Bediüzzaman Mesnevi-i Nuriye'yi kendi nefsi ile cihadı esnasında yazdı

Bediüzzaman Mesnevi-i Nuriye'yi kendi nefsi ile cihadı esnasında yazdı

Risale Akademi yeni dönem Risale-i Nur seminerlerine başladı

Risale Akademi yeni dönem Risale-i Nur seminerlerine başladı. Seminerlerin ilki Mesnevi-i Nuriye üzerine oldu. Risale Akademi'nin Ankara'daki merkezinde yapılan seminer Kur'an-ı Kerim tilaveti ile başladı. 

FIRINCI AĞABEY: MESNEVİ-İ NURİYE FİDANLIK

Bediüzzaman Hazretlerinin talebelerinden Mehmet Fırıncı ağabey, açılışa telefonla katıldı. Mesnevi- Nuriye'nin Risale-i Nur'un fidanlığı olduğunu hatırlatan Fırıncı ağabey, "Elhamdülillah Risale-i Nur talebeleri tevhid hakikatlerini anlıyor ve anlatıyor. Mesnevi-i Nuriye'de bu konularda çok farklı bahisler var. Hakikatlerin Risale Akademi'de geniş bir şekilde ele alınacağına inanıyorum. Cenab-ı Hak muvaffak etsin" dedi.

MESNEVİ-İ NURİYE’DEKİ FİDANLAR SAYISIZ MEYVELER VEREN AĞAÇLAR OLDU

Açış konuşmasını Dr. Ömer Şeker yaptı:

"Üstadımızın şahsiyeti önemli. Onun hayatı açık, ortada, nur hakim, karanlık yok. Kendi ruhunda geçirdiği inkılaplar var, enfüsü tefekkürü yaşıyor. Zaten yaşadığı dönem çok fırtınalı çok büyük olayların yaşandığı, inkılapların gerçekleştiği bir dönem.

O kendini ön plana çıkarmamış ve nazara vermemiş. Hâdim-ül Kur’an. Hayatında hep Kur’anla bağı var ve yazdığı eserleri kitapları makaleleri var. Kitap, konuları anlamada kişisellikten çıkarıyor objetiviteye götürüyor sorgulamayı gerektiriyor. 

Yine önemli olayların yaşandığı 13. asırda yaşamış olan, “Vedud” isminin tecellisine mazhar olmuş Hz. Mevlana'nın Farisi lisanda yazdığı Mesnevi-i Şerif'inde kainattaki bütün varlıklar ve olaylar, temsil ve tasvirlerle, tevhid-i ilahi çerçevesinde coşkun ve cezbeli bir aşk havasında ele alınmaktadır.

akademiseminer1.jpg

Mesnevi-i Nuriye ise, “Rahîm” ve “Hakîm” isimlerinin tecellisine mazhar olmuş Bediüzzaman Said Nursi Hazretlerinin hayatında Eski Saidden Yeni Saide geçiş döneminde Arapça lisanda yazılmıştır. “Lem`alar, Reşhalar, Lasiyyemalar, Katre, Hubab, Habbe, Zühre, Zerre, Şemme, Onuncu Risale, Şule, Nokta” isimli 1921-23 arasında telif edilen onbir risaleden oluşmaktadır. Kardeşi Abdülmecid Nursi tarafından bilahare Türkçeye tercüme edilen bu eserin Risale-i Nur Külliyatı içerisinde önem arz eden özelliği sahip olduğunu söyleyebiliriz. Üstadın hayatındaki bu dönemin Mesnevi-i Nuriye’ye yansıyan özellikleri, bu programımızda tahlil edileceğinden ben burada ayrıntısına girmeden sadece işaretle iktifa ediyorum. 

Üstad Bediüzzaman Hz. Onuncu Risale’de kısa yoldan insanı hakikate ulaştıracak bir yol bulduğunu söylüyor. Aslında bu yol tüm insanlığı, muhtaç olduğu Kur’anın medeniyet tasavvuruna götürecek Kur’an’ın geniş caddesidir. Bu asır insanının bu caddede gitmesini sağlayacak hususiyetleri fark eden, dikkate alan bir yaklaşımın bulunduğunu görüyoruz.

Nedir bu hakikat? Tevhit ve marifetullah. Sonra ahiret-haşir, nübüvvet-risalet, adalet ve ibadet.
Hakikata götürecek yol, nasıl bir yol olmalı? Hiç şüphesiz emin ve sahil-i selamete çıkaracak bir yol olmalı. Bu da hiç şüphesiz ancak ihlâsla elde edilebilir. 

Öyleyse bu yol, ihlâsı muhafaza ettirecek akıl ve kalp ittifakıyla gidilecek bir yol olmalıdır. 
İşte Risale-i Nur Külliyatı'na dahil bu kitapların tesiri buradan geliyor. Bundan dünyadaki bütün şer güçlerin ittifakıyla dahi engellenemeyecek çok şümullü bir irşad hareketi çıkıyor. Çünkü böyle aceleci insanların yaşadığı, süratli iletişimin fevkalade ileri gittiği özgürlük çağında başka türlü tüm insanlığın barış içinde bir arada sonuna kadar özgürce yaşaması nasıl mümkün olabilir?

