumluluğu olanlar yargı sürecinin neticesinde sonucuna katlanır. TSK da kendi iç işleyişi içerisinde bir inceleme başlatıp bu ayrık otlarını temizlemeli.
BELGEDEKİ İSİMLER SORUŞTURULMALI
Harun Mertoğlu (Eski Rize Baro Başkanı): Ortada ciddi bir iddia ve delil var. Bu belge gerçekse sorumluların mutlaka bunun hesabını vermesi lazım. Belgenin hazırlanmasında birçok ismin olduğu söyleniyor. Hepsi ortaya çıkarılmalı.
BU TÜR GİRİŞİMLER GERİDE KALDI
Gazanfer Günler (Bolu Baro Başkanı): Savcılar, mahkemeler görevini yapacaktır. Sorumlular cezalandırılmak durumundadır. Türkiye'de bu tür girişimler artık geride kaldı. Bundan sonra darbe olmaz. Böyle bir şeyi beklemiyorum. Hiç kimse de beklemesin. Türkiye demokrasisini oturtmuştur. İktidarlar seçimle gelir, seçimle gider.
TÜRK MİLLETİNE EN BÜYÜK KÖTÜLÜK
Tülay Ömercioğlu (Çanakkale Baro Başkanı): Bu yüzyılda, böyle bir şeyin sözünün edilmesi dahi Türkiye'nin değerini düşürür. Global dünyaya açıldığımız şu günlerde, Avrupa Birliği'ni düşündüğümüz Türkiye'de darbe diye bir şeyin söz konusu edilmesi dahi Türk milletine karşı yapılacak en büyük kötülüktür.
MAHKEMELER GEREĞİNİ YERİNE GETİRİR
Özdemir Sökmen (İzmir Baro Başkanı): Bu devletin mahkemeleri bağımsızdır. Böyle bir evrak varsa ve imzanın aslının da kime ait olduğu anlaşılmışsa, savcılarımız ve bağımsız mahkemelerimiz gereğini yerine getirecektir.
ASKER, DEMOKRASİNİN DIŞINA ÇIKAMAZ
Selahattin Sarıoğlu (Malatya Baro Başkanı): Demokratik devlet istiyoruz. Demokrasinin argümanlarının dışına çıkılmamalı. Siyasi partiler de olsa, hükümet de olsa, asker de olsa bu argümanların dışına çıkmamalı. Demokrasinin tanımına bağlı kalınmalı ve dejenere edilmemeli.
HERKES YARGIYA GÜVENSİN
Müzeyyen Çiftçi (Ardahan Baro Temsilcisi): Demokratik müdahaleye karşıyız. Artık darbe devri kapandı. Ele geçirilen belgeyle ilgili yargının gerekeni yapacağını düşünüyorum. Bunu hem yargının hem de belgenin altında imzası olduğu belirtilen Albay Çiçek'in kendi kurumunun yapacağına inanıyorum. Bu konuda mutlak hakikate ulaşılıncaya kadar gereği yapılır.
BU BİR EKİP ÇALIŞMASI
Ayhan Çabuk (Van Baro Başkanı): Bu belgeyi bir albayın tek başına hazırladığına inanmak mümkün değil. Bu, ordu içinde bir ekip çalışmasıdır. Genelkurmay Başkanlığı bununla ilgili ciddi bir soruşturma açmazsa töhmet altında kalacaktır. Bu belge sivil iktidara yönelik bir plan olduğu için darbe teşebbüsü suçuna girer. Bu sebeple sivil yargının soruşturma yapması gerekir.
Alevîler 'kirli plan'a karşı tek yürek: Dersimizi aldık, oyuna gelmeyiz
Ergenekon soruşturması, bazı kesimlerin ülkede Türk-Kürt, Alevi-Sünni çatışması çıkarmak için nasıl planlar yaptıklarını da ortaya koydu. Ergenekon iddianamesinde yer alan bilgilere göre örgüt, Alevi önderlerine gerçekleştirilecek suikastlarla toplumda infiale sebep olacak ve çatışma çıkaracaktı.
Ergenekon tutuklusu İbrahim Şahin'in evinde ele geçirilen suikast listesinde Alevi kesimden önemli isimler yer alıyordu.
