Faruk ÇAKIR
Bayram günleri
Ciddî bir ekonomik krizin yaşandığı günlerde mübarek Kurban Bayramını idrak ediyoruz. Malûm olduğu üzere, milletimizin can-ı gönülden kabul ettiği ve değerlendirmeye çalıştığı iki bayramdan biri Ramazan, diğeri de ilk gününü bugün idrak ettiğimiz Kurban Bayramı.
Bu bayramlar, başka bayramlar gibi eğlence değil, sevap bayramlarıdır. Hele hele bu bayramlar, hiçbir şekilde tatil ve alış veriş bayramları değildir. Arefe günlerinde okunması çok sevaplı olan bin İhlâs ve dargınlıkların sona erdirilmesi tavsiyesi başka ne ile izah edilebilir? Aynı zamanda dost ve akrabaların ziyaret edilmesindeki teşvik de, birlik ve beraberliği pekiştirmek için değil mi? Kalabalıklar arasında yalnız kalan günümüz insanının, bu birlik ve beraberliğe ne kadar muhtaç olduğunun farkında mıyız?
Tabiî ki Kurban Bayramlarında iki hadise en öne çıkar. Biri, ibadet kasdıyla kurban kesmek, diğeri de hacı olmak. Son yıllarda Kurban Bayramlarında kesilen kurbanla ilgili çok farklı tartışmalar yapıldı. Milletin kurban kesmesine mani olmak için her türlü yol denenerek, akıllar karıştırılmak istendi. Ama görüldü ki, aleyhteki bu gayretler çok fazla tesirli olmadı. Maddî imkânı olan müminler, kurban kesmeye ve yardımlaşmaya devam etti. Bu sene, bayram öncesi yapılan tartışmalar, şükür ki çok aşağılara inmedi. Geçen yıllarda hangi hayvanların kurban edilmesi gerektiği gibi tamamen boş ve temelsiz konular gündeme taşınmış, milletin aklı çelinmeye çalışılmıştı.
Kurban Bayramındaki sevincin başka bir kaynağı da milyonlarca müminin hacı olmasıdır. Aslında hac, başlı başına bir mahşer, bir bayram yeri... Dilleri ayrı, renkleri ayrı; dünyanın dört bir ucundan gelen milyonlarca mümin, Arafatda tam bir kardeşlik ve birlik ortaya koyuyor. Hac, İslâm âleminin bir kongresi. İşte, Kurban Bayramında biz de oradaki hacılarımız adına seviniyor, onların makbul duâlarına amin diyoruz.
Hac, tam anlamıyla anlatılmaz yaşanır denilen bir hadise. Kurban Bayramını, Yaradanımıza yakın olmaya vesile etmeliyiz. Bayramlarda gerçekleştirdiğimiz dost ziyaretlerinde mümkün olduğu kadar bu mânâları gündeme getirebilirsek asıl o zaman bayram etmiş olabiliriz. Aksi hâlde, kârlı bir mevsimi istifadesiz ve boşa harcamış oluruz.
Büyük şehirlerin hayatımıza getirdiği olumsuzluklardan biri de bayramları dahi idrak etmemize engel olmasıdır. Elbette bunu sadece şehir hayatının dayatması ile izah etmek mümkün değil. Ama ortada bir vaka var: Çoğu zaman, apartman komşularımızla bile bayramlaşamıyoruz! Aslında bunun için de bahanemiz var: Komşumu görmedim ki!
Doğru, apartman komşularımızı görebilecek ortak bir mekânımız yok. Fakat unutmayalım ki; o komşularımız bize kapı zili kadar yakındır. İlk fırsatta kapı zillerine dokunalım ve Komşu, bayramınız mübarek olsun diyelim.
Böyle demeyi komşularımızdan beklemeye devam edersek bu bayram da komşularımızla bayramlaşamayız. En iyisi ilk komşu zili çalan biz olalım.
Bu vesile ile, mübarek Kurban Bayramının hayırlar getirmesini Rabb-i Rahimimizden bir defa daha niyaz ediyoruz.
Yeni Asya
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.