Mehmet Ali ERDEM

Mehmet Ali ERDEM

Velayet yolları (tasavvuf nedir?)

Üstad’ın tasavvuf ile ilgili görüş ve açıklamalarını incelemeye Telvihat Risalesi’nden başlayalım.

Herhangi bir ihmal ya da dikkate alınmama gibi bir durumun söz konusu olmadığını belirtmek için; bir önceki yazıdan başlayarak, bu konuda gelecek yorumların bölüm sonunda hep birlikte değerlendirileceğini duyurmak isterim.

I- Velayet Yolları (Telvihat Risalesi):

Üstad’ın Telvihat Risalesine “İyi bilin ki, Allah’ın dostları için ne bir korku vardır, ne de onlar mahzun olurlar.” (Yunus 10:62) manasına gelen ayet ile başlaması, Allah’ın tasavvuf ehlini korkusuz dostları olarak tanımladığına inandığı göstermektedir.

Ayetin hemen altındaki bölüm girişinde ise “bu kısım velilik yolları hakkında olup dokuz bölümde açıklanmıştır” demekle de tasavvufu velilik yolu olarak gördüğünü ifade etmektedir.

Bu bölümde yapılacak açıklamalar Allah’ın korkusuz ve hüzünlenmeyen dostlarının velilik yollarına ilişkin açıklamalardır ve bu husus göz önünde, akılda tutularak okunmalıdır

1. Bölüm; tarikatın ne olduğu ve nasıl işlediğine dairdir

Grafik: 1

Tasavvuf Kutsal Bir Hakikattir

“Biz, o okyanustan birkaç damla hükmünde birkaç damlasını bu zamanın bazı gereklerine uygun olarak göstereceğiz.”

Grafik: 2

Tarikat Nedir?

Üstad bu bölümü aşağıdaki tespitleriyle tamamlamaktadır:

·  İnsan bu evrendeki her şeyi içinde barındırdığından, insanın kalbi binlerce âlemin manevî haritası gibidir.

·  İnsanın beyni de sınırsız telsiz, telgraf ve telefonların santral denilen merkezi gibi, fen ve sosyal ilimlerin sınırsız örnekleriyle gösterdiği gibi evrenin bir çeşit manevî merkezidir.

·  İnsanın kalbinin de evrenin sınırsız gerçeklerinin yansıdığı, göründüğü yer ve kaynağı, vesilesi, çekirdeği olduğu, Allah’ın sayılamayacak kadar çok dostu, veli kullarının yazdığı milyonlarca nuranî kitaplarda gösterilmektedir.

·  Madem kalp ve insan beyni bu merkezdedir; çekirdek durumunda bir büyük ağacın donanımlarını içermekte ve sonsuz, uhrevî, haşmetli bir makinenin âletleri ve çarklarını içinde barındırmaktadır.

·  Her şeyi olduğu gibi kalbi de benzeri bulunmayan, eşsiz sanatıyla yaratan Allah, elbette ve herhalde, o kalbi işlettirmesini ve potansiyelden uygulamaya geçirmesini ve açığa çıkarak gelişmesini ve hareketini dilemiş ve öyle de yapmıştır.

·  O ki Allah o şekilde irade etmiş, dilemiş; elbette o kalp de akıl gibi işleyecektir, işlemelidir.

·  Kalbi işlettirmek için en büyük vasıta ise velilik mertebelerinde Allah’ın anılması/zikredilmesi (zikr-i İlâhî) ile tarikat yolunda iman hakikatlerine (teveccüh etmektir) yönelmektir.

Niyazi Mısrî de “Uyan gözün aç” [1]  adlı şiirinde kalbin uyanması ifadesini kullanır ve bunun için en uygun zamanın seher vakti[2] olduğunu söyler:

Her vakt-i seherde bir lütfu gelir Allah'ın
Ol vakt uyanır kalbin yalvar güzel Allah'a
 


[2] Seher: (a.i. ç. eshâr.) Sabahın gün doğmadan önceki zamanı, tan yeri ağarmadan önceki vakit, tan ağartısı.

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.