Dr. Selçuk ESKİÇUBUK
16 Nisan 2017 referandumu neden çok önemlidir?
Bizim kuşak gözlerini Cumhuriyet ile açtı, bizler Cumhuriyet ile beraber büyüdük. İnşallah çocuklarımız ve torunlarımız da öyle büyüyecekler. Artık buradan geriye dönüş yok, kimsenin Cumhuriyet ile bir sıkıntısı da yok.
23 Nisan 1920 tarihi ülkemizde Türk milletinin iradesini temsil eden Birinci Büyük Millet Meclisi’nin açıldığı ve Türk halkının egemenliğini ilân ettiği tarihtir. Ama Cumhuriyet tarihimiz genel seçimler, başbakan atamaları, azilleri, C.başkanı seçimleri, başbakanlar ile C.başkanları arasındaki fikir ayrılıkları gibi konularında oldukça ilginç deneyimlere sahiptir. Atama ve aziller baş döndürücü bir süratle olur. C.başkanlığı makamı için yapılacak seçimler hep sancılı geçmiştir.
Bu Referandum onun için çok önemlidir. Buradan “Evet” kararı çıkarsa başbakanlık kaldırılacak, onun yerine halkın seçtiği C.başkanı ülkeyi hükümet krizleri olmadan idare edecek ve sorumsuz C.başkanlarından hesap sorabilecek ve TBMM tarihinde olmadığı kadar güçlü olacaktır.
Konunun pratikliği açısından Parlamenter sistem 9 dönemde incelenecektir.
1-CHP DÖNEMİ- TEK ADAM VE 2.ADAM DÖNEMİ
Şefket Süreyya Aydemir, 1963-65 yılları arasında yazdığı “Tek Adam” ve 1966-68 yıllarında yazdığı ”İkinci Adam” kitaplarıyla Atatürk ve İnönü’yü anlatır. Gerçekten bu dönem “Tek adam”ın siyaset sahnesindeki atamalarının, azillerinin ve zıtlaşmalarının siyasal hikayesi ile 1938 den sonra İnönü’nün C. başkanı seçilmesiyle 1950 yılına kadar geçen “Milli şef” döneminde yaşananların siyasal hikayesidir.
28 Haziran 1923 yılında Türkiye’de ilk Genel seçimler yapılır. Bundan sonraki seçimler 1927, 1931, 1935, 1939,1943, 1946 ve 1950 ye kadar yapılan seçimlerde iktidar hep tek parti olan CHP ile yürütülür. İktidarın el değiştirmesi 1950 de olur.
29 Ekim 1923’te Cumhuriyet ilan edilir. 30 Kasım 1923’ten 22 Kasım 1924’e kadar İnönü ilk başbakan olur. Bu kısa dönemde iki kez hükümetin yenilenmesi gerçekleşir. 1. ve 2. İnönü hükümetinin Başbakanı olur. Cumhuriyet tarihinde 18.hükümete kadar bütün hükümetleri CHP kurar. 22 Mayıs 1950’de CHP iktidarı son bulur.
21 Kasım 1924’ten 6 Mart 1925 yılına kadar Fethi Okyar başbakanlığa getirilir. 3 Mart 1925’ten 27 Eylül 1930’a kadar İnönü 4. ve 5.hükümet başkanı olarak görev yapar. 1927 yılında seçim olur ve İnönü başbakan olarak atanır.
9 Eylül 1930'da Cumhuriyet Gazetesine yaptığı açıklamada Atatürk şöyle diyordu: “Ben CHP’nin Genel Başkanıyım. CHP, Anadolu’ya ayak bastığım andan itibaren kurulup benimle çalışan Anadolu ve Rumeli Müdafai Hukuk Cemiyetinden doğmuştur. Bu teşekküle tarihten bağlıyım. Bu bağı çözmek için bir sebep ve icap yoktur ve olamaz. Resmi vazifemin bitiminde CHP’nin başında fiilen çalışacağım. Bu noktada tereddüte yer yoktur.”(2)
1931’de yine seçim olur, İnönü yine başbakandır.1935’de yine seçim olur ve yine İnönü başbakan olur. 8.hükümetin ömrü 1 Mart 1935’ten 1 Kasım 1937’e kadar devam eder.
Recep Peker, Başbakan İnönü tarafından 1936 yılında faşizmi incelemek üzere İtalya'ya gönderilir. Dönüşünde yazdığı ve Başvekil İsmet İnönü tarafından da onaylanarak imzalanan ve TBMM üzerinde bir "Faşist Konsey" kurulmasını öngören rapor, Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Atatürk tarafından reddedilir ve kendisi "Başvekil hazretleri anlaşılan yorgunluktan, önüne gelen raporları okumadan imzalıyor" sözlerini söyler. Başvekil ise bu tenkide "Koskoca memleket rakı sofrasından mı idare edilecek?" diye cevap verince ikilinin arasında gerginlik çıkar. Hemen ertesi gün Recep Peker CHP'nin "Katib-i Umumi"lik (Genel Sekreterlik) görevinden alınır.(1)
TBMM'de, Türkiye'de daha çok demokrasinin olması gerektiği üzerine bir tartışma esnasında “Zigana dağının üzerinde portakal ağacı dikilmez” (1935) sözü ile “Liberalizm, vatan hainliğidir.” sözleri Recep Peker’e aittir.(1)
Recep Peker (1889-1950): 1923-1946 yılları arasında CHP’nin Kütahya milletvekili olarak 1946 yılında ise İstanbul milletvekili olarak Parlamentoda 7 dönem görev yapmıştır. Kütahya ile hiçbir ilgisi yoktur. Dağıstan'dan Anadolu'ya göç etmiş bir Lezgi olan Mustafa Bey'in oğludur, İstanbul doğumludur.
