Bediüzzaman'ın dindar yönetici sözleri
Özsoy, Bediüzzaman'ın halkın namazsız da olsa başındakileri dindar görmek istediği açıklamasını hatırlattı
Risale Haber-Haber Merkezi
Yeni Şafak yazarı Osman Özsoy, Bediüzzaman'ın halkın namazsız da olsa başındakileri dindar görmek istediği açıklamasını hatırlattı.
Dindar nesil sözlerinin belli çevreleri çıldırttığını ifade eden Özsoy, buna karşılık sağdan soldan tüm geniş halk kesimlerinde ciddi bir karşılığı olduğunu, meyhaneden çıkmayan bir babanın bile temel arzusunun çocuğunun kendisinden daha dindar olduğunu görmek olacağını kaydetti.
Bu konuda Bediuzzaman Said Nursi'nin bir tespitini aktaracağını belirten Özsoy, Bediüzzaman'ın halkın namazsız da olsa başındakileri dindar görmek istediği açıklamasına yer verdi.
Bediüzzaman'ın TBMM'deki beyannamesine dikkat çeken Özsoy, yazısını şöyle sürdürdü:
Bilindiği gibi Bediüzzaman Said Nursi bizzat Mustafa Kemal Paşa'nın daveti üzerine 1922 yılında Ankara'ya gelir. Meclis'teki tablodan pek hoşnut kalmaz. Nitekim 19 Ocak 1923'te milletvekillerine kendisinin kaleme aldığı 10 maddelik bir beyanname okur.
"Bu fakirin, bir meselede on sözünü, bir kaç nasihatini dinlemenizi rica ediyorum" cümlesiyle başlayan beyannamenin dördüncü maddesinde şunlar yazar:
"Bu millet-i İslamın cemaatleri, her ne kadar bir cemaat namazsız kalsa, hatta fasık da olsa, yine başlarındakini mütedeyyin (dindar) görmek ister. Hatta, umum Şarkta, umum memurlara dair en evvel sordukları sual bu imiş: "Acaba namaz kılıyorlar mı?" derler. Namaz kılarsa, mutlak emniyet ederler (güvenirler), kılmazsa, ne kadar muktedir olsa, nazarlarında müttehemdir (kendisinden şüphe duyulur, yeterince güvenilmez).
Bir zaman, Beytüşşebap aşairinde isyan vardı. Ben gittim, sordum:
"Sebep nedir?"
Dediler ki:
"Kaymakamımız namaz kılmıyordu; öyle dinsizlere nasıl itaat edeceğiz?" Halbuki, bu sözü söyleyenler de namazsız, hem de eşkıya idiler" der.
Bediüzzaman'ın sözü üzerine lafı daha uzatmaya gerek yok. Ne diyor; "Eşkıya bile ülkenin yöneticilerini daha dindar görmek ister..."
Üstelik sosyal ve siyasal tüm trendler bu dip derin dalgadan çok ciddi bir şekilde etkilenmektedirler. Bunu görmezden gelmek gerçeklere karşı kör olmakla eşdeğerdir. Adnan Menderes'in mezarında Fatiha okuyanların, İnönü'nün mezarında aynı hassasiyeti göstermemesinin bir nedeni de budur. Bu durum, çok da sesli ifade edilemeyen bu ülkenin yalın gerçekliğidir.