Bediüzzaman Said Nursi konuştu

Takdim

Bediüzzaman Hazretlerinin 1960 yılında hakkın rahmetine kavuştuğunu ve geride devasa bir eser bıraktığını hepimiz biliyoruz. Kendisi ile görüşme şerefine nail olanlardan olamasam da, görüşmüş misali hayali bir röportaj gerçekleştirdim Hazret-i Bediüzzaman ile... Hayali olarak yaptığım bu röportajda muhatap Said Nursi olunca oldukça heyecanlandım. Bu güne kadar yaptığım onlarca röportajın hiçbirinde bu kadar heyecanlanmamıştım. Bediüzzaman ve Risale-i Nurlar üzerine bir röportaj yapılacak ve muhatap Said Nursi olacaksa, büyük bir itina ile çalışma havasına sokuyor insan kendisini. Büyük bir emek harcayarak hazırladığım bu röportajı aynı itina ve heyecan ile sizlerin de okuyacağınızı ümid ederekten sizleri röportajla baş başa bırakıyorum…

Bediüzzaman Said Nursi kimdir? Bize kendinizi ve eserlerinizi/Risaleler’i tanıtabilir misiniz?
“Ben Kur'ân-ı Hakîmin sırf bir hizmetkârıyım, o mukaddes dükkânın bir dellalıyım. O ise (Risale-i Nur), Arş-ı Âzamla bağlı olan Kur'an-ı Azîmüşşanla bağlanmış bir hakikî tefsiridir. Benim şahsımdaki kusurat, ona sirayet edemez. Benim yırtık dellallık elbisem, onun bâki elmaslarının kıymetini tenzil edemez.”(Barla Lahikası; s.147)

Sizi ve Risale-i Nur’u, nakış ve Nakkaş, sanat ve Sanatkâr gibi birbirini tamamlayan bir ikili olarak görebilir miyiz?
“Madem ben fâniyim, gideceğim. Elbette bâki olacak bir şey ve bir eser, benimle bağlanmamak gerektir ve bağlanmamalı. Ve madem ehl-i dalâlet ve tuğyan, işlerine gelmeyen bir eseri, eser sahibini çürütmekle eseri çürütmek âdetleridir. Elbette, semâ-yı Kur'ân'ın yıldızlarıyla bağlanan risaleler, benim gibi çok itirazâta ve tenkidâta medar olabilen ve sukut edebilen çürük bir direkle bağlanmamalı.”(Mektubat; s.58)
“Hem, risaleler kendi malım değil, Kur'ân'ın malı olarak, Kur'ân'ın reşehât-ı meziyâtına mazhar olduklarını izhar etmeye mecburum.”(Tarihçe-i Hayat; s.125)
“Lezzetli üzüm salkımlarının hâsiyetleri, kuru çubuğunda aranılmaz. İşte ben de öyle bir kuru çubuk hükmündeyim.”(Sikke-i Tasdik-i Gaybi; s.202)

Sizin Kur’an’dan yazdığınız Risale-i Nur eserlerinde başka hiçbir müfessirin eserlerinde görünmeyen büyük bir tesir var. Bunun sırrı, hikmeti nedir?
“Ekseriyet itibarıyla öyledir. Çünkü, yazılan Sözler tasavvur değil, tasdiktir. Teslim değil, imandır. Marifet değil, şehadettir, şuhuddur. Taklit değil, tahkiktir. İltizam değil, iz'andır. Tasavvuf değil, hakikattir. Dâvâ değil, dâvâ içinde bürhandır.”(Hizmet Rehberi; s.27)