Seçimle gelen hükümeti antidemokratik yollarla devirmeyi öngören 'Kaos Planı'nda millete yönelik dehşet komploları da yer alıyordu. Planda, Alevi kesime yönelik tahrik edici eylemlere de yer verilmişti. Buna göre, bazı öğrenci evlerine yapılacak baskınlarda Alevi düşmanlığını körükleyecek bilgi ve belgelerin evlere bırakılması sağlanacaktı. Üzerlerinde oynanan oyunlar, Alevi kesimi rahatsız etti. Alevi kesimin önder isimlerinin görüşleri şöyle:
Alevi Bektaşi Federasyonu Başkanı Ali Balkız: Kim hangi nedenle niyetlenirse niyetlensin; Türkiye'de artık Alevi ve Sünnileri karşı karşıya getirip kaos oluşturacak hiçbir görüş yoktur. Onlar geçmişten ders aldı. Çokça dolduruşa gelmişler ve ağır faturalar ödemişlerdir. Kaldı ki kent ortamında iç içe yan yana yaşamanın getirdiği olanaklar nedeniyle birbirini daha iyi tanıyorlar ve laiklik ilkeleri dâhilinde çok daha saygılılar. Bu ülke ne çekiyor ve ne çektiyse, ağır aksak, kör topal bir demokrasiye mahkûm olması nedeniyle çekti.
Pir Sultan Abdal Kültür Derneği Genel Başkanı Fevzi Gümüş: Alevileri Sünnilerle, Kürtleri Türklerle karşı karşıya getirmek ve buradan özel bir toplumsal tepki oluşturmak isteyen derin devlet organizasyonları her zaman olmuştur. Bu da öyle bir operasyonun benzeri gibi görünüyor. Türkiye'de bu tür eğilimleri ortadan kaldırmanın panzehiri demokratikleşmenin önünü açmaktır. Karanlık güç odaklarına, kontrgerilla girişimlerine izin vermeyecek kadar demokrasi geliştirilmeli.
ALEVİLER TAHRİK EDİLİYOR
Alevi Vakıfları Federasyonu Başkanı Doğan Bermek: Toplumsal kriz oluşturmak için hem içeriden hem dışarıdan Alevi konusuna dokunan çok fazla kuruluş var. Sayılara bakıldığı zaman Alevi nüfusunun sayısı çok fazla. Bu açıdan en kolay toplumsal çatlağa yol açabilecek, en kolay provoke edilebilecek potansiyel bir sorun merkezi olarak görülüyor. Bunu sorun merkezi olarak gören ve bilenler her kanattan üzerine gitmeye çalışıyor. Bu tür eylem planlarının çoğu Alevileri muhakkak planın içinde görürler. Çünkü provokasyona çok açık bir yapıları var, ama Aleviler buna izin vermedi.
Liberal Düşünce Topluluğu Alevi Bektaşi Araştırma Merkezi Direktörü Şenol Kaluç: Bu süreçte herkes üzerine düşeni yapmalı. Genelkurmay Başkanı 'Bu belge doğru çıkarsa gerekeni yaparız.' demişti. İstifa etmeyi mi kastetti, en üst düzeydeki cuntacı, darbeci zihniyetleri temizlemeyi mi kastetti bilemiyorum. Neyi kastettiyse gereğini bir an önce yapmalı diye düşünüyorum.
Erikli Baba Kültür Derneği Başkanı Metin Tarhan: Aleviler tarih boyunca mağduriyete uğramış önemli bir kesim. Bu açıdan provokeye açık. Böyle iktidarı elinde tutmaya çalışan insanlar tarafından birbiriyle çatıştırılmış. Alevileri böyle bir provoke zeminine oturtmalarını kınıyoruz. Aleviler artık çok olgunlaştı. Çok rahatlıkla söyleyebiliriz, provokeye gelebilecek bir kesim değil. Bu anlamda öyle bir belgeye Alevilerin alınması bizi çok üzmüştür. TSK içinde böyle bir şey yapılması çok üzücü. Bu işte parmağı olanlar tasfiye edilecektir. TSK, içindeki çürükleri temizleyecektir.
Köşe yazarları istifa istedi
Oktay Ekşi (Hürriyet):"Topun tüfeğin yenemeyeceği tek güç vardır. Ona 'gerçek' derler. O güç döner dolaşır bir gün kendisini kabul ettirir. Galiba Albay Dursun Çiçek imzalı belge konusunda döndük dolaştık, 'gerçeğin kabul edilmesi gereken noktaya' geldik.
Ortaya çıkan gerçeklerin yasal ve ahlaki sonuçları ne ise herkes, onun gereğini yapmalıdır. Silahlı Kuvvetlerimiz, Türkiye'nin 1946'dan beri içinde bulunduğu 'demokratik sistem'in gereklerine kendini artık uydurmalı ve 'hesap sorulamazlık'tan, 'hesap sorulabilirlik' zeminine geldiğini kabul etmelidir.
