Akademik camiada Bediüzzaman ilgisi artıyor
Habertürk’te Pelin Çift’in hazırlayıp sunduğu “Öteki Gündem” adlı programında Said Nursi'nin mücadelesi konuşuldu
Ömer Çelebi’nin haberi:
RİSALEHABER-Habertürk’te Pelin Çift’in hazırlayıp sunduğu “Öteki Gündem” adlı programda Bediüzzaman Said Nursi'nin hayatı, fikirleri ve mücadelesi konuşuldu. Programa araştırmacı-yazar Safa Mürsel, İlahiyatçı Said Aktürk ve tarihçi-yazar Erol Çalı katıldı.
Osmanlı’nın son dönemlerinde bazı tarihi şahsiyetlerin İslam’ı halka anlatmak için tarihsel fonksiyonlar üstlendiğini söyleyen program sunucusu Pelin Çift, “Cumhuriyet döneminde, modern Türkiye’de güçlü sesi çıkan İslami gruplar oluştu. Bugün ise çevremizde gördüğümüz İslami toplulukların kökünde bu şahsiyetlerin başlattığı girişimler yatıyor. Bu şahsiyetlerin bir kısmı medrese geleneğini, bir kısmı cami cemaati bünyesinde dergâhlar oluşturmayı, bir kısmı Kur’an kursları çerçevesinde Kur’an hakikatlerini anlatmayı hedeflemiş. Bediüzzaman Said Nursi de bu şahsiyetlerden biri. Hayatının dönüm noktalarını, inanç dünyasını, eserlerini anlamaya çalışacağız” şeklinde konuştu.
Çift’in “Said Nursi dediğimizde Nurs köyünden olduğunu; Said-i Kürdi dediğimizde Kürt kimliğinin olduğunu anlayabiliyoruz, peki Bediüzzaman lakabı nerden geliyor?” sorusuna İlahiyatçı Said Aktürk, “Bediüzzaman’ın küçük yaşlarda doksan cilt kitabı ezberlediği biliniyor. Tabi ki bu durum o bölgede dönemin âlimleri tarafından yayılıyor. Molla Fethullah isminde bir zat Bediüzzaman’ı imtihana çekiyor. Molla: ‘Tamam zekâna itirazımız yok, şimdi hafızanı deneyeceğim’ der. Makamat-ı Haririye diye Arapça çok ağır bir kitap var. O kitaptan bir yer açar okutur ve sonra ezberinden tekrar eder. Molla Fethullah: “Zekâ ile hafızanın bir insanda içtimai olması nadir görülmüştür” der ve bin sene önce Bediüzzaman-ı Hemedani diye bir zatın olduğunu söyler ve benzeri olmayan anlamına gelen “Bediüzzaman” lakabını on dört yaşındayken koyar” dedi.
Pelin Çift’in Prof. Dr. Nevzat Tarhan’ın “Akıldan Kalbe Yolculuk” eserinde ve Metin Karabaşoğlu’nun bir paragrafta söylediği: “Türkiye’de Bediüzzaman üzerine özellikle akademik camia içerisinde yapılan çalışmaların yok denecek kadar az olması, hayret ve utanç vericidir. Bu utanç verici durumda en büyük pay, sözünü ettiğimiz psikolojik savaşın kurucularına aittir. Onlar yüzünden Bediüzzaman üzerine çalışma yapmak hala daha bedel ödemeyi gerektirir” sözünü hatırlattığı programda Safa Mürsel, Şerif Mardin’in Bediüzzaman üzerine yazdığı eserden yola çıkarak; “Şerif Bey’in yazdığı eser akademik devrim niteliğindedir. Çok zor şartlar ve psikolojik baskılar altında yazabilmiştir. Bediüzzaman’ın doğduğu sosyal muhiti, kültürel ve ekonomik şartları ile analiz eden bir çalışmadır. Özellikle Bediüzzaman’ın nasıl bir kültürel ve sosyal bir vasatın üstünde doğmuştur analizini yapıyor. Onu aşan çalışma henüz yok. Metin Bey’in teşhisi doğru. Ama zihinlerdeki prangalar yavaş yavaş kırılıyor. Türkiye’de özellikle akademik alanın Bediüzzaman’ın düşünce ve görüşleri üzerine çalışmalar başlattıklarını söyleyebilirim” şeklinde konuştu.
Bediüzzaman’ı İstanbul’da bulunduğu dönemde Şekerci Hanın da meşhur “Her suale cevap verilir ama sual sorulmaz” tabelasını hatırlatan tarihçi-yazar Erol Çalı da “Bu yazı İstanbul’da dikkat çekiyor, hal ve hareketleri, kılık-kıyafeti zaten dikkat çekiyor. Sinemalara gidiyor, sinemada perde arası verildiği zaman çıkıyor orda millete bir şeyler anlatıyor bu dikkat çekiyor. Birkaç kişi Bediüzzaman’a sormuş ‘sen neden böyle yapıyorsun?’ diye. O da ‘Ben Şark’ta benim gibi insanlar ve talebeler var. Şark’ın iradi olarak eğitimi terk ve ihmal ediliyor. Ben böyle yapıyorum ki insanların dikkatini çekeyim, insanların gözü doğuya dönsün. Doğuda iyi ve zeki talebeler var. Ben de ilmimi İstanbul’da kabul ettirmek için geldim’ der” şeklinde konuştu.
Program gecenin ilerleyen saatlerine kadar sürdü.