1 Kasım 1937’den 25 Ocak 1939 a kadar Celal Bayar 9. ve 10 hükümetlerin Başbakanı olarak görev yapar.
10 Kasım 1938 de Atatürk ölünce Meclis başkanı Mustafa Abdülhalik Renda bir günlüğüne vekalet eder, seçimler hemen yapılır ve İnönü C.başkanı seçilir ve 22 Mayıs 1950 ye kadar o makamda kalır.
İnönü Cumhurbaşkanı seçilir, 26.Aralık. 1938 de, CHP 1.ci olağanüstü Kurultayı toplanır ve şu kararlar alınır: Partinin değişmez Genel başkanı İsmet İnönü’dür. Ancak bu kural DP nin kuruluşundan sadece 4 ay sonra toplanan CHP 2ci olağanüstü Kurultayında, değişmez Genel başkanlık ile ilgili tüzük maddesi kaldırılır. 10 Mayıs 1946 tarihinde toplanan bu Kurultay’da, İnönü’nün isteği ile “değişmez Genel Başkan” ifadesi tüzükten kaldırılır ve “genel başkan dört yıl süre ile milletvekilleri arasından seçilir” kuralı getirilir(2).
25 Ocak 1939 da Başbakanlığa Refik Saydam getirilir ama 11. hükümet 3 Nisan 1939 da sona erer. Seçim yapılır ve 8 Temmuz 1942 de aniden vefat edinceye kadar 12.hükümetin başbakanı olur, vefat edince yerine bir günlüğüne Ahmet Fikri Tüzer vekalet eder.9 Temmuz 1942 de Şükrü Saracoğlu Başbakanlığa getirilir ve 9 Mart 1943 deki seçimlere kadar 13.hükümetin başbakanı olarak göreve devam eder. 9 Mart 1943 seçimlerinden sonra da 14.hükümetin başbakanı olur ama bu görevi de 7 Ağustos 1946 ya kadar devam eder. Çünkü 1946 seçimleri gelmiştir. Bu seçimler önemlidir, artık tek partili Cumhuriyet çok partili bir cumhuriyete evrilmiştir. Demokrat parti de seçimlere girmiştir. Bu ilk çok partili seçimdir ama açık oy gizli tasnif yolu uygulanır, sonuç ta iktidar değişmez CHP 396; DP 61 ve Bağımsızlar 7 milletvekilliği kazanırlar.
7 Ağustos 1946- 9 Eylül 1947 arasında Recep Peker 15.hükümetin başbakanı olarak görev yapar. Hasan Saka 10 Eylül 1947- 16 Ocak 1949 yılları arasında 16. ve 17.hükümetlerin başbakanı olarak görev yapar. Son CHP li başbakan ise Şemsettin Günaltay dır. 16 Ocak 1949- 22 Mayıs 1950 yılları arasında 18.hükümetin başbakanı olarak görev yapmıştır. 1923 den 1950 ye kadar geçen 27 senede ülkeyi CHP tek başına idare etmesine rağmen 18 kez hükümet kurulmuş ve 11 kişi başbakan olarak atanmış, bunları 2 si kısa süreli vekaleten atamadır.
2-DEMOKRAT PARTİ DÖNEMİ
Demokrat Parti, CHP içindeki muhalefetten doğmuştur. Muhalif kanatta olan Menderes, Koraltan ve Köprülü, parti içinde sözleri dinlenmeyince Vatan Gazetesi'nde CHP iktidarına karşı yazılar yazmaya başladılar. Sonuç olarak Eylül 1945 de partiden ihraç edildiler. Aynı gruptan olan Celâl Bayar ise önce milletvekilliğinden sonra da CHP'den istifa etti.
Demokrat Parti, 7 Ocak 1946'da bu milletvekillerinin öncülüğünde kurulmuş bir partidir. Halktan büyük destek gören DP, 14 Mayıs 1950 de yapılan seçimlerde 27 yıllık tek parti dönemini sona erdirerek iktidara gelir. 22 Mayıs 1950 de 19.hükümetin başbakanı olarak Adnan Menderes hükümeti kurar. 9 Mart 1951 de ise 20.hükümeti kurar ve bu hükümet de 17 Mayıs 1954 e kadar devam eder. 2 Mayıs 1954 de seçimler yapılır, DP seçimi kazanır,21. hükümetin başbakanı A.Menderes olur ve bu hükümet 9 Aralık 1955 e kadar devam eder.
Bu arada 6-7 Eylül 1955 tarihinde İstanbul’da yaşayan azınlıklara karşı gerçekleşen organize toplu bir saldırı hareketi olmuştur. Bu hareket çok önemlidir. Menderes iktidardır ama muktedir midir? Önce Atatürk'ün Selanik’te doğduğu evin bombalandığı haberi önce 6 Eylül 1955 günü saat 13.00 haberlerinde radyoda yayımlanır. Sonra “Atamızın evi bombalandı” manşetiyle ikinci baskı yapan Mithat Perin’in sahibi, Gökşin Sipahioğlu’nun yazı işleri müdürü olduğu “İstanbul Ekspres” gazetesi 290 bin civarında basılarak dağıtılır, halk ayaklandırılır. Rum, Ermeni ve Yahudi vatandaşlarımızın ev, işyeri ve ibadethanelerine saldırılar düzenlenir. Ölü, yaralı ve yağmalar oldu. 6-7 Eylül 1955 olayları, Rumların büyük göç dalgalarıyla ülkeden ayrılmasına neden oldu. Kontrolden çıkan olaylar üzerine Menderes hükümetine Sıkıyönetim kararı aldırılır. Menderes başbakandır ama muktedir değildir, güç elinde değildir, çünkü Vesayetçiler işbaşındadır.
