Annenin mutsuzluğu, bebeği depresyona sokuyor!
Çocuk psikiyatrisi uzmanı Dr. Veli Kurt, “Bebekteki her ağlama, sadece hastalık veya beslenme ile ilgili bir sorun olmayabilir. Bu ağlamalar ve huzursuzluk, ailenin içinde bulunduğu ruhsal sorunun da bir habercisidir.” diyor.
Sümeyra Kırca'nın haberi:
Bebeklik depresyonunun çocuklarda büyük bir travma olduğunu belirten uzmanlar, bu depresyonun ileride özgüven eksikliğine ve hayat mücadelesinde başarısızlığa neden olduğuna dikkat çekiyor. Bebeklerde depresyonun en önemli sebebi ise annenin kötü ruh hali ve ebeveyn arasındaki kötü iletişim.
Toplumda sık rastlanan depresyonun sadece yetişkinlere özgü bir durum olduğu düşünülür. Oysa bebeklerde ve çocuklarda da sıkça depresyon gözlenebiliyor. ‘Bebektir anlamaz’ anlayışının artık çok eskilerde kaldığını ifade eden uzmanlar, annenin hamilelik boyunca yaşadığı ruhsal sıkıntıların bebeklere de yansıdığını vurguluyor. Böylelikle erişkin bir insan depresyon halinde nasıl mutsuz, keyifsiz daha az gülüyor ve hayattan zevk almıyorsa, bebekler de aynı sorunları yaşıyor. Bebeklerde özellikle 6’ncı aydan itibaren uyku sorunu, iştahsızlık ve sürekli ağlamanın depresyon belirtisi olabileceğini söyleyen Zeynep Kamil Kadın ve Çocuk Hastalıkları Hastanesi Çocuk Psikiyatrisi Uzmanı Dr. Veli Kurt, buna annenin ruhsal durumunun sebep olduğunu ifade ediyor.
Annenin doğum sonrası depresyona girmesi bebeği de huzursuz ediyor. Sorunun anne ile çocuk arasındaki ilişkiden kaynaklandığını belirten uzman psikiyatrist, “Annenin beslenme sırasında bebeğine göstereceği tepki çok önemli. Ona karşı gülümsemesi, konuşması, iletişim halinde bulunması, bakım yaparken göstereceği şefkat, çocuğun hem daha mutlu olmasına yardımcı olur hem de annesiyle arasındaki ilişkiyi güçlendirir. Ama eğer evde anne mutsuz ve depresyonda ise çocuk da annesinin konuşmasından, kendisini beslemesinden etkilenir.” ifadelerini kullanıyor. Bebeğin huzursuz olması ve sürekli ağlamasının toplumda ‘Çocuk bu ağlar. Ya acıkmıştır, ya gazı vardır’ diye algılandığını aktaran Veli Kurt, “Oysaki her ağlama, sadece hastalık veya beslenme ile ilgili bir sorun olmayabilir. Bu, ailenin içinde bulunduğu ruhsal sorunun da bir habercisidir.” vurgusunu yapıyor. Bebeğin ruhsal yönden iyi olması için doğumdan itibaren ona nasıl yaklaşıldığını düşünmek gerektiğini söyleyen Kurt, “Anne ve babanın arasındaki iletişim çok önemli. Bebeğin yanında tartışmadan uzak durulmalı. Bir baba işten eve gergin geldiğinde göstereceği sevgi de çok farklı oluyor. Bu da çocuğu etkiliyor. Bebekler her şeyi anlayabilir. Onlar da etrafı izliyor ve etkileniyor.” diyor.
Anne ve baba arasındaki iletişimin, çocuğun ilerideki aile ilişkisini de etkilediğini vurgulayan çocuk psikiyatristi, yaşanan depresyonun ileriki yıllarda başarısızlıklarla sonuçlanacağını anlatıyor. Kurt, “Bebeklikte yaşanacak bir depresyon 20’li yaşlarda çıkacakken ergenlik döneminde çıkmasına ya da ilköğretim çağında çıkmasına neden olabilir. Çocuklardaki depresyon erişkinlere göre daha farklı. Erişkinler daha içine kapalı oluyor yani hayattan zevk almama, insanlarla iletişimsizlik, iştahsızlık, uykusuzluk ya da tam tersi sürekli uyku halinde olmak gibi. Çocuklarda da bu durum daha gürültülü diyebileceğimiz bir şekilde oluyor. Mesela okulda arkadaşlarıyla sürekli kavga etmesi, evde bağrışmalar, etrafa zarar vermeler, ders başarısında düşme ve anne-babaya karşı gelmeler gibi bu durumun başlıca belirtilerinden. Birden değişen çocuklarda depresyon her zaman ihtimal dahilindedir.” vurgusunu yapıyor.
Zaman