Zafer KARLI
Asr-ı Saadetten Ahirzamana Uzanan Münacat-ı Veysel Karanî
Câhiliye döneminde, insanın kendi gücüne güvenmesi, sınırsız benlik, hiçbir otorite karşısında eğilmeme gibi Kur’an’da “câhiliye karakteri olan taassup (hamiyyete’l-câhiliyye)” (Feth, 26) şeklinde nitelenen ve insanı Allah’a teslim olmaktan alıkoyan özellikler belirginleşmektedir. İslamiyet’in ortaya koyduğu kulluk bilinci ise, Allah karşısında tevazu ve teslimiyete ulaşmaktır. Ferdin bütün kibir ve ihtiraslarından vazgeçip tam teslimiyete erişmesi İslâmiyet’in esaslarındandır. (1) Asr-ı saadette yaşayan Müslümanlar dini bu esaslara sarılarak yaşamıştır.
Ahirzaman müceddidi Bediüzzaman Said Nursi’de asr-ı saadet iklimi olan acz, fark, şefkat ve tefekkür mesleği ile İslam’ın özü olan iman hareketini başlatmıştır. Bediüzzamanın sadece risaleleri asr-ı saadet kokmaz, onun evrad-u ezkarı da asr-ı saadetin sultanları ile okuyucusunu hem hal eder. Bunlardan birisi de Veysel Karanî’nin münacatıdır. Bu sebeple bu yazımızı Veysel Karanî ve münacatına hasrettik.
Veysel Karanî kimdir? Kısaca tanıtır mısınız?
Anadolu halk kültüründe Veysel Karanî diye anılan Üveys el-Karanî, Yemen’deki Murâd kabilesinin Karan aşiretine mensuptur. Bazı rivayetlere göre Veysel Karanî Yemen’de deve çobanlığı yaparak, hurma çekirdekleri toplayıp satarak geçimini sağlayan bir zâhid, büyük bir velidir.
Bazı kaynaklara göre Hz. Peygamber (asm) vefatından kısa bir süre önce hırkasını çıkarıp Hz. Ömer’e ve Hz. Ali’ye vermiş, bunu Üveys el-Karanî’ye vermelerini söylemiş, onlar da Veysel Karanî’nin Kûfe’ye yerleşmesinden sonra hırkayı ona götürmüştür. Hz. Peygamber’in ona bıraktığı rivayet edilen hırkanın sonraki nesillere intikal ederek günümüze ulaştığı kabul edilir. Bu hırka, İstanbul’un Fatih ilçesindeki Hırka-i Şerif Camii’nde ramazan aylarında ziyaret edilmektedir.
Kûfe’de münzevi bir hayat yaşayan Veysel Karanî’nin Hicri 37 (Miladi 657) yılında vuku bulan Sıffîn Savaşı’na Hz. Ali’nin saflarında katıldığı ve bu savaşta şehit olduğu kabul edilir.
Zâhidâne hayatı dolayısıyla Veysel Karanî tasavvuf ehli tarafından örnek bir şahsiyet kabul edilmiş, Hz. Peygamber’i (asm) zâhiren görmemekle birlikte mânen kendisinden feyiz aldığı ileri sürülmüştür. Bu sebeple ileriki asırlarda Resûl-i Ekrem’i, Veysel Karanî’yi veya herhangi bir şeyhi görmeden rüya gibi mânevî bir yolla onlardan eğitim alan kişilere Üveysî denmiş, bu şekilde eğitim almaya Üveysîlik adı verilmiştir. (2)
Veysel Karanî’nin münacatında tertip ve düzen nasıldır?
Dua iki bölümden meydana gelir:
1.Bölümde, Besmele’den sonra 18 cümle yer alır. Bu bölümde Esma-i Hüsna’dan 19 isim yer alır. Bu isimler sırasıyla; İlah, Rabb, Hâlık, Rezzak, Mâlik, Azîz, Ganiyy, Hayy, Bakî, Kerîm, Muhsîn, Gafur, Azim, Kavî, Mu’ti, Emin, Cevad, Mucib, Şafi’dir.
Bu isimlerin insandaki tecellisi dile getirilerek niyazda bulunulur. Böylece Besmele ile birlikte tam 19 cümle tertip edilmiştir. Bu açıdan sekine duasına tevafuk etmektedir.
2.Bölüm duanın yer aldığı kısımdır; 8 isim yer alır. Bu isimler sırasıyla; Allah, Kâfi, Rabb, Vafi, Rahim, Şafi, Kerim, Muafi’dir. Bu bölümde Esma-i Hüsna şefaatçi yapılarak Rabbimizden mağfiret, şifa, af, afiyet ve rıza istenir.