Kıbrıs Türktür Cemiyeti Başkanı Hikmet Bil ve üyeleri cezaevine girer ama "Ya bizi serbest bırakırsınız ya da biz bazı şeyleri ifşa ederiz" deyince serbest bırakılırlar. Olaylar böylece halkın üzerine kalır. Atatürk'ün Selanik'teki evine bomba attığı iddia edilen Selanik Üniversitesi Siyasal Bilgileri öğrencisi Oktay Engin daha sonra gıyabında mahkûm edilmiştir. Oktay Engin, 22 Şubat 1992 - 18 Eylül 1993 tarihleri arasında Nevşehir Valiliği'ne getirilmiştir.
6-7 Eylül olaylarının olduğu sırada Seferberlik Tetkik Kurulu'nda görevli olan, 1988-1990 yılları arasında MGK genel sekreterliği yapan Sabri Yirmibeşoğlu, gazeteci Fatih Güllapoğlu'na verdiği röportajda 6-7 Eylül olayları hakkında şu demeci vermiştir:
"6-7 Eylül de bir Özel Harp işidir. Muhteşem bir örgütlenmeydi. Amacına da ulaştı” (3)
Bu karanlık olay 27 Mayıs darbesinden sonra cunta tarafından organize edilen Yassıada Yargılamlarında olayların DP hükümetinin başbakanı Adnan Menderes 'in provokasyonu sonucu kontrolden çıktığı iddia edildi ve cunta mahkemesi DP yönetimini 6-7 Eylül olayları nedeniyle de cezalandırır.
9 Aralık 1955 de 22. ve 25.Kasım 1957 e kadar devam eder. 27 Ekim 1957 de yapılan seçilmeden sonra 25 Kasım 1957 de 23.Menderes hükümetini kurar ama bu onun son başbakanlığı olacaktır. Çünkü 27 Mayıs 1960 darbesi ile iktidardan indirilir, arkadaşlarıyla beraber Yassıada’ya gönderilir. Böylece siyasette DP devri de kapatılmıştır. 10 yılda 5 hükümet kurulmuştur.
1960 darbesine kadar 37 yıllık Cumhuriyet dönemi içinde 27 yıllık CHP iktidarında 18 hükümet, 10 yıllık DP iktidarında da 5 hükümet kurulmuştur.
3-1960 DARBESİ- MİLLİ BİRLİK KOMİTESİ DÖNEMİ
Kendilerine Millî Birlik Komitesi adını veren cunta,27 Mayıs 1960 tarihinde milli iradenin seçtiği DP hükümetini askeri darbe ile devirerek siyasî iktidarı ele geçirmiştir. Sonradan başına Orgeneral Cemal Gürsel’in sonradan getirildiği TSK’ne mensup 38 kişilik bir ekiptir. İktidar artık bunarın elindedir. Zaman içinde sayılarında çeşitli nedenlerle azalmalar olmuştur.
Bu dönemde önce 6 Ekim 1960’ta MBK'nın kararıyla Yüksek Adalet Divanı başkanlığına Yargıtay 1. Ceza Dairesi başkanı Salim Başol, Yüksek Adalet Divanı başsavcılığına da Yüksek Soruşturma Kurulu üyesi Altay Ömer Egesel getirilerek DP iktidarı mensupları yargılandı. Mahkeme başkanı Salim Başol'un, Başbakan Adnan Menderes’in bir vesile ile savunma hakkının kısa kesildiğini belirttiğinde "Sizleri buraya tıkan irade böyle istiyor" sözleri tarihe damga vurmuştu. İhtilal hukukuna göre yapılan yargılamalar sonucu Menderes, Zorlu ve Polatkan idam edildi. Diğerleri uzun süre hapis yattılar, sonraları affedildiler.
Bu dönemde 1960 hükümet darbesinden sonra hazırlanarak 9 Temmuz 1961'de %60.4 EVET İle kabul edilen 1961 Anayasası 1924 Anayasasını yürürlükten kaldırmıştı. Cumhuriyet tarihinde yapılan ilk darbeden sonra halkın Referandum sonucunda %39 oranında ret oyu, bu anayasanın toplumun tüm kesimlerince benimsenmediğinin göstergesi olarak yorumlandı.
MBK üyeleri yeni Anayasa gereği ölünceye kadar Cumhuriyet Senatosu üyesi olmuşlar ve devletten aylık almışlardır.
4-CHP-AP KOALİSYON DÖNEMİ
27 Mayıs Darbesi sonrası demokrasiye dönüş sürecinde, kapatılan Demokrat Parti’nin (DP) oy tabanına yönelen iki parti kuruldu; Adalet Partisinin(AP) genel başkanı Genel Kurmay Eski Başkanı Ragıp Gümüşpala, Yeni Türkiye Partisinin(YTP) genel başkanı ise MBK nin maliye bakanı Ekrem Alican idi.
15 Ekim 1961 tarihinde yapılan genel seçimlerde CHP 3.724.752 oy ile ve %36.74 ile 173 milletvekilliği kazanır. Muhafazakar seçmen kitlesinin oyları yine bölünür, AP si 3.527.435 oy ile ve %34.80 ile 158 milletvekili, Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi (CKMP) 1.415.390 oy ile ve %13.95 ile 54 milletvekilliği ve YTP 1.391.934 oy ile ve % 13.72 ile 65 milletvekilliği kazanır.
