Bediüzzaman'ı Kürtlerle sınırlamak yanlıştır

Bediüzzaman'ı Kürtlerle sınırlamak yanlıştır

Radikal'de anadil üzerine yazılan yazıda Bediüzzaman ile ilgili yapılan değerlendirmelere Prof. Uç itiraz etti

Risale Haber-Haber Merkezi

Radikal Gazetesinde Avukat Zübeyr Şivan’ın anadil üzerine yazdığı yazıda Bediüzzaman ile ilgili yapılan değerlendirmelere Prof. Dr. Himmet Uç itiraz etti.

Risale Haber’e gönderdiği cevabi yazıda Bediüzzaman’ın metinlerinin “objektif ve sağlıklı” yorumlanması gerektiğine dikkat çeken Prof. Uç, Bediüzzaman’ın Medresetüzzehra projesinin sadece Kürtlerle sınırlı tutulmasının “bilgiyi kirletmek” olduğunu söyledi. Prof. Uç, “onun asıl maksadı akaidi ve imanı meseleleri izah edip insanları dalalet-i mutlakadan kurtarmaktır” dedi.

Prof. Dr. Himmet Uç’un yazısı şöyle:

Fikir tarihinde bilgiyi tahrif etmek, büyük facialara ve dalaletlere neden olmuştur. Büyük dinlerin ve filozofların fikirlerini yanlış yorumlama yüzünden dünya zaman zaman kan gölüne dönmüştür. Hegel’in fikirlerini yanlış yorumlayan komünistler ve nasyonal sosyalistler Avrupa’yı kan gölüne çevirmiş ve milyonlarla insanın felaketine neden olmuşlardır. Bugün Marks’ın fikirleri çok farklı yorumlanır ve bu farklılıklar büyük olumsuzluklara neden olur. Marks’ın kızı “Babanız işçiyi köleleştirdi“ denildiğinde “Benim babamın en nefret ettiği köleleştirmeydi, o onun suçu değil onun felsefesini yorumlayan ve uygulayanların suçudur” dedi. Şimdi Bediüzzaman büyük bir alim ve filozof, yorumcu, müfessir. Onun fikirleri de farklı şekillerde yorumlanabilir, herkes maksadına göre bilgiyi yorumlar, keser, biçer, ortaya iyi metin veya kötü metin çıkarır. Ama o metinlerin objektif ve sağlıklı yorumları vardır.

Bediüzzaman İstanbul’a özellikle Kürtlerin kültürel hakları için gitmemiştir, böyle bir inhisarcı maksadı yok. O Meddesetüz Zehra’nın açılmasını ve farklı milletlerin ikamet ettiği doğu ve güneydoğuda milletleri birbirine rabtetmek için üç dilli bir eğitim öngörmüştür, münhasıran Kürtlerin hakları ve dilleri değil. Böyle yorumlamak ona bühtandır, bilgiyi kirletmektir.

Bediüzzaman bu bahsin geçtiği eserinde üç dile ve üç millete eşit uzaklıkta durmakta, ama Kürtlerin kültürel ihmaline daha sanıcılı bir şekilde yaklaşmaktadır. Bütün mesele budur. çünkü Bediüzzaman’ın meselesi kültürel olmaktan çok dinidir, dini mübinin bin yıldır ihmale uğraşan yorumunu yenilemektir. Onun fikirlerini herhangi bir milletin siyasi veya kültürel anlamda örgütlenmesi için kullanmak onu tahrif etmektir. Öyle edelim ki bu üç milleti birbirine sevecek ve birbirine zulmetmeyecek bir yorum düzeni içinde yorumlayalım.

Burada Prens Sabahattin’in ademi merkeziyet fikrini zikredip Bediüzzaman’ın karşı çıktığı fikri onun tasvip edip bir başka siyasi örgütlenme için gerekli gördüğünü ima eden konuşmalar yanlıştır. Çünkü Bediüzzaman Prens Sabahattin’in adem-i merkeziyet fikrine karşı çıkmıştır. Bu fikrin Osmanlıyı daha erken dağılmasına neden olacağını beyan etmiştir. Böyle bilgileri birbirine karıştırıp kendi maksadınıza uygun bir kıvam ve yapı kazandırmak Bediüzzaman’ın ulvi mesleğine bühtandır, kizbdir.

Bediüzzaman Türk siyasi tarihinde her zaman dine ve millete değil milletin birliğine göre davranmıştır. Irkçı partilere iltifat etmediği gibi münhasıran dini partilere de iltifat etmemiştir. Bediüzzaman’ın anonim perspektifini tek boyutlu göstermek onun büyüklüğünü anlamamaktır. Bediüzzaman’ı bir millet ile sınırlamak, o milletin dışındaki insanları kırmaktır dökmektir. Sanki Bediüzzaman sadece Kürtlerin malıdır, onun dışındaki insanları birliklerin dışına itmek bence asıl tehlike budur.

Bediüzzaman’ın eserlerinde Kürtler ve Türkler için beyanlar çok mahduddur, onun asıl maksadı akaidi ve imanı meseleleri izah edip insanları dalalet-i mutlakadan kurtarmaktır.

Eleştiride zamansallık diye bir yorum vardır, her fikir söylendiği dönemin şartlarına göre önce ele alınmalıdır, bu fikirlerin söylendiği dönemlerde Osmanlının yapısı ile bugünkü Türkiye’nin yapısı aynı değildir. Fikirleri yeni zamanlara naklederken daha itinalı davranmak gerektir. Üstelik “şeytana mı uydu demek” kelime grubu burası için uygun değildir. Bediüzzaman’ın üçlü bakış açısını tek boyutlu hale getirip o boyutu da siyasi bir şekle çevirmek yanlıştır. Hem özellikle yanlıştır.