Efendim, bunu biraz daha açabilir misiniz?
“Eski zamanda, esâsât-ı imaniye mahfuzdu, teslim kavî idi. Teferruatta, âriflerin marifetleri delilsiz de olsa, beyanatları makbul idi, kâfi idi. Fakat şu zamanda, dalâlet-i fenniye elini esâsâta ve erkâna uzatmış olduğundan, her derde lâyık devâyı ihsan eden Hakîm-i Rahîm olan Zât-ı Zülcelâl, Kur'ân-ı Kerîmin en parlak mazhar-ı i'câzından olan temsilâtından bir şulesini, acz ve zaafıma, fakr ve ihtiyacıma merhameten, hizmet-i Kur'ân'a ait yazılarıma ihsan etti. Benim hissem, yalnız şiddet-i ihtiyacımla taleptir ve gayet aczimle tazarruumdur. Dert benimdir, devâ Kur'ân'ındır.”(Barla Lahikası; s.19)

Sizin kendinizden ziyade, Risalelerin iş görmesini (veya konuşmasını) istiyorsunuz. Risale-i Nurun vazifesi nedir peki?
“Risâle-i Nur'un vazifesi, hayat-ı ebediyeyi mahveden ve hayat-ı dünyeviyeyi de dehşetli bir zehire çeviren küfr-ü mutlaka karşı îmânî olan hakîkatlerle, gayet katî en mütemerrid zındık feylesofları dahi îmâna getiren kuvvetli bürhanlarla Kur'ân'a hizmet etmektir. Onun için, Risâle-i Nur'u hiçbir şeye âlet edemeyiz.”(Tarihçe-i Hayat; s.481)

Peki, Risale-i Nurun mesleği nedir?
“Cenâb-ı Hakka vâsıl olacak tarîkler pekçoktur. Bütün hak tarîkler Kur'ân'dan alınmıştır. Fakat tarîkatlerin bâzısı bâzısından daha kısa, daha selâmetli, daha umûmiyetli oluyor. O tarîkler içinde, kâsır fehmimle Kur'ân'dan istifâde ettiğim, acz ve fakr ve şefkat ve tefekkür tarîkıdır.”(Sözler; s.438)

Risale-i Nur’un kaynağı nedir? Bu gücü nereden alıyor?
“O, doğrudan doğruya Kur'ân'a bağlanmış, ve Kur'ân da, Arş-ı Âzama bağlıdır. Kimin haddi var ki, elini oraya uzatsın, o kuvvetli ipleri çözsün! Hem, memlekete maddî ve mânevî bereketi ve fevkalâde hizmeti, otuz üç âyât-ı Kur'âniyenin işârâtıyla ve Imâm-ı Ali'nin (r.a.) üç kerâmet-i gaybiyesiyle ve Gavs-ı Âzam'ın (r.a.) katî ihbârıyla tahakkuk etmiş olan Risâle-i Nur, bizim âdi ve şahsî kusurlarımızla mes'ul olmaz ve olamaz ve olmamalı. Yoksa bu memlekete hem maddî, hem mânevî, telâfi edilmeyecek derecede zararı olacak.”(Tarihçe-i Hayat; s.351)

O zaman Risale-i Nur ile mübareze eden nâdanlar hata ediyorlar…
“Risâle-i Nur'la mübâreze edilmez; o mağlûp olmaz. Yirmi seneden beri en muannid feylesofları susturuyor; îman hakîkatlerini güneş gibi gösteriyor. Bu memlekette hükmeden, onun kuvvetinden istifade etmek gerektir.”(Şualar; s.329)

Sizin şahsınızı çürütmekle muvaffak olabileceklerini düşünenler de var…
“Benim ehemmiyetsiz şahsımın kusurlarıyla beni çürütmek ve ihânetlerle nazar-ı âmmeden düşürmek Risâle-i Nur'a zarar vermez; belki bir cihette kuvvet verir. Çünkü, benim bir fânî dilime bedel, Risâle-i Nur'un yüz bin nüshalarının bâkî dilleri susmaz, konuşur. Ve hâlis talebeleri binler kuvvetli lisanlarla, o kudsî ve küllî vazife-i Nuriyeyi şimdiye kadar olduğu gibi kıyâmete kadar devam ettirecekler.”(Tarihçe-i Hayat; s.486)

