Şerif, Twitter hesabından yaptığı paylaşımda, "Mahkeme bugün, savcının kanaatiyle beraat ile neticelenmiştir." ifadesiyle kararı duyurdu.

Uluslararası Hukukçular Birliği (UHUB) ve İstanbul 2 No'lu Baroyu temsil eden avukatlar mahkemenin görüldüğü Selanik kentinden yaptıkları açıklamada şu ifadelere yer verdi:

"Müslüman Türk azınlığın maruz kaldığı hak ihlalleri, özellikle ikili anlaşmalar ve Lozan Antlaşması'ndan kaynaklanan haklarını kullanamıyor olmalarını üzüntüyle izliyoruz. Buradaki Türk azınlık en temel haklarını kullanamıyor. İfade özgürlüğü, mülkiyet hakkı, eğitim hakkı, dini özgürlükler ve Lozan Antlaşması'ndan kaynaklanan hakları Müslüman Türk azınlık kullanamıyor. Bu konularda verilen AİHM kararları uygulanmıyor."

Yunanistan ve Türkiye'nin iki komşu ülke olduğuna dikkat çekilen açıklamada "Yunanistan'ı modern Avrupa değerlerinin oluşumunda ana kaynak olarak görüyor ve dostça geçinmek istiyoruz. Yunan halkı da barış ve refah içerisinde yaşamayı hak ediyor. Başka ülkeler adına savaş çıkarmak, silahlanmaya büyük paralar harcamak her iki ülkenin de aleyhine. Geçmişte birlikte yaşadık. İyi ve kötü zamanlarımız oldu. Bundan sonra da yan yana, birlikte yaşayacağız." denildi.

Aralık 2016'da Gümülcine Alankuyu Mahallesi'ndeki bir sünnet törenine Şerif'in müftü sıfatıyla katılması sonrasında açılan davanın iddianamesinde Şerif'in "Yunan hükümetinin tanımadığı müftü olmasına rağmen müftü olarak sünnet töreninde dua etmekle" unvan gaspı yaptığı ve bu nedenle cezalandırılması gerektiği ileri sürülmüştü.

Batı Trakyalı Türk azınlık, Lozan Antlaşması gereği kendi dini liderlerini seçme hakkına sahipken, Atina, 1990 tarihli bir Cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile azınlığın bu hakkı kullanmasına engel oluyor. Azınlığın İskeçe ve Gümülcine illerinde seçtikleri müftüler Yunan devleti tarafından tanınmıyor.

aa