Afife ARTIK
Acil çağrı
Mü’min kardeşini boynundaki akrebe karşı uyarmak mü’min üzerine bir borçtur. Boynunda akrep olan kardeşin de diğer kardeş üzerindeki hakkıdır.
Risale-i Nurların sadeleştirilmesi bu işi yapan müminlerin boynunda zehirli ve çok tehlikeli bir akrep olarak durmaktadır. Mü’mini şe’ni kerim olmaktır. “sen bu işi yaptın, buna da müstehak oldun bu akrebe karşı seni uyarmayacağım” demek mü’minin zarafet ve letafetine yakışmaz. Mü’min kardeşimin o akrep tarafından sokulması beni mutlu edemez. Zira hatalı da olsa bütün mü’minler kardeştir ve kardeşimi sokan akrebin zehri benim de vücuduma sirayet edecektir.
Buradan sesleniyorum; ey mü’min kardeşlerim çabuk bu hatadan tövbe edelim. Sadeleştirilmiş risaleleri piyasadan toplayalım ve imha edelim. Çok gerekli görülüyor ise bu metinler başka isim altında bir şerh, bir izah gibi kullanılabilir. Orijinal metne hiç dokunulmadan konulup ardından belki bir izah, bir şerh gibi konulabilir. Ama bu hali ile bu kitaplar musibetleri celb eden bir parotener gibidir.
Mü’minlerin şahs-ı manevisini büyük tehlikelerden korumak için acilen - biraz geç de olsa - bu tedbiri alalım, tövbemizi daha fazla geciktirmeyelim.
Daha evvel defalarca Üstadın saff-ı evvel talebeleri bu ikazı yaptılar, ikazlar dikkate alınmayınca beddua dahi ettiler. Tüm bunlar neden dikkate alınmıyor. Mustafa Sungur, Abdullah Yeğin gibi Ağabeylerin şiddetli ihtarları neden dikkate alınmıyor. Bu insanlar kendi namlarına mı itiraz etti zannediliyor?
Bu geldiğimiz nokta, acilen bu uyarıların dikkate alınıp bu hatadan acilen dönülmesinin gerekliliğini açıkça ortaya koymuyor mu? Üstadın himmet şemsiyesi altından çıkmak, tehlikelerin önüne kendini atmak olmuyor mu?
Bütün kuvvetimle, aklımla, kalbimle, ruhumla ve tüm zerrelerimle bağırıp feryad edip sesleniyorum çabuk çabuk bu hatadan dönünüz, acilen tövbe edip, bunun büyük bir hata olduğunu kabul edip bu kitapları piyasadan çekip bu işi durdurunuz. Bu işi sürdürmek ve arkasında durmak, bu hatada ısrar etmek, çok nur talebelerinin beddualarını üzerinde taşımak kaldırılır yük değildir. Zararı dokunmayacak sanmak da büyük bir safdillik olmaz mı?
Bu yapılan işin Nur Talebeleri arasına nasıl bir tefrika soktuğu görülmüyor mu? Nurlara ne büyük zarar olduğu idrak edilmiyor mu?
Eğer sırf Nurların anlaşılması için deniyorsa neden pek çok kitaplar gibi bir şerh ve izah olarak değil de sanki aynı Risale-i Nur imiş gibi “sözler” ve “Lem’alar” adı ile çıkarılıyor. Bunun ne büyük tahrif ve cinayet olduğunun idrakine mani olan nedir?
Evet bu cinayetin cezası yalnız bu cinayeti işleyenlere hususi kalmayacaktır. Bütün Nur talebeleri namına derim ki: “kendini büyük bir cezaya müstehak edeceksin, beni de ateşe atacaksın. Yapma” Bazen bir cani için bir memleket harap edilir. Bu cinayet durmalı artık. Büyük musibetler gelmezden evvel bu cinayete son vermek için umarım geç kalınmamıştır.
Elbette bir yönü ile büyük musibetlerin gelmesi temizlenmeye sebeptir. Allah’ın o kişileri gözden çıkarmadığının ve onları temizlemek istediğinin de alametidir. Ama tövbe istiğfar ile, yapılan tahribin izalesi için çalışmak da insaniyetin gereğidir.
Defalarca mübarek zatlar çağrı yaptılar dinlenmedi sen neci oluyorsun diyen nefsime de derim “tavrım belli olsun”. Ayrıca koynunda akrep bulunan kardeşime de lakayt kalmamış olayım. Onun da benim üzerimde hakkı var. Evladımız uçuruma doğru koşuyor olsa öylece oturup seyreder miyiz? Sana dedim uçuruma gitme, sen buna rağmen gittin hadi düşmeni seyredeceğim, der miyiz? O uçurumdan düşse memnun olur muyuz?
Umulur ki bu büyük yanlıştan geri dönülür ve yapılan tahrifatın izalesi için gayret edilir. Bu yüz karasından mü’min kardeşlerimizin kurtulması en büyük emelimizdir…
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.