Üstadın şahsında yaşadığı olaylar ve geçirdiği inkılâpların, cihanşumül model bir insan örneğini önümüze çıkardığını söyleyebiliriz. Çağımızda bir asr-ı saadet müslümanı Bediüzzaman Said Nursi. 

Mesnevi-i Nuriye’deki çekirdekler, fidanlar, daha sonra sayısız meyveler veren ağaçlar olmuşlar. Sözler, Lem’alar, Şualar, Mektûbat, Tarihçe-i Hayat ve diğerleriyle mükemmel ve eşsiz bir telif eser olan Risale-i Nur külliyatını oluşturmuşlardır. Tüm insanlık şimdi o meyvelerden istifade ediyor. Asıl meyvesi ise edebi âlemde görülecek olmakla birlikte, bu dünyada dahi o lezzeti hissettiriyor ve bir nebze tattırıyor. Çünkü bir hüsn-ü mücerret olarak imanı kazandırıyor.

Rabbim “Mesnevi-i Nuriye Müzakereleri” adlı bu programımızı, rızasına muvafık bir şeklide gerçekleştirmeyi nasip eylesin, hayırların fethine, şerlerin def’ine vesile kılsın inşaallah.

himmetuc.jpg

MESNEVİ-İ NURİYE'DE AFORİZMALARIN GENEL TASNİFİ

Daha sonra Prof. Dr. Himmet Uç, "Mesnevi-i Nuriye'de Aforizmaların Genel Tasnifi" başlıklı sunumunda Mesnevi-i Nuriye'de klasik Tevhid anlayışının değil hepsi gözleme dayalı bir tevhid yorumunun olduğunu söyledi. Prof. Uç şöyle konuştu:

Bediüzzaman yazacağı eserlerde önce nasıl yazması lazım geldiğini, nasıl bir tefekkür sistemi takib etmesi gerektiğini uzun zihni sirkülâsyonlarla ortaya koyar. Kendinden önce bir telif ananesi ve büyük şahsiyetler ve eserleri, tefsirleri ve yorumları vardır. Başlangıçta onların içinde bir yol seçme konusunda mütehayyirdir. Akli ve felsefi ilimlerle çokça meşgul olduğu için hakikatların hakikatine, kendi deyimi ile hakikatü’l-hakaike karşı tarikat ehli gibi bir meslek arar. Yalnız kalben harekete kanaat etmez. Çünkü aklı ve fikri, felsefe hikmeti ile yaralıdır, tedavisi gerekir. Hem kalben, hem de aklen hakikata giden bir yol arar. Farklı insanlar, farklı cazibedar metinlerle önünde durur, kararsızdır. İmamı Rabbani’nin “tevhid-i kıble et” ihtarından sonra hakiki üstad Kur’an’ı kabul eder ve arkasından gider. Kalb, ruh, akıl birlikte hiçbirinin hükmünü görmezlikten gelmeyerek hakikat yolunda gezer. Artık kararsızlık bitmiş Kur’an’ın dersi ile hakikate bir yol bulmuş ve girmiştir.

İLK ESER MESNEVİ

Bu duruş ile Mesnevi isimli eserini meydana getirmiş. Mesnevi isimli eserini çeviren Abdülmecit Nursi çevirdiği tarihi belirtmemiş, eserlerin kronolojisi içinde eserin telif tarihi hakkında net bilgi yok. Mesnevi-i Nuriye isimli eser Risale-i Nur isimli eserlerden önce telif edilmiş. Telifi kendisi anlatır. “Aslı Farisi sonra Türkçe olan Mesnevi-i Şerif gibi o da Arapça bir nevi Mesnevi hükmünde Katre, Hubab, Habbe, Zühre, Zerre, Şemme, Şule, Lem’alar, Reşhalar, Lasiyyemalar ve sair dersleri ve Türkçede o vakit Nokta ve Lemaat’ı gayet kısa bir surette yazmış.” Eserlerinin telif tarihleri hakkındaki kronolojilerde çok önceden kaleme alınan bu eserlerin 1921-23 yılında 33 Lem’a, Mesnevi-i Nuriye adı altında yayınlanmış görüyoruz. Bediüzzaman bu eserini Risale-i Nur’un fidanlık’ı olarak görür. “Demek bu Arabî mesnevi mecmuası Risale-i Nur’un bir nevi çekirdeği ve fidanlığı hükmündedir.” 

YENİ ANLATIM TEKNİKLERİ

Bediüzzaman’ın zihni ve muhayyilesi, müfekkiresinde Risale-i Nur’un çekirdekleri devamlı gelişen bir büyüme ve bekleme süresi geçirmiştir. Büyüdükçe, yeni unsurlar eklendikçe, yeni dil yapıları ve üsluplar kazandıkça Sözler, Lem’alar, Şualar, Tarihçe suretinde en mükemmel şekilleri ile ortaya çıkmışlardır. Bediüzzaman işlediği konuları devamlı takib etmiş ve dilinde değişmeler yapmış, ona yeni anlatım teknikleri ilave etmiş, mükemmelden daha mükemmele, daha mükemmele bir yol izlemiştir. Bunların yani her temanın mesela Melekler ve Haşir bahsinin Mesnevi’deki izahı ile Sözler’deki izahı farklıdır, çekirdek olarak aynı olmakla birlikte Bediüzzaman Sözler’de çok daha itinalı üslubda ve kelime seçiminde yeni bir dil, üslup ve ifade imkânı seçmiştir.

