Bediüzzaman, Kürt ya da Türk'e hapsedilemez
Yıldız, "Bediüzzaman'ın, temsil ettiği evrenselliğin Kürt ya da Türk kisvelerine hapsedilmesi önlenmelidir" dedi
Risale Haber-Haber Merkezi
Siyaset Bilimci Doç. Dr. Ahmet Yıldız, Bediüzzaman'ın, ortak kültür hafızamızın temel değerlerinden biri olarak sivil eğitim sürecine yansıtılması gerektiğini ifade ederek, "onun temsil ettiği evrenselliğin Kürt ya da Türk kisvelerine hapsedilmesi önlenmelidir" dedi.
Yıldız, Münazarat Semzpoyumu'ndaki tebliğini 10 maddelik sonuç ile bitirdi:
1-1911 tarihli Münazarat eseri, modernizmin ve etnik milliyetçiliğin Osmanlı Devletini çözücü etkilerinin Kürtler özelinde nasıl önlenebileceğine ilişkin İslam merkezli bir bakış açısı sunar.
2-Milliyet duygusunu bir üst aidiyet olarak kabul edip Kürtleri aşiret bağlanmasını aşan bir hamiyete davet eder. Milli hamiyeti de İslami hamiyetin içine oturtarak, Kürt-Türk-Arap aynasından İslam hamiyetini yansıtır.
3-Kürtlerin Türklerle bir arada yaşama ortak paydasını meşrutiyet-i meşrua olarak tanımlar.
4-Birlikte yaşama sürecine Kürtlerin katkıda bulunabilmesi için, onlara, husumet hastalığını İslamiyet’in tanımladığı milliyet duygusuyla aşmayı ve cehaleti izale için de marifet-fazilet ekseninde çok dilli bir eğitimi merkeze alan Medresetü’z-Zehra modelini önerir. Türkçe ve Arapça gibi bir dil olarak Kürtçenin varlığını da veri olarak alır.
5-Kürtlerin hem merkezi, hem de mahalli istibdat kayıtlarından kurtulabilmesi için bir kemalat pınarına ihtiyaç vardır. Milliyet duygusu vasıta kılınarak marifet ve faziletle bu istibdat kayıtları çözüldüğünde Kürt aidiyeti de kendisini ibka edeceği hür bir zemin bulacaktır. Kürt milliyetçi hareketinin Kürtleri araçsallaştıran ve maduniyete iten yaklaşımı, Kürtlerin, bu hareketin şiddetle siyasallaşan istibdadına Bediüzzaman’ın önerdiği “kemalat pınarına”sahip olmasıyla mümkündür.
6-Münazarat, telif süreci, muhakeme üslubu ve istibdat-meşrutiyet-i meşrua eksenindeki tematik yaklaşımlarıyla bugün de hem Türkiye’nin demokrasisinin derinleştirilmesi, hem Arap baharının kalıcılaşarak İslam birliğini tetikleyecek bir sürece dönüşmesi ve milliyetçiliğin (Türk-Arap-Kürt) siyasal kimliğe temel oluşturmasını tashih edici bir niteliğe sahiptir.
7-Yeni anayasanın fikri arka planında Münazarat’ın meşrutiyet-demokrasi-milliyet ve İslam arasında kurduğu ilişki biçiminin yansıma bulması, toplumsal ve siyasal barışın sağlanmasına katkıda bulunacaktır.
8-Müslümanlar, “fikre tevhid, hayata istikamet veren” İslam kardeşliğini teşkil eden hukuku öğrenerek, etnik/ulusal kimliklerin ayırıcı ve dağıtıcı fitnesini aşabilirler. Müslümanlara unsur/ulusal kimlik olarak İslamiyet kafidir.
9-Sayıları 200’e yaklaşan devlet ve vakıf üniversitelerinin, en azından Kürtçe’nin yoğun olarak konuşulduğu bölgelerde Medresetü’z-Zehra modelinin çok dilli ve tevhid eksenli bilim anlayışına dayalı yerellik-evrensellik ekseninde yapılandırılması, Münazarat’tan bugüne taşıyabileceğimiz temel önerilerden biridir.
Münazarat müellifi Bediuzzaman, ortak kültür hafızamızın temel değerlerinden biri olarak sivil eğitim sürecine yansıtılmalı, onun temsil ettiği evrenselliğin Kürt ya da Türk kisvelerine hapsedilmesi önlenmelidir.
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.