At yeminden ekmek ve 1 milyonluk heykel
Mustafa Armağan, yakın tarihin üzeri örtülen bir dönem olduğuna dikkat çekti
Elif Sönmezışık'ın haberi:
Mustafa Armağan, “Yakın tarihimiz, sadece tarih koridorlarında değil, siyasetçiler başta olmak üzere hemen hemen her platformda tartışılması gereken bir içeriğe sahip” dedi.
ESKADER’in Türkiye Diyanet Vakfı ile birlikte gerçekleştirdiği Beyazıt Ramazan Sohbetlerinde konuşan Armağan, toprak bütünlüğümüzün kaderini değiştiren olayları, Birinci Dünya Savaşı’nın sonlarından başlayarak anlattı. 1918 sonbaharında Kudüs’ten Adana topraklarına çekilen kuvvetlerimizi hatırlatan Armağan, geri dönülemez toprak kayıplarına neden olacak ve tarihin en büyük bozgunlarından biri olan bu yenilginin, 7. ordunun başında bulunan Mustafa Kemal Paşa’yı teğet geçerek diğer birliklere mal edildiğini, Atatürk’ü yüceltmek adına onun başında bulunduğu birliklerin övülmesinin sonradan oluşturulan bir tarih bilgisi olduğunu vurguladı.
TBMM'DEKİ BÜYÜK KELİMESİNİN ANLAMI
Milli Mücadele sonunda Ankara’da kurulan meclisin adında neden “Büyük” kelimesi bulunduğuna da açıklık getiren Armağan, “Buradaki ‘büyük’, ‘yüce’ anlamında değil, iki meclisin birleşmesinden dolayıdır. Biri, İstanbul Mebusan Meclisi; diğeri, Ankara’da seçimle gelenlerin oluşturduğu meclistir” dedi ve “büyük” kelimesinin 1923’te açılan meclisin, Osmanlı’nın devamı olarak kurulduğunu gösteren bir delil olduğunu söyledi.
LOZAN; BİR AVRUPA YAĞMASI
Serv Anlaşması’nın “uygulanmayan” bir anlaşma olduğuna dikkatleri çeken Mustafa Armağan, anlaşmada padişah mührü bulunmadığını, Yunanistan’dan başka hiçbir ülkenin de onaylamadığını dile getirdi ve “Maksat ölümü gösterip sıtmaya razı etmekti” dedi. Batı Trakya Yunan işgalindeyken İngilizlerin savunmamıza engel olarak Yunan kuvvetlerini bölgeden boşalttıklarını belirten Armağan, Lozan Antlaşması dâhilindeki “Yakın Doğu İşleri Konferansı”nı analiz etti. Yakın Doğu, Orta Doğu ve Uzak Doğu gibi terimlerin İngilizlerin doğuyu parselleme biçimi olduğunu ve Yakın Doğu tanımının da Osmanlı ile birlikte tarihe gömüldüğünü anlatan Armağan şunları söyledi:
“Yakın Doğu İşleri Konferansı, Osmanlı’nın tavsiyesi için yapılmış bir konferanstır. Osmanlı heyeti ise oraya gittiğinde Misak-ı Millî sınırlarını kabul ettirme niyeti taşıyordu. Lozan’da hiçbir konferansın başkanlığı bize verilmediği gibi kendilerine Osmanlı haritasından pay çıkarmak istediler. Lozan Antlaşması’nda ilk 20 madde sınırlarla ilgilidir. Osmanlı’dan kalan toprakların tavsiyesini kabul ettirme girişimi. Mısır ve Kıbrıs elimizden bu şekilde çıkarıldı.
BATI TRAKYA YERİNE MUSUL
"Batı Trakya’nın yüzde 70’i Türklerden oluşurken ne kadar Türk yaşadığı bugün bile tespit edilemeyen Musul’u almak konusunda ısrar ettik. Çünkü İngilizlerin sınırlarımızda bir Kürt devleti kurması ihtimaline karşılık kendi içimizdeki Kürt nüfusu kontrol edememe korkumuz vardı. Bu nedenle oradaki Kürt nüfusu öne çıkararak kendimize bağlamak istedi. Lozan bu şekilde imzalanmış olsa da Musul’u 1926’da İngiltere’ye verdik. Çünkü 1926’da İngilizler Irak’ı bir Arap devleti yapmıştı ve bu durum bizim korkularımıza son veriyordu.”
1924 yılında kabul edilen Hilafetin Kaldırılması, Şeriatın Kaldırılması ve Tevhid-i Tedrisat Kanunu’na dikkatleri çeken Mustafa Armağan; Lozan’ın neden hilafetin kaldırılmasından sonra görüşüldüğü sorusunun anlamsız olmadığını, bu durumun Lozan için bir önkabul olduğunu vurguladı. Ayrıca Tevhid-i Tedrisat Kanunu ile medreselerin kapatılması meselesinin arkasında medreselerin ellerinde bulunan maddi varlıklar bulunduğunu ve bu yolla devlete tüm varlıkların geçişinin sağlandığını belirtti. Takrir-i Sükûn Kanunu ile inkılâpların daha kolay uygulandığı itirafının Nutuk’un son sözlerinde yer aldığını anlatan Armağan, 1928’de kaldırılmasına karşın 1945’e dek etkilerinin sürdüğüne dikkat çekti.
AT YEMİNDEN EKMEK VE 1 MİLYONLUK İNÖNÜ HEYKELİ
Halkın ekmekten şikâyetini ve buna karşılık kayıtsız kalmış bir devlet beyanının yer aldığı gazete kupürünü gösteren Mustafa Armağan, aynı haberin altındaki İnönü heykeli için alınan karara ve ayrılan bütçenin beyanına dikkat çekti. O dönem 300 bin liralık maliyetle planlanan heykelin 1 milyon lira tamamlandığını anlatan Armağan, halkın sefaletine yönelik uygulanan bu politikadaki acımasız yönleri gözler önüne serdi.
ÜZERİ ÖRTÜLÜ GERÇEKLER
Yakın tarihte üzeri örtülen bir dönem olduğuna dikkat çeken Mustafa Armağan, İstiklâl Mahkemeleri kararları, arşivler ve hatıratlar olduğu gibi yayımlandığı takdirde muammanın aydınlanacağını önemle vurguladı.