Sabri ALTUN
Akıtılan zehirler
Dünyayı idare eden milletler hiç bir zaman günü birlik yaşamazlar.
Başka bir deyişle; geleceğe hükmetmek, geleceğe yön vermekle olur.
Geleceğe yön vermek ise bilinçli bir çalışma ve koordineli sistemlerle mümkündür.
Ve tarihin her döneminde iki çeşit insan vardır.
Yönetenler-yönetilenler.
Yön verenler-yönlendirilenler.
Sizce biz hangi kategorideniz?
* *
Hiç dikkat ettiniz mi bilmiyorum.
Çocuklarımız nasıl bir yöne doğru yönlendiriliyor?
Aslında genel manada sadece çocuklar değil tüm halkımız için bu soru sorulmalı.
Toplumumuza sirayet ettirilmeye çalışılan virüsten haberimiz var mı?
Şöyle bir akşamüstü elimizde bir dürbün olsa da her tarafı görebilsek
Yani öyle bir dürbün ki istediğimiz zaman istediğimiz mekânda
istediğimiz eve girebilsek.
Girebilsekte seyretsek ev ahalisini.
Gerekirse tek tek tüm Anadolu'nun evlerini...
Ta gece saat 12ye kadar kimler ne tür filmler seyrediyor.
Ve girebilsek anaların dünyasına...
Ve girebilsek babaların dünyasına
Ve de girebilsek tek tek çocukların dünyasına.
Ne tür duyguların hükmü altındalar.
Akıllarında ne tür hayaller geçiyor.
Ve en garibi de seyredilenlerin hangisi gerçekten Anadolu'yu yani bizi anlatıyor.
* * *
Şahsen hiç bir diziyi seyretmiyorum.
Hatta gerçekçi olmak gerekirse hiç bir kanalın hiç bir haberini de izlemiyorum.
Özellikle son zamanlarda
Çünkü hepsi taraf
Her kanal kendi fikri doğrultusunda yayın yapıyor.
Yani bana hiçbirisi samimi gelmiyor.
Zira ülkemiz siyasal olarak öylesine bir anafora girmiş ki; kimin eli kimin cebinde kim haklı kim haksız ayırt etmek gerçekten çok zor.
Bu işin haber boyutu
Peki dizi boyutu nasıl?
Aslında üzerinde durmak istediğim de dizilerdir.
Vurdulu kırdılı dizileri bir kenara atın.
Mafya, devlet ve çete ilişkilerini anlatan dizileri de bir kenara atın.
Onların toplum üzerindeki etkilerini hesaba katmıyorum.
Ne kadar yıkıcı olduklarını insanların bir birleriyle ve devletle olan güvenlerinin nasıl zedelendiğine de değinmiyorum.
Bunları seyreden bir neslin nasıl bir haleti ruhiye içinde büyüyeceklerini de es geçiyorum.
Peki, geriye ne kalıyor?
Çocuklara yönelik yapılan diziler.
Bunlara hiç dikkat ettiniz mi?
Hemen hemen her kanalda (özellikle meşhur ve malum kanallarda) büyücülerle ilgili bir veya iki dizi bulunuyor. (Selena, Sihirli Anne, Bez Bebek, v.b.)
Ve en kötüsü de tamamen çocuklara yönelik hazırlanmış.
Büyü işinin çocuk dimağlarında nasıl bir tahribat yapacağını iyi düşünelim.
Çocuklarımız en başta rahata alışacak.
Yani hayatın gerçeklerinden uzak bir hayal dünyasında istediği şeyin "şıp" diye olacağı bir dünya kuracak.
Mücadeleden uzak, çalışmadan uzak, tamamen hayalperest bir nesil
Beklide en korkuncu, dinin yasakladığı, Allahın sevmediği, bir hayal dünyasına doğru bir akış olacak.
Allah'a resmen şirk koşulduğu bir dünya
Farkında olmadan izleyenlerin dahi küfre girdiği bir dünya
Böyle bir zihniyetle büyüyecek çocukların geleceği ne kadar sağlam olur?
Ya da böyle bir gençlik böyle yetişmiş bir topluluk kimlerin işine yarayacak?
Bu gidişle biz yön veren mi olacağız yönlendirilen mi olacağız.
Bu noktayı biraz düşünelim diyorum.
* * *
Daha da kötüsü ne biliyor musunuz?
Hani o bildik, o hiç bir zaman halkımızı tanımayan ve her zaman kendi istediklerini empoze eden o meşhur medya gruplarına zaten alışkınız.
"Bunlar her zaman böyledir" diyebilirsiniz aslında.
Lakin bu noktada yani böylesine toplumumuzu ironik bir mezraya yönlendiren bu medyadan başka, sözde "bizim" dediğimiz yani bir noktada dindar, yani halkımızı tanıyan medyanın da bunlardan aşağı kalır tarafının olmayışı.
Bende bir iki defa takip ettim.
Ve iyi ki de takip etmişim.
Meğer bunların diğerlerinden hiç geri kalır tarafı yokmuş.
Yani bu benim görüşüm.
Gerisini büyükler
Gerisini ehil insanlar
Gerisini söz sahibi kişiler düşünsün.
Ve yanlış düşünüyorsam beni de aydınlatsınlar.
Çünkü nerdeyse evde televizyonu kaldırmak üzereyim.
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.