Zafer KARLI
Allah'ın laneti o kâfirlerin üzerinedir!
“Onlara ellerindekini tasdik eden bir kitap (Kur’an) gelince (onu inkâr ettiler). Halbuki, (onunla) daha önce inkârda ısrar eden kafirlere (müşrik Araplara) karşı yardım istiyorlardı. Ne zaman ki bilip tanıdıkları (o hakikat Arap bir peygamber ile) kendilerine gelince, onu inkâr ettiler. Bu yüzden, Allah'ın laneti o kâfirlerin üzerinedir!” (Bakara 89)
Bu ayette;
-Yahudilerin ellerindeki kitaplarda Allah’a ait sözler bulunduğu ve bunun Kur’an-ı Kerim tarafından doğruluğunun tasdik edilip onaylandığı,
-Medine Yahudilerinin putperest Araplara karşı mücadele ederken gelecek ilahi vahiydeki tevhit öğretileri ile müşrik/putperest Araplara galip gelecek bir peygamberin gönderileceğini bilip, beklenti içinde oldukları,
-Bekledikleri gelince de onu getiren peygamber kendi içlerinden çıkmadığı için inkâr edip yalanladıkları böylece Allah’ın lanetine mazhar oldukları ifade edilmiştir.
Tevrat’ta, bir Peygamber’in geleceğine ve özelliklerine dair, Müslüman ve mühtedî bilginlerin hemen hepsinin üzerinde durduğu çok çarpıcı bazı ayetler bulunmaktadır. Örneğin, Tevrat’ın Yasa’nın Tekrarı (Tesniye) kitabının 18: 18-19. ayetlerinde Allah, Hz. Musa’ya şöyle hitap etmektedir:
“Onlara kardeşleri arasından senin gibi bir peygamber çıkaracağım. Sözlerimi onun ağzından işiteceksiniz. Kendisine buyurduklarımın tümünü onlara bildirecek. Adıma konuşan peygamberin ilettiği sözleri dinlemeyeni ben cezalandıracağım”.
Hz. Musa’ya hitaben “senin gibi” lafzı da hiçbir şüpheye yer bırakmayacak şekilde Hz. Muhammed’i göstermektedir. Çünkü bizzat Tevrat’ın kendisi Hz. Musa’dan sonra İsrail’de Musa gibi bir peygamber çıkmadığını söylemiştir: “O günden bu yana İsrail’de Musa gibi rabbin yüz yüze görüştüğü bir peygamber çıkmadı”. (Yasanın Tekrarı 34: 10). Bu yüzden bu peygamberin İsrail oğullarından olan Yuşa b. Nun, Samuel veya İsa olması mümkün değildir. Hz. Mûsa (as)’a benzeyen; onun gibi olan Hz. Muhammed (as)’dır; Hz. Yuşa (as) ve Hz. İsa (as) değildir. Çünkü cihad etmesi, getirdiği kanun ve hükümler, koyduğu cezalar, vb gibi daha birçok hususta Hz. Mûsa (as) gibi olan peygamber, Hz. Muhammed’dir. Hz. Yuşa (as), Hz. Samuel (as) ve Hz. İsa (as), Hz. Musa’nın getirdiği kanunlara tabi olmuşlar yeni bir şeriat ile gelmemişlerdir.
Buradaki “kardeşleri arasından” gelecek olan bu peygamberin Yahudilerden olmadığı ortadadır. Eğer bu peygamber İsrail oğullarından olsa idi Tevrat O’ndan bahsederken “kardeşlerinden” değil de “kendilerinden” ifadesini kullanırdı. İsrail oğulları İshak Peygamber’in soyundan, Hz Muhammed (sav) ise, İshak’ın kardeşi İsmail’in soyundandır. Bu nedenle Tevrat’ta “kardeşleri arasından” sözü kullanılmıştır.
Bir başka örnek ise;
“İşte kendisine destek olduğum, gönlümün hoşnut olduğu seçtiğim kulum!
