Dr. M. Rıza DERİNDAĞ
Uzak Doğu Nur Doğu Oluyor-2
FİLİPİNLER
Filipinler Rabbimizin inayet ve ikramı ile çok kısa bir zamanda hizmetlerimizin hızla neşvü nema bulduğu yerlerden birisi. Bu inkişafta Filipin insanının tevazuu, fakrı, okuma alışkınlığı ile birlikte Türkiye’den Nur ağabeylerin hüsnü zanla duaları, sahabet ve hamiyetleri var. Defaatle farklı topluluklar mabeyninde Filipin hizmetleri, hidayet haberleri, şevke medar inkişafat ifade edildi, anlatıldı.
Şimdi ise Muazzez Üstadımız Bediüzzaman Hazretlerinin mutlak vekili Hüsnü Bayram Ağabey (Haşiye-1)ve yine Hüsnü Ağabeyin Kardeşi, Afyon Hapishanesi mevkuflarından, Safranbolu’da Nurun en büyük bir Efe Kahramanı Hıfzı Bayram Ağabeyin (Haşiye-2) oğlu, Üstadımızın pek kıymetli iltifatlarına daha 6-7 yaşlarında mazhar olmuş, Üstadımızın evlad-ı manevisi ve Hüsnü Ağabey ile al-i aba’dan (Haşiye-3) Yılmaz Ağabey (Haşiye-4) Filipinler’e şeref verdiler.
Manila’da gece yarımda Filipinlerde Nurun kahramanları ehli hizmet Emre ve Mustafa Samur kardeşlerle, Vakıflar Abdullah ve Ahmet kardeşler bizleri karşıladılar. Filipinlerin Başkenti Manila’da 3 katlı güzel bir medrese-i nuriyemiz mevcut, misafirlerimizi orada istirahat ettirdik.
Ertesi gün Filipinlerin en büyük üniversitesi University of Philippines (Filipinler Devlet Üniversitesi) kampüsünde bulunan İlahiyat Fakültesinde konferansımız oldu. Erken saatlerde toplanan öğretim görevlileri, Müslüman Yüksek İhtisas ve doktora talebeleri 2 saate yakın Hüsnü Ağabeyi dinledi. Fakülte Dekanı Prof. Zülkifli Wadi hoşgeldiniz konuşmasında 10 senedir Nurları tanıdığını, Üstadın hizmetinde ve en yakınında bulunmuş bir Zatı karşılamaktan mutluluk duyduklarını ifade ederek, min fevki haddin ben de kabul buyurursa O Üstadımızın en zayıf bir talebesiyim diyerek hizmetlere teşvikatta bulundu.
Hüsnü Ağabeyin Üstadımızın Tarihçe-i Hayatını bir nebze ifade eden konuşmaları ve yapmış olduğu dersler ğayet müessir oluyor, hatta bir aralık Dekan Yardımcısı bende külliyat vardı fakat tamamını okuyamamıştım, fakat bugün bütün külliyatı bitirmeye karar verdim dedi.
Nur’lu Hatıralar
Hüsnü ve Yılmaz Ağabeyler bir devr-i istibdad ve zulmün sönmeye yüz tuttuğu ceberrut zamanın yaşayan şahitleri. Kendileri bir münasebet olmadan çok fazla hatıra nakletmiyor, bir evvelki yazımda ifade ettiğim gibi daima nazarları Nurlara celbediyor, hatta çok hatıra isteyenlere en güzel hatıralar Lahikalarda diyerek Barla’dan, Kastamonu’dan ve Emirdağından okuyorlar. Seyahat boyunca Nurlara vakıf arkadaşlar ısrarla Yılmaz Ağabey’e Emirdağında bir mektupta Yılmaz’ın rüyası aynen çıkmış diyor Üstadımız acaba o rüya ne idi diye soruyorlar, Yılmaz Ağabey ise gayet tevazu ile tahattur edemiyorum kardeşim diyor, hatırımda kalmamış diyor, yahut Üstadımız yazmamış deyiveriyor...