Prof.Dr.Ali Fuad Başgil 15 Ekim 1961 seçimlerinde AP listesinden bağımsız Samsun Senatörü seçildi. C.başkanlığı’na adaylığını koyması için hazırlanırken Em. Orgeneral Cemal Gürsel’i C.başkanı seçtirmek isteyen askeri kesimden bazı MBK üyeleri ona “hayatını garanti edemeyiz” tehdidinde bulunurlar, adaylıktan ve Senatörlükten istifa ettirirler, zorla yurt dışına gönderirler.
26 Ekim 196 de askerlerin istediği aday C.Gürsel TBMM’ne 4.C.başkanı olarak seçtirilir. İhtilal sonrası ilk ve önemli bir iş başarılmış ve o makam korunmuştur. Parlamenter sistem istenileni vermiştir.
Hiçbir parti mutlak çoğunluğu kazanamadığı için CHP ile AP arasında bir koalisyon hükümeti kurulur, İnönü başbakan olur. 20 Kasım 1961 den 20 Şubat 19652e kadar 26, 27 ve 28.hükümetleri kurar.
Parlementer sistemde 4 yıl içinde yine 3 hükümet kurulmuştur. Suat Hayri Ürgüplü’nün tarafsız başbakanlığı ve 29.hükümetin idaresinde 10 Ekim 1965 de seçimlere gidilir.
5-ADALET PARTİSİ DÖNEMİ
Adalet partisi(AP) seçimlerin galibidir. 4.921.235 oy, % 52.87 ve 240 m.vekili ile iktidarı devralır. Artık 27 Ekim 1965 de Demirel’in başbakanlığında 30.hükümet kurulur. 1960 darbesinin lideri Cemal Gürsel’in rahatsızlığı sebebiyle görevden ayrılması üzerine,28 Mart 1966’da TBMM tarafından yine asker kökenli Cevdet Sunay 5.Cumhurbaşkanı seçilir. Demirel Sunay için "Beş yıl, Cumhurbaşkanı Sunay ile rahat çalıştık” ifadesini kullanmıştır
1969 yılına kadar bir şey yoktur. 16 Şubat 1969 da ABD 6.filosunu protesto etmek için yürüyüş yapılır, karşıt gençlik çatışır ve 2 genç bıçaklanarak öldürülür. Bu olay “kanlı Pazar” olarak manşetten verilir.
3 Kasım 1969-6 Mart 1970 arasında 31.hükümet, 6 Mart 1970-26 Mart 1971 arasında 32.hükümet kurulur.
9 Mart 1971 de emekli korgeneral Cemal Madanoğlu darbeye teşebbüs etmek isterken 12 Mart 1971 de Genel Kurmay başkanı ve kuvvet komutanları C.başkanı Cevdet Sunay’a muhtıra vererek hükümeti istifaya zorlar.
Ordu, 12 Mart 1971'de bir muhtıra verir ve bu saat 13. de TRT den okunur. Askerler milli iradeyi hiçe sayar, halkın seçtiği hükümet zorla istifa ettirilir, Parlamento fesh edilmez, partiler kapatılmaz, Anayasa askıya alınmaz ama Askerler teknokrat bir hükümeti isterler. Eğer böyle bir tarafsız başbakan Meclis içinden çıkar da güvenoyu alırsa, sorun kalmaz. Bunun için tarafsız bir milletvekili aranmaya başlanır. CHP Kocaeli milletvekili Nihat Erim ismi üzerinde anlaşılır. 26 Mart günü CHP'den istifa ettirilir ve böylece bir anda tarafsız olan Erim "partiler üstü reform hükümeti” kurar.26 Mart 1971 de 33. ve 11 Aralık 1971 de de 34.hükümeti kurar.
17 Mayıs 1971 aşırı sol örgüt Türkiye Halk Kurtuluş Partisi Cephesi(THKP-C) İsrail Başkonsolusu Elrom’u kaçırır ve sonra da 22 Mayıs’ta öldürürler.
17 Nisan 1972 de Erimin yerine Ferit Melen getirilir ve 35.hükümeti kurar, 15 Nisan 1973 de onun yerine Naim Talu getirilir ve 36.hükümet kurdurulur.
Yine bir C.başkanlığı seçimi gelmiştir. Sunay’ın görevi 28 Mart 1973 de dolacaktır, bu makama Genel Kurmay Başkanı Faruk Gürler oturmak ister, zaten 71 muhtırasının bir amacı da budur. Seçim günü Genel Kurmay başkanı Semih Sancar ve 53 General TBMM de bulunarak m.vekillerini baskı altına almak isterler ama olmaz, Demirel Ecevit ile anlaşır ama yine asker kökenli olan Fahri Korutürk 6.C.başkanı seçilir.
Böylece 14 Ekim 1973 de seçimlere gidilir. Aynı oyun yine sahnededir. CHP tek başına seçimlere giderken AP’si ve sağ oylar böldürülmüş, Demokratik Parti(F.Bozbeyli), Milli Selamet Partisi, Milliyetçi Hareket Partisi(A.Türkeş) ve Cumhuriyetçi Güven Partisi(T.Feyzioğlu) olarak seçimlere girilmiştir.
