Faruk ÇAKIR
Aziz cemaat!
Anayasadan aldığı yetkiyle halkın din konusundaki ihtiyacını karşılama yönünde çalışmalar yapan ya da yapması gereken Diyanet İşleri Başkanlığı, camilerde okuttuğu hutbelerle bunu gerçekleştirmeye çalışıyor. Ancak, hutbe için seçilen bazı konular bazen yeni tartışmaları beraberinde getiriyor.
Bilhassa ara dönemlerde, milletin ihtiyacından ziyade başkalarının ihtiyacına göre hutbe konusu seçilmektedir. Bunun en bariz örneği, 12 Eylül 1980 sonrası okutulan bazı hutbelerdir. Mutlaka daha eski tarihlerde de bunlar yapılmıştır, ama biz 12 Eylül sonrası hutbelere şahit olduğumuz için onları hatırlatmak istedik.
Geçen gün ajanslardan gelen müjdeli bir habere göre önümüzdeki ayın sonlarına doğru camilerde Vergi kutsaldır başlıklı hutbe okutulacakmış. Sözkonusu hutbede vergilerin zamanında ve eksiksiz ödenmesinin dinî ve millî bir görev kabul edilmesi gerektiği vurgulanıyormuş. (AA, 23 Şubat 2009)
Tabiî ki cami cemaatinin her konuda bilgilendirilmesi, aydınlatılması bir ihtiyaçtır. Ancak bunu yaparken keser gibi sadece bir yöne yontmak fayda verir mi? Cemaate vergi vermenin kutsal olduğunu anlatanlar, çok daha önemli konularda niçin vaaz vermezler?
Cemaatin daha öncelikli irşad edilmesi gereken konuları vardır. Haftada bir camiye gidenleri de düşününce, o mekânlarda çok daha önemli ve öncelikli konuları anlatmak gerektiği aşikârdır. Yeri geldiğinde cemaatin din konusunda bilgisiz olduğundan şikâyet edenler, hutbe ya da vaazlarda öncelikli olarak bu konulardan bahsetseler daha faydalı olmaz mı?
Vergi kutsaldır hutbesini hazırlayan ya da hazırlatanlara şunu sormak isteriz: Bu hutbeler ilk defa okutulmadığına göre, cemaatin bu ve benzeri hutbeleri nasıl karşıladığını hiç araştırdınız mı? Bu güne kadar böyle bir araştırma yapılmadıysa, bu defa yapılmasını teklif ediyoruz. Eminiz ki büyük bir çoğunluk, bu ve benzeri konuların hutbe olarak okutulmasına razı değildir.
Razı değildir, çünkü çok daha önemli konular vardır ve insanlar bu konularda aydınlatılmaya muhtaçtır. Düşünün, cemiyet öyle tehlikelerle karşı karşıyadır ki bu tehlikeleri burada sıralamaya bile imkânımız yok. Hemen her gün bütün bir milleti şok eden cinayetler, akla ve hayale gelmedik hatalar işleniyor. Bu aşırılıkların temelinde, insanların yeteri kadar irşad edilmemesi vardır. Belki vergi hutbesi de okunabilir, ama acaba böyle bir hutbe kaçıncı sırada yer alabilir?
Geçmiş dönemlerde de şahit olunduğu üzere, böyle hutbeler müsbet değil, çoğu zaman menfi tesir icra ediyor. Camiye gelen ve hutbelerden istifade etmek isteyenleri kızdırmaya ya da küstürmeye hiç kimsenin hakkı yoktur.
Önceliğin, İslâm dininin güzellikleri ve hayatı kucaklayıcı prensiplerine verilse yeridir...
Yeni Asya
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.