Bediüzzaman'ın karşısında koskoca bir devlet vardı
Tam bir gurbet içinde yoksulluk ve kimsesizliği yaşıyordu. Karşısında koskoca bir devlet vardı
Risale Haber-Haber Merkezi
Zamanın sonuna çok yaklaşıldığı günümüzde Kur’an’ın çağımızdaki mucizesi olan Risale-i Nur’u insanlığın hizmetine sunan Asrın Adamı Bediüzzaman Said Nursî de mahrumiyetlerden fazlasıyla nasibini almıştır. Hayatı baştanbaşa esrarengiz bir şekilde geçen Bediüzzaman, son olarak uzlete girer gibi çekilip gittiği Erek dağında birkaç talebesiyle kaderin hakkındaki hükmünü beklerken, yersiz bir evhamla haksız yere oradan alınarak sıkıntılı uzun bir yolculuk süresince önce Burdur ve sonra Barla’ya sürüldüğünde yapayalnızdı.
Tam bir gurbet içinde yoksulluk ve kimsesizliği yaşıyordu. Karşısında koskoca bir devlet vardı. Üstelik “Ücra bir köşede, mahrumiyetler, kimsesizlik ve gurbet hayatı içinde kendi kendine ölür gider” düşüncesiyle sürüldüğü kuş uçmaz kervan geçmez diye nitelenen Barla’da sürekli gözetim altındaydı. Diğer taraftan devletçe sürgüne uğrayan bir hocanın yoksul ve korkutulan halkın zihninde nasıl iz bırakması gerektiği ise açıktı. Bir cani gibi jandarmaların kontrolünde olan bu insana yaklaşmak için elbette büyük bir cesaretle hapishane dâhil her türlü eza ve cefaya hazır olmak gerekirdi.