Yazı iyi yazmak veya yazı doğru yaşamak

Yazı yazmak başka şey yaz dönemini yazmak başka bir şey.
Yazı yazma konusunda söz söylemeye yetkin sayılmam. O konuda yetkin kalem erbabı var çok şükür.
Maksat biraz da espri olsun. Dilin cilveleri işte. Edebiyatçılarımız, şekilleri aynı anlamı farklı kelimelerden “cinaslı” kafiyeler, ince nüktelerden sanat şahaserleri çıkarıyorlar ya…

Konumuz yaz mevsimi… Yaz mevsimini yazmak üzerine. Yani düzgün yazmak, kurgulamak ve doğru yaşamak…
Niyet… İrade… Karar… Adım… Devam… Sebat… Israr… Ve… Eser…
Hayatın her anında yaşama süreci bu metodoloji ile sürdürülmeli. Hayatın her anı her saniyesi paha biçilmez, geri getirilmez olduğu için çok önemli.
Yaz döneminde zamanı nasıl geçireceğimiz, oyalanacağımız değil her altın gününden nasıl faydalanacağımızı düşünüp kurgulamaya “Yazı Yazmak” diyoruz. Yani deftere kâğıda yazılanı hayata yansıtmak demek istiyoruz.
Yaz dönemine girerken bu sezonun nasıl değerlendirileceği konusu herkesin gündeminde yer almaktadır.

Hayatı anlamak, hayata yüklenen anlam kişilerin hayat değerlerine göre farklılık arz etmektedir.
Yaz tatiline sadece eğlenme dinlenme, zevk ve sefa içinde lüks tesislerde geçirmek ve dönüşte bunun havasını atmak olarak anlaşıldığını tv reklamlarından anlıyoruz.
O kadar zevk ve sefa vesilesi araçlar üretiliyor ve tüketim de o kadar körükleniyor ki, yaz sezonunda reklamlara konu alan bir tesiste tatil yapmamak çok büyük bir eksiklik gibi sunuluyor.
Genel olarak kamuoyunda hakim kılınmaya çalışılan ve azımsanamayacak toplumsal kesimin yaşayış biçimini göstermektedir.
Evet olaya sadece hayatı bu dünyadan ibaret gören bir anlayışın yansıması olarak bakıldığında söylenecek bir şey yok. Eğer hayatın akışı helal dairesinde değilse “Bize düşen onlar için hidayet temennisinden ibarettir”  demektir.

Konuya helâl dairesinden bakıldığında yaz tatilini benzer fakat alternatif formatta ve ortamlarda ehli dünyayı bile kıskandıracak derecede lüks ortamlarda tatil yapan “dindar” hizmet ehli için söylenecek çok şey vardır. İnsanların “gıpta damarını tahrik etme”nin bile önemli hizmet prensibi olan “ihlas sırrı” ile yorumlamak zordur.
Bugün kendini hizmet ehli olarak görenlerin imkânları ile davaları, etkinliklerini mukayese edildiğinde imkânsızlıklar içinde ortaya konulan performans mukayese edilmeyecek derece maküsen mütenasiptir (ters orantılıdır) denilebilir.

Yaz tatili ve çocuklarımız

Yetişkinlerin heveslerini frenleyemediği bir zamanda çocukların fıtratından gelen his ve hevesinin dorukta olduğu bir dönemde helâl dairesini taşmamasını kontrol etmek elbette mümkün olmayacaktır.
TV ekranlarından çocuklar büyüklere göre on kat daha fazla tesir altında kalıyorlar.
Ekonomik imkânsızlıkları mazeret olarak anlatılması da mümkün olmuyor. Eğer sert bir kontrol ve disiplin uygulandığında ileride ergenlik çağında çocukla iletişim kopma riski yüksektir. Çocuklarla iletişim koptuktan sonra artık hiçbir söz ve nasihat tesir etmez. Örnekleri çoktur. Özellikle dindar muhafazakâr aileler ergenlik döneminde çocukları ile iletişim cinayetleri yaşadıkları ciddi aile problemidir. Anne baba ile gençlerin hayat biçimleri arasında uçurum denilebilecek farklılıklar görülmektedir.
Ekran bombardımanlarına orta grubu insanların bile direnemediği bir zamanda çocuklara “yanlıştır, haramdır, günahtır….” nasihatleri vız gelecektir.

“Elması elmas bildiği, camı cam olarak bildiği halde camı elmasa tercih etmek” bu zamanın gerçeğidir. Ehli diyanet dahi bilerek dünyayı dine tercih ediyorlar.
Hal ve realite böyle iken çocuklarımızı da hevesatın kurbanı olmaktan kurtarabilmeyi “dur… sus… aman ha uzaklaşma…!!!” gibi polisiye tedbirlerin dışında alternatif çözümler bulmalıyız.
İster büyükler için ister çocuklar için olsun “dünya hayatı oyun ve oylanmaktan ibarettir” bildiğiniz gibi ayet meâlidir.
Büyüklerin meşguliyeti ciddi iş küçüklerinki oyun… Yok öyle bir şey. Küçüklerin oyunlarını planlayıp kurgulayabilmek büyüklerin rutin ruhsuz tekrar işlerinden daha ileri derece maharet ister.
Eğer çocukların oyunlarını doğru kurgulayabilirsek yarınları kurgulamak için fazla enerjiye ihtiyaç kalmaz.
Çocuklara hayat felsefesini emir ve direktifle değil de fıtratına uygun, duygularına kılavuzluk edip akıllarını doğru kullanmalarına vesile olmak en büyük projedir.

Üstad Bediüzzaman, Münazaratta Medresetüzzehra projesini izah ederken “Çocukların talimi ya cebir ile ya da hevesatını okşamakla olur” diyor.
Burada cebir, çocuğun göremeyeceği mutlak tehlikeden alıkonulması olarak anlaşılabilir. Başka yönünü anlamış olan eğitimcilerimizi katkı yapmaya davet ediyorum.
Çünkü insan hissiyatı özellikle hazır bir tokattan kaçınarak ileride daha büyük bir cezayı tercih etmesi mantığına dayanmaktadır. Çocuklarda hissiyat önde olunca ilerideki tehlikeyi göremez.
Hevesatını okşamak oyunda seferber ettiği enerjisinden hayata değer katmasını sağlamak anlıyoruz.
İşte yaz tatili çocuklarınızı yıl içindeki sınav hazırlığı ve okul stresinden öğrenmeyi zevkli ve eğlenceli hale getirecek yaz okulları planlamalarına dikkat çekmek için lafı bu kadar uzattım. Kusura bakmayın
Merak Aile Okulu’nun uzman eğitimcilerinin planladıkları yaz okuluna da bir satır açmakta fayda var. Mutlaka bir sorun araştırın. Yazı geldi yazı doğru yazmak yani yazın yapılacakları iyi kurgulamaktır maksadımız.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
2 Yorum