CHP si 3.570.583 oy, % 33,30 oran ve 185 m.vekili, birinci parti, AP si ise 3.197.897 oy, 29,82 oran ve 149 m.vekili ile 2. parti olmuştur. 450 m.vekilli Parlamentoda 25 Ocak 1974 de 37.hükümetin başbakanı Bülent Ecevit olur. Fakat hükümetin ömrü uzun sürmez, istifa eder ve 17 Kasım 1974 de Sadi Irmak 38.hükümetin başbakanı olur. Bundan sonra hükümetlerin ömrü çok uzun sürmez. 39.hükümeti 31 Mart 1975 de Demirel kurar. O, iktidarda iken 1Mayıs 1977 de Taksimde yine kanlar akıtılır, İntrecontinenntal otelinin(The Marmara) üst katlarından ateş açılır ve 34 kişi öldürülür.
21 Haziran 1977 de 40. hükümeti Ecevit, sonra21 Temmuz 1977 de 41.hükümeti Demirel, 5 Ocak 1978 de 42. hükümeti Ecevit kurar. İktidar devamlı el değiştirir. Bu dönemde ülkede birçok karışıklıklar olur.
12 Kasım 1979 da Demirel 43.hükümeti kurarak başbakan olur, Ülkede sıkıyönetim vardır akan kan bir türlü durdurulamaz(!).Fakat 12 Eylül 1980 de ordu yine ihtilal yapar ve halkın seçtiği iktidarı alaşağı eder ve oluk gibi akan kan bir gecede durur.
ABD nin merkezi haberalma teşkilatı(CIA) nın Türkiye masası şefi Paul Henze “Bizim çocuklar işi başardı” ifadesiyle bizdeki darbeyi ABD ye haber verir, bu sözünü sonradan yalanlasa da “12 Eylül saat 0.04” kitabının yazarı M.Ali Birand 1997'de Henze ile yaptığı görüşmenin sesli ve görüntülü kayıtlarını yayınlayarak Henze'i yalanlar.(4)
6-1980 ASKERİ DARBE DÖNEMİ
12 Eylül 1980 darbesiyle 3.kez Ordu Cumhuriyet tarihinde açıktan siyasete müdahale eder. Kendilerine Milli Güvenlik Konseyi(MGK) adını veren Genel Kurmay Başkanı K.Evren ve kuvvet komutanları idareyi ele geçirir.
20 Eylül 1980 arasında geçici olarak başbakanlığa Turan Feyzioğlu getirilir. 20 Eylül 1980 de eski deniz kuvvetleri komutanı Bülend Ulusu 44. hükümeti kurmak üzere başbakan olarak atanır. 13 Aralık 1983 yılına kadar başbakanlıkta kalır.
Bu arada MGK kendilerine uygun, kendilerinin daha sonra yaptıkları işlerden sorumlu olamayacakları ve yargılanamayacakları koşuluyla yeni bir Anayasa yaptırırlar ve bu Anayasa 18 Ekim 1980 de % 91.37 ile kabul edilir. 12 Eylül 1980 öncesi dönemin siyasetçilerine 5 ve 10 yıl süreyle yasaklar getirilir. 1983 de seçimlere giderken 3 partiye müsaade edilir. Birincisi Emekli Orgeneral Turgut Sunalp’e kurdurulan Milliyetçi Demokrasi Partisi(MDP). İkincisi İsmet İnönü’nün'nün Özel Kalem Müdürlüğünü ve darbe hükümetinin başbakanı Ulusu'nun müsteşarlığını yapmış olan Necdet Calp’e kurdurulan Halkçı Parti( HP) ve son anda izin verilen Turgut Özal’in Anavatan Partisi(ANAP).
7-ANAP VE ÖZAL’LI YILLAR
Bu dönemin ilk kısmı Başbakan olarak geçer fakat son yılları da C.başkanı olarak geçecektir.
MGK seçime giderken MDP’nin iktidar ve HP’nin de Ana muhalefet partisi olmasını kurgulamıştı fakat seçim sonuçları hiç de öyle olmadı. Milli irade sandıktan ANAP’ı birinci parti yaptı. 13 Aralık 1983 de Turgut Özal 45.hükümetin başbakanı oldu. Askeri müdahale yine istediğine ulaşamadı ama Kenan Evren, Cumhurbaşkanlığı makamında 9 Kasım 1989 yılına kadar kalır.
ANAP, Özal’ın başbakanlığında ülkeyi 4 yıl idare eder, birçok atılımlar yapar. 17 Mayıs 1987’de Anayasa’da yapılan değişiklikle seçmen yaşı 20’ye indirilip, milletvekili sayısı 400'den 450’ye çıkarıldı ve 12 Eylül 1980 öncesindeki bazı siyasetçilere yasak getiren geçici 4. madde halkoyuna sunularak kaldırıldı 29 Kasım 1987 de seçimler gelir, ikici kez yine ANAP kazanır. 8.704.335 oy, % 36.3 oy oranı ve 292 m.vekili ile 1. parti olur. SODEP (E.İnönü),99 ve DYP (Demirel) 59 m.vekilliği alırlar. % 10 seçim barajı nedeniyle DSP (Ecevit), RP (Erbakan) ve MHP (Türkeş) Parlamentoya giremez.
Özal 46.hükümeti kurar, ülkeyi idare eder, 2 yıl geçer 1989 yerel seçimlerinde ANAP milletin güvenini kaybeder ve oy oranı %21 e iner. Evren 9 Kasım 1989 da görev süresi dolup ayrılınca Turgut Özal meclisteki oy çokluğu nedeniyle 8. C.başkanı seçilir. Bundan sonra 47.hükümeti Akbulut, 48.hükümeti ise Yılmaz kurar ve başbakan olarak görev alırlar ama Özal ile sürtüşmeler de sürer.