Sizi sürgünden sürgüne gönderiyor. Fırsat buldukları her an zehirliyorlar. Size çok tuzaklar kurup sizi bu Kur’an’i hizmetinizden alı koymaya çalışan ifsad komiteleri durmadan çalışıyorlar. Onlara neler söylemek istersiniz?
“Eğer başımdaki saçlarım adedince başlarım bulunsa, hergün biri kesilse, hakîkat-i Kur'âniyeye fedâ olan bu başı zındıkaya ve küfr-ü mutlaka eğmem! Ve bu hizmet-i îmâniye ve Nuriyeden vazgeçmem ve geçemem.”(Şualar; s.308)

Bu hizmetin şahs-i manevisini bize tanımlayabilir misiniz?
“Biz bir cemiyetiz ve öyle bir cemiyetimiz var ki, herbir asırda üç yüz elli milyon dahil mensupları var. Ve hergün, beş defa namazla, o mukaddes cemiyetin prensiplerine kemâl-i hürmetle alâkalarını ve hizmetlerini gösteriyorlar; “İnnemel mü’minune ihvetun” kudsî programıyla, birbirinin yardımına duâlarıyla ve mânevî kazançlarıyla koşuyorlar. İşte biz, bu mukaddes ve muazzam cemiyetin efrâdındanız. Ve husûsi vazifemiz de, Kur'ân'ın îmânî hakîkatlerini tahkîkî bir sûrette ehl-i îmâna bildirip, onları ve kendimizi îdâm-ı ebedîden ve dâimî ve berzahî haps-i münferidden kurtarmaktır; sâir dünyevî ve siyasî ve entrikalı cemiyet ve komitelerle ve bizim medâr-ı ittihâmımız olan cemiyetpilik gibi asılsız ve mânâsız gizli cemiyetle hiçbir münâsebetimiz yoktur ve tenezzül etmiyoruz.”(Tarihçe-i Hayat; s.488)

Nur talebelerine ne gibi tavsiyelerde bulunursunuz?
“Biz bir cemaatiz. Hedefimiz ve programımız evvelâ kendimizi, sonra milletimizi îdâm-ı ebedîden ve dâimî berzahî haps-i münferidden kurtarmak ve vatandaşlarımızı anarşîlikten ve serserilikten muhafaza etmek ve iki hayatımızı imhâya vesîle olan zındıkaya karşı Risâle-i Nur'un çelik gibi hakîkatleriyle kendimizi muhafazadır.”(Hizmet Rehberi; s.162)

Vatan ve milletin sosyal hayatta anarşistlikten kurtulması için neleri tavsiye edersiniz?
“Hürmet, merhamet, haramdan çekinmek, emniyet, serseriliği bırakıp itaat etmelerini…”(Şualar; s.307)

Size ilişenler ne olacak? Onlara hakkınızı helal ediyor musunuz?
“Eğer, Risâle-i Nur'u tenkit fikriyle tetkik eden adliye memurları îmanlarını onunla kuvvetlendirip veya kurtarsalar, sonra beni îdam ile mahkûm etseler, şâhit olunuz, ben hakkımı onlara helâl ediyorum. Çünkü, biz hizmetkârız; Risâle-i Nur'un vazifesi, îmânı kuvvetlendirip kurtarmaktır. Dost ve düşmanı tefrik etmeyerek, hizmet-i îmâniyeyi, hiçbir tarafgirlik girmeyerek yapmaya mükellefiz.”(Tarihçe-i Hayat; s.491)

Son olarak ne söylemek istersiniz?
Mâdem biz ehl-i dünyanın dünyalarına ilişmiyoruz; onlar da bizim âhiretimize ve îmânî hizmetimize bu derece ilişmesinler...”(Tarihçe-i Hayat;s.483)

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
10 Yorum