Risale-i Nur’da Veysel Karanî’nin münacatı nasıl geçer?
Üstad Bediüzzaman Hazretleri, Veysel Karanî’nin münacatını çok önemser. Meşhur evradlardan tertip ettiği Hizbü’l-Envari’l-Hakaikı’n-Nuriye isimli eserde bu münacata yer verir. Ayrıca 32. Söz’ün sonunda bu münacatın tamamını zikreder ve duaya şu cümlelerle giriş yapar:
“Yâ Rab! Nasıl büyük bir sarayın kapısını çalan bir adam, açılmadığı vakit, o sarayın kapısını, diğer makbul bir zatın sarayca me’nus sadâsıyla çalar; tâ ona açılsın. Öyle de: Bîçare ben dahi, senin dergâh-ı rahmetini, mahbub abdin olan Üveys-el Karanî’nin nidasıyla ve münacatıyla şöyle çalıyorum. O dergâhını ona açtığın gibi, rahmetinle bana da aç.”
20.Mektubun 2. Makamının 8. Kelimesi olan “Ve hüve hayyün lâyemût” bölümünde ise, bu duanın en belirgin özelliğini anlatır ve 8 kelimesinin açıklamasını yapar:
“Nasıl ki mevcudat acziyle kudret-i Sâni’a âyinedarlık eder, fakrıyla gınasına âyinedar olur. Öyle de, fenasıyla bekasına âyinedarlık eder. Evet, zeminin yüzü ve yüzündeki eşcarın kıştaki vaziyet-i fakiraneleri ve baharda şaşaa-paş olan servet ve gınaları gayet kat’î bir surette, bir Kadîr-i Mutlak ve Ganiyy-i Alelıtlak’ın kudret ve rahmetine âyinedarlık eder. Evet, bütün mevcudat, güya lisan-ı hal ile Veysel Karanî gibi şöyle münacat ederler; derler ki:
“Yâ İlahenâ! Rabbimiz sensin! Çünkü biz abdiz. Nefsimizin terbiyesinden âciziz. Demek bizi terbiye eden sensin! Hem sensin Hâlık! Çünkü biz mahlûkuz, yapılıyoruz. Hem Rezzak sensin! Çünkü biz rızka muhtacız, elimiz yetişmiyor. Demek bizi yapan ve rızkımızı veren sensin. Hem sensin Mâlik! Çünkü biz memluküz. Bizden başkası bizde tasarruf ediyor. Demek mâlikimiz sensin. Hem sen Aziz’sin, izzet ve azamet sahibisin! Biz zilletimize bakıyoruz, üstümüzde bir izzet cilveleri var. Demek senin izzetinin âyinesiyiz. Hem sensin Ganiyy-i Mutlak! Çünkü biz fakiriz. Fakrımızın eline yetişmediği bir gına veriliyor. Demek gani sensin, veren sensin. Hem sen Hayy-ı Bâki’sin! Çünkü biz ölüyoruz. Ölmemizde ve dirilmemizde, bir daimî hayat verici cilvesini görüyoruz. Hem sen Bâki’sin! Çünkü biz, fena ve zevalimizde senin devam ve bekanı görüyoruz. Hem cevab veren, atiyye veren sensin! Çünkü biz umum mevcudat, kalî ve hâlî dillerimizle daimî bağırıp istiyoruz, niyaz edip yalvarıyoruz. Arzularımız yerlerine geliyor, maksudlarımız veriliyor. Demek bize cevab veren sensin. Ve hâkeza…
“Bütün mevcudatın, küllî ve cüz’î her birisi birer Veysel Karanî gibi, bir münacat-ı maneviye suretinde bir âyinedarlıkları var. Acz ve fakr ve kusurlarıyla, kudret ve kemal-i İlahîyi ilân ediyorlar.”
Bediüzzaman bu kısa ve öz duayı neden bu kadar önemsemiştir?
Veysel Karanî’nin münacatında ubudiyetin esası olan aczini, fakrını ve naksını bilme noktasında mükemmel bir kulluk şuuru sergilenmektedir. Bu münacat muhtevası itibariyle Bediüzzaman'ın kulluk şuurundaki kemalinin bir göstergesidir. Zaten onun iman hizmetindeki muvaffakiyeti de bu şuurun meyvesidir.
Kaynaklar:
1-https://islamansiklopedisi.org.tr/islam
2-https://islamansiklopedisi.org.tr/veysel-karani
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.