8-DEMİREL’Lİ YILLAR
Bu dönemin de ilk yılları Başbakan olarak geçerken sonraları Özal’ın ölümüyle onun yerine geçmesiyle C.başkanı olarak devam edecektir.
20 Ekim 1991 de yine genel seçimler gelir, Demirel koalisyon hükümeti kurar ve başbakan olur 49.hükümeti kurar. Bu sefer Özal ile onun arasında sürtüşmeler başlar. 17 Nisan 1993 tarihinde 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal kalp krizinden ölünce 16 Mayıs 1993 de Demirel C.başkanı olur. T.Çiller 25 Haziran 1993 de Türkiye’nin ilk kadın başbakanı olarak 50.hükümeti kurar ve 51 ve 52.hükümetlerin başbakanı da T.Çiller’dir.
24 Aralık 1995 tarihinde yine genel seçimler gelir, Seçimlerden birinci parti olarak Refah Partisi çıkar, oyların yüzde 21,4’ünü alan RP 158 milletvekili kazanır. Anavatan Partisi 132, Doğru Yol Partisi 135, Demokratik Sol Parti 76, Cumhuriyet Halk Partisi de 49 milletvekilliğine sahip olurlar.
Seçimlerden hemen sonra başlayan hükümet kurma girişimleri sırasında Refah Partisi genel başkanı Necmeddin Erbakan önce ANAP ile koalisyon kurmayı denedi, bu olmayınca, seçimlerden yaklaşık iki ay sonra ANAP-DYP koalisyonu (ANAYOL) kuruldu. Ancak bu koalisyon, hem iki partinin genel başkanları arasındaki geçimsizlik, hem de Anayasa Mahkemesi’nin güven oylamasını iptal etmesi nedeniyle kısa sürede sona erer.
28 Haziran 1996'da, Necmettin Erbakan'ın başkanlığında, RP ile DYP arasında Refahyol kuruldu ve 8 Temmuz'da güvenoyu aldı. Fakat bu hükümet 28 Şubat 1997 tarihindeki Milli Güvenlik Kurulu kararları sonrasında istifaya zorlanır. Haziran 1997'de istifa eden Refahyol hükümetinin yerine, ANAP lideri M.Yılmaz’ın başbakan olduğu, Anavatan Partisi, Demokratik Sol Parti ve Demokrat Türkiye Partisi’nin katıldığı ANASOL-D Hükümeti kurulur, ülkeyi 11 Ocak 1999’a kadar idare eder. Tam bir askeri vesayet hükümetidir. Türkbank ihalesindeki yolsuzluk iddiaları üzerine CHP hükümete desteğini geri çekti,hükümet aleyhinde gensoru önergesi verdi. Önerge TBMM tarafından kabul edilince güvenoyu almayan ANASOL-D hükümeti düşer.
23 Aralık 1998 tarihinde Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel tarafından görevlendirilen DSP Genel Başkanı ve Zonguldak Milletvekili Bülent Ecevit hükümeti kuramayarak görevi iade eder. Ecevit, 7 Ocak 1999 tarihinde yeniden hükümeti kurma görevini üstlenmiş ve kurduğu 56. azınlık hükümeti, 11 Ocak 1999 tarihinde Cumhurbaşkanı tarafından onaylanarak, 17 Ocak 1999 tarihinde de TBMM'den güvenoyu almıştır ama ömrü uzun sürmez 28 Mayıs 1999 da sona erer.
DSP eski Genel Başkanı ve eski İstanbul Milletvekili B.Ecevit’in dönemin Cumhurbaşkanı S.Demirel tarafından 3 Mayıs 1999 tarihinde görevlendirilerek MHP ve ANAP 57.koalisyon hükûmetini kurar. 28 Mayıs 1999 tarihinde dönemin Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel tarafından onaylanan hükûmet, 9 Haziran 1999 tarihinde TBMM'den güvenoyu alır.
Fazilet Partisi'nden 18 Nisan 1999 seçimlerinde İstanbul milletvekili seçilen Merve Kavakçı, 2 Mayıs 1999'da TBMM'de and içme törenine başörtülü gelince meclisten dışarı çıkarılır. Bakanlar kurulu kararıyla da ABD vatandaşı olduğunu bildirmediği bahanesiyle vatandaşlıktan da çıkartılır.
16 Mayıs 2000 de Başbakan koalisyon başbakanı B.Ecevit’in önerisi ve muhalefet liderleri Recai Kutan ve Tansu Çiller de dahil 131 milletvekilinin ortak önergesiyle Ahmet Necdet Sezer cumhurbaşkanlığına aday gösterildi. 3.turda C.başkanlığına Anayasa Mahkemesi başkanı Sezer seçilir.
28 Şubat 1997 yeni bir askeri müdahaledir, sandıktan çıkan partilerden bazılarının hükümet kurmalarına engel olunarak manipülasyonların yapıldığı bir dönemdir. Siyasal karışıklıkların yoğun yaşandığı yıllardır. Ülke koalisyonlara ve azınlık hükümetlerine mahkum edilmiş ve ekonomik krizlere sürüklenmiştir.
İstanbul Belediye Başkanı Recep Tayyib Erdoğan 6 Aralık 1997 tarihinde Siirt’te okuduğu bir şiir yüzünden 10 ay hapse mahkum edilir, İstanbul Belediye başkanlığı görevinden ayrılarak 26 Mart 1999'da girdiği cezaevinde dört ay on gün kaldıktan sonra 24 Temmuz 1999'da tahliye edilir. 14 Ağustos 2001'de kurulan Adalet ve Kalkınma Partisi'nin kurucuları arasında yer aldı ve partinin genel başkanlığına seçilir.
