Yalan küfrün arkadaşıdır

Yalan küfrün arkadaşıdır

Günlük Risale-i Nur dersi...

Bismillahirrahmanirrahim

Evet, Müseylime'yi esfel-i sâfilîne düşüren kizb olduğu gibi, Muhammedü'l-Emîn Aleyhissalâtü Vesselâmı âlâ-yı illiyyîne çıkaran sıdktır ve doğruluktur.

İşte, hissiyât-ı ulviyeyi taşıyan ve mehâsin-i ahlâkiyeye perestiş eden ve şems-i Nübüvvetin ziyâ-i sohbetiyle nurlanan Sahabeler, o derece çirkin ve sukûta sebep ve Müseylime'nin maskaraâlûd müzahrafât dükkânındaki kizbe, ihtiyârıyla ellerini uzatmamak ve küfürden çekindikleri gibi, küfrün arkadaşı olan kizbden çekinmeleri ve o derece güzel ve medâr-ı fahr ve mübâhât ve mi'rac-ı suud ve terakkî ve fahr-i risâletin, hazîne-i âliyesinden en revaçlı bulunan ve şâşaa-i cemâliyle, içtimâât-ı insaniyeyi nurlandıran sıdka ve doğruluğa ve hakka-ve bilhassa ahkâm-ı şer'iye rivâyetinde ve tebliğinde-elbette ellerinden geldiği kadar tâlip ve muvâfık ve âşık olmaları katîdir, zarûrîdir, şüphesizdir.

Halbuki, şu zamanda, kizb ve sıdkın ortasındaki mesafe o kadar kısalmış ki, âdetâ omuz omuza vermişler. Sıdktan yalana (geçmek) pek kolay gidiliyor. Hattâ, siyâset propagandası vâsıtasıyla, yalancılık doğruluğa tercih ediliyor. İşte, en çirkin şey, en güzel şeylerle beraber bir dükkânda, bir fiyatla satılsa, elbette pek âlî olan ve hakikat cevherine giden sıdk ve hak pırlantası, o dükkâncının mârifetine ve sözüne itimad edip, körü körüne alınmaz. (Sözler, Yirmi Yedinci Söz)

Bediüzzaman Said Nursi

SÖZLÜK:
MÜSEYLİME-İ KEZZÂB : Yalancı Müseyleme. Arabistan\'da Asr-ı Saâdet\'te Yemâmeli bir yalancı, peygamberlik iddiâ ederek maskara olmuş. Hicrî 11, milâdî 633 yılda öldürülmüştür.
ESFEL-İ SÂFİLÎN : Aşağıların en aşağısı; Cehennemin en aşağı tabakası.
KİZB : Yalan; yalan söyleme.
ÂLÂ-YI İLLİYYÎN : Yüceler yücesi, en yüksek mertebe.
HİSSİYÂT-I ULVİYE : Yüce hisler, duygular.
MEHÂSİN-İ AHLÂKİYE : Ahlâkî güzellikler; ahlâk ve huy güzelliği.
PERESTİŞ : Aşırı bağlılık, tapar derecesinde sevme, mükemmel sevgi.
ŞEMS-İ NÜBÜVVET : Peygamberlik güneşi.
ZİYÂ-İ SOHBET : Konuşmadaki aydınlık, aydınlatıcı sohbet.
MASKARAÂLÛD : Maskara gibi, maskaraca.
MÜZAHRAFÂT : Pislikler, süprüntüler.
MÜBAHÂT : İftihar edici bir güzellik; günâhı ve zararı olmayan şeyler.
ŞÂŞAA-İ CEMÂL : Parıltı, gösterişli güzellik.