Göze bir başka 'göz'le bakmak

İnsan o kadar âciz ve zayıf bir varlık olarak yaratılmış ki, aczini ve fakrını  ekseriyetle hastalık ve musibet zamanlarında  daha çok idrak ve iz’an etmektedir.

Hayatta karşılaşılan ve Hâlık-ı kâinat tarafından bin bir hikmetle insan hayatına refakat ettirilen âni ve acil vak’alar, insanın gözünü  açmakta ve ibret merceğini büyüterek daha sağlıklı ve isabatli bakış açıları kazandırmaktadır insana…

Çoğu zaman farkında olamadığımız, bize Allah'ın bahşettiği lütuflardan biri de, hiç şüphesiz göz nimetidir. Kur'ân-ı Kerim, gözün  nimet olduğu, bir mevhibe-i İlâhiye olduğu hususunu şöyle zikreder: “ Biz o insana görmesi için gözler vermedik mi?” (Beled, 90/8)
Gözler, Cemalüllah’ı bekler, Cenneti bekler, hasretin dinmesini bekler.
Gözler, sevgi yayar, şefkat parıltılarını yayar, müsbet enerj verir.

Her organın ayrı bir şükrü vardır. Şükür, nimeti değil, nimeti vereni görmektir Nimeti vereni bilip gereğiyle amel etmektir.Meselâ, gözün şükrü, onu Allah hesabına çalıştırmak, O’nun “ gör “ dediğini görmektir.

“Hayat-ı ebediye esâsâtını ve saadet-i uhreviye levâzımâtını tedârik etmek için verilen akıl, kalb, göz ve dil gibi güzel hediye-i Rahmâniyeyi Cehennem kapılarını sana açacak çirkin bir sûrete çevirmek” ( Altıncı söz) tehlikesini berteraf etmektir.
Göz penceresinden kâinatı seyrederken,  gözü verenin namına bakmaktır.Çünkü, gözü veren Zât-ı Zülcelâl, hem gözü görür, hem de gözün gördüğünü görür.

Gözün bir anlık bile devrede olmasıyla büyük hâdiselere şahitlik yapması arasında büyük sırlar vardır. “kıyametin gerçekleşmesi ise göz açıp kapayıncaya kadar, yahut ondan da yakındır. (Nahl suresi: 77)

“Göz, bir hassedir ki, ruh bu âlemi o pencere ile seyreder. Eğer Cenâb-ı Hakka satmayıp, belki nefis hesâbına çalıştırsan, geçici, devamsız bâzı güzellikleri, manzaraları seyr ile şehvet ve heves-i nefsâniyeye bir kavvat derekesinde bir hizmetkâr olur. Eğer gözü , gözün Sâni-i Basîrine satsan ve Onun hesâbına ve izni dairesinde çalıştırsan, o zaman şu göz, şu kitâb-ı kebîr-i kâinatın bir mütâlaacısı ve şu âlemdeki mu'cizât-ı san'at-ı Rabbâniyenin bir seyircisi ve şu küre-i arz bahçesindeki rahmet çiçeklerinin mübârek bir arısı derecesine çıkar.” ( Sözler, altıncı söz)Söz

Üstad Said Nursî’nin şu müjdesi ne kadar anlamlı ve teselli vericidir : ” Hem, ehl-i îmânın göz hastalığı perdesi altında, yani kör olmasında, pek mühim bir nur ve mânevî büyük bir göz olup, birkaç sene dünyanın hazînâne fâni bir güzelliğini fâni bir sûrette seyredecek fâni bir göze bedel, kırk göz kuvvetinde ebedî gözlerle, ebedî bir sûrette, Cennette, Cennet levhalarını seyretmesi daha evlâ olacağını beyân eder.” (Yirmi beşinci Lem’a, On dördüncü deva)

Mülk Allah’ın, istediği gibi tasarruf eder.
İkinci bir operasyona hazırlanırken, Basîr olan Rabbimizin basîretimizi açarak Şâfi-i Hakikî ünvanıyla mânevî tedavilerimize, arınmamıza ve basîret gözüyle daha net görmemize vesile kılması hâlisâne niyazımızdır.

Umum kardeşlerimizin dualarını yanımda hazır hissederek bir müddet bu nurlu sayfalardan sadece görüntü bağlamında mahrumiyetin dışında üzüntüyü mucip bir durum yoktur elhamdülillah…

NOT: Geçirdiğim ciddi bir göz ameliyatı münasebetiyle; bizzat gelerek ve arıyarak geçmiş olsun dileklerini ileten, Cevşen, S.Tefriciye ve Salavât-ı Şerifeler okuyarak hâlisâne dualarını esirgemeyen bütün dost, akraba ve kardeşlerimize kalbî teşekkürlerimi, mukabil dualarımı, hürmet ve muhabbetlerimi arz ediyorum efendim. İ.A

[email protected]

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
1 Yorum