19 Şubat 2001'deki MGK toplantısında C.başkanı Sezer’in dönemin başbakanı Bülent Ecevit'e anayasa kitapçığını fırlatmasıyla başlayan 2001 Türkiye ekonomik krizi, kamuoyunda "Kara Çarşamba" olarak adlandırılır.
Ecevit’in sağlık durumu kötü olmasına rağmen başbakan olarak göreve devam eder, işleri arkadan başkaları yürütür. Başbakan yardımcısı Devlet Bahçeli, 7 Temmuz 2002'de aldığı kararla 3 Kasım 2002'de seçim yapılmasını ister. Bunun üzerine DSP den bir çok milletvekili ayrılıp Yeni Türkiye Partisini(YTP) kurarlar. DSP'nin milletvekili sayısı 128'den 64 düşer. Sonunda erken seçim kararı alınır.
3 Kasım 2002'de yapılan seçimlerde iktidarda bulunan MHP %8,35, ANAP %5,12 ve DSP %1,22 oy alarak tamamen TBMM'nin dışında kalırlar. AK Parti(R.Tayyib Erdoğan) 10.808.229 oy,% 34,28 oy oranı ve 363 m.vekilliğiyle birinci parti olur. CHP ise 6.113.352 oy, % 9,39 oran ve 178 m.v.ile 2.parti olur.
18 Kasım 2002'de R.Tayyib Erdoğan siyasi yasaklı olduğu için Abdullah Gül 58. hükûmeti kurar ve AK Partili yıllar başlamış olur.
9. bölüm olan AK Partili yıllara geçmeden önce Parlamenter sistemde yaşananlara panoramik bir yaklaşımla bakalım:
PARLEMENTER SİSTEMİN KÖTÜ SONUÇLARI
Cumhuriyetin kuruluşundan 18 Kasım 2002 de AK Partinin işbaşına gelinceye kadar süreçte nice hükümetler kuruldu nice hükümetler yıkıldı. Nice partiler kuruldu niceleri siyaset çöplüğünde yerlerini aldılar.
1960 ve 1980 de Darbe, darbe teşebbüsleri,1971 de askeri muhtıra,28 Şubat 1997 de postmodern darbeler yapıldı. Özellikle C.başkanlığı seçimleri askerler açısından çok önemsendi ve o makama askerler her zaman talip oldular. Çünkü halkın ne yapacağı belli olmaz, istedikleri hükümetler başa gelemezse C.başkanlığı makamıyla hükümetler frenlenebilir. Bu nedenle asla onay vermedikleri birinin o makam seçtirmemek için elden ne gelirse yaptılar.
C.başkanı istemeden bakanlar kurulu onaylanmaz, üst düzey bürokratlar, yüksek yargı üyeleri, valiler, e.müdürleri ve Rektörler atanmaz. Kanunlar onaylanmaz. Ve C.başkanların yaptıklarından sorumlu tutulmaz. Böyle bir makam vesayetçiler için çok önemlidir. Güçsüz Koalisyon hükümetleri onların tercih ettikleri bir sonuçtur. Çünkü onları yönetmek daha kolaydır.
9-AK PARTİLİ YILLAR
AK Parti genel başkanı olarak seçimden 1. parti olarak çıkan Tayyip Erdoğan’ın başbakan olamaması bu sefer iki başlılık oluşturur. TBBM’ne sunulan yasa değişikliği talebinin uygulamaya girmesiyle siyasi yasağı kalktı. 9 Mart 2003'te gerçekleştirilen ara seçimlerinde Siirt milletvekili olarak 27 Nisan 2007 de C.başkanlığı seçimleri vardır, Abdullah Gül aday gösterilir, ANAP başkanı Mumcu ve DYP başkanı Ağar oylamaya katılmazlar. Gül,1. turda 357 oy alır fakat ortaya yeni bir iddia atılır ve oturumun açılabilmesi için 367 oy gerekli olduğu iddia edilir CHP, Anayasa mahkemesine gider ve oylama iptal edilir.
Görev süresi dolan Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'in yerine 11. Cumhurbaşkanının seçilememesi üzerine Anayasa'nın 101. maddesi gereğince seçimlerin 22 Temmuz 2007 günü yapılması karara bağlanır. Eski seçimlerde olduğu gibi Milletvekili Seçimi Kanunu'nun 33. maddesi gereğince %10 baraj uygulanır. 22 Temmuz 2007 seçimlerine 14 siyasi parti ve 699 bağımsız aday katılır.
AK Parti bu seçimlerde rekor kırar, 16.327.291 oy, % 46,58 oy oranı ve 341 m.vekilliği kazanılır. CHP ve MHP Parlamentoya girer fakat oylamaya katılmayan ANAP ve DYP ve diğer siyasi partiler % 10 baraj yüzünden siyaset sahnesinden silinir gider. Milli irade oyunu yine bozmuştur.
Abdullah Gül 28 Ağustos 2007 tarihinde yapılan Cumhurbaşkanlığı seçiminin 3. turda 339 oy alarak Türkiye Cumhuriyetinin 11. Cumhurbaşkanı seçildi.
21 Ekim 2007 tarihinde çok önemli bir olay olur, Cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesi başta olmak üzere birtakım Anayasa değişiklikleri Referandum ile halkoyuna sunulur, referandum da “EVET” oyu çıkar.