Hıfzı Bayram Ağabey Afyon Hapsine gönderilen kahraman Nur talebelerinden. Yılmaz Ağabey anlatıyor; okuldan döndüm, baktım Pederim avluda iki jandarma arasında oturuyor, evladım beni götürecekler buyurdu, helalleştik çıktılar. O zamanlar okuldan eve giderken, kıraathanenin önünden geçerdim, beni görünce bazı adamlar seslice, duydun mu Hıfzı Efendiyi tevkif etmişler, idam edeceklermiş diye söylenirler ben de valideme koşardım, o zamanlar Safranbolu ekserisi Halk Partiliydi. Hüsnü ağabeyler defaatle o zamanlar yine Afyona Üstadımıza mektup yazarlar ve kendilerinin de Nur talebesi ve Nur fedaisi olduklarını ifade ederler, bir kaç defa emniyete bu sebeple götürülürler, Safranbolu müftüsü ve emniyet Amiri böyle mektup yazmamaları hususunda kendilerini ikna ederler.
1948’de Üstadımız 20 aylık hapis müddeti neticesinde hapisten çıkınca bir kaç ay evvel hapisten çıkan Hıfzı Ağabey evlatlarını Afyon’a Üstad’a gönderir. Zira Üstadımız çok hastadır, zehirlere maruz kalmıştır ve Hıfzı Ağabey Üstadının vefatından endişe eder ve Hüsnü ile Yılmaz Ağabeylerin yaşları çok küçük olduğu halde tek başlarına Safranbolu’dan Üstad’ı görmeye gönderir. Afyon’da Üstadımızın yanında sadece Zübeyir Ağabey var o zaman. Daha sonra Emirdağında Üstadın hizmetindeki Zübeyir Ağabey tekrar memuriyete çağrılınca Üstadımız Safranbolu’ya da mektup göndererek Zübeyir sisteminde bir ehl-i hizmet talep eder, bu mektup üzerine ortaokulu henüz bitirmiş olan Hüsnü Ağabeyi Üstadına vakfeder Hıfzı Ağabey. Üstadımız Hüsnü Ağabeyi kabul eder böylece vefatına kadar yanında hizmetin en ince desatirine ve arzuy-u Üstada vakıf olacak şekilde on sene geçirir Hüsnü Ağabey Üstadımızla...
O senelere ait Nurun meslek ve meşrebine matuf çok mühim hatıratı sırası gelince naklediyor Hüsnü Ağabey, o zamanlarda Lahikaları adeta ezber etmiş bir Hüsnü Ağabey ile tanışıyorsunuz...
Üniversitede ki programımızın akabinde Birleşik Arap Emirlikleri Manila Büyük Elçiliğinde Nur talebesi, Üstadımıza aşık bir akademisyen Şeyh Yahya Bilal ile buluştuk. Elçilikte bizleri ağırladı, ve Nurlara olan meftuniyetini burada bir kez daha edebi bir şekilde ifade etti. Şeyh Yahya önümüzdeki günlerde Filipinlerin Güney Bölgesindeki üniversitelerde Üstadımızla alakalı bir dizi konferans vermeye gidecek inşallah.
Bu ziyaretin akabinde medrese-i nuriyemize geçtik. Burada Türk ve Filipinli kalabalık bir cemaat bizleri bekliyordu. İkramlardan sonra ders okundu, lahikalardan bazı mesail mütalaa edildi.
Bir Hidayet...
