Bebeğinize ek gıda verirken dikkat
Bebeklerde tamamlayıcı ek gıdalara önerilenden erken başlanması sonucunda, ek besinlerin henüz gelişimini tamamlamamış böbreğe yük bindirebileceği ve obezite (şişmanlık) ile besin alerjisi riskini artırabileceği belirtildi.
Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim üyesi Prof. Dr. Ayşegül Tokatlı yaptığı açıklamada, bebeklik dönemindeki beslenme süreçlerinin, ''anne karnındaki beslenmeden sütle beslenmeye geçiş'', ''anne sütü dışındaki besinlerle karşılaşma'' ve ''erişkin tipi beslenmeye geçiş'' şeklinde üç döneme ayrılabileceğini söyledi.
Anne sütünün yaşamın ilk altı ayında bebeğin tüm gereksinimlerini tek başına karşıladığını, ancak altı ay sonrasında yetersiz kaldığını anlatan Tokatlı, ''Altı ay sonrasında artan vücut ağırlığı nedeniyle gereksinim duyulan enerji, anne sütü hacmi ile karşılanamaz.
Ayrıca, anne karnındaki dönemin son üç ayında anneden bebeğe geçen demirle dolan bebeğin demir depoları, ilk 5-6 ayda tükenir, bu nedenle bu aydan sonra bebeğe demir sağlayacak tamamlayıcı ek gıdalara gereksinim vardır.
Ancak tamamlayıcı ek gıdalarla birlikte anne sütü de mutlaka verilmelidir'' diye konuştu.
Bebeğin ilk 3-4 ayda yutma refleksi zayıf, kaşıkla verilenleri çıkarma eğiliminde olduğu için emme döneminde olduğunu anlatan Tokatlı, bebeklerin ancak 4-6 ayda yarı katı gıdaları ağız boşluğunun arka tarafına aktarmayı ve yutmayı başardığını söyledi.
Tokatlı, ek besinlere başlanabilmesi için bebeğin baş ve boynun kontrolünün tamamlanması, el-göz koordinasyonunun gelişmesi, anne ve çevre ile ilişkiye geçmesi, oturmaya başlaması, çiğneme ve yutma koordinasyonunun gelişmesi gerektiğine dikkati çekti.
Tamamlayıcı ek besinlere 6. aydan itibaren başlanmasının uygun olduğunu belirten Tokatlı, ''Katı gıdalara önerilenden erken başlanması, anne sütünün alımını kısıtlar ve proteinlerin günlük enerjiye olan katkısı azalır.
Bu da büyüme hızını etkiler. Erken dönemde ek besin verilmesi özellikle besin alerjilerinin görülme sıklığını arttırır.
Ayrıca, diyetle alınan besin ögeleri henüz gelişimini tam tamamlamamış olan böbreğe yük bindirir, bunun ötesinde obezite riskini artırır'' dedi.
Tokatlı, az miktarda besinle verilmek istenen enerjiye ulaşılması için ek gıdaların enerjisi yoğun olması gerektiğini bildirdi.
Ek gıdaya ilk olarak meyve suları ve sonrasında meyve püreleri ile başlanmasının uygun olduğunu belirten Tokatlı, şunları kaydetti:
''Sütlü unlu mamalar ve yoğurt anne sütü yanında bebeğe ilk verilecek ek gıdalardandır.
Sütlü unlu mamalar hazırlanırken buğday unu dışındaki tahıl unları (pirinç) tercih edilmeli.
Önceleri sulu muhallebi şeklinde hazırlanarak bebeğe sunulan mamaların yoğunluğu daha sonra giderek artırılmalı. Demir içeriği yüksek sebzelerden hazırlanan çorbalar 6-8 ayda bebeğe verilmeye başlanmalı.
Çorbaların içinde kullanılan yağ, bitkisel olmalı. Yumurta sarısına, katı halde bu aylarda başlanmalı, 8-10 günde tam yumurta sarısına erişilmeli ve haftada 2-3 yumurta sarısı verilmeli.
Dana ve tavuk eti gibi protein kaynaklarının diyete eklenmesi 7. aylarda olmalı. Başlangıçta çorbaya kıyma şeklinde eklenen et, bebeğin çiğnemeyi öğrenmesiyle birlikte köfte şeklinde yedirilmeli. 7-9. aylarda pilav, makarna, ekmek gibi nişastalı besinler verilmeye başlanmalıdır.
Tarhana çorbası, dolma içi gibi yemekler 9-12 aydan itibaren verilmeli. Bu aylarda çocuk aile sofrasına oturtulmalı, kendisini beslemesi için ona fırsat verilmeli.''
''İLK KEZ DENENECEK BESİNLER BEBEĞE AÇKEN VERİLMELİ''
Tokatlı, ilk kez denenecek besinlerin, reaksiyonların doğru tespit edilebilmesi için haftada bir çeşit olacak şekilde başlanması gerektiğini ifade ederek, şu önerilerde bulundu:
''İlk kez denenen besin tek öğün olarak, çok az miktarlarda ve bebek açken verilmeli. Bebek almazsa zorlanmamalı, bir süre geçtikten sonra denenmeli. Tüm besinler kaşık ile verilmeli. Bebeğe verilecek yiyecekler doğal ve taze ürünler kullanılarak hazırlanmalı, konserve, dondurulmuş yiyecekler, katkı maddeli hazır besinler verilmemeli. Hazırlanan yiyecekler uzun süre oda ısısında bekletilmemeli.''
''BEBEK ÖLÜMLERİNİN EN YÜKSEK OLDUĞU DÖNEMDİR''
Ek besinlere geçiş döneminde, yani altı ay civarında bebeğin anne karnındaki dönemde anneden sağladığı pasif bağışıklığın artık tam koruma sağlayamayacak kadar azalmasının bebeği başta ishal olmak üzere çeşitli enfeksiyonlara karşı korumasız olduğunu anlatan Tokatlı, ''Ek besinlerin hazırlanış, saklanış ve bebeğe sunuş aşamasında hastalık yapıcı mikroplarla bulaşması halinde korumasız olan bebekte kolaylıkla ishal gelişir'' dedi.
Tokatlı, ek besinlerin yetersizliğinin de ciddi sorunlara yol açabildiğini belirterek, ''Sık geçirilen enfeksiyonlar, diyete inek sütünün eklenmesi ve bunun yol açtığı mikro kanamalar, ek besinlere geç başlanması, bu dönemde demir eksikliği anemisinin sık gelişmesinin nedenleridir'' diye konuştu.
''Ek besinlere geçiş döneminin gelişmemiş ve gelişmekte olan ülkelerde bebek ölümlerinin ve hastalık gelişiminin en yüksek olduğu dönem'' olduğuna dikkati çeken Tokatlı, tamamlayıcı ek besinlere geçişin önerilen şekilde uygulanmadığı taktirde bazı psikososyal sorunlara neden olabileceğini ifade etti.
Tokatlı, ''Annenin bebek doyduğu halde ek besin vermekteki ısrarı, bebeğin istemediği besinleri vermek için yaptığı zorlama gibi nedenler bebek-anne ilişkisinde zedelenme yaratabilir.
İştahsızlık, kusma, bunların sonucunda yetersiz kilo alımı anne ile bebek arasındaki beslenme ilişkisinin bozulmasından kaynaklanabilen ciddi sonuçlar yaratabilen olaylardır.
Bu tür sorunların gelişmemesi için anneye bebeğini beslerken acele etmemesini, ısrarcı olmamasını öğütlemek gerekir'' uyarısında bulundu.
Timetürk