2008 yıllarında Ergenekon, 2010 da Balyoz ve diğer davalarla toplum iyice gerilir, cemaate bağlı hakim ve savcılar herkesi davaya dahil eder, tutuklamalar ve yargılamalar olur. İnsanlar yıllarca tutuklu kalır, mahkum olurlar. Yargıtay tasdik eder fakat 2007 Referandumu ile elde edilen Anayasa mahkemesine başvuru hakkını kullanınca tahliyeler, yeniden yargılanmalar ve beraatlar başlar.
2013 yılında İstanbul Taksim’de “Ağaçlar kesiliyor, onları kestirmeyeceğiz” diye başlatılan “Gezi olayları” bütün Türkiye’ye yayılır, iktidarı sandıkta yenemeyen partiler, dış güçler toplumu kışkırtmaya devam ederler, protestolar yapılır.
Hükümetin Cemaatle arası açılmıştır, artık tarafların birbirine güveni yoktur. 17 Aralık 2013 de 4 bakan üzerinden yeni bir operasyon başlatılır. 25 Aralık’ta ise başbakanın oğluna kadar uzandırılmak istenen 2.bir operasyon başlatılır.
28 Ağustos 2014 de ilk defa halk C.başkanını seçecektir. Erdoğan, İhsanoğlu ve Demirtaş aday olur. Cemaat artık Erdoğan’ın karşısındadır,bütün muhalif güçlerle işbirliği yaparlar. Ama bunlara rağmen Recep Tayyip Erdoğan %51,79, İhsanoğlu %38,44 ve Demirtaş %9,76 oranında oy alır ve Erdoğan C.başkanı seçilir. 367 garabetiyle yapılan oyunlar ters tepmiş, sonunda C.başkanların halk tarafından seçilme yolu açılmış, şerli oyunlar sonunda bozulmuş ve milli iradenin temsili güzel netice vermiştir.
Hükümette başbakanlık görevini Ahmet Davutoğlu devralmıştır. 7 Haziran 2015 de yine genel seçimler gelmiş, herkes sandığa girmiştir. AK Parti(A.Davutoğlu) 18.867.411 oy, % 40,87 oy oranıyla 258 m.vekilliği, CHP(Kılıçdarağlu) 11.518.139 oy, %24,95 oy oranı, 132 m.vekili, MHP(Bahçeli) 7.520.006 oy, %16,29 oy oranı ve 80 m.vekili, HDP(Demirtaş) 6.058.489 oy, %13,12 oy oranı ve 80 m.vekili ile Parlamentoya girmişlerdir.
AK Parti, seçimlerin sonucuna göre 1. parti olmasına rağmen hükümeti kurmak için gerekli 276 m.vekili sayısını bulamadığı için tek başına iktidar olamamış, koalisyon görüşmeleri de bir netice vermemiştir.
Bu seçimlerden sonra PKK, terör eylemlerini artırmış, Güney doğuya hendekler kazmış, kanlı eylemler, canlı bombalar ile terör eylemleri başlatmıştır. Hükümette tek terörist kalmayıncaya kadar savaşa devam demiştir.
1 Kasım 2015 de seçimler yenilenmiş ve sandıktan şu sonuçlar çıkmıştır: AK Parti; 23.673.541 oy, 49,49 % oy oranı ve 317 m.vekili, CHP; 12.109.985 oy, % 25,31 oy noranı, 134 m.vekili, HDP; 5.145.688 oy, % 10,76 oy oranı, 59 m.vekili, MHP ise 5.691.737 oy, % 11,90 oy oranı ve 40 m.vekili ile TBMM’ye girmişlerdir.
Bu seçimlerde AK Parti hem oy hem m.vekili kazanmışken HDP ve MHP oy ve m.vekili kaybetmiştir.
AK parti yine seçimi kazanmıştır. Davutoğlu 24 Kasım 2016’ a kadar başbakanlık görevini sürdürmüş o tarihte başbakanlığı Binali Yıldırım’a devretmiştir.
15 Temmuz 2016 gecesi bütün Türkiye FETÖ tarafından organize edilen başarısız bir askeri darbe teşebbüsüyle karşılaşmış, TBMM, C.başkanlığı sarayı, Boğaziçi köprüsü girişi, Özel Harekat binası başta olmak üzere bir sürü yer bombalanmış ve 249 şehit ve 2150 gazi vererek bu darbe teşebbüsü bastırılmıştır. Halk kendini tankların altına atmış, üstüne çıkmış, kahramanca karşı çıkmış ve önlemiştir.
Darbeye teşebbüs edenlerin bir kısmı kaçmış, yakalananlar ve darbecilere destek verenler yakalanarak adalete teslim edilmiştir. Şimdi yargılamalar başladı.
16 Nisan Anayasa Referandumu işte bu koşullarda yapılıyor. Bütün olup bitenleri iyice düşün, oyunu ona göre kullan. Belki de hayatında kullandığın en önemli oy bu oy olacaktır. Oyunu kullandığında, Evet ben bugün doğru bir iş yaptım diyebilmenin huzuruyla oradan ayrılabilmek için dua et.
1-(http://odatv.com/partili-cumhurbaskani-sistemini-bir-de-boyle-okuyun-2105161200.html)
2-Dündar, Can (8 Ocak 2006). "Gizlenen örgütün başındaki adam: Sabri Yirmibeşoğlu 'Özel Harp'çinin tırmanış öyküsü". Milliyet. 12 Şubat 2009 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 7 Haziran 2009.
3-https://tr.wikipedia.org/wiki/12_Eyl%C3%BCl_Saat:04.00
4-https://tr.wikipedia.org/wiki/Recep_Peker
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.