Zenginler fakirleri oruçla anlayabilir

Zenginler fakirleri oruçla anlayabilir

Günlük Risale-i Nur dersi...

Bismillahirrahmanirrahim

ÜÇÜNCÜ NÜKTE

Oruç, hayat-ı içtimaiye-i insaniyeye baktığı cihetle çok hikmetlerinden bir hikmeti şudur ki:

İnsanlar maişet cihetinde muhtelif bir surette hâlk edilmişler.

Cenâb-ı Hak, o ihtilâfa binaen, zenginleri fukaraların muavenetine davet ediyor.

Halbuki, zenginler fukaranın acınacak acı hâllerini ve açlıklarını, oruçtaki açlıkla tam hissedebilirler.

Eğer oruç olmazsa, nefisperest çok zenginler bulunabilir ki, açlık ve fakirlik ne kadar elîm ve onlar şefkate ne kadar muhtaç olduğunu idrak edemez.

Bu cihette insaniyetteki hemcinsine şefkat ise, şükr-ü hakikînin bir esasıdır.

Hangi fert olursa olsun, kendinden bir cihette daha fakiri bulabilir;

ona karşı şefkate mükelleftir.

Eğer nefsine açlık çektirmek mecburiyeti olmazsa, şefkat vasıtasıyla muavenete mükellef olduğu ihsanı ve yardımı yapamaz, yapsa da tam olamaz.

Çünkü, hakikî o hâleti kendi nefsinde hissetmiyor. (Ramazan Risalesi Mek. Sh.389)

Bediüzzaman Said Nursi

SÖZLÜK:

HAYAT-I İÇTİMÂİYE-İ İNSÂNİYE : İnsanların sosyal hayatı.
HİKMET : Felsefe, ilim; gayeli olma, faydalılık.
MAÎŞET : Yaşayış, yaşamak için lüzumlu bulunan maddeler.
HALK : Yaratma, var etme.
İHTİLÂF : Anlaşmazlık, uyuşmazlık, karışıklık, ikilik.
FUKARÂ : Fâkirler.
MUÂVENET : Yardımlaşma, yardım.
NEFİSPEREST : Nefsin arzularına aşırı derecede uyan.
ELÎM : Acı veren, çok acıklı, üzüntü veren.
İDRÂK : Anlayış, kavrayış, akıl erdirmek, fehim; yetiştirmek.
HEMCİNS : Aynı cinsten olan; kendi gibi bir varlık olan.
ŞÜKR-Ü HAKİKÎ : Gerçek şükür.
HÂLET : Durum, hâl, vaziyet, keyfiyet.