Ruhum'u onun üzerine koydum. Adaleti uluslara ulaştıracak.” (Tevrat, Yeşaya,42/1)
Hristiyanlar her ne kadar Yeşaya 42'de müjdelenen kişinin İsa (as) olduğunu iddia etseler de Kitab-ı Mukaddes bütünlüğü içerisinde bakıldığında tutarlı değildir. Çünkü İsa (as) uluslara gönderilmemiş, sadece İsrail ulusuna gelmiştir.Bu konuda Matta 15:24 şöyle der : “İsa, “Ben yalnız İsrail halkının kaybolmuş koyunlarına gönderildim.” O halde Yeşaya 42'de sözü edilen “uluslara” adalet dağıtacak kişi kimdir? Bunun cevabını aslında aynı bölümde bulabiliyoruz: “Çöl ve onun şehirleri, Kedar köylerinde yaşayan halk sesini yükseltsin. Sela’da oturanlar sevinçle haykırsın, bağırsın dağların doruklarından.” (Yeşaya 42/11) “Kedar köyleri” İsmail aleyhisselamın soyunun ikâmet ettiği bölgelerdir. Bu konu Tevratta şöyle geçer: “Doğum sırasına göre İsmail'in oğullarının adları şunlardır: İlk oğlu Nevayot. Sonra Kedar, Adbeel, Mivsam, Mişma, Duma, Massa, Hadat, Tema, Yetur, Nafiş, Kedema gelir. İsmail'in oğulları olan bu on iki bey oymakların atalarıydı. Köylerine, obalarına da bu adları verdiler.”(Yaratılış 25, 13-16) Nitekim “Kedar” kelimesi bir çok pasajda İsmail'in (as) soyunu, yani Arap ulusunu ifade etmek için kullanılmıştır. “Arabistan ve Kedar önderleri müşterindi, mallarına karşılık sana kuzu, koç, teke verdiler.” (Hezekiel 27:21)
“Sela” ise Medine'de bulunan ve bugün hala aynı isimle anılan bir dağdır. Sonuç itibariyle Kedar, Hz.İsmail’in oğludur ve Hz.İsmail'in soyundan gelen tek peygamber Hz. Muhammed (asm)’dır.
Öte yandan “Ben Rab'bim, adım budur. Onurumu bir başkasına, övgülerimi putlara bırakmam.” (Yeşaya 42/8) ifadesi çok manidardır. Çünkü Allah bu ayetiyle, göndereceğini müjdelediği zatın, putperestliği yok edeceğini haber vermektedir. Peygamberimiz (asm)’ın da en büyük mücadelesi putperestler ile olmuş ve Mekke’yi fethettiğinde ilk iş olarak Kabe’deki putları kırmıştır. Medine’deki yahudiler yakında yeni bir peygamberin getireceği ilahi kelam ile yahudiliğin de düşmanı olan putperestliği getireceği ortadan kaldıracağına, böylece Mûsâ’nın dinini yeniden güçlendireceğine ve bu suretle kendilerinin de Medine müşrikleri karşısında üstün duruma geçeceklerine inanıyorlardı. Ayette geçen “(onunla) daha önce inkârda ısrar eden kafirlere (müşrik Araplara) karşı yardım istiyorlardı” ibaresinden kasıt bu mana olabilir.
Tevrat metninde geçen ‘kendisine destek olduğum” ile kastedilen Allah’ın, Cebrail ile vahiy gönderip peygamberini desteklemesi olarak anlamak mümkündür. (Bkz Tahrim 4)
Velhasıl, yeni bir ilahi kelam ile bir peygamberin geleceğini özellikle Yahudi alimler bildiği halde “Ne zaman ki bilip tanıdıkları (hakikat Arap bir peygamber ile) kendilerine gelince, onu inkâr ettiler. Bu yüzden, Allah'ın laneti o kâfirlerin üzerinedir!”
Âyet, inkarda ısrarları sebebiyle böyle bir lânete müstahak olduklarını gösterir. Çünkü ayette “onların üzerine” diye zamir kullanılmayıp, “kafirlerin üzerine” denilmesi lanetin sebebinin onların küfrü olmasındandır.
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.