Bediüzzaman Mesnevi isimli eserinde;
Lasiyyemalar’da 9 kere “arkadaş” der, dokuz bahis anlatır. Katre’de 26 kere “arkadaş” der, o kadar bahis anlatır, her ikisinde 35 defa “arkadaş” denmiş olur.
Hubab 58, Habbe 54, Zerre 33 Toplam 236 defa “i’lem” denilmiş.
Şemme 22, 10 Risale 48, Şu’le 21, Arkadaş ve i’lemlerle 281 tema veya bahis ele alınmıştır, sonraki eserlerine kıyasla mücmel bir tarzda. Nokta’da dört burhan, Zühre’de 15 nota, Lem’alar’da 12 Reşha, bunlarda 31 bakış ve bahistir. Yaklaşık 312 tema işlenmiştir Mesnevi-i Nuriye’de. Reşhalar ve Notalar başka yerde işlendiğinden Mesnevi’de yaklaşık Mesnevi’ye has olan 285 bahis vardır. Bediüzzaman her İ’lem’de farklı bir bahis işlemiştir, belirtir: “Hem i’lemler birbirine bakmayarak muhtelif ilimlerin ve hakikatlerin fihristleri hükmünde yazıldığından…” 

Bahislerin özet ve kısa olarak anlatılmasının yanında eğer tam izah edilse Risale-i Nur telif edilmeden onun vazifesini görebileceğini ifade eder Bediüzzaman. 285 madde veya bahsin her biri mufassal olarak anlatılsa ortaya çok büyük bir eser çıkacağı kesin. Mesnevi’nin muhatabı okuyucudan ziyade “eski talebelerinin fehimlerinin derecesine göre” ayrıca “yalnız kendisi anlayacak bir surette” yazılmıştır. Muhatab kendisi ve eski talebeleridir. Hâlbuki daha sonraki eserlerinde daha genel bir muhatab seviyesine göre dil ve ifade kullanılmıştır.

KUR’AN-İ KERİMİN BAHÇESİ VE ÇİÇEKLERİ

Bediüzzaman Mesnevi isimli eserini kendi nefsi ile olan cihadı esnasında sıcağı sıcağına yazmıştır. O anki ruh halini, yaralarını tedavinin acelesi içinde bulunduğu dehşetli halden dolayı, şifre ve anahtar kabilinden konuştuğunu söyler: “Bu risale bazı ayat-ı Kur’an’iyenin şuhudi bir nevi tefsiridir. Ve ondaki meseleler Kur’an-ı Hakim’in bahçesinden koparılmış çiçeklerdir. Bu risalenin ibaresindeki icmal ve icaz ve fehmindeki zahiri müşkilat sana tevahhuş vermesin. Tekrar tekrar mütalaa et, ta ki ‘Lehülmülküssemavati ve’l ard’ ve emsalsiz takrarat-ı Kur’an’iyenin sırrı sana açılsın.”

“Ey kari! Bu mecmuadaki tevhidin burhanları ve mazharları, birbirine ihtiyaç bırakmıyor zannetme. Çünkü ben her bir burhana her bir makam-ı mahsusta ihtiyaç hissettim. Harekât-ı cihadiyem beni öyle bir mevkie ilca ediyordu ki, o mevkide, o anda bir kapı açmaya mecbur kalıyordum. Çünkü o dehşetli anda diğer açık kapılara dönmek müyesser olmuyordu. Hem o seyahat-ı acibede rast geldiğim nurlara delalet etmek için değil, belki hatırlatmak için işaretler koydum. Bazen büyük bir nura bir işaret koyuyordum, ila ahir diye ne kadar güzel bir mukaddimeyi bir hülasayı bu mecmua adeta şifre gibi bir anahtarı karilerine takdim ediyor.” Bahisler ayrı olsa da birbirine ihtiyaçlarının olduğu ifade edilmektedir.

Mesnevi-i Nuriye’deki bahisler arasında ortak noktalarına göre bir tasnif yapmak mümkündür. Bediüzzaman’ın hakikatlere nasıl farklı perspektif veya vecihlerden baktığını anlamak için böyle bir tasnif gereklidir. Çünkü Bediüzzaman bir bahsi açınca, daha sonra çağrışımla dehavari bir irtibatla sonra o bahsin bir başka yönünü açıyor. Genel olarak eserlerin haritası içinde bahislerde lüzumsuz tekrarlar yok, bu, sıradan bir matematik zekânın yapamayacağı bir iş, geniş ve denetlenen ve canlı tutulan bir muhayyile ancak bunu yapabilir

HABERE YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
1 Yorum