Çok bulanık ve kafa karıştıran günlerden geçiyoruz. Bu kargaşa arasında Risale-i Nur hareketi, Nur Talebeleri, yıllarca pir-u pak olarak kalmayı başarmış bu iman ve Kur’an hizmetinin şakirtleri de bu hesaplaşmanın bir parçası haline getirilmek isteniyor.

Bu tartışma ve yıpratma operasyonu, hiçbir kural ve etik kaygı taşınmaksızın, öldüresiye ve büyük bir öfke ile devam ediyor.

Son on bir yıldır bu milletin manevi değerlerine büyük hizmetlerde bulunmuş ve demokratikleşme konusunda çok önemli adımlar atmayı başarmış bir Hükümeti, her ne şekilde olursa olsun bitirmeyi kafasına koymuş bir organizasyon; hukuk, medya ve diğer bütün vasıtaları da kullanarak var güçleri ile saldırmaya devam ediyor.

Bu kavgada savrulan taşların bir kısmı da; ne yazık ki, ne kadar sakınsalar ve bu tartışmanın dışında kalmaya gayret etseler bile, samimi bir şekilde İslami hizmetlerde bulunmaya çalışan hizmet ehline ve hizmetlerine isabet ediyor ve zarar veriyor.

Bazıları da, bu kavgadan rant elde etmeye ve biraz dahi olsa karlı çıkmanın basit hesaplarını yapıyor.

Bir kısım insanlar da, buradan kendi haklılıklarına delil devşirmeye çalışıyor, sütten çıkmış ak kaşık görüntüsü vermek için gayret gösteriyorlar.

Bunu da her iki tarafta bulunanların da, yıllardır hep hedef tahtasında bulundurdukları fikir hareketleri olmasına rağmen, onların hayırhahı görünerek yapmanın gayretini gösteriyorlar.

Oysa bir tarafta kendi destek verdikleri ve iplikleri defalarca pazara çıkmış siyaset cambazları olsaydı, nasıl davranacaklarını, geçmiş bütün tecrübelerin feryadı ile bütün dikkat ve insaf ehli tarafından tereddütsüz bir şekilde bilinmektedir.

Onun için buradan kimseye ekmek çıkmaz. Yapılması gereken şey çok açıktır. Bu fitnenin, en az zarar ile atlatılması için, bütün din ve vicdan ehli insanlar, azami ve ihlaslı bir şekilde gayret göstermelidir.

Üstad’ın Aziz Talebesi olan ağabeyler, son derece makul ve dengeli bir açıklama ile Üstad’larına yakışır en asil ve isabetli duruşu sergilediler. Bu asil ve vakur duruş, fanatik ve tarafgirlik bataklığına saplanmış insanları son derece rahatsız etti.

Maalesef, kendilerini gizlemeyi başarmış karanlık ruhlu bazı insanlar, Ahir Zaman Müceddidi Büyük Üstad’ın bu serapa Nur olan talebelerine her türlü hakareti yapmaktan geri durmadılar.

Bazıları da onları vicdansızca, birilerinin oyunlarına alet olmakla suçladı. Kendi hayatlarını ve efallerini kuşatmış hata ve ifrat girdabına bakmaksızın, seviyesiz ve şen’i saldırılarda bulundular.

Ülkenin dört bir yanında, her birisi birer kutup yıldızı olan bu kahraman Nurlu Ağabeyler, bir kez daha Müslüman milletimize tam bir kılavuz ve rehber olmanın şeref ve bahtiyarlığını yaşadılar.

Hiçbir insaflı mümin böyle bir kargaşada, bugüne kadar büyük bedeller ödenerek elde edilen kazanımların ve alınan mesafelerin berhava olmasına çanak tutmaz ve razı olamaz.

Fitne ve fesat ortamında öncelikle din adamları sükûnet ve kardeşlik tavsiye etmelidirler. Yoksa siyasetçilerle kavgaya tutuşarak hizmet etmek ve bu kadar dehşetli problemin üstesinden gelmek mümkün değildir.

Burada Nur Talebelerine çok büyük görevler düşmektedir.

Mademki Nur Talebeleri, Ümmet-i Muhammediyeyi (ASV) sahil-i selamete çıkaran bir gemide çalışan hademelerdir. O halde bu geminin ve mürettebatın zarar görmeden menzil-i maksuduna ulaşması için herkesten çok daha fazla basiretli ve ferasetli olmak zorundadırlar.