Ertuğrul Özkök: (Hürriyet): Acaba bütün bunlar "Nasılsa kimse bize bir şey yapamaz" duygusunun verdiği pervasızlık ve cüretle mi gerçekleştiriliyor? Hangisi olursa olsun, ortada Türk Ordusu açısından çok vahim ve marazi bir durum var demektir. Art arda gelen şu hatalara bakın. Cezalandırmak istediği erin eline, pimi çekilmiş el bombası verip 4 kişinin ölümüne yol açan subay kamuoyundan saklanmak isteniyor. Bir kız çocuğu tarlada ölüyor, suçlamalar yapılıyor. Bunun açıklaması günlerce sonra geliyor. Bir albayın hazırladığı darbe belgesi için komutan kendini angaje edip 'kâğıt parçası' diyor veya dedirtiliyor. Sonra belgenin aslı ortaya çıkıyor. Hangi ordu bu kadar üst üste vahim hatayı kaldırabilir?
Ahmet Altan (Taraf): Bizim ordu disiplinden tamamen kopmuş. Kendini "her türlü hukuksuz eylemi yapma hakkına sahip" sanıyor. Bizim ordunun her yanından "hukuksuzluk" fışkırıyor. Türkiye'nin yolunun açılması, gelişmesi ve çağdaşlaşması için ordunun siyasetten çekilmesi, askerlerin hukuk tarafından denetlenebilmesi gerekiyor.
Oral Çalışlar (Radikal): Belge, ordudaki yasadışı bir yapılanmayı, seçilmiş meşru iktidarları zor yoluyla devirmeyi amaçlayan bir komployu kanıtlar nitelikte bir belgedir. (...) Bu belgenin sorumluları yargıya hesap verecekler. TSK, ülkemiz demokrasisinin sınırları içine çekilecek ve asli görevine dönecektir.
Cengiz Çandar (Radikal): TSK'yı yıpratma kampanyası yok. TSK içindeki hukuksuzluk halinin böyle örtülmeye kalkışılmasıyla TSK yıpratılmış oluyor. TSK'yı yıpratmanın ve TSK'nın yıpranmasının önüne geçmek, hukukun önüne geçmemekle mümkün olacak. Mızrak çuvala sığmıyor...
Taha Akyol (Milliyet): Hukuk sonuna kadar işlemeli, bir daha kimse böyle şeylere cesaret edememelidir. Bu, demokrasi için de TSK'nın itibarı için de zorunludur. Askerler bir de şunu düşünmeli: Niye öyle birkaç yıldır değil, en azından yarım yüzyıldan beri darbeler, cuntalar, müdahaleler, provokasyonlar, andıçlar söz konusudur? Bu problem, "bilgi sızmasını önlemek" gibi teknik bir sorun değil, "askerî ideoloji" ile ilgili ciddi bir sorundur: TSK artık 'toplum mühendisliği'nin çağının geçtiğini görmeli; Harbiye'den itibaren eğitimini buna göre gözden geçirmelidir.
Ali Bayramoğlu (Yeni Şafak): Böyle bir skandal herhangi bir hukuk devleti düzeninde ordu komutanını derhal görevden alma ve ordunun içini hallaç pamuğu gibi atmakla sonuçlanırdı. Bir gün Türkiye de bunları görecek... Şu aşamada en azından Genelkurmay Başkanı'nın görevden alınması ya da istifa etmesi çok kişinin aklına geliyor ve çok kişiye meşru geliyor.
Hasan Cemal (Milliyet): Başbuğ, kâğıt parçası derken gerçeği biliyor muydu? (...) Durum vahim. Hem de çok vahim. Türkiye'de demokrasi, hukuk devleti, asker-sivil ilişkileri, askerin demokrasi içindeki konumu yerli yerine oturacaksa, bu planın arkasında yatan gerçeğin, daha doğru deyişle kirli tezgâhın ortaya hızla çıkarılması gerekir.
Ahmet Taşgetiren (Yeni Şafak): 'Kâğıt parçası' tanımlaması, çok erken verilmiş bir yargıdır ve kendi kendisini (Başbuğ) çok peşin bir bağlamadır. Kaldı ki ihbar mektubu, Genelkurmay Başkanı'nı dışarıdan belgeyi yargılayabilecek bir konumda değil, bizzat operasyonun içinde göstermektedir.
(Bugün-Zaman)