Hüseyin EREN
Aşkı ezeli, Hüsnü ebedi
Otuz ikinci Sözün, Üçüncü Mevkıfı “ince, dakik ve pek büyük ve geniş” bir hakikatten bahseder; bütün mevcudatın hakaiki, her bir şeyin hakikati neye dayandığını açmaya çalışır. Başlangıçta Muhakkik-i Evliyadan “Hakiki hakaik-i eşya, esma-i ilahiyedir. Mahiyet-i eşya ise o hakaikin gölgeleridir” alıntısından sonra hakikat yolcusuna uyarır; “Ne kadar uzun beyan etsek yine kısadır. Usanmamak gerektir.”
Ucunda hakikat varsa usanmak olur mu? Hem hakikate ermek için usanıncaya kadar çalışmak gerekmez mi? Ehli kalp ve ehli aklın hazır bulunduğu vicdan topluluğunda müzakere edilecek, hem de birkaç kez müzakere edilecek bir mevzu bu… Ferdi okumada aklın ve kalbin birlikteliği olmadan anlaşılacak bir konu değil; bu bahsi çözmek hakikat denizi dibinde hikmet inciler devşirmek, eşyanın mahiyetini çözme pratiğine erişmek demek.
Kur’ani bir usul, temsil ile hakikati fehme yaklaştırmaya çalışır, daha başlangıçta. Mahir bir tasvirci güzel bir çiçek, heykeltıraş bir zat güzel bir hasna yapmak istese nasıl başlarla başlar, üç elekten geçirerek eserin, eşyanın ortaya çıkış serüvenini göze ve gönle gösterir. Buradan dünyaya ahirete, çiçeğe cennete, insana meleğe, külli ve cüzi bütün eşyaya geçiş yapar; esma hakikatini kalbin akıl odacığına getirir.
“Cemal ve kemal - çünkü bizzat sevilirler – her şeyden ziyade kendi kendini severler. Hem hüsündür, hem aşktırlar. Hüsün ve aşkın ittihadı bu noktadandır”
Mahiyet-i aşk, hakikat-i aşk ne demek olduğunu bir cümle ile pek derin ve geniş ifadelendirmiş fakat ondan önce cemal ismine gelinceye kadar nice esma temellendirmesi bu tanımlama için kullanıldığı görülür.
Bu bağlamda bakıldığında aşk, ezeli ve ebede gidiyor; elestte gönlümüze düşen bir damla iksir bu olmasın? Kopuş, o aşktan düşüş, yeryüzünü sürgünü neyin serüveni? Aşk dediğimiz ağladığımız ne aşkı? Zor sürgünden sonra aşk izini bulup yeniden asla yolculuk; yerde ne diye geziyoruz ki? Mekân ne, karar niye?
Muhabbet nedir? “Kemal dahi bizzat mahbuptur, sebepsiz sevilir. Hem muhiptir, hem mahbup.” Hem seven, hem sevilen nasıl olur? Hakikat kemaline kemal ile çıkılırsa bu muhip ve mahbup hakikati görülür.
Evet, başa dönersek “ Bütün mevcudatın hakaiki, bütün kâinatın hakikati, esma-i İlahiyyeye istinad eder”
Sone gelirsek Otuz İkinci Sözün, Üçüncü Mevkıfını hakikat meclisinde, aşk ile okunursa; zor soru aşk çözülür, kemal ve cemali idrakte ilerlenilir, Kur’an yarenliğinde kâinat kitabını okunur, talim-i esma ile mücehhez bir halife olduğumuz hatırlanılır, o hatırlayışla yeniden kanatlanır, İsra 44 ayetiyle hakikat miracına çıkılır inşaallah.
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.