Nur Talebeleri her şeyden önce hakkın hatırını âli tutarlar ve hiçbir hatıra, hasis menfaate ve grup fanatizmine feda etmezler.

Nur Talebeleri Üstad’larından aldıkları dersin gereği olarak dine hizmet eden, dindar ve dine hürmetkâr olan idarecilerin başarı ve selameti için dua ederler.

Nur Talebeleri, devlet idarecilerinin müspet işlerinde her zaman yardımcı olur ve destek verirler. Rekabetkarane düşmanlıklar içine girmezler.

Nur Talebeleri millete her zaman noktayı istinat ve ümit kaynağı olurlar. Milleti ye'se düşürecek bir hareket ve propaganda içine giremezler.

Nur talebeleri, İslam düşmanlığı tartışma götürmez bir şekilde kesinleşmiş fitne ve nifak ehlini sevindirecek hareketler içinde olamazlar.

Nur Talebeleri, dehşetli komitelerin ve şer şebekelerin tuzaklarına düşmez, onların menfaatine hizmet manasına gelebilecek bir cepheleşmenin parçası ve tarafı olamazlar.

Nur Talebeleri, öncelikle ve her şeyden önce iman hizmetine yoğunlaşır ve mesailerinin büyük bir çoğunluğunu bu mukaddes vazifeye teksif ederler.

Nur Talebeler, her zaman ve her şekilde hayrın ve hakikatin tarafında olurlar. Mutlak hayrın mümkün olmadığı durumlarda tartışma götürmeyecek şekilde ‘’ehven-i şerri’’ ihtiyar ederler.

Nur Talebeleri, İslam’a hizmet eden bütün gruplarla, uhuvvet ve tesanüde dayalı bir strateji ile birlikte hareket ederler.

Nur Talebeleri, ‘’dostları ile mürüvvetkarane muaşeret ve düşmanlar ile sulhkarane bir münasebet’’ içinde olurlar

Nur Talebeleri, İslam’a hizmet edenlerin yolunu açar, onlara destek olur ve onlara ellerinden gelen yardımı yapmaktan geri durmazlar.

Nur Talebeleri, sisli ve puslu havalarda, insanların yanlış yapmalarının ve yanıltılmalarının kolaylaştığı günlerde, bir işaret feneri görevi görürler.

Nur Talebeleri, hayatları boyunca müspet hareketi değişmez bir prensip olarak kabul etmişler, menfi hareketlerin içinde asla olmamışlardır.

Nur Talebeleri, Müslüman kardeşlerine, müminlere asla ve asla tuzak kurmazlar, onların hata ve yanlışlarından menfaat ve rant devşirmezler.

Nur Talebeleri, maddi güç ve kuvveti hedeflemezler, bunları merkeze koymazlar, insanları para makinesi olarak görmezler, tezellül etmezler.

Nur Talebeleri, memurları, amirlerine karşı düşmanlık yapmak için örgütlemezler, onları bu konuda teşvik etmezler.

Nur Talebeleri gördükleri hata ve yanlışları usulüne uygun bir şekilde ve suhuletle çözmeye çalışırlar. Bunları bahane ederek kaos çıkarmazlar.

Nur Talebeleri, intikamkarane hareketlerde bulunmazlar, haklarını meşru dairede savunmakla birlikte, gayrı meşru vasıtalara başvurmazlar.

Nur Talebeleri, müminleri tecessüs ile takip etmez, hata ve kusurlarını basit grup çıkarları ve güç kazanmak için alet etmezler.

Nur Talebeleri müminlerin menfaat ve huzurlarını, kendi huzur ve menfaatlerine tercih ederler. Kendileri için yaşamaz, cemiyet için yaşarlar.

İnşallah Türkiye ile birlikte, Türkiye’ye umut bağlamış bütün İslam Âlemini kuşatma kabiliyeti ve azametinde olan bu ateş, Nur Talebelerinin ve diğer bütün gayretli müminlerin asil duruşu ve feraseti sayesinde sönecek ve bu dehşetli tehlike bertaraf edilecektir.

Bizleri bekleyen mes’ud istikbalin kararmaması için, hep beraber, dış güçlerin teşvik ve himayesinde olan bütün fitne ve kargaşa hareketlerinin akim kalması için üzerimize düşeni yapalım ve dualarımızı eksik etmeyelim.