Abdulkadir MENEK

Abdulkadir MENEK

Ankara Bombaları ve Dehşetli Komiteler

Tarihte İslam âleminin liderliğini ve bütün mazlum milletlerin hamiliğini yapan bu toprakların inançlı insanları, içine sokuldukları çok sinsi ve mahkûm edici bir cendere ile yüz yıldır, tamamen kendi iç meseleleri ile boğuşur hale getirildi.

Hem dışarıdan ve hem de içeriden çok sinsi ağlar örülerek ve bu topraklara adeta hapsedilerek, kendi içine kapanmak zorunda bırakıldı.

Bu milletin inanç ve değerlerinden uzaklaşması ve hatta düşman olması için çok dessas planlar hazırlandı ve içteki destekçiler kanalıyla uygulama alanına konuldu.

Kendi değerleri ve inançları ile savaşır hale getirilen bazı yöneticilerin, bin yıldır hizmetinde bulunduğu İslam âleminin problemleri ile ilgilenmesinin önü bütünü ile kesildi.

Fakat bu ülkede yapılan hizmetler, çekilen çileler ve ödenen bedeller, yavaş yavaş yerini bulmaya ve meyve verme dönemine girdi.

Türkiye son yıllarda kendi kabuğunu yırtarak, her alanda çok büyük gelişmeler gösterdi ve çok önemli atılımlarda bulundu.

Yüz yıldır kendi kabuğuna çekilen ve sadece kendi iç problemleri ile uğraşmak zorunda bırakılan bu İslam beldesinin insanları, çok önemli ilerlemeler kaydederek, etrafı, İslam dünyası ve mazlum milletlerle ilgilenmeye başladı.

Osmanlı Devletinden kalma çok büyük bir geleneğe sahip olmasının verdiği aşinalık ve inancından aldığı enerji ile bu alanda çok önemli kararlara imza attı.

Kürt Meselesi başta olmak üzere milletimizin içine sokulan meselelerin, vicdan ve demokratik zeminde çözülmesi için de çok önemli, cesur ve radikal adımlar atıldı.

Ekonomik gelişmelerle birlikte sosyal ve kültürel zeminde atılan ve Türkiye’nin önünü açmaya başlayan bu adımlar ve büyük gelişmeler beklendiği gibi, bu fitnenin banisi olan çevreleri büyük oranda rahatsız etmeye başladı.

Türkiye'nin gelişmesinden ve büyümesinden rahatsız olan çevreler ve ifsat komiteleri, artık gemi azıya alarak çok büyük tertip ve tezgâhların içine girmeye başladılar.

Taksim Gezi Parkı’nda, masum isteklerin arkasına saklanmış fitne ve fesat ehlini örgütleyen ve destekleyen dehşetli komiteler, amaçlarına tam olarak ulaşamamış olsalar bile, bu büyük provokasyon ile Türkiye’ye çok büyük zarar vermenin kapısını böylece araladılar.

İslam’a hizmet adına şekillenen bazı camiaların, sırf siyasi muhalefet, bazı kirli hesaplar ve nefret ile beslenen bir siyasi tavrın sonucu, Türkiye ve İslam alemine bu kadar büyük zararların verilmesine alkış tutmalarını ve hatta bütün varlıkları ile desteklemelerinin arkasında saklanan çevrelerle giriştikleri işbirliğini de sorgulamamız gerekir.

Dehşetli komiteler ve bazen de hayırhah görünen yerli işbirlikçileri, Ankara’da yapılan büyük saldırıya gelene kadar, bu fitne ve fesat yolunu, hiçbir fırsatı kaçırmayarak çok ustaca döşemeye devam ettiler.

Bu hain ve zalim saldırıyı yapanların kimliği veya mensup oldukları örgüt ne olursa olsun, bu saldırı Türkiye'nin büyümesini önlemek için iç ve dış şer güçlerin ortak bir organizasyonudur.

Ankara’daki kanlı saldırıyı yapanların maksadının olabildiği kadar insan öldürerek, ülkeyi bir kaos ortamına sürüklemek olduğu aşikar bir vaziyette görünüyor.

Diyarbakır'daki HDP mitinginde, Suruç'taki mitingde ve Reyhanlı'da patlayan bombalar, hangi amaca hizmet için patlatılmışsa, Ankara'da patlayan bombalar da aynı amaca hizmet için patlatılmıştır.

Mitinge katılanların, Miting meydanında ''Bu meydan kanlı meydan” diye bağırarak halay çektikleri bir sırada bombaların patlamış olması da kaderin garip bir cilvesi olarak görülmelidir.

Türkiye'yi Suriye'ye çevirmeye çalışan bütün şer güçlerin heveslerini kursaklarında bırakmak için, bu vatanı ve milleti seven herkesin çok uyanık olması ve elinden geleni yapması gerekir.