Gece 12’den sonra Medresemizde Müslüman olan reklam yıldızı Jerry (Süleyman) Nurları tanıştırdığı bir arkadaşını dersaneye getirmişti, Hüsnü Ağabeyin kelime-i şehadeti getirtmesiyle Jeffrey kardeşimiz Cafer ismini alarak Müslüman oldu. Evet Rabbimize hamdu senalar olsun, gecede bir hidayet yıldızı parıldadı, Mekke’den esen rahmet rüzgarları gibi bir hidayet nesimi esiverdi, bir kamer gecemizi aydınlattı nurunu Veda tepelerinden alan, ve bir genç Cennetlere kadar gidecek uzun yolculuğun en mühim bileti olan iman senedinin parolası kelime-i tayyibi tekrar ediyordu. O kelimelerin en güzeli, bizi rahmetiyle yaradan, hikmetiyle hayatımıza hayat veren, bizim için arzı tanzim eden, gözümüzü açan, kulağımızı takan Rabb-i Rahimimizi Rabbisi olarak tanıdığını ilan etmek demek olan şehadet, ve o şehadet anı, anların en güzeli, güneşin üzerine doğup battığı her andan daha sevimli, daha hayırlı ve daha bereketli bir zaman dilimi...
Jeffrey (Cafer) Papaz okulundan geliyor, son sınıfta, yani seneye Papaz olacakken Müslüman oluyor, Rabbimiz dalaletin gayet müdhiş manevi elemini hisseden Jeffrey’e iman ile hidayet nasib ediyor ve Jeffrey Cafer oluyor, bütün kainatın Halik’ı ve Sultanı olan Ma’bud’unun muhatap bir abdi olarak şehadet getirerek adım attığı meratib-i imaniye vasıtasıyla bir saadet-i ebediyenin ve inşallah istikbalde bir mülk-i bakinin sahibi olmaya namzet oluveriyor. Bu şehadete şahitlik eden bizlerde bir lem’asını müşahede edebildiğimiz bu ihsan ve ikram-ı ilahi karşısında O Zat-ı Kerim ve Muhsinin hüsn-ü ezelisi ve cemal-i layezelisini hissediyor ve bu rahmani pırlantaya namütenahi şükretmek arzu ediyoruz.
Mindanao- Moro Diyarı
Ertesi gün Filipinlerin güney bölgesine Mindanao Adasına geçtik, bu bölgede 14 dersane, Risale-i Nur Enstitüsü, Bediüzzaman Okuma Merkezi, Medrezetüzzehra Okulu, Çare Yetimhanesi, İslam Külliyesi İnşaatımız ve Risale Ofis ziyaretlerimiz oldu.
Risale Ofiste şevkli dersler oldu. Çare Yetimhanesinde 15 yetim Aziz Üstadım Benim ezgisiyle karşıladılar bizleri ve 3-11 yaş arası yetimlerin tesbihatı okumaları, Hüsnü Ağabey ve bizlere sürur gözyaşları akıttırdı.
Mündanao Müslüman Özerk Bölgesi Yüksek Öğretim Kurumu Başkanı Prof. Dr. Norma Şerif Hüsnü Ağabeyi ziyaret etti. Ziyarette bir toplantı münasebetiyle Cagayan’da olduğunu ve toplantıya katılan Eğitim Bakanı ile Hristiyan rektörlere Risalelerden verdiklerini, ve Risale temelli hazırlanan ders kitaplarının artık sadece Müslüman Özerk Bölge değil Memleketin Hristiyan okullarından da talep edildiğini ifade etti. Hüsnü Ağabey Norma Şerif’e 1956 tarihinde resmi olarak değil ama Demokratlardan Tahsin Tola’nın anlatmasıyla Menderes gayr-i resmi olarak Nurların matbaalarda basılmasına ve neşrine müsaade etmişti, hatta arkanızda ben varım, siz basın diye söylemiş. Siz de şimdi hem de resmen okullarınızda Nurları okutuyorsunuz, hakikaten bu vatan ve bu millet ve bu vatandaki hükümet sizinle iftihar ediyor ve edecek, ve nesli ati ile ehli semavat sizleri alkışlayacaklar diye müjde verdi.
Yine bir derste Nurların Sadeleştirilmesi cinayeti ile alakalı bir suale Atıf Ağabeylerin bir ziyaretinde Üstadımızın kendilerine Nurlarda yüksek marifetullah ve velayet-i kübra dersi olduğundan müsade etmiyorum hatırasını tekrar nakleden Hüsnü Ağabeyden burada geçen velayet-i kübranın izahını isteyince 28. Mektup, 3. Meselenin 3. Ve 4. Noktalarından şu mühim dersleri okudular; ‘ Demek Kur’an’dan gelen o Sözler ve o Nurlar, yalnız akli mesail-i ilmiye değil; belki kalbi, ruhi,hali mesail-i imaniyedir. Ve pek yüksek ve kıymetdar maarif-i ilahiye hükmündedirler... Sahabelerden ve Tabiin ve Tebe-i Tabiinden en yüksek mertebeli velayet-i kübra sahibi olan Zatlar, nefs-i Kur’an’dan bütün letaiflerinin hisselerini aldıklarından ve Kur’an onlar için hakiki ve kafi bir mürşid olduğundan gösteriyor ki, her vakit Kur’an-i Hakim hakikatları ifade ettiği gibi, velayet-i kübra feyizlerini dahi ehil olanlara ifaza eder. ... Demek hakaik-i Kur’aniyeden tereşşuh eden nurlar ve o nurlara tercümanlık eden Sözler, o hassaya malik olabilirler ve maliktirler.’
Hüsnü Ağabey 80 yaşına yaklaşan bir Pir-i Fani değil, hizmet için en önde koşan bir Miralay gibi Pasifik ülkelerini dolaşıyor ve hakikaten her gittiği belde de bir kaç senede olmayacak hizmetlerin kapıları aralanıyor, müşahede ediyoruz.
İnşallah bir daha ki yazımızda HongKong ziyaretimizi ve Tayvan’ı, Taipei Şehrinde açılışı Hüsnü ve Yılmaz Ağabeyler tarafından yapılan medresemizi ve tohumcuklar gibi Hongkong ve Tayvan’a serpilen hizmetleri arza gayret göstereceğim.
Haşiye-1; Şimdi bütün talebelerin fevkınde diyerek değil, benim en yakınımda hizmetimde olup bir derece tarz-ı hareketimi bilenler ve yakından görenler içinde, dört beş adamı mutlak vekil yapıyorum. Ben ölsem veya hayatta şuursuz kalsam, Nurlara karşı hizmetimin tarzını bilerek tam yapabilsinler. Şimdilik Tahiri, Sungur, Ceylan ve Hüsnü ve bir-iki adam daha MUTLAK VEKİLİM olarak vasiyet ediyorum.
Haşiye-2; Hıfzı Ağabey Nurun müteaddit mektuplarında Üstadımızın iltifat ettiği bir talebesi, ayrıca 14.Şua’da müdafaası olan Ağabeylerimizden.
Haşiye-3;Üstadımızın Hüsnü abi ve Yılmaz abileri Afyon’da Mevlana Halid in cübbesi içine almış
Haşiye-4; Safranbolu’da halis kardeşlerimizden Hıfzı’nın küçük medrese-i Nuriyesi olan hanesindeki küçük ve çok çalışkan masumları yedi yaşında Yılmaz ve onüç yaşında Hüsnü’nün ve onlar gibi Nura çalışan muhterem validelerinin mübarek kalemleriyle yazdıkları tebrikleri, umum Safranbolu ve Eflani medrese-i Nuriyesi namına bu Ramazanın bir firdevsi teberrükü hesabına kabul ettik. Yılmaz’ın rüyası aynen çıkmış. Said Nursi, Emirdağ-1-253.. Safranbolu kahramanı berber Hıfzı; Hüsnü, Yılmaz iki masum Nurcu mahdumlariyle... Said Nursi, Emirdağ-1-285 vd.
FOTOĞRAFLAR İÇİN TIKLAYINIZ
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.