Ankara'da hayatını kaybeden yüz civarındaki vatandaşımız, hepimizi yürekten yaralamıştır.

Bu büyük provokasyonda hayatını kaybeden bütün masum vatandaşlarımıza Allahtan rahmet, yaralılara da acil şifalar diliyorum.

Terör örgütleri kendi kirli emellerine ulaşmak için arkadaşlarını bile öldürmekten asla çekinmezler.

Maalesef emniyet içinde bulunan bazı kişilerin de, yaşanan bu büyük güvenlik zaafında çok büyük vebal sahibi oldukları son derece açıktır.

Seçime giden Türkiye'de, STK olduklarını söyleyen kuruluşlar da çok dikkatli olmak ve sorumlu davranmak zorundadırlar.

Ankara'nın göbeğinde böyle hassas ve provokasyona açık organizasyonlardan hiç olmazsa böyle zamanlarda uzak durulmalıdır.

Ankara’daki toplantıyı organize edenlerin, patlamaların ardından yaptıkları açıklamalar, maalesef büyük bir sorumsuzluk örneği olarak kayıtlara geçmiştir.

Miting alanında polis araçlarına yapılan saldırıların arkasında, bu kitlelerde oluşturulan devlet düşmanlığı ve polis nefretinin geldiği seviyeyi de herkes bir muhasebe süzgecinden geçirmelidir.

Zaman, hepimizin ve herkesin böyle zor bir dönemde hükümete duacı olması ve desteklerini artırması zamanıdır.

Kandan beslenen ve kaos ortamından siyaset ve oy devşirenlerin işleri daimi olarak istedikleri gibi gitmez.

Gün gelir, kirli oyunları ve kanlı provokasyonları tezgahlayanların kurdukları tuzaklar, bumerang gibi döner ve kendilerini vurur.

İnsanları öldürüp veya en azından öldürülen bir kısım insanları görmezden gelerek ‘’Barış’’ kelimesini ağızlarından düşürmeyen bazı siyasetçilerin, ne kadar büyük bir aldatmaca içinde olduğu da her geçen gün biraz daha anlaşılmaktadır.

Bu Müslüman millet herhalde aynı delikten kendini ikinci defa ısırttırmayacaktır.

Ayrıca milliyetçilik ve vatan sevgisinin, laftan ibaret olmadığı, olmayacağı da, gelişen hadiseler gün gibi ortaya çıkarmaktadır.

Terörle mücadele konusunu görüşme üzere Başbakan Ahmet Davutoğlu tarafından görüşmeye davet edilen MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin, bu daveti red etmesini, üzerinde durulması gereken bir husus olarak belirtmek durumundayız.

Bulanık suda balık avlamaya çalışanların oyununa gelinmemelidir.

Böyle sisli ve puslu havalardan yararlanmak ve avlanmak için fırsat kollayanlar kendilerini göstermeye başladılar.

Bütün vatandaşlarımız böyle tipleri çok iyi tanımalıdır.

Bu devlet, bu topraklarda yaşayan seksen milyon insanın ortak vatanıdır.

Bu ülkede yaşayan insanları; Suriye’de yaşanan çok hazin ve kahredici savaş ortamına benzer bir kaosa sürüklemek isteyen iç ve dış zalimlerin ve İslam düşmanlarının oyununa gelinmemelidir.

Herkes, hepimiz bugünlerin sisli ortamı içinde, her zamankinden daha çok uyanık ve dikkatli olmak mecburiyetindeyiz..

Hatalarımız ve yanlışlarımız ile kaderin tokadına fetva vermemek için, müminlerin göstermesi gereken feraseti en üst düzeyde göstermeliyiz.

Hangi etnik kökene sahip olursa olsun, bu körüklenen fitne ateşi bu ülkede yaşayan herkesi yakmak için alevlendirilmek istenmektedir.

Bu dehşetli ateşi söndürmek de, elbirliği ile hepimizin ortak ve en öncelikli görevidir.

İnşallah millet olarak bir daha böyle büyük acılar yaşamayız.

Hepimiz, en samimi ve kalbi dualarımız ile Rabbimize iltica etmeliyiz.

İstikbaldeki İslami inkişaf ve nesillerin ebedi hayatlarının necat ve halası için, üzerimize düşen vazifeyi yapmazsak, huzur-u İlahide o büyük mesuliyetten kurtulamayız. 

 

Facebook Yazar sayfası
https://www.facebook.com/AbdulkadirMenek

Twitter Sayfası
https://twitter.com/AbdulkadirMenek

İnstagram Adresi
https://instagram.com/abdulkadir_menek/

E-Mail adresi
[email